Demirtaş: Açlık grevleri sorun deðil sonuçtur

Demirtaş: Açlık grevleri sorun deðil sonuçtur

Grup toplantısında konuşan BDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş, tutsakların ölümlerin durması için kendi bedenlerini ölüme yatırdıklarının altını çizerek, “açlık grevleri bir sorun deðil, sorundan ortaya çıkmış bir sonuçtur. Son yıllarda yaşananlar tutsakları bedenlerini ölüme yatırmaya götürdü” dedi. Kürt Halk Önderi Öcalan’ın avukatlarla görüştürülmeyerek suç işlendiðini kaydeden Demirtaş, tecridin aðırlaştırılmasından bu yana bin 37 insanın yaşamını yitirdiðine dikkat çekti.

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısındaki konuşmasının tamamını açlık grevlerine ayırdı.

56. günün yaşam riski anlamı taşıdıðını ve başka konuları tartışma lükslerinin olmadıðını belirtti. Demirtaş, atılacak her adımın neye mal olacaðının iyi hesaplanması gerektiðini ifade etti.

Hükümete can kulaðı ile dinlemesi tavsiyesinde bulunan Demirtaş, “talepler iyi biliniyor. Bu insanları dört duvar arasında elleri kolları baðlıyken bir de üstüne açlık grevi gibi ciddi bir eylemi yapmaya iten nedenler nedir onların konuşulması lazım” diye konuştu.

Türkiye Başbakanı Erdoðan’ın grup toplantısında “açlık grevlerine BDP sevk ediyor” sözlerine de yanıt veren Demirtaş, “talimatla eylem yaptırabilirsiniz; ama adım adım ölmeyi yaptıramazsınız. Bunu bu sözü söyleyenler de çok iyi biliyor” dedi.

‘AÇLIK GREVÝNDEN ÖNCEKÝ SÜREÇLERE DE BAKIN’

Açlık grevlerinin 100 yıllık Kürt sorunu ile doðrudan baðlantılı olduðunu söyleyen Demirtaş, o günden bugüne yaşanan süreci şöyle özetledi: “Ýnsanlar 56 gün önce açlık grevine karar vermeden neler yaşadı. 14 Nisan 2009 ‘KCK’ adlı operasyonlar başladı. O günden bu yana 10 bine yakın siyasetçi, genç, yaşlı, kadın, erkek, belediye başkanı hepsi tutuklanıp içeri konuldu. Bu arkadaşlarımızın çoðu 2 yıla yakın bir süre iddianame dahi olmadan tutuklu kaldılar. Suçlamayı dahi bilmediler. 2 yıldan sonra yargılama başladı iddianamenin ne kadar komplolarla dolu olduðu ortaya çıktı. Son 2 yıldır da arkadaşlarımız savunma haklarını kullanamadılar. Mahkeme salonlarında sadece ‘Ez li virim’ diyebilmek için aylarca beklediler. Mikrofonları hakim tarafından kapatıldı. Bilinmeyen bir dil denildi hakaret edildi. Savunma yapan avukatlar yargılandı. Dışarıda arkadaşlarına, evlatlarına sahip çıkan ailelere coplarla, gazlarla işkence yapıldı. Bunların hepsi son 3 yılda oldu. Mitinglere destek olan partililerimize işkence yapıldı. Mitingler yasaklandı. Böyle bir ortamda bir 3 yıl geçirdik. Bunlar olurken, Hükümet yetkilileri ve Cumhurbaşkanı da ‘anadilde savunma diye bir şey yoktur. Bu şovdur’ dediler.”

12 Temmuz genel seçimlerinde ilk olarak 12 baðımsız adaylarının veto edildiðini, ardından tepkiler üzerine geri adım atıldıðını söyleyen Demirtaş, “Ama Ýbrahim Oruç isimli genç o protestolarda katledildi. Üzerinden 1,5 yıl geçti savcı daha soruşturmayı bitirmedi. Elazıð’da adaysız seçime girdik. Buna raðmen birçok yerde başarı elde ettik. Ama Hatip Dicle’nin vekilliði gasp edildi. Biz saðduyulu olmaya çalıştık o dönem aradan bir hafta geçmeden 6 milletvekilimizin başvurusu iptal edildi ve halen tahliye bekliyorlar” dedi.

TECRÝT AÐIRLAŞTI BÝN 37 ÝNSAN YAŞAMINI YÝTÝRDÝ

Başbakan Recep Tayyip Erdoðan’ın ardından Ýmralı ile dış baðları kestirdiðini söyleyen Demirtaş, “Sayın Öcalan’ın 34 avukatı komplolar ile tutuklandı. Dünya tarihinde bu kadar toplu avukatın olduðu tek davadır. Büyük askeri operasyonlar oldu. Tecrit başladıðından bu güne bin 37 insan çatışmalarda yaşamını yitirdi. ‘Avukatlara talimat veriyor’ denildi. Dönün bir bakın avukatlar ziyaret ederken kayıplar ne kadardı diye. Tam tersine hükümet güvenlik konsepti için bunu yaptı. Yeni bu zaman içinde Roboski’de katliam yapıldı. O günden bugüne soruşturma ne âlemde bilen yok. Dosya 1,5 yıldır gizli. ‘Bu olay karanlık dehlizlerde kalmayacak’ diyenler sessizler. Newroz kutlamalarımız yasaklandı. Her yerde Newroz kutlamalarımıza müdahale ettiler. Mitingimiz yasaklandı. Milletvekilleri dahil işkenceye tutuldu” diye kaydetti.

‘BÝZE KÜFRÜ GÖRMEYEN SAVCILAR 754 FEZLEKE HAZIRLADI’

“Bütün bunlar yaşanırken AKP’nin yayın organı haline gelmiş medya kuruluşları ya bunları görmezden geldiler ya da bize hakaret ettiler. Deðerlerimize ve şahsiyetlerimize küfürler yaðdırdılar” diyen Demirtaş, yaptıkları suç duyurularında da savcıların takipsizlik kararı verdiðini söyledi. Demirtaş, “Bunu soruşturmayan savcılar hakkımızda 754 fezleke hazırladılar. BDP ne zaman tasfiye olacak diye bunu zevkle izlediler. Bu haksızlıklara sessiz kaldılar. Bunların hepsini cezaevindekiler de izledi. Onlar bundan fazlasını da gördüler. 4 duvar arasında bunları takip ettiler. Kendilerine yapılanları biliyorlar. Hükümet politikasının sonuçlarını gördüler. Öyle bir noktaya geldiler ki 56 gün önce bir karar verdiler. ‘Bu gidişata dur diyeceðiz’ dediler. Biz bin kişinin daha ölmesine izin vermeyeceðiz biz öleceðiz dediler ve yaptılar. Şimdi soruyorum; bu açlık grevlerini yapan BDP’nin politikası mı yoksa bu tablo mu? Son 3 yıl içinde yaşananlar ve aðırlıklı olarak son yıllarda yaşananlar içerdekileri kendi bedenlerini ölüme yatırmaya götürdü. Açlık grevlerinin nedeni budur. Elinizde BDP’nin talimatı ile başladıðına dair tek bir belge, bilgi kırıntısı varsa bunu açıklayın yoksa susun” şeklinde konuştu.

‘AÇLIK GREVLERÝ BÝR SONUǒ

Açlık grevinde bulunan tutsakların dışarıda insanların ölmemesi için kendi bedenlerini ölüme yatırdıðını vurgulayan Demirtaş, “Açlık grevleri bir sorun deðildir. Bir sorundan ortaya çıkmış sonuçtur. Arkadaşlarımızın açlık grevine girmesini istemiyoruz. Rica ile bırakacaklarını bilsek günde 10 defa bu çaðrıyı yaparız. Arkadaşlarımızın yaşamlarına son vereceði bir eylemi asla ve asla istemeyiz. Bunu ortaya çıkaran nedenleri ve talepleri anlamazsak ortaya çözüm çıkarılmaz. Biz gerçekçi hareket ediyoruz. Sonuç almak istiyoruz” dedi.

‘HÜKÜMET SUÇ ÝŞLÝYOR’

Demirtaş, “Dün Bakanlar Kurulu sonrası yapılan açıklama 20 gün önce olsaydı bu duruma gelmeyecekti. Bunu önemsiyoruz; ama önümüzde birkaç gün var. Bu açıklamaların altı doldurulmalıdır. Ýmralı’da avukat görüşünün engellenmesinin hukuki dayanaðı yok. Suç işleyen bir Hükümet var” dedi. Demirtaş, ardından CMK’nin 20. maddesini okuyarak, “Bakın bu madde hükümlü ve avukatının görüşmesini düzenliyor. Peki şu kanunu bir kez daha okusunlar. Burada bu görüşmenin yapılması Başbakan’ın veya Adalet Bakanı’nın iznine tabidir diye bir madde var mı? Yok. Anayasa ve yasalar bu kadar açıkken bir Başbakan nasıl olur da çıkıp ‘Avukat görüşü bir yerde dursun’ diyebilir. Hangi maddeye dayanıyorsunuz. Beðenmediðimiz darbe anayasası bile hukuk devletinden bahsediyor. Soruyorum; hangi yetki, hangi madde ve tüzükle ‘Ben Ýmralı’ya avukat göndermem’ diyorsun. Ortada bir kanunsuzluk var. Oraya avukat gönderip, göndermeme kimsenin yetkisinde deðil. Kendisi görüşmek istemiyorsa tutanak tutulur avukat geri gelir” ifadesini kullandı.

AKÝT’ÝN ÝKÝ HARFÝ GÝTSE…

“Yeri geldiðinde Barbarosların torunlarıyız diyen bir devlet ‘koster bozuk’ diye bir adaya gidemiyorsa bu bizim utancımız deðil onların utancıdır. Ben olsam biz istesek 3 dakikada gideriz ama gitmiyoruz deyip mert olurum” diyen Demirtaş, bu gerekçeleri üretenin büyük devlet olamayacaðını belirtti. Demirtaş, Başbakan Erdoðan’ın BDP’yi suçlayan yaklaşımının çözüm olamayacaðını belirterek, “Açlık grevinden 2 ay önce yapılmış bir yemeðe kendine güvenen bir Hükümet sarılmaz” dedi.

Temmuz ayındaki fotoðrafı açlık grevleri başladıktan sonra çekilmiş gibi servis eden AKÝT gazetesine de tepki gösteren Demirtaş, “bizim kendimizin çekip sosyal medyaya attıðımız fotoðrafı gazetecilik başarısı olarak ortaya koyan iki harfi gitse geriye neyin kalacaðı belli olan o gazetenin yalanına sıðınılarak böyle bir çirkinlik yapılmaz. Ýktidarsınız ve gücünüz var. Arzu etseniz bunu çözebilirsiniz. Madem böylesiniz neden bu kadar ucuz ve kirli politikalara alet oluyorsunuz” şeklinde konuştu.

‘ADIM ATILIRSA DESTEKLERÝZ’

Ýçerde ve dışarıda ölümleri durdurmak istediklerini söyleyen Demirtaş, bu nedenle görüşmeler ve eylemler yaptıklarını belirtti. Demirtaş, “Şimdi artık çözmek zorunda olduðumuz aşamadayız diyoruz. Dün yapılan açıklamaları yetersiz de olsa, taleplerle ilgili somut gelişmeler içermese de BDP olarak önemsedik. Bu bir adımdır; ama adım atmalar için zamana sahip deðiliz. Cezaevindekiler de bu açıklamaları dinlemiştir. Onlar da bunu deðerlendirip tartışıyorlardır. Karşılıklı adım atma noktasında onlar da pozitif yaklaşacaktır. Hükümet Ýmralı’ya avukat gidişini saðlarsa, yanlış mı yapmış olur? Yenilmiş mi olur? Hayır. Anayasadan aldıðı yetkiyi kullanmış olur. Birçok gelişmenin önünü açabilir. Biz de elimizden gelen bütün desteði sunarız. Hükümete de bu desteði sunma noktasında açık bir konumdayız” vurgusunu yaptı.

‘AKP MÜZAKEREYÝ DEÐÝL ÝDAMI TARTIŞIYOR’

Ölümlerin bir bütün olarak durdurulması gerektiðini söyleyen Demirtaş, içerdeki ölümlerle birlikte dışarıdaki ölümlerin de durdurulması gerektiðini bundan dolayı müzakerelerin önünün açılması gerektiðini kaydetti. Anket yapılması durumunda müzakereye ve barışa desteðin her zamankinden daha fazla olduðunu belirten Demirtaş, şunları kaydetti: “Böyle bir ortamda idam tartışmasını nasıl çıkarıyorsunuz. Yanlış bir mesaj ve yöntemdir. Bugün çıkarsanız bile geriye dönük uygulayamazsınız. Madem öyle neden bunu kullanarak halkı ve süreci geriyorsunuz. Türk halkı bilsin ki bunun reel bir karşılıðı yoktur. Yasalara konsa bile bundan sonra uygulanır. Niyetiniz başka ise bunu açık açık söyleyin. Yoksa bu tartışmayı kapatın. Siz 707 kişinin kendini ölüme yatırdıðı bir süreçte o kişi ile ilgili idam tartışması yaparsanız bu olumlu bir mesaj olur mu. Bu nedenle bu dile ve üsluba girilmemesi lazım. Bu konunun ebediyen kapatılması lazım.