Batman'daki mitingde konuşan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Biz cezaevinde bedenlerini ölüme yatıran arkadaşlarımızın ölümü için deðil ölmemeleri için alanlardayız dedi. Öcalanın Ortadoðuda en güçlü iradelerden biri olduðunu belirten Demirtaş, Kürt halkı için önderlik demek özgürlük demektir diyerek, herkesi 30 Ekim günü tüm işlerini bırakarak alanlara çıkmaya çaðırdı.
BDP Batman Ýl Örgütü, Türkiye cezaevlerindeki PKK'li ve PAJK'lı tutsakların 12 Eylül'den itibaren PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın saðlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının saðlanması ve anadil önündeki engellerin kaldırılması talepleriyle başlattıkları süresiz-dönüşümsüz açlık grevine dikkat çekmek amacıyla "Ölümlere sessiz kalmayacaðız taleplerimiz kabul edilsin" şiarıyla yapılan miting yürüyüşle sona erdi. Farabi Hastanesi önündeki Bulvar'da yapılan ve on binlerin katıldıðı mitingde konuşmacılar alkış ve zılgıtlarla karşılandı. Mitinge BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, BDP'li milletvekilleri Ayla Akat, Ýdris Baluken, Altan Tan, Nursel Aydoðan, AP eski Parlementeri Feleknas Uca, Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak, BDP'li PM ve MYK üyeleri ile bölge belediye başkanları katıldı. Ýlk olarak Batmanlıların mitinge gösterdikleri ilgiden dolayı teşekkür konuşması yapan BDP Batman Ýl Eş Başkanı Şehmus Azboy, cezaevlerinde yükselen çıðlıðın milyonların özgürlüðü için olduðunu söyledi.
Daha sonra Kürtçe konuşan Batman Belediye Başkanvekili Serhat Temel, Batman halkının duyarlılıðından dolayı teşekkür ederek, "Biz de diyoruz ki an azadi ana azadî" dedi. Kürtçe konuşan BDP Batman Milletvekili Ayla Akat ise, özgürlük tutsaklarının Kürt özgürlük mücadelesinde yeniden bir tarih yazdıðına dikkat çekerek, "Bu iyi bilinsin ki cezaevindeki Kürt çocukları Sayın Öcalan'a 'ya özgürlük ya özgürlük' diyor. Bu talepler aynı zamanda Kürt halkının da talebidir. Diðer bir talepleri ise Kürt halkının tüm halklar gibi kendi anadilinde eðitim ve savunma yapmasıdır. Bugüne kadar bu halk baskıları kabul etmedi bundan sonra da kabul etmeyecektir" diye konuştu.
ARTIK LAFLA ÝMRALI KOSTERÝ YÜRÜMEZ
Daha sonra alkış ve zılgıtlar altında konuşmaya başlayan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, cezaevindeki ölümleri önlemek için alanlarda olduklarını ifade etti. Demirtaş, "Gittiðimiz her cezaevinde yoldaşların selamlarını getirdik. Ölüm oruçları 46'ncı gününde; ama biz parti olarak ilk başladıðı gün de diyoruz ki; kritik bir dönemdeyiz. Hükümet ve kamuoyu sessiz kalırsa, ölüm olursa hükümet sorumlu olur diyoruz. Ama şimdi lafın sözün bittiði yerdeyiz. Artık lafla Ýmralı kosterinin yürümediði anlaşılmalıdır. Artık söz söyleyecek saat ve dakikaları geride bıraktık. Sincan Cezaevi ziyaretini destekledik; ama ne Adalet Bakanlıðı'nın çaðrısı, ne bizim çaðrımız ölümleri durdurmuyor. Artık açlık grevlerini bitirin çaðrısı yerine çözüm üretme çaðrısı yapılıp gereken yerine getirilmelidir. Biz bu insanların ölmesi için deðil, ölmemesi için alanlardayız. Talepler sadece 600 kişinin talebi deðil tüm Kürt halkının talebidir. Bu talepleri ilk defa duymuyor Hükümet yetkilileri" diyerek buna raðmen "koster bozuk", "koster yok" gibi gerekçeler ile Öcalan'a tecrit içinde tecrit uygulandıðını söyledi.
BAŞBAKAN DANIŞMANI DEDÝKLERÝ LEŞ KARGALARIN YOLUNDA GÝDÝYOR
Devlet ve Hükümet yetkililerinin "BDP alanlarda bu insanları ölüme götürüyor" şeklindeki açıklamalarına sert tepki gösteren Demirtaş, "Kendilerine Başbakan danışmanı sıfatını takan insanlar -ki bunlar leş kargalarıdır- bizim ilk günden bu yana yaptıðımız çaðrılara kulak kapatıyorsunuz, ondan sonra biz ölümleri istiyormuşuz. Hey vicdansızlar. Sizde zerre kadar vicdan olsaydı alanlarda BDP'nin yanında olurdunuz. Senin zihniyetinde olan Ýçişleri Bakanı, polisleri copla panzerle karşımıza çıkarıyor. Biz yine buradan bu zihniyete çaðrı yapıyoruz. Kargalıðı bırakın. Siz kargalıðı sürdürdükçe sizin karşınızda şahinler var şahin ruhlular var. Bu mücadeleyle sizlere bu zihniyet nasıl yıkılır gösterilir. Gerçekten çözüm isteniyorsa, çözümün anahtarı Ýmralı'dadır. Artık Adalet Bakanı daha cesur olup çözümün adresine gider" dedi.
'Bu leş kargalarına gereken cevap verilmelidir'
"Bu halkın iradelerini tutuklayan ve mahkemelerde anadilde savunmayı engelleyen, bu leş kargalarının zihniyeti deðil mi?" diye soran Demirtaş, şöyle devam etti: "Her yerde Kürt siyasetçiler, halkımız tutuklanıyor. Bu leş kargaları anadilde savunmayı bile engelliyor, operasyonları düzenleyen bu leş kargalarıdır. Operasyonlarla tutuklamalar, gözaltılar, sokak ortasında işkenceyi yapanlar bu leş kargalarıdır. Biz bu karga kılavuzlarına güvenerek sessiz kalamayız. Eðer AKP'de vicdanlı olan varsa sesini yükseltmeli. Bu leş kargalarına uymasınlar, seslerini yükseltip gereken cevabı vermelidirler" diye konuştu.
KÜRT HALKI ÝÇÝN ÖNDERLÝK ÖZGÜRLÜK DEMEKTÝR
Kanunda "koster bozuktur" diye görüştürme yapılamayacaðının yazılı olmadıðını ifade eden Demirtaş, "Bir buçuk yıldır kanunları çiðniyorsunuz. Bir buçuk yıldır utanmadan sıkılmadan yalan söylüyorsunuz. Siz bunu nereye kadar sürdürebilirsiniz? Ýşte bu leş kargaları önderliðin ne olduðunu bilmezler, Kürt halkı için önderlik demek özgürlük demektir. Öcalan özgür olmadan, bu sorun çözülmez, bu kanunsuzluðu hukuksuzluðu, çete zihniyetini bir yana bırakın, Ortadoðu'nun en güçlü iradesinden biridir o. Ciddi bir devlet olun. Madem binlerce yıllık devlet olduðunu söylüyorsunuz ciddi olun, yalan söylemeyin. Diyalogun önünü açın, barışın önünü açın, sorun çözülür, bu kadar basit. Operasyon, işkence, kanı bu halka dayatırsanız, bundan bir sonuç alamazsınız. Çünkü Kürt halkı yıllardır direniş içinde. An azadi an azadi için alanlardadır" şeklinde konuştu.
Lozan antlaşmasında bile Kürtlere anadil eðitim ve savunma hakkı tanındıðını hatırlatan Demirtaş, "Sayın Öcalan'ın fikirlerini savunmak suç deðildir. Ýllegalize etmeyin. Biz alanlarda açık açık ifade ediyoruz. Açık açık savunuyoruz, biz bir halkın önderliði özgür olmadan o halk özgür olmaz asla çözüm olamaz diyoruz. Hükümetin kulaðının duymamasından dolayı yüzlerce tutsak arkadaşımız cezaevlerinde bedenlerini ölüme yatırdılar. Kürt halkı için istediðimiz talepler bir lütuf deðildir, doðal haktır. Verilen mücadele sonucunda kazanımlar olacak, sonra çıkacaksınız 'biz size hakkınızı veriyoruz' diyeceksiniz. Sizin haddinize mi hakkımızı veriyorsunuz. Sen kim oluyorsun halkın doðal hakkını veriyorsun. Şimdi Başbakan kendi çocuklarını okulla gönderirken, 5'inci sınıfta zorunlu ders mi gördü, senin çocuðun anaokulundan üniversiteye kadar anadilde eðitim görüyor da Kürt çocuðu verdiði vergiyle niye haftada iki saat ders görsün. Senin neyin fazladır. Burası Kürdistan olduðu için Kürtlerin anadilde eðitim hakkı vardır. Bu coðrafyanın ismi Kürdistan'dır. Nerede yaşarsan yaşa bütün diller güzeldir deðerlidir; ama bir halkın dilini kendi anavatanında yasaklıyorsun. Niye; çünkü yanındaki kargaların ona çizdiði yola göre gittiði içindir" dedi.
BDP'lilerin talebi üzerine gençlerin bedenlerini ölüme yatırmadıðını söyleyen Demirtaş, şunları kaydetti: "Bu hukuksuzluða, AKP politikalarına karşı bedenlerini ölüme yatırdılar. Ama onların eylemi AKP'nin deðil sizlerin alanlarda mücadelenizle sonlanır. Adalet Bakanı iyi niyetli olsa da çözemez, Başbakan duymaz. Ancak siz yani Batman'daki halk onbinlerce kişiyle alanlarda sesini yükseltirse durdurabiliriz. Alanlarda alışveriş yapmayarak, kontakları kapatarak, okula gitmeyerek, cezaevlerine siyasi, ahlaki olarak destek olma zamanıdır diyoruz. Dışarıdaki Kürtlerin özgürlüðü için 46 gündür bedenini açlıða yatırmışlar. Peki biz onlar için bir gün birkaç gün alanlarda olamayacak mıyız. Bu kadar mı aciziz. Hayır deðiliz, alanlarda olacaðız. Her türlü eylemselliðimizle onlara destek olduðumuzu göstereceðiz."
HER DAKÝKANIN KIYMETÝ VARDIR
Hükümet'in atacaðı adımlara destek olmaya ve Adalet Bakanı'nın yapacaðı her türlü çözüm önerisini tartışmaya hazır olduklarını ifade eden Demirtaş, "Cezaevindeki tutsaklar da bu konuda hazır olduðunu söylüyorlar; ama bu gelişmeler bugün olmalıdır. Çünkü her saatin her dakikanın kıymeti vardır'' diyerek Hükümet'e açlık grevlerinin ölüm oruçlarına dönüşmeden bitmesi için adım atmasını istedi. Bir yandan Adalet Bakanı'nın konu ile ilgili Sincan Cezaevi'ne giderek açıklama yaptıðını diðer yandan Ýçişleri Bakanı'nın Bakırköy Cezaevi önündeki destekçilere müdahale ettiðini söyleyen Demirtaş, her defasında demokratik eylemlerine müdahale edilirse Ýçişleri Bakanı'nın da kendilerinin demokratik eylemlerinin hedefi olacaðını kaydetti.
EÐER CEZAEVLERÝNDEN BÝR ÖLÜM HABERÝ GELÝRSE AKPNÝN SONU OLUR
Cezaevlerinden ölüm çıkması halinde BDP olarak altından çıkamayacaklarını söyleyen Demirtaş, "Ama AKP'nin sonu olur. Eylemden eyleme mitingden mitinge dile getirilecek bir sorun deðildir bu. Ýnan ki eðer her saat alanlarda farklı eylemlerle cevap vermezsek ölümün önünü kapatamayız. Bakın o çocuklar Kürtlerin, gerilla, asker, polis anaları aðlamasın diye genç bedenlerini ölüme yatırmışlar. Bakın bu gençler asker ve polis anaları aðlamasın diye ölüme gidiyor; ama Ýstanbul'da bu gençlerin ailelerine halkına copla, panzerle müdahale ediliyor. Sen nasıl bir vicdana sahipsin ya, sen o analara vururken vicdanın sızlamıyor mu? Ama buna raðmen biz hep alanlarda olacaðız. Bu ölümlerin önüne geçinceye kadar hep alanlarda olacaðız. Bu halkın işinin zor olduðunu biliyoruz; ama buna raðmen insaniyetinizi gösterip, Kürdistan'a özgürlük getirecek halksınız. Onun için önünüzde saygıyla eðiliyor, selamlıyorum sizi" diye konuştu.
Yapılan konuşmalardan sonra kitle, BDP seçim otobüsüyle beraber Diyarbakır Caddesi'nde yürüyüşe geçti. Dörtyol'a kadar giden kitleye polis burada tazyikli su ve gaz bombasıyla saldırdı. Polislere karşılık veren kitle, ara sokaklara daðıldı. Şu ana kadar 7 kişinin gözaltına alındıðı olaylarda bir kişinin de yaralandıðı bildirildi.
Olaylar devam ediyor.