Diyarbakır ‘KCK’ davası 60. Duruşması görülüyor

Diyarbakır ‘KCK’ davası 60. Duruşması görülüyor

KCK ana davasının 60'ncı duruşmasında kapatılan DTP Kadın Meclisi Üyesi Esma Güler ile ilgili delil ikamesi yapıldı. Geçirdikleri trafik kazası sonucu yaşamını yitiren DTP'li Cihan Deniz ve Hüsnü Albay'ın cenaze törenine katılmak ile suçlanan Esma Güler'in "Örgüte üye olmak" fiilinden cezalandırılması istendi.

Aralarında Kürt siyasetçileri, insan hakları savunucusu ve gazetecilerin de bulunduðu 110'u tutuklu 175 kişi hakkında "KCK üyesi" ve "KCK yöneticisi" oldukları iddiasıyla Diyarbakır 6. Aðır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın 60'ncı duruşması görülüyor. Sanıklardan 54'ünün raporlu olduðu gerekçesiyle katılmadıðı duruşmada diðer sanıklar ile sanık müdafileri hazır bulundu. Duruşmada, DTP Kadın Meclisi Üyesi Esma Güler ile ilgili delil ikamesi yapıldı.

MAHKEME BAŞKANI: KÜRTÇE SAVUNMAYA KARŞI DEÐÝLÝZ AMA!

Diðer sanıklarda olduðu gibi savcılık ve mahkemede verdiði ifadesi okunan Güler, Kürtçe ifadelerin kendisine ait olduðunu belirtti. Kapatılan DTP'nin parti, seçim ve kadın çalışmaları ile ilgili faaliyetlerinin kolluk ve savcılık tarafından illegalize edildiði duruşmada Güler'in Kürtçe beyanı mikrofonun kapatılması ile engellendi. Bunun üzerine müdafi avukatı Müzeyyen Nergiz'in anadilde savunmanın ulusal ve uluslararası bir hak olduðu yönündeki açıklamasına mahkeme başkanı, "Biz Kürtçe savunmaya karşı deðiliz. Ama yasal düzenlemeler buna izin vermiyor" dedi.

HUKUK DEVLETÝ ÝLE POLÝS DEVLETÝ ARASINDA SEÇÝM SINAVI

Tüm sanıklar gibi Newroz, 8 Mart, trafik kazasında yaşamını yitiren DTP'li Cihan Deniz ve Hüsnü Albay'ın cenaze töreni, BDP'nin basın açıklamaları ve benzeri etkinliklere katılmak ile suçlanan Güler, DÖKH faaliyetleri içinde aktif olarak çalıştıðı KCK kadın alanı ile ilgili geniş bilgiye sahip olduðu ve KCK/TM yöneticileri ile ilişkisi olduðu iddia edilerek, "Örgüte üye olmak" fiilinden cezalandırılması talep edildi. Ardından savunma için söz verilen Av. Müzzeyen Nergiz, savcılık makamınca müvekkili aleyhine toplanan delillerin müvekkili gözaltına alındıktan sonraki bir tarihe ait olduðuna dikkat çekti. Müvekkilinin soruşturmada yer almamasına raðmen zorlama deliller ile dosyaya dahil edildiðine işaret eden Nergiz, şunları belirtti: "Biraz önce okunan delillerle dosyada bir kişinin mahkum edildiði bir devlet, hukuk devleti olmaz, bu devlette adaletten, kişi güvenliði ve hürriyetinden, adil yargılama hakkından söz edilemez. Buradan çıkacak sonuç temel insan hak ve özgürlüklerine saygılı demokratik hukuk devleti ve polis devleti arasında yapılacak bir seçimi ifade edecektir."

SIRA SÝZE DE GELEBÝLÝR

Dosyayı hazırlayanların anlayışının totaliter devlet anlayışı olduðunu 2. Dünya Savaşı öncesinde kalmış ve çaðdaş toplumlar tarafından terk edilen bir anlayış olduðunu ifade eden Nergiz, savunmasını şu anekdot ile bitirdi: "Ýkinci Dünya Savaşı sırasında bir kilisede rahip olarak görev yapan Pastör Nie Moeller Şunları yazmış; Önce Yahudiler için geldiler, sesimi çıkarmadım. Çünkü ben Yahudi deðildim. Sonra komünistler için geldiler, sesimi çıkarmadım. Çünkü ben komünist deðildim. Sonra sendikacılar için geldiler, sesimi çıkarmadım. Çünkü sendikacı deðildim. Sonra benim için geldiler ve artık ses çıkaracak kimse kalmamıştı."