Demirtaş: Dilovası’nda zehir yayılıyor
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Atık Depolama Tesisi ile Dilovası'nda zehrin yayıldığını belirterek, "50 bin insan burada her gün yeniden yeniden ölüyor" dedi.
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Atık Depolama Tesisi ile Dilovası'nda zehrin yayıldığını belirterek, "50 bin insan burada her gün yeniden yeniden ölüyor" dedi.
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Atık Depolama Tesisi ile Dilovası'nda zehrin yayıldığını belirterek, "50 bin insan burada her gün yeniden yeniden ölüyor" dedi. 6-8 Ekim Kobanê serhildanı öncesi Davutoğlu ile yaptıkları görüşmeyi anlatan Demirtaş, Davutoğlu'nun "yalancı" olduğunu söyledi. Demirtaş, Kobanê olayları öncesinde kendilerinin Türkiye'nin gelişimini düşündüklerini, onların da IŞİD'i desteklediğini söyledi.
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, seçim çalışmaları kapsamında Kocaeli'nin Dilovası ilçesinde çevre örgütleri tarafından düzenlenen çevre paneline katıldı. Yıldırım Düğün Salonu'ndaki panele, binlerce kişi katılırken, salonun dolması üzerine halk salon dışındaki alanda paneli LED ekranlardan izledi. Dilovası sokaklarına HDP bayrakları ile HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın dev posterleri asıldı. Demirtaş, halkın yoğun ilgisi altında salona gelirken, salona girişinde adeta izdiham yaşandı. Panele katılan STK temsilcileri, HDP'ye destek vereceklerini açıklayarak, Türkiye'nin savaşa değil, barışa ihtiyacı olduğunu söyledi. Örgütler, Türkiye'nin bir an önce barışa kavuşması için siyasi aktörlerin üzerine düşeni yapması gerektiğini ifade etti.
Ardından Demirtaş, alkış ve sloganlar eşliğinde sahneye çıktı. Konuşmasına Dilovası'ndaki çevre felaketlerine değinerek başlayan Demirtaş, "Sizlerin uzun yıllardır karşı karşıya kaldığınız ciddi bir çevre felaketini, çevre katliamını gündeme taşıyabilmek ya da gündemde tutabilmek, bu vesile ile ülkemizde her yerde çevremizi, doğamızı, ağacımızı, suyumuzu katledenlerin bu yanlış anlayışını teşhir etmek ve sizlerle dayanışmada bulunmak için buradayız. Burada Dilovası'nda, Kocaeli'nde ya da Gebze'de, Karadeniz'de, Dersim'de ya da Hasankeyf'te Türkiye'nin her bir yerinde yaşanan doğa katliamları, kültür kıyımları, doğamızı, suyumuzu katleden anlayışlar AKP iktidarı döneminde maalesef artarak devam etti" dedi.
AKP'nin sanayi politikalarını eleştiren Demirtaş, "AKP dönemindeki sanayideki gelişme, sanayideki büyüme rakam itibariyle şişirilmiş bir balon misali Türkiye toplumuna başarı öyküsü olarak anlatıldı. Yani dışarıdan sıcak para, sıcak sermaye yurt dışından büyük patronlar, büyük para babaları Türkiye'ye gelip yatırım yapsınlar diye teşvik edildi. Ne pahasına teşvik edildi? Hepimizin anlayacağı şekilde konuşup, anlaşalım. Önceki dönemde Başbakanlığımızı yapan şimdiki Cumhurbaşkanı ve şimdinin de stajyer Başbakanı, yurt dışına gittiklerinde hep şunu anlattılar. Dediler ki büyük patronlara, büyük para babalarına şunu söylediler. 'Gelin Türkiye'de yatırım yapın. Gelin Türkiye'de sermayenizi yatırıma dönüştürün.' Çünkü Türkiye çok avantajlı bir ülkedir. Niye avantajlıdır. 'İşçi ucuzdur' dediler. İkincisi, 'gelin yatırım yapın bizim ülkede çevreyi koruma adı altında yatırımları engelleyen bir anlayış yok. Devlet sizden yana olur, mahkemeler yargı sizden yana olur, korkmayın' dediler. Bu şekilde teşvik ettiler. Buralar başta olmak üzere yurt içinden ya da dışından yapılan bütün yatırımları bu şekilde desteklediler" diye konuştu.
Dilovası'ndaki Atık Depolama Tesisi'ne değinen Demirtaş, şunları söyledi: "Normalde bunu yapanlar, Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde bu büyük depoları, ormanları keserek mahallenin içine bu kadar büyük bir yapılaşmayı, atık deposu yapanlar derhal tutuklanıp, içeri atılırlar. Normal bir ülkede böyle olur. Ha oraya büyük bir nükleer bomba koymuşsunuz, ha getirip o tesisi oraya kurmuşsunuz. Bu çevrede yaşayan bütün insanlar için büyük bir tehdit ve tehlike oluşturuyor. Bu atık tesisi sadece bunun küçük bir örneği. Bununla yetinseler amenna. Sadece bu mu? Bütün Dilovası şu anda zehir yayıyor zehir. 50 bin insan burada her gün yeniden yeniden ölüyor. Türkiye'de kansere yakalanma riskinin üç katı kanser vakası var burada. Türkiye ortalamasını 3 katı. Yeni doğan çocuklarda kimyasal atıklar tespit edildi. Doğacak çocuklar bile şu anda zehirlenmiş durumda" dedi.
"Ankara'dakiler nasıl bakıyorsunuz biliyor musunuz?" diye sorarak konuşmasına devam eden Demirtaş, şöyle konuştu: "Dilovası'nın hepsi kanser olsa bile umurlarında değil. Yeni bir 50 bin getirirler buraya. Ne de olsa dışarıda işsiz milyonlar var. O nedenle gözden çıkarmışlar sizi. 50 bininiz de aynı gün ölse de umurlarında değil. Soma'da 300 kişi öldüğünde ne söylediklerini gördünüz. Bu 'kader' dediler. Ve gidip Soma'da madenci ailelerini tekmelediler yerde. 301 insan ölmüş 'normaldir' dediler. Ne pahasına. Yeter ki sermaye ürkmesin, yeter ki patronlar gitmesin, yeter ki patronlar çekilmesin. Bir günde tüm Dilovası katledilse üstünü örtebilirler."
Türkiye'nin AKP iktidarının umurunda olmadığını söyleyen Demirtaş, "AKP'nin başarı öyküsü yaptıkları yatırımları anlatmak, bunların halka zararları umurlarında değil. Biz büyümeye karşı değiliz. Farkımız bizim önce insan dememiz. ÇED raporuna bakacağız. Uygun mu değil mi? Bizim için önemli olan bu. Bunlar her yerde rüşvet yiyorlar. Siz bakana şikayet etseniz, bakanlığa rüşvet veriyor. Bu ülkede rüşvet yiyen bakan var, bu ülke de böyle bir gerçek var" diye belirtti.
Demirtaş, Türkiye'nin yarısının Marmara Bölgesi'ne sıkıştırıldığını kaydederek, "Halk köle olsun senin fabrikanda çalışsın diye sana boyun eğmek zorunda değiliz. Büyük para babalarına muhtaç değiliz. Hepimizin bağ, bahçe, tarlası var. Köle olarak çalışmak zorunda değiliz. 'Biz sizi köyde de destekleyeceğiz' diyeceğiz. Tüm halkın Marmara Bölgesi'ne sıkıştırılmasına büyük yatırım projesi diyorlar. Buraları yaşanmaz kapitalizmin mabedi haline getiriyorlar. Diyorlar ya 'biz camiye saygılıyız.' Hayır. Şu büyük kuleler var ya, iş merkezler artık onlara tapıyorlar. Onların ibadethaneleri oralar" diye konuştu.
Türkiye'de barışı HDP'nin inşa edebileceğini söyleyen Demirtaş, "Bir barış ülkesi inşa edebiliriz. Bizden bundan kaynaklı korkuyorlar. Biz dünyaya insanın gözünden bakıyoruz, sarayın penceresinden değil" dedi. AKP iktidarı ve daha önce iktidara gelenlerin hep devletin kutsal saydığını dile getiren Demirtaş, "Devlet kutsaldır, yarı tanrıdır diyenler şimdi iktidarda, biz kutsal olan insandır diyoruz. Devlet insanın hizmetkarıdır. Şimdi AKP devlete el koymuş. Biz gelirsek devlet parti devleti olmaktan kurtulur. Şimdi herkes devleti kendi partisine uyumlu hale getiriyor" dedi. Demirtaş konuşmasının devamında geçici hükümetin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'na yüklenerek, "Şu anki Başbakan hiç bir şey anlamıyor. Kendisi ile kim konuşmuşsa görüşüyoruz 'bu adam hiç bir şey bilmiyor' diyorlar. Burnu havada çünkü. Kendisini çokbilmiş görüyor. Suriye'nin bu hale gelmesinde Davutoğlu'nun çok büyük bir etkisi var" diye konuştu.
Davutoğlu'nu insanları anlamaktan aciz olarak tanımlayan Demirtaş, "Sıfatı başbakan kendisi insanları anlamaktan aciz. Çok dostça öneriler yaptım kendisine. Kobanê-Suruç döneminde her gün halkımız gazlanıp, bombalanıyordu. Yaptıkları hatalardan dönmeleri için kendilerine somut öneriler yaptık. Bize sözler verdi. Her türlü siyasi riski göze alarak teşekkür ettik hükümete. Teşekkür etmez olaydık. 3-5 gün içerisinde çıkıp bizi katil olmakla suçladılar. Şimdi Sayın Davutoğlu ya söylediklerimizi dinlemiyorsun ya unutuyorsun hatırlamıyorsun ya da buz gibi yalancısın yalancı. 1 Ekim görüşmemizde Kobanê'ye her türlü yardımı yağacağınızın sözünü vermediniz mi? Hatırlamıyor musunuz, yalan mı konuşalım. Yanınızda da danışmanınız ve yardımcınız Yalçın Akdoğan vardı. Bunlar şahitleriydi. Her türlü yardımı yapacağız dediler. 'Haklarımızın bir birini anlaması için sizin Kobanê'ye yapacağınız yardımın çok anlamı var' dedik. Amerika yapar, Ruslar yapar, başka ülkeler yapar ve Kobanê çaresiz değil, ama biz istiyoruz ki bizim hükümetimiz yapsın, bu ülke yapsın. Çünkü bu ülkede 20 milyon Kürt var. IŞİD'e karşı Kobanê'ye açık destek verirseniz, bu politika Türkiye'ye kazandırır. Kendisi de bunun sözünü verdi. Her şeyin sözünü verdi. Buradan saymayayım. Aklınıza ne gelirse her şey konusunda söz verdi. Bizler arkadaşımızı görevlendirdik, onlar da hükümetten arkadaşlarını görevlendirdi. Hemen 2 Ekim'de birlikte çalışmaya başlayacak ve Kobanê'ye yardımlar gidecekti. Bir gün, iki gün, beş gün geçti bunlardan ses yok. IŞİD habire ilerliyor, katliam yapıyor, ses yok. 6 Ekim gecesine geldik değerli kardeşlerim. IŞİD artık sınır kapısına dayanmış, 50 metre ilerlese Türkiye ile Kobanê'nin bağlantısı kesilecek. O akşam başbakanı aradım. 10 dakika, 11 dakika konuştuk. 1 Ekim görüşmemizi hatırlattım, size teşekkür ettim dedim. O zaman dedim ki insanlar artık sokağa çıkmaya başladı. Tepkiler o kadar büyüdü ki, her yerde insanlar sokağa çıkıyor. Başbakan ile görüştüğümüz saatte biz açıklama yapmamıştık. Kobanê ile ilgili çağrı yapmamıştık. 11 dakika konuştuk. 'Bu telefon görüşmemiz saklı kalsın' dedi, 'tamam' dedim. İkna etmeye çalıştım. 'Bari bu gece yardımı gönderin. Kobanê'nin kurtulması için Türkiye'nin yapacağı yardım manevi açıdan çok önemlidir. İnsanlar artık öfke patlaması noktasına geldiler, sizden rica ediyorum, bu yardımı yapın' dedim. Bana telefonda son derece ciddiyetsiz bir şekilde 'bakarız' dedi. Şimdi çıkmış diyor ki 'Ben Başbakanlığa davet ettim 1 Ekim'de, o çıktı katliam çağrısı yaptı' diyor. Bu insana nasıl güveneceksiniz. Sonra ortaya çıktı ki kendisi Akçakele'den her gün IŞİD'i besledi, El Nusra'yı besledi. Şimdi ondan YPG'yi en büyük düşman olarak görüyorlar. Biz Türkiye'nin gelişimini düşündük, onlar IŞİD'i destekledi" diye konuştu.
Demirtaş, halkın birlik olarak AKP iktidarından kurtulabileceğini söyledi. Demirtaş, barış olmadan hiç bir şeyin konuşulamayacağını, barış olduğunda bu ülkenin tüm sorunlarının çözüleceğini ifade etti.
Demirtaş, konuşmasının ardından panelden ayrılarak İstanbul'a doğru yola çıktı.