Diroka Zindi - Canlı tarih beyazperdede

Diroka Zindi - Canlı tarih beyazperdede

Daha önce Dersim Alevilerini objektifiyle ölümsüzleştiren DÝHA muhabiri ve fotoðraf sanatçısı Ferhat Arslan bu kez 29 Kürt isyanının tanıðı olan 128 yaşındaki Mehmet Esen'i beyaz perdeye taşıyor. "Diroka Zindi" 'Canlı Tarih" adını taşıyan belgeselin ilk gösterimi Amed'de yapılacak ve etkinliðe canlı tarih Esen de katılacak.

128 yaşındaki Mehmet Esen, 29 Kürt isyanının tanıðı. Onun hafızasına kaydederek korudukları ve "Bu vatanı biz kurduk, gelip evimizi yaktılar" sözü Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürdistan topraklarını sömürgeleştirmesinin de tarihi.

Siirt'in Êrs Köyü'nde torunlarının yanında yaşayan Esen, Kürtlere "ulusal birlik" çaðrısında bulunuyor. Bugünkü iktidara çaðrısı da net: Türkiye artık Öcalan ile silahla savaşmayı bıraksın, onunla kalem savaşına girsin, masa kurulsun ve kalem savaşı yapılsın.

Esen ile ilgili bu bilgileri edinmemizi saðlayan ise DÝHA muhabiri ve fotoðraf sanatçısı Ferhat Arslan.

Daha önce Dersim Alevilerini objektifiyle ölümsüzleştiren Arslan, bu kez canlı tarih olan Mehmet Esen'i unutulmaz kılacak.

Bölgede muhabirlik yapmanın getirdiði yoðun iş temposuna eklenen teknik olanaksızlıklarla çekilen belgesel, yoðun bir emeðin ürünü.

Arslan, “Diroka Zindi” yani “Canlı Tarih” adını taşıyacak belgesel ile ilgili olarak ANF'nin sorularını yanıtladı.

Mehmet Esen ile ne zaman ve nerede karşılaştınız?

Mehmet dede ile 2006 yılında Hatay'ın Dörtyol Ýlçesinde tanıştım. O günlerde torunları onu pek kimseye göstermiyorlardı. Eski DTP, şimdiki BDP Dörtyol Ýlçe Başkanı Halil Baybaris, torunları ikna etti. O gün açıkçası yüzelsel bir haber yapmıştı. Ancak, Mehmet Dede'nin belgeselini çekme umudunu hep içimde taşımıştım.

Bu belgeseli neden çektin?

Bu belgeselin bir borç olarak gördüðümü söylesem yeridir. Çünkü, Paylaşım Savaşı'nda Kürtlerin korkak davranıp daðlara, maðaralara sıðındıkları, hiçbir hak talep etmedikleri iddiasının koca bir yalan olduðunu, bizzat devlet tarafından yayıldıðını Mehmet dededen 6 yıl önce öðrendim. Tüm uluslar atalarıyla gurur duyarken, Kürtlerin ataları ardıllarına bir ülke bırakmadıkları için hep horlanır ve kendilerinden iyi söz edilmez. Oysa ki Kürtler tarih boyunca direnmiş. Bu belgesel aslında Kürtlerin özeleştirisidir. Ýç ihanetten, egemenlerin din istismarına kadar insanlar bunu net bir şekilde görebiliyor. Onun için bu belgesel aslında Kürtlerin verdiði mücadelenin yüzyıllık tanıðı olduðu için gerekliydi.

Çekimler nerede yapıldı?

Uzun yıllar Mehmet dedenin izini sürdüm. Dörtyol'da olduðunu duyunca Diyarbakır'dan yola koyuldum, ancak bu kez Mehmet dedenin Eskişehir'de torunlarının yanına gittiðini öðrendim. 2010 yılında ise Mehmet Dede köyüne dönüş yapmıştı. Ajanstaki iş yoðunluðu nedeniyle uzunca bir süre Siirt'e gidemedim. Dersim'de muhabirlik yaptıðım süreçte ilk baharda Siirt'in Eruh Ýlçesine baðlı Gedikaşan (Êrs) Köyü'nün yolunu tuttum. Aradan 6 yıl geçmişti ve Mehmet dede çok yaşlanmıştı. Yürüyemez hale geldiðini görünce açıkçası tanıklıðını anlatamayacak düşüncesiyle umudum kırılmıştı. Ancak Mehmet dede, bütün yaşadıklarını kasete kaydeder gibi hafızasına kaydetmişti ve onları korumuştu.

Çekimler ne kadar sürdü ve neler çektin?

Ýlkbaharda çektim. Köy yaşantısında sadece namazını kılan ve dua eden bir yaşlıdan ötesi yok. Evde televizyon da yok. Dua ediyor sürekli ama bedduaları öyle klasik köylü bedduaları deðil. Onun hedefinde Ýsmet Ýnönü vardı. Çekimler sırasında teknik eksikleri bolca yaşadım. Emaneten aldıðım kameranın ses ayarları bozuktu. Mikrofonsuz yaptıðım çekim nedeniyle köydeki eşek anırmasından kuzu melemelerine kadar her ses kayıtta duyuluyordu. Ancak yaz ayında ikinci kez giderek çekimi tamamladım.

Belgesel nerelerde gösterilecek?

Belgeselin galasını Diyarbakır'da yapmayı düşünüyoruz. Ayrıca Mehmet dedeyi de galaya getirmeyi planlıyoruz. Belgesel Kürtçe ve Türkçe alt yazılı olacak. Ayrıca uluslararası gösterimler için de Ýngilizce alt yazı hazırlıyoruz.

Fotoðraf ve haberlerinde tanıyoruz seni. Şimdi de belgesel hazırlıðı. Neden belgesel?

Aslında benin ilgi alanım fotoðrafçılık. Fotoðraf sergim halen devam ediyor fakat Cumhuriyet'in kuruluşunda yer alıp ve olaylara bu denli hakim olup da görüntülenen insan yok. Bu nedenle kaydetmek istedim. Bundan sonra da görüntü ve foto belgeseller çekmeye devam edeceðim. Çünkü Kürtlerin acı ve mutluluðunu hep başkalarının gözüyle izledik, seyrettik ve utana utana ekran başına geçtik. Kürdün hayat hikayesini, sinemasını, belgeselini çekerken yarı avanak, ya hamal ya da inşaatçı ve kötü kılıklı, aksanı bozuk bir profil gösterdiler. Onların beyaz asimilasyonuna raðmen bu halkın kültürü çok zengin ve kendi zenginliðimizi de görüntü ve foto belgesele aktarmak da bizim boyun borcudur.

Yeni bir çalışman var mı peki?

Yarım kalan bir belgeselim daha var. Dersim Katliamı sırasında askerlik yapan biri ile katliam sırasında 6 kurşun darbesi alan, ailesinin tamamını kaybeden bir Dersimlinin yaşam öyküsünü çekiyorum. Türk Ordusu'nda askerlik yapmış bu yaşlı ile hayatta tek bir akrabası dahi sað kalmayan, öksüz ve yaralı büyüyen bir maðduru bir araya getireceðim. Yaşadıðımız coðrafyanın her yeri bir belge niteliði taşıyor. Bu halkın yaşadıðı acıları belgelemek lazım. Ancak bunun yanı sıra daha çok Mezopotamya'da başta Kürtler ve Kürtler ile birlikte yaşayan diðer etnik halkların inançları ve kültürlerini fotoðraf ve kamera ile ölümsüzleştirmek istiyorum.