Demirtaş: Nar gibi bir arada yaşam

Ermeni, Süryani, Rum temsilcilerle bir araya gelen Selahattin Demirtaş, HDP olarak Türkiye'nin çoğulcu yapısına "teklik yerine birlik" ve "çoğulcu demokrasi" önerisinde bulunduklarını söyledi,

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Ermeni, Rum, Süryani temsilcilerle kahvaltılı basın toplantısında bir araya geldi.

Toplantıya HDP milletvekilleri Garo Paylan, Mithat Sancar, Ermeni yazar Pakrat Estugyan ve Süryani yazar Tuma Çelik'in de içinde olduğu çok sayıda yazar, aydın ve siyasetçi katıldı.

Demirtaş salonda bulunan temsilcilerle tek tek görüştükten sonra konuşmasına başladı. Sabah saatlerinde Koza grubuna gerçekleşen baskına dikkat çeken Demirtaş, baskını kınadı.

Halkların iktidarlar tarafından aksesuar olarak görüldüğünü belirten Demirtaş, "Türkiye'deki bu zenginliğin ana unsur olduğu, dekor olmadığı devletin aklına gelmedi" dedi.

'ÇOĞULCU DEMOKRASİ ESAS'

1923'den itibaren yeni bir millet, yeni bir tarih ve yeni bir devlet inşasının başladığını belirten Demirtaş, "Bir enkazın üzerine görkemli bir bina yapılmaya çalışıldı. Ancak enkaz o kadar zayıf ki olmuyor. Asimilasyon, yok sayma üzerine görkemli bina inşa edemezsiniz. Biz de 90 yıldır bu anlayışa karşı mücadele ediyoruz. Bu çözülmediği sürece demokratik toplum olamayacağız" dedi.

Demirtaş, şöyle konuştu: "Siyasetçiler ne vaad ederse etsin, işin özü çoğulcu demokrasidir. Tek ırk, tek dil, tek din, tek cinsiyet değil. Her şeyimizle çoğulcuyuz. On milyonken, katliamlarla soykırımlarla sayımız ona düşürülmüş olabilir. Ancak biz çoğulcu bir toplumuz. Böyle bir toplumu vicdana, bilime ve ahlaka aykırı bir biçimde tekleştirmeye çalışırsanız, o toplumda asla huzur olmaz. Tekçilik konusunda Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, ülkenin başbakanı, gururla ısrarla tekçi olduklarını söylüyor. Zannediyor ki 70 milyon bu söz üzerine coşku duyuyor. Aksine bu sözler toplumda korku yaratıyor. Sonra da '80 milyonu kucaklıyoruz, yaradılanı yaratandan ötürü seviyoruz' diyor. Acaba yanlış mı öğretildi bunlara? Yaradanın sadece AKP'lileri mi yarattığını sanıyor? Biz kimiz o zaman?"

'TEKLİK YERİNE BİRLİK'

Bu toplantıda ne yapılacağının konuşulması gerektiğinin altını çizen Demirtaş, "Az olan bizler kaotik ortamın ilk mağdurları oluyoruz. Bir çok insan, sevgili Dink'in deyimiyle güvercin tedirginliği ile yaşıyor. Ancak terk etmekle olmaz. Bu dönem artık geçiş dönemidir. Bu geçiş döneminin kazanını olmak istiyoruz. Ezilen bütün halklar olarak kazanan olmak istiyoruz. Yeterince kaybettik, çok acı biriktirdik. Bütün acıların aynısını bizden sonraki nesiller de yaşayacak mı yaşamayacak mı? Bunun kararını bu dönem sorumluluk üstlenenler verecek. 'Bedel ödeyeceğiz, bu acı mirası çocuklarımıza yaşatmayacağız' diyeceğiz. Bunun yolu, Türkiye'de çoğulcu demokrasiyi devlete ve topluma hakim kılmaktan geçiyor. Herkesin kafasında bir yol haritası vardır. Ama bunları ortaklaştırarak, ana ilkelerde bir araya getirerek yol alabiliriz. HDP bu ortaklaşma için vardır. Teklik yerine birlik diyoruz. Herkesin kendi özvarlığı ile birliktelik. Nar gibi bütün tanelerin bir arada durabilmesi. Çoğulculuk, etrafında birleşmemiz gereken kavramdır" diye konuştu.

Anayasal ve yasal değişikliklerin tüm topluma sirayet etmesi için zamana ihtiyaç olduğunu belirten Demirtaş, "Demokrasi bir yaşam biçimidir" dedi, ardından da HDP'nin üç temel amacını saydı: "Birincisi; toplumun yapısına uygun yeni anayasa, yeni vatandaşlık tanımı ve çoğulcu ulus anlayışı. İkincisi; çoğulcu yapıya uyun bir devlet yönetme biçimi. Bunun için önerimiz özyönetim, yerinden yönetim, demokratik özerklik. Üçüncüsü de, ezilenlerin hakkını alabildiği, vergi adaletinin sağlandığı, üretimden herkesin payını aldığı bir ekonomik sistem. Bütün bunları kadınların öncülüğünde yapacağız."

Anlattığı modelin hayata geçirilebileceğini ve başarılabileceğini vurgulayan Demirtaş, 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarını hatırlattı. HDP'nin saldırılar ve olanaksızlıklar içinde seçim çalışmasını yürüttüğünü kaydeden Demirtaş, "Bütün devlet imkanlarının tamamını kendi partileri için kullandılar. Bizi nefessiz bırakmak için ellerinden geleni yaptılar. 5 arkadaşımız 7 Haziran'dan önce öldürüldü. 2 arkadaşımız yakılarak öldürüldü.  Diyarbakır'da mitingimiz bombalandı. Mersin'de, Adana'da binalarımız bombalandı. Biz bunların hepsini sineye çekerek seçime gitti. Güllis gülistanlık bir ortamda, eşit ve adil bir yarışla elde edilmiş bir başarı değildir. Şimdi daha ötesine geçmek istediler" dedi. 

'ER GEÇ GİDECEKLER AMA BİZ ERKEN GİTSİNLER İSTİYORUZ'

AKP'nin kendi propagandası yapmak yerine HDP karşıtı kampanya yürüttüklerini belirten Demirtaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçmenlerine yönelttiği "HDP'yi baraj altında bırakacak mısınız?" sorusunu hatırlattı. Demirtaş, seçim barajı ile ilgili şöyle konuştu: "HDP baraj altında bundan daha kötüsü olmaz. Ama zulüm, zalimler kendi ömrünü biraz daha uzatmış olur. Er, geç gidecekler ama biz istiyoruz ki daha çabuk gitsinler. Ödenmiş ve ödenecek bedeller az olsun. Umudun büyümesi açısından HDP'nin barajı geçmesi önemlidir. HDP'nin başarısı, klasik bir iktidar kurma değil, toplumu geleceğe taşımak açısından önemlidir."

Türkiye'de şu anda AKP'nin iktidar olmamasına rağmen 400 milletvekili ile yönetiyormuş gibi hareket ettiğini vurgulayan Demirtaş, "AKP iktidarı yok, biz 7 Haziran'da düşürdük. Erdoğan ve Davutoğlu tek başına hükümet kuramadı. İyi ki de yaptık. 1 Kasım'da daha iyisini yapacağız" diye konuştu.

'ROJAVA SENİN TAPULU ARAZİN DEĞİL'

Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Demirtaş, Türkiye'nin Rojava'ya yönelik tehditleri üzerine yaptığı açıklamanın hatırlatılması üzerine şunları söyledi: "Rojava resmi olarak Türkiye'nin toprağı değil. Halklar bir araya gelmişler ve bir meclis oluşturmuşlar. Birlikte yaşamayı, birlikte yönetmeyi hayata geçirmeye çalışıyorlar. Onlar açısından en büyük tehdit IŞİD. Orası, senin tapulu arazin değil. Bize kendi kulun gibi bakıyorsun da, oradaki Kürt'ün, Arap'ın sana ne zararı var? Tarihin öyle anları var ki, engelleyemezsiniz, durduramazsınız. Buradan bön bön bakarsınız. Biz PYD'yi terörist bir örgüt olarak görmüyoruz. Türkiye'ye karşı bırakın saldırılarını, saygısızlıkları bile olmadı. IŞİD'e 'öfkeli çocuklar', PYD'ye 'terörist' diyorlar. Zaten bu politikayı daha fazla uygulamayamazlar. Davutoğlu geçicidir, 1 Kasım'dan sonra yeniden akademi dünyasına dönecektir. Biraz da akademisyenler O'nun kahrını çeksin."

 

...