Fransız uydu şirketi Eutelsat’ın Avrupa’da uydu üzerine yayın yapan Stêrk Tv, News Channel ve Ronahi Tv’nin kapatılma tehdidi sürerken, Kürt medyasında tepkiler yükselmeye devam ediyor. Gazeteci Maxime Demiralp, yaşananları skandal olarak değerlendirerek “Eutelsat’ın Türkiye ile  yaptığı işbirliğinden dolayı suç işlediğini ve bu şirketin yöneticileri yargılanabilir” şekilde konuştu.

‘BU KARAR BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE DARBEDİR’

Gazeteci Maxime Demiralp, Eutelsat’ın kararı basın ve ifade özgürlüğüne yönelik olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Bu karar basın özgürlüğüne vurulmuş bir darbedir. Bunun da ötesinde bütün dünyada teşhir olmuş, ifade özgürlüğü açısında dünyanın en geri ülkeleri arasında yer alan, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin bile geri kalmış demokrasi olarak ifade ettiği bir ülke ile yapılmış bir işbirliği söz konusu. Bu ticari ittifaka dayanıyor.  Kirli bir ittifak. Normal demokrasilerde baskıcı rejimde diktatöryal ile ifade ettiğimiz bir rejim ile yapılacak işbirliği kendisi bir yargılama konusu olur. Mevcut durumda Eutelsat Kürt medyasına karşı almış olduğu bu karar bir ihlalde bulunmuş olmuyor. Aynı zamanda suç işliyor. Hem bu ihlali yaptığı için suç işliyor. Hem de bu rejim ile işbirliği yaptığı suç işliyor. Yakın bir zamanda Suriye’de bir Fransız çimento şirketi DAİŞ ile dolaylı işbirliği yaptığı için yargılama konusu oldu. Benzer şekilde Eutelsat’ın da Türkiye ile yaptığı işbirliği de ele alınmalı. Çünkü ağır bir suçtur. Eutelsat, Fransa’dan ya da bazı yöneticilerin desteğini alarak, bundan sıyrılabileceğini düşünüyorsa, bu böyle olmaz. Dengeler değişir. Bu yöneticiler, işledikleri suçtan dolayı bir gün yargı karşısına çıkabilir. Kürt medyasının maruz kaldığı uygulamalardan dolayı Eutelsat yargılanabilir.”

‘EUTELSAT MAHKUM EDİLDİ’

Türkiye’nin basın ve ifade özgürlüğü konusunda her yıl geriye gittiğini belirten Demiralp “Bütün bunlara rağmen batıdan bir ses çıkmıyorsa demokrasi de gerileme olduğunu gösteriyor. Çünkü mesele sadece Kürtleri de ilgilendirmiyor. Genel demokrasi sorunudur. Demokrasi batı şahsında bütün dünyada geriliyor. Bunu Eutelsat şirketi tarafından çok açık bir şekilde görebiliriz” diyerek, batı kurumlarına tepki gösterdi.

Eutelsat’ın Türkiye ile ciddi ilişkileri olduğunu ifade eden Demiralp “Bu şirketin Türkiye ile ciddi ortaklıkları var. Askeri ve polisiye iletişim alt yapısı bu şirket tarafından yapılıyor. İşte Kürt medyası tüm bunların kurbanı oluyor. İşin ekonomik boyutu bu. Siyasi boyutu ise devletlerin bu kirli ittifaka karşı sessizliğidir. Bu sessizlik işin siyasi boyutunu ifade ediyor” şeklinde konuştu.

Eutelsat’ın geçen yıl Med Nuçe ve Newroz Tv davalarında mahkûm edildiğini hatırlatan Demiralp “Bu dava Paris Ticari Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme Eutelsat’ı haksız gördü ve tazminata mahkûm etti. Buna rağmen tekrar bu uygulamalarına devam ediyor. Neyden kaynaklanıyor bu? Bu gücü nereden alıyor? Aslında hükümetin kendisi de bunu eleştirmişti. Türkiye’de basın üzerinde baskıların en yoğun olduğu bir dönemde. Ve Avrupa bunun karşısında sessiz. Avrupa Türkiye’yi bir çok konuda eleştiriyor ama Kürt medyasına uygulamalara karşı sessiz. Buda Avrupa ile Türkiye arasında bir çok konuda işbirliğinin olduğunu gösteriyor. Basın özgürlüğü ticari ilişkilere dönüşmüş durumda. Kimin parası çoksa diğeri onun kurbanı olabiliyor” dedi. Demiralp, Fransa devletinin Eutelsat’ın ortağı olduğunu ve daha önce de Kürt medyasına yaptırımlarıyla Türkiye ile işbirliği yaptığını ve bu dönemde de özellikle AKP’ye karşı sessiz kalmakla suçladı.

‘TÜRKİYE ROJAVA VE MEDYASINA SALDIRIYOR’

Ronahi Tv’nin Rojava’da DAİŞ’e karşı mücadele eden güçlerin sesi olduğunu ifade eden Demiralp “Eutelsat’ın aldığı bu karar DAİŞ’e karşı mücadele eden güçler için çelişki ifade ediyor. Bunların başında da Fransa geliyor. Çünkü Fransa Suriye de hem siyasi hem de askeri anlamda aktif olmaya çalışan ve ön plana çıkmaya çalışan bir ülke geliyor. DAİŞ saldırısında en çok bedel ödeyen ülkelerdendir Fransa. Onun için Kürtleri anlayan Fransa olmalıydı. Türkiye her koşulda Rojava’ya saldırıyor. Ronahi Tv’nin kapatılma istemi de bunun örneğidir” dedi

Gazeteci Maxime Demiralp, bu karara karşı her yönüyle mücadele edilmesi gerektiği belirterek, şunları vurguladı: “Geçtiğimiz yılda yapılan saldırıya karşı basın kuruluşları, sendikalar ve parlamenterler tepki göstermişti. Bu mekanizma daha güçlü bir şekilde harekete geçirebilir. Uluslararası ve ulusal düzeyde bu mücadele daha da genişletilmeli. Batılı siyasetçi ve hükümetlerin de sessiz kalmaması için baskı artırılmalıdır. Bunun temel yöntemi de toplumsal eylemlerdir. Çünkü medya çalışanlarının sorunudur. Bu televizyonlar bir halkın sessidir. Eğer bu karar uluslararası kuruşların mekanizmasıyla aşılamıyorsa o zaman toplumsal baskı olunmalı.”