Diyarbakır Emniyet Müdürü ve AKP- Engin Erkiner

Diyarbakır Emniyet Müdürü ve AKP- Engin Erkiner

Birkaç gündür Diyarbakır’ın yeni Emniyet Müdürü Recep Güven’in “Daðda ölen teröriste aðlayamıyorsanız insan deðilsiniz” sözü üzerine kıyamet kopuyor.

Başbakan Erdoðan, yeni Emniyet Müdürü’nü resmen tersledi.

Kemal Kılıçdaroðlu, kendisinden beklenebileceði gibi davrandı ve Emniyet Müdürü kadar bile “aşırılık” yapmadı.

MHP’nin bu türlü konularda görevlendirdiði ve oynanan komedilerin deðişmez elemanı Oktay Vural da kendisinden beklenildiði gibi konuştu.

Bülent Arınç Emniyet Müdürü’ne hak verirken, kimi demokratlar da Recep Güven’in “siyaset dersi” verdiðinden “vicdanının sesine uyarak” konuştuðundan söz ettiler.

Olayın AKP tarafından hazırlanmış bir mizansen olduðu ve herkesin komedide kendisine düşen rolü yerine getirdiði ya da o yöne doðru çekildiði nedense kimsenin aklına gelmedi.

Konuya başka bir yönden bakmaya çalışalım.

Ýl emniyet müdürlükleri Ýçişleri Bakanlıðı’na baðlıdır.

Diyarbakır AKP için son derece önemli bir kenttir.

Başbakan Erdoðan bir süre önce “Diyarbakır belediyesini istiyorum” diyerek bu kentin kendileri için taşıdıðı önemi yeniden vurgulamıştı.

Yaklaşan yerel seçimi de dikkate aldıðımızda, AKP’nin böyle bir kente yaptıðı emniyet müdürü atamasında iyice düşünerek hareket edeceði, kendisi için sorun yaratabilecek birisini atamayacaðı kolaylıkla anlaşılabilir.

Recep Güven 1990’lı yıllarda Diyarbakır’da istihbarat elemanı olarak görev yapmıştır ve bu yıllar faili meçhullerin en fazla olduðu yıllardır.

Kendisi, göreve başlarken, “keşke bunlar yaşanmasaydı”, “bugünkü durumun ortaya çıkmasında geçmiş politikaların da etkisi vardır” diyerek bir çeşit durum deðerlendirmesi yapmıştı.

Diyarbakır gibi stratejik bir ile atanan istihbarat kökenli bir emniyet müdürünün başka nasıl davranmasını bekliyordunuz?

Öncekiler gibi “terörü ezeceðiz”, “onlara göstereceðiz” gibi de konuşabilirdi, ama artık bu dönem geride kalmıştır.

Bu yolla sonuç alınamayacaðı fazlasıyla görülmüştür.

Kente halkla iyi ilişki kurabilecek, onları hükümet politikasının yanına çekebilecek yeni bir yönetici gereklidir.

Yeni emniyet müdürünün işlevi de budur.

Hükümetin “iyi polis”i Bülent Arınç kendisine hak verirken, “kötü polis” Tayyip Erdoðan ise onu kınamıştır.

Hükümetin Kürt halkına yönelik politikasıyla uzlaşmayan Diyarbakır halkı biraz da olsa bu emniyet müdürüne yaklaşabilir artık!

Yeni Emniyet Müdürü tıpkı son dönemlerin genelkurmay başkanları gibi modern bir insan görünümü vermeye çalışıyor: polislik eðitimi aldıðı okulda tiyatro kurmuş, şiir de yazarmış, Ahmet Arif bile okurmuş ve bir kısım medya da bunları sanki önemli özelliklermiş gibi öne çıkarıyor.

Ek olarak, yeni Emniyet Müdürü’nün hemen Kürtçe kursuna gideceðini açıklaması da özellikle belirtiliyor.

Bütün bunlar bölge halkına yaklaşım açısından yeni bir yön içermiyor.

Yeni gibi görünen, hükümetin bilinen politikasının bu kez daha fazla Kürtçe içererek ve daha yumuşak görünerek uygulanmaya çalışılmasıdır.

Bunu “Ne Mutlu Türküm” diyene belirlemesinin Kürtçe olarak yazılmasına da benzetebiliriz.

Recep Güven’in konuşmasındaki sözler de AKP’nin bilinen politikasıyla uyum içinde bulunuyor (zaten başka türlüsü de beklenemezdi).

“Sorun sadece polisiye önlemlerle çözülmez” ya da “bugünkü durumun ortaya çıkmasında geçmiş politikaların da rolü vardır” belirlemelerinin tersini savunan mı var?

Polisiye önlemlerle sorun çözülebilseydi, geçmişin politikaları başarılı olabilseydi, sorun zaten çoktan çözülmüş olurdu.

Yeni yollar aranıyor ve bu yolun ne olabileceði de söylenmiyor.

AKP’nin Kürt halkıyla ilgili belirgin bir yaklaşımı, uzun vadeli bir projesi bulunmuyor.

Emniyet Müdürü de bu politikaya uygun olarak konuşuyor ve nelerin yanlış olduðunu bir oranda da olsa söylüyor.

Bu yaklaşım AKP’nin bilinen taktiðidir.

Yanlışları bir oranda da olsa belirtirsiniz ve buradan hareketle insanlarda işlerin düzeleceði umudunu yaratırsınız.

Bu umuda kapılanlar kısa süre sonra büyük hayal kırıklıðı yaşarlar.

Geçmişte yapılmış yanlışları söylemek, bundan sonra doðrusunu yapacaðınız anlamına gelmez.

Geçmişteki yanlışlara karşı çıkıp, bundan sonra başka yanlışlar da yapabilirsiniz.

Yanlışın ne olduðunu söylemek, doðrunun ne olduðunu söylemek anlamına gelmez.

Neleri istemediðinizi söylüyorsunuz ve samimi olduðunuzu kabul etsek bile, bu durum sizin neyi istediðinizi bildiðiniz anlamına gelmez.

AKP’nin politikası da budur.

Kürt halkı konusunda açık bir politikası yoktur.

Çıkmaza saplanmış politikaların yanlışlıðını söylemekte ya da Emniyet Müdürüne söyletmekte, ama neyi doðru olarak gördüðünü belirtmemektedir.

Sonuçta bilinen politika yine uygulanmakta, olumlu gibi görünen ama açık olmayan bazı yaklaşımlardan hareketle boş umutlar yaratılmaya çalışılmaktadır.

Recep Güven, AKP’nin üzerinde düşünerek karar verdiði stratejik bir ile atanmış bir emniyet müdürüdür.

AKP’nin Kürt halkına yönelik olarak özde aynı görünüşte ise farklıymış gibi görünen politikasının sözcülerinden birisidir.

Politik savaştaki basit oyunlardan bir tanesi, açık vermiş gibi görünerek karşınızdakini bu açıða çekmektir.

Savaşta sizin ne yaptıðınız kadar, karşı tarafın hareketini ne oranda belirleyebildiðiniz de önemlidir.

AKP’nin yapmaya çalıştıðı da bundan başka bir şey deðildir.

Recep Güven tam bir istihbarat elemanı gibi konuşuyor, davranıyor: açık hiçbir yönelime girmeden umut daðıtıyor.

AKP’nin bu taktiklerine düşenler oldukça, AKP de bunları yeniden ve yeniden uygulamaya çalışmaktan vazgeçmeyecektir.