DEM Parti'den başvuru: İmralı başvurumuz tekrar incelensin

DEM Partili vekiller, Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun İmralı'ya ilişkin başvuruda sorumluluktan kaçındığını belirtti, "Başvurumuz tekrar incelensin" dedi.

MECLİSE İMRALI BAŞVURUSU

DEM Parti Şirnex Milletvekili Nevroz Uysal Aslan ve Riha Milletvekili Dilan Kunt Ayan, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna İmralı'ya ilişkin başvuru yaptı.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi de olan 2 vekil,  şu açıklamada bulundu:

"16.11.2023 tarihinde TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna 25 yıldır tecrit uygulanan ve son 38 aydır kendisinden hiçbir şekilde haber alınamayan İmralı Ada Hapishanesinde tutulan Sayın Abdullah Öcalan ile aynı hapishanede tutulan Sayın Hamili Yıldırım, Sayın Ömer Hayri Konar ve Sayın Veysi Aktaş hakkında ayrıntılı başvuru yapılmış ve bu insanlık dışı uygulamaya son verilmesi için Komisyon görev ve sorumluluk almaya çağrılmıştır. Ancak Komisyon daha önceki başvurularda olduğu gibi aynı yol ve yöntem ile hareket etmiş, bakanlıkça verilen izaha muhtaç cevabın doğruluğunu incelemeden aynen tarafımıza aktararak üzerine düşen sorumluluktan kaçınmıştır. Bu nedenle başvuruya istinaden tarafımıza bildirilen bakanlık cevabı Komisyonca incelenerek değerlendirilmesi ve yapılan başvurunun tekrar ele alınarak yerinde inceleme yapılması için Dem Parti Komisyon üyeleri olarak;

16.11.2023 tarihli ve 1503 sayılı başvuruya ilişkin bakanlık cevabında yer alan izaha muhtaç bilgi ve tespitlerin aydınlatılması adına inceleme başlatmasını,

Bakanlık yetkililerinin Komisyonda dinlenmesi için davet etmesini,

Sorunun siyasi, toplumsal ve hukuki boyutları gözetilerek Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonu’na havale etmeden Komisyonca İmralı Ada Hapishanesine bir ziyaret düzenlemesini ve yerinde inceleme yapması,

Taleplerini içeren 06.05.2024 tarihli yeni bir başvuru yapılmıştır."

'İNCELEME BAŞLATILMALI, BAKANLIK YETKİLİLERİ DİNLENMELİ'

Vekillerin başvurusu şöyle:

"Cezaevlerinde yaşanan yoğun hak ihlallerine ilişkin tarafıma yapılan başvurular hakkında üyesi olduğum Komisyonunuza ve yine üyesi olduğum Komisyon bünyesinde bulunan Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonuna ayrıntılı başvurular yapmaktayım. Maalesef yaptığım başvurulara ilişkin Komisyonunuz 3686 Sayılı İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Kanunu’nun kendisine verdiği görev ve yetkileri etkin kullanmamaktadır. Cezaevlerine ilişkin başvuruları yerinde incelemek adına Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonu’na göndermek ve ilgili kurumlardan başvurulara konu insan hakları ihlallerine ilişkin bilgi talep etmekle yetinmektedir.
Cezaevlerindeki ağır hak ihlallerine karşın yaptığım başvurulara istinaden Komisyonca ilgili kurumlardan talep edilen bilgilendirme ise çok geç yapılmaktadır. İlgili kurumlardan verilen cevaplar genelde yasal mevzuatın aktarımı olup, cezaevlerinde yaşandığını belirtiğimiz hak ihlallerinin “gerçeği” yansıtmadığı veya “iddiaların dayanaksız olduğu” şeklinde soyut ve matbu cevaplardan oluşmaktadır.
Komisyon, cezaevlerinde yaşanan ağır insan haklarına ilişkin ilgili kurumlardan bilgi talebi ile soyunduğu aracı kurum pozisyonundan çıkarak, kurumlardan gelen cevapları ve iddiaları araştırma, hak ihlallerinin yaşandığı yerlerde incelemelerde bulunma görev ve yetkisini etkin bir şekilde kullanmalıdır. Çünkü ihlalleri yerinde incelemek adına Komisyon bünyesinde bulunan Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonu’na havale ettiği hiçbir başvurudan bugüne kadar bir sonuç alınamamış, yerinde inceleme gerçekleştirilmemiştir. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin yapılan başvurulara ilişkin kurumlardan gelen cevaplar ise yeterli olmayıp, izaha muhtaç bilgi ve tespitler içermektedir.
Bunun en somut ve çarpıcı örneği ise 16.11.2023 tarihinde Komisyona yaptığımız başvurudur. Başvuruya konu olan 25 yıldır tecrit uygulanan ve son 38 aydır kendisinden hiçbir şekilde haber alınamayan İmralı Ada Hapishanesinde tutulan Sayın Abdullah Öcalan ile aynı hapishanede tutulan Sayın Hamili Yıldırım, Sayın Ömer Hayri Konar ve Sayın Veysi Aktaş hakkındadır.
Başvuruda 2011 yılından bu yana İmralı’daki yaşanan gelişmelere ve son 38 aydır uygulanan mutlak iletişimsizlik haline ayrıntılı bir şekilde yer verilmiş olup, bu insanlık dışı uygulamaya son verilmesi için Komisyon görev ve sorumluluk almaya çağrılmıştır. Ancak Komisyon daha önceki başvurularda olduğu gibi aynı yol ve yöntem ile hareket etmiştir. Komisyon, bakanlıkça verilen izaha muhtaç cevabın doğruluğunu incelemeden aynen tarafımıza aktararak üzerine düşen sorumluluktan kaçınmıştır. Bu nedenle başvuruya istinaden tarafımıza bildirilen bakanlık cevabı Komisyonca incelenerek değerlendirilmeli ve yapılan başvuru tekrar ele alınarak yerinde inceleme yapılmasını gerektirmektedir. Şöyle ki;
Başvuruda 2011 yılından bu yana İmralı’daki yaşanan gelişmelere ve son 38 aydır uygulanan mutlak iletişimsizlik haline ayrıntılı yer verilmiş iken bakanlıkça verilen yanıt değerlendirme süresini 2023 yılı ile sınırlı tutmuştur. 2023 yılında verilen disiplin cezalarını ise aile görüşlerinin engellenmesinin nedeni olarak göstermiştir. Ancak sistematik ve kesintisiz verilen disiplin cezalarının gerekçelerine yer verilmediği gibi disiplin yargılama süreçlerinin neden gizli yürütüldüğü ve kararların avukatlara neden zamanında veya hiç tebliğ edilmediğine değinmemiştir.
Yine bakanlık cevabında, tecrit kavramından bahsederek insanlık dışı bu uygulamanın sınırlarını belirlemeye çalışarak İmralı’da tecrit uygulanmadığını “bu haliyle iddianın asılsız olduğu”nu söylemektedir. Ancak başvuruda belirtildiği üzere 5 Ağustos 2020’de İşkencenin Önlenmesi Komitesinin (CPT) açıkladığı raporda; İmralı’dan hiçbir haber alamama halini mutlak iletişimsizlik (incommunicado) olarak tarif ederek bu durumun kabul edilemez olduğunu belirtmiş ve bu uygulamaya son verilmesini tavsiye etmiştir. Ayrıca Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesine İmralı’daki mutlak iletişimsizlik halinin sona erdirilmesi amacıyla avukatların yaptıkları tedbir başvurusu da kabul edilmiştir. 6 Eylül 2022 tarihli karar ile “Başvurucuların maruz kaldıkları incommunicado tutukluluk haline son verilmesi ve başvurucuların kendi seçecekleri bir avukatla derhal ve herhangi bir kısıtlama olmaksızın erişim sağlanması” kararı Türkiye’ye bildirilmiştir. Ancak ne CPT raporunda belirtilen mutlak iletişimsizlik hali ortadan kaldırılmış ne de BM’nin kararı yerine getirilmiştir.
Son 38 aydır hiçbir şekilde haber alamama hali sürdürülürken bakanlık “…başvuranın avukatları ve yakınlarıyla görüşmelerinin engellenmediği… “Başvurucuların 2023 yılında mektup, faks ve benzeri haberleşme yöntemlerinden yararlandığı”nı iddia edebilmektedir.
Bütün hakların sistematik bir şekilde ihlal edildiği İmralı Ada Hapishanesinde ne avukatlar ne de aileler hiçbir görüşme gerçekleştirememektedir. İmralı’da tutulanlara gönderilen çok sayıda mektuba tek bir cevabın geri gelmediği, telefon ve faks iletişiminin sağlanmadığı, sağlık koşulları hakkında herhangi bir bilginin olmadığı, dış dünya ile tüm bağları kesildiği bu durum karşısında bakanlığın verdiği cevap inceleme ve araştırmaya muhtaçtır. Komisyon başvuruları sevk ettiği Alt Komisyon’un yerine getirmediği görev ve eksik çalışmalarından da sorumludur. Bu nedenle Komisyonun etkili, somut ve gerçekçi adımlar atması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun;
16.11.2023 tarihli ve 1503 sayılı başvuruya ilişkin bakanlık cevabında yer alan izaha muhtaç bilgi ve tespitlerin aydınlatılması adına inceleme başlatmasını,
Bakanlık yetkililerinin Komisyonda dinlenmesi için davet etmesini,
Sorunun siyasi, toplumsal ve hukuki boyutları gözetilerek Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonu’na havale etmeden Komisyonca İmralı Ada Hapishanesine bir ziyaret düzenlemesini ve yerinde inceleme yapmasını, arz ve talep ederim."