Devlet ablukası çocuklarda onarılması güç izler bırakıyor

Gündem Çocuk Derneği Çocuk Hakları Merkezi Koordinatörü Ezgi Koman, Kürdistan’da peş peşe ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının en çok çocukları etkilediğine dikkat çekti.

Gündem Çocuk Derneği Çocuk Hakları Merkezi Koordinatörü Ezgi Koman, Kürdistan’da peş peşe ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının en çok çocukları etkilediğine dikkat çekti. Devlet ablukasının çocuklarda bıraktığı tahribatı ANF’ye anlatan Pedagog Koman, Silvan’da yaşananların çocuklarda onarılması güç izler bıraktığını, bu durumun onların tüm gelişimlerini, hayatla kurdukları ilişkiyi olumsuz etkilediğini ve geleceğe dönük umutsuz bıraktığına işaret etti. “Siz çocuklara şiddet uyguladıkça barışın olanağı gittikçe azalıyor” diyen Koman, devletin bir an önce yaşam alanlarını abluka altına almaktan vazgeçmesi gerektiğini vurguladı.

Kürdistan’da peş peşe ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının çocuklarda bıraktığı tahribatı Gündem Çocuk Derneği Çocuk Hakları Merkezi Koordinatörü Ezgi Koman ile konuştuk. Devletin siyasi ve güvenlik gerekçeleriyle, polis ve asker aracılığıyla sivil halka uyguladığı şiddet ve çatışma ortamının en çok çocukları etkilediğini altını çizen Koman, “Silvan'da yaşanılanlar hiçbir şekilde kabul edilemez. Çocukların yaşadıkları ortada: Ya ölüyorlar ya da arkadaşlarının, yakınlarının ölümüne, yaralanmasına tanık oluyorlar” dedi.

‘SİLVAN’DAKİ OHAL ÇOCUKLARIN YAŞAM ALANINA SALDIRIDIR’

Koman, devletin Silvan’da daha önce diğer yerlerde olduğu gibi yaşam alanlarını abluka altına aldığını olağanüstü hal yaratarak, kolluk güçleriyle, çocukların yaşam alanlarına saldırdığını, onların yaşama, korunma ve barış içerisinde yaşama hakkını ihlal ettiğini vurguladı. Silvan’da 12 gün boyunca çocukların maruz kaldığı ortamı , “Çocuklar 12 gündür karanlıkta. Suya yiyeceğe erişemiyor. Eğitimleri yarıda kalmış durumda. Ağır silah sesleriyle yaşamak zorundalar. Korku ve endişe çok yüksektir” diye özetleyen Koman, “Tüm bu yaşanılanlar çocuklarda onarılması güç izler bırakıyor. Bu durum onların tüm gelişimlerini, hayatla kurdukları ilişkiyi olumsuz etkiliyor. Onların güven duygusunu zedeliyor, umutsuz bırakıyor” diye konuştu.

‘ÇATIŞMASIZLIK ORTAMI BİR FIRSATTI’

Kürt sorunu sebebiyle yaşanan çatışma ortamında, Kürt çocukların zaten yıllarca faili meçhul cinayetleri, kaybedilmeleri, zorla yerinde edilmeleri, yargısız infazları, tutuklanmaları yaşadılar ya da bunların hikayeleriyle büyüdüklerini hatırlatan Koman, “Yüzlerce çocuk yaşamını binlerce çocuk yakınını kaybetti. Binlercesi işkence, kötü muameleye maruz kaldı, insanlık dışı uygulamaların izleriyle büyüdü. Geleceğe dair umutları, hayalleri kısıtlandı” dedi.

Koman 2012 yılında başlayan çatışmasızlık süreci, bugüne değin yaşanan hak ihlallerinin onarılması ve bir daha yaşanmaması için bir olanak yaratmışken, 7 Haziran 2015 genel seçimlerinden hemen sonra, şiddeti ve çatışmayı körükleyen, barış, özgürlük ve demokrasi karşıtı tutumların ve söylemlerin bu olanağı yerle bir ettiğini hatırlattı. Koman, seçim sonrası başlayan sürecin çocukların yine ölümüne, bu korkunç günlerin yinelenmesine sebep olduğunu ifade etti.

‘ÇOCUKLARA ŞİDDET UYGULANDIKÇA BARIŞ OLANAĞI AZALIYOR’

“Siz çocuklara şiddet uyguladıkça barışın olanağı gittikçe azalıyor” diye dikkat çeken Koman, devlete defalarca Çocuk Hakları Sözleşmesi’nden doğan yükümlülüklerini hatırlattıklarını ancak dikkate alınmadıklarını söyledi. Koman, “Bir çocuğu öldürdükçe, tutukladıkça, onları kapattıkça, işkence ve şiddet uyguladıkça, yakınlarına zarar verdikçe siz bu şiddetin çatışmanın devamını istiyorsunuz demektir. Devletin bu çağrıları yanıtsız bırakması, tutumunu değiştirmemesi, ısrarla şiddetini devam ettirmesi tüm bunların sistemli bir politika olduğunu söylüyor bize” dedi.

Devletin bu tür durumlarda yükümlülüklerinin, her koşulda, en ağır savaş koşullarında bile çocukların zarar görmeyeceği bir ortamı sağlamak olduğunu vurgulayan Koman, devletin bir an evvel yaşam alanlarındaki bu tavrından vazgeçmesi ve Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini altını çizdi.

‘TEK BİR ÇOCUĞUN ÖLMEMESİ ANCAK BARIŞLA MÜMKÜN’

Barış içerisinde yaşamak için tüm taraflar üzerlerine düşen sorumluluğu kabul etmesi ve hızlıca daha fazla çocuk ölmeden, sakat kalmadan barış mümkün kılacak süreçler başlatması gerektiğini hatırlatan Koman, “Sadece bölgedeki değil aslında Türkiye'deki tüm çocukların, her bir bireyin bu süreçten etkilendiğini unutmadan dayanışmayla birlikte iyileşme yolları oluşturulması lazım” dedi. Koman yapılması gerekenleri şöyle sırladı:

1- Devlet yaşam alanlarını abluka altına almaktan bir an evvel vazgeçmeli, başta çocuklar olmak üzere sivil halkın yaşam hakkını ihlal eden şiddetten vazgeçmelidir.

2- Kürt sorunuyla ilgili diyalog ve müzakere süreci yeniden başlamalıdır. Savaş, şiddet ve çatışma ortamından çıkabilmek için başta devlet olmak üzere herkes üzerine düşen görevi yerine getirmelidir.

3- Çatışmasızlık sağlandıktan sonra da barışın toplumsallaşma süreci; çocukların gereksinimleri ve talepleri de dikkat alınarak kurgulanmalıdır.

Koman, son olarak tek bir çocuğun daha ölmemesinin ancak yeniden barışla mümkün olduğunu kaydetti.