Demirtaş: Kürdistan Ortadoğu’nun parlayan yıldızıdır
Demirtaş: Kürdistan Ortadoğu’nun parlayan yıldızıdır
Demirtaş: Kürdistan Ortadoğu’nun parlayan yıldızıdır
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın tarihi Amed Newroz'unda startını verdiği çözüm sürecine katkı sağlamak amacıyla ikincisi düzenlenen "Demokratik Kurtuluş ve Yaşam" panelinde konuşan BDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, Kürtler arası ulusal birliğin sürecin garantisi olacağına dikkat çekti. Demirtaş, "Kürdistan gerçeği 21. yüzyılın gerçeğidir. Ve Ortadoğu'nun parlayan yıldızıdır" dedi.
BDP Siyaset Akademisi, Cegerxwin Kültür Merkezi'nde düzenlediği “Demokratik Kurtuluş ile Yaşam” başlıklı panele BDP Eş Başkan Yardımcısı Av Meral Danış Beştaş, BDP Amed İl Eş Başkanı Zübeyde Zümrüt, BDP Amed İl ve ilçe yönetimi ve üyeleri, MEYADER yöneticileri ile Barış Anneleri katıldı.
Doç Dr. Mahmut Toğrul moderatörlüğünde gerçekleşen panele konuşmacı olarak katılan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Mayıs ayında hayatını kaybeden devrimcileri andı. Demirtaş, "Onların bu uğurda verdikleri mücadele hala önümüzü aydınlatan fenerdir" dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 21 Mart Amed Newroz'undaki tarihi çağrısı ile başlayan sürece yönelik hazırlıkları değerlendiren Demirtaş, sürece doğru müdahalede bulunabilmek için Kürdün ve Kürdistan'ın tarihinin iyi bilinmesi gerektiğini ifade etti. Demirtaş şöyle konuştu: "Öyle ki bir süreç yaşıyoruz ki, hiçbir şeyin kendiliğinden gelişmediği ve bundan sonrada kendiliğinden gelişmeyecektir. Kürdün Kürdistan'ın tarihini bilmeden ne bu süreci anlayabiliriz ne de bundan sonra yapmamız gereken şeyleri doğru tahlil edebiliriz. Özellikle Sayın Öcalan'ın Newroz bildirisinde belirttiği gibi maalesef ki bu kadar çok renkli çok kültürlü coğrafyada olmamıza rağmen kendi içinde yüzyıllarca bu kadar zenginlik bir arada yaşamayı başarmış olmasına rağmen bir tek gün barış görmedi. Bu sadece Kürtler için değil, bu coğrafyada yaşayan halkların hiç biri maalesef bu kadermiş gibi, bir birini öldürmek, savaşmak gibi bunu yaşadı. Bunun aslında bizim kaderimiz olmadığı, bize dışarıdan dayatılan bir durum olduğu, olağan üstü bir durum olduğu işte bu sürecin tartışılmasıyla birlikte artık ortaya çıkmıştır.”
"Tarihimiz Kürtler ve Ortadoğu için halkları için hiç iç açıcı değil" diyen Demirtaş, Kürdistan'ın 4 parçasında yaşanan sorunların devam etmesinin sadece TC'nin tekil politikası ile açıklanamayacağını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: "Irak Kürdistanı'nda, Suriye'de ve İran'da aynı şekilde sorunlar yaşadık ve yaşanmaya devam ediyorsa bu sadece TC'nin tekçi politikası ile açıklanamaz. Kürdistan coğrafyasında yaşayan halkların bu coğrafyada kendini yönetememesi, irade olamaması, egemenlik kurumaması sadece halkların örgütlenememesi olarak da açıklanamaz... Daha kapitalizmin ilk gelişmeye başladığı günlerden bu güne tüm egemenlik kurma politikaları bu topraklarda yaşayan halkları esir alma politikalarıdır " diye sürdürdü. Geçmişi göremeyenlerin Kürt sorununu anlayamayacağını ifade eden Demirtaş, "Kürdün ve Kürdistan'ın başına gelenler Türkiye'de resmi tarih gerçekleri anlatmadı. Düşünün ki kaç nesil bu eğitim anlayışı ile büyüdü, şekillendi. Türkiye'nin büyük çoğunluğu bu resmi ideoloji anlayışı ile bu soruna baktığı için bu sorunu doğru anlatabilmek yine bize düşüyor. Bunu doğru anlatabilirsek çözüm önerilerimizi ortaya doğru koyabilirsek barış, demokratik çözüm süreci dediğimiz sürece biz yön verebiliriz, süreci doğru işleyebiliriz. Aksi takdirde süreç onlara kalırsa inanın ki 90 yıllık şekillenmiş zihniyetle sorunun çözümsüzlüğü anlamına gelecektir" diye sürdürdü.
Kürdistan coğrafyasının yüzyıllardır sömürge anlayışı ile yönetildiğini söyleyerek bir sömürge anlayışıyla ne yapılması gerekiyorsa bu topraklarda onun yapıldığının tespit edilmesi gerektiğini vurgulayan Demirtaş, Kürdistan'ın hiçbir parçasında hiç bir egemen gücün Kürt halkını kendi topraklarında kendi öz yurttaşları olarak görmediğini kaydetti.
Kürt halkının öz yurttaşlar olarak görülmeleri durumunda Kürt sorunu diye bir şey yaşanmayacağını savunan Demirtaş, "Ancak Suriye, İran, Irak ve Türkiye politikası Kürt halkını baskı altında tuttular, Kürt halkını benliğinden, bilincinden, kimliğinden ve mümkünse de fiziksel olarak ortadan kaldırma politikaları yürüttüler" dedi.
Demirtaş, "Türkiye'nin doğusu her açıdan geri kalmıştır" söyleminden yola çıkarak eğitim, sağlık, ekonomi ile verdiği örneklemede, bunun yıllardır PKK'ye mal edildiğini hatırlattı. Demirtaş, "Cumhuriyet kurulduğundan bu yana bu verilerde hiç bir değişiklik olmamıştır. Bu bir tesadüf olamaz, daha ortada PKK yoktu. 1920'lerde nasıl bir bahane ile gerekçe ile bu bölgeler geri bırakıldı? Bu bilinçli bir devlet politikasıdır" diye belirtti.
Bu politikaların sonucu olarak Kürtlerin isyan ettiğine işaret eden Demirtaş, İngilizlerin uyguladığı politikaların, emperyal politikaların da çözüm sürecinde tartışılması gerektiğini belirtirken, Öcalan'ın Amed çağrısındaki en güçlü noktasının "Özgücümüze dayanarak çözüm üretiyoruz" yönündeki sözleri olduğunu söyledi. Demirtaş, "Yüzyıl önce olduğu gibi birileri gelip burada bizim adımıza çözüm üretecekse ya da dayatacaksa oradan hiç kimseye huzur çıkmayacak" dedi.
Bu coğrafyada yaşayan halkların yüzyıllardır bir tek gün bile kendilerini yönetemediklerini örnekleriyle anlatan BDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, "Kürt halkı yüzyıl başında yok sayılan Ortadoğu'nun dördüncü büyük halkıdır. Yüzyıldır Ortadoğu'da Türkler, Araplar, Farslar vardır ancak geri kalan halklar sürekli herşeyde yok sayılmıştır. 40 milyonluk bir halk sihirbazlıkla bir anda yok edilmiştir. Şimdi Kürdün ve Kürdistan'ın üzerine atılan bu toprak kaldırılmış, Kürt ve Kürdistan gerçeği 21. yüzyılın başında şaşırtıcı bir şekilde gün yüzüne çıkmıştır. Bunun birilerinin lütfu olmadığı, birilerinin yaptığı açılım geçen yüzyıldaki direnişlerden anlaşılıyor. Bu hiç kolay olmadı. Artık tüm dünya Kürtler tanıyor, inkar edilmez bir şekilde bu halkın statüsü ne olacak, Kürdistan'ın statüsünün ne olacağını tartışıyor. En ırkçı, milliyetçi, faşist bile Kürt yoktur diyemiyor. Çünkü bunu söyleyene gülerler. Yakın zamana kadar bırakın faşisti bugün kendini ulusalcı olarak tanımlayan en solcusu bile Kürdü kabul etmiyordu. Bütün bunlar zorlu ağır bedellerin ödendiği mücadelenin sonucunda ortaya çıkmıştır" diye konuştu.
Öcalan'ın "Savaş anormal, olağanüstü bir şeydir. Savaş durumu, insanların eline silah alması normal olan değildir. Bizi buna iten şey egemenlerin baskıcı politikalarıydı" yönündeki sözlerini hatırlatan Demirtaş, şimdi bu anormal durumun dışına çıkılması gerektiğinin altını çizdi. "Şimdi normal bir duruma geçmek istiyoruz. Olması gereken şiddet dışı, savaş dışı, silah dışı bir yola girmek istiyoruz" diyen Demirtaş, Öcalan'ın yıllardır Türk devletine ve tüm halklara bu yönde çağrı yaptığını söyledi.
"Devlet de şiddeti yöntem dışına çıkarmalıdır" diyen Demirtaş, sürecin ruhuna ilişkin ise, "Bir pazarlık, karşılıklı anlaşma üzerine gelişen bir süreçten bahsetmiyoruz. Kürt halkını siyasi mücadelede karar kılması ve Sayın Öcalan'ın çağrısına uyarak bu yöntemi benimsemesi, PKK gerillalarının süreci destekleyerek geri çekilmeleri işte böylesine muazzam bir alan açıyor" dedi.
Demirtaş, sürece en çok Kürt halkının sahip çıktığını belirttiği konuşmasında 1999-2004 yılları arasındaki ateşkeslere ve çözüm arayışlarına da değinerek, yaşananlardan ders çıkarılması ve bundan sonra hata yapılmaması gerektiğini belirtti.
HPG güçlerinin 8 Mayıs'ta Kuzey Kürdistan dışına çıkmalarının taktiksel olarak değerlendirilmesine de tepki gösteren Demirtaş, "PKK'nin geri çekilmesi bu sürecin bir taktiği olarak düşünülmemelidir. Sayın Öcalan meseleye böyle yaklaşmıyor" dedi. Bu stratejik hamlenin altını doldurmanın Türk devletinin ve tüm toplumun görevi olduğunu ifade eden Demirtaş, BDP olarak da süreci desteklerken kendi özgüçlerine, Kürt halkına güvendiklerini kaydetti.
"Yüzyıllardır ilk defa TC Kürt halkı ile müzakere yürütüyor. Bu birilerini ürkütse de önemlidir, olması gerekendir" diyen Demirtaş, Türkiye'deki tüm ezilen kesimlerin bu müzakere masasına bakarak hangi tarafta olmaları gerektiğine karar vermeleri gerektiğini söyledi. Demirtaş, "Kürt halkının, ezilenin fazla seçeneği yoktur" diyerek, özellikle Kürtlerin kendi geçmişine ve gerçekliğine bakarak hareket etmesi gerektiğini söyledi.
CHP'nin sürecin başından bu yana kullandığı ifadelere ve tutuma da değinen ve "Biz AKP'nin kuyruğuna takılmayız" diyen Kılıçdaroğlu'na, "Çukurca'da askeri mevziye neden gittiniz? AKP savaş politikası uygularken büyük bir coşkuyla AKP'yi desteklemediniz mi? Yıllardır Türkiye'nin çıkardığı tezkerelerin altına imza atarken AKP'nin kuyruğuna takılmak olmuyor muydu? Şimdi normal olana, normalleşmeye geçelim derken niye yaygara koparıyorsunuz?" diye sordu.
PKK'nin Ortadoğu ve dünyada en büyük gerilla hareketi olduğunu belirten Demirtaş sözlerinin devamında, "Şimdi bunlarla konuşmayıp ne yapacaksınız? Bu zihniyetin sahibi Kürdü konuşmaya değer görmüyor. 'Kimliğinize saygı duyuyoruz yeter' diyorlar. Bu bile hakaretin kendisidir. İş işten geçti artık, Kürdü inkar eden politikalar iflas etti. Artık Ortadoğu'da Kürt gerçekliği var. Bu gerçekle nasıl yaşayacaksınız?" diye sordu.
Kürdistan coğrafyasının dünyanın en büyük coğrafyası Kürt toplumunun ise dünya toplumunun en büyük toplumu olduğunu ifade eden Demirtaş, "Türkiye'nin yanıbaşında kardeş bir halkın Türkün ve Türkiye'nin lehine bir kazanımı oluyor buna sevinmelisiniz" dedi.
"Kürdistan gerçeği 21. yüzyılın gerçeğidir. Ve Ortadoğu'nun parlayan yıldızıdır" ifadesini kullanan Demirtaş, "Bir kaos aralığındayız. Bu kaos aralığı doğru doldurulmalıdır" dedi. Demirtaş, HPG güçlerinin sınırdışına çıkarak silahsız bekleyişinin Ortadoğu’nun dengesini etkilediğini kaydederek, Özel Yetkili Mahkemelerin de sürecin ruhuna uygun olmadığını ve bu mahkemelerin kaldırılması gerektiğini belirtti.
Devletin kurumlarının demokratik siyasetin önünün açılmasını engellediğini belirterek yurt dışı sürgünlerinin durumlarına değinen ve bu sürgünlerin geri dönmesi için yasal düzenleme yapılmasını isteyen Demirtaş, içinde bulunulan süreçte asıl görevin yine Kürt halkına düştüğünü kaydetti.
Gelişen devrimsel gelişmelerin kadınlar ve gençler öncülüğünde ortaya çıktığını belirten Demirtaş, kadınların ve gençlerin önümüzdeki süreçte de öncü rollerini oynayacaklarını söyledi. Demirtaş konuşmasının sonunda, sürecin bir başka garantisinin de ulusal birlik olduğuna dikkat çekerek, ulusal birliğin sağlanmaması durumunda sürecin zora girebileceğini söyledi.