GÖRÜNTÜLÜ

DBP yerel yönetimler sorumlusu Sezgin: Öz yönetim soykırımı yaşanıyor

DBP PM üyesi ve yerel yönetimler sorumlusu Ercan Sezgin, AKP, hükümetinin Belediye Eş Başkanları ve meclis üyelerine yönelik tutuklama ve görevden alma operasyonlarını ‘’Öz yönetim soykırımı’’ olarak değerlendirdi.

DBP PM üyesi ve yerel yönetimler sorumlusu Ercan Sezgin, AKP, hükümetinin Belediye Eş Başkanları ve meclis üyelerine yönelik tutuklama ve görevden alma operasyonlarını ‘’Öz yönetim soykırımı’’ olarak değerlendirdi. 

Tutuklama ve görevden almalara halkla birlikte öz yönetimi daha fazla öne çıkararak cevap verdiklerini vurgulayan Sezgin, Serhat bölgesinin ise özel olarak hedeflendiğini vurguladı.

Tutuklanan Belediye Eş Başkanlarının sürgün edilmesine ilişkin de Sezgin, ’’Amaçları irade kırmak ama asla başaramayacaklar’’ mesajı verdi. 

Başta Botan ve Serhat bölgeleri olmak üzere neredeyse Kürdistan’ın tamamında DBP Belediye Eş Başkanları ve meclis üyelerine dönük tutuklama ve görevden alma furyası başlatan AKP, hükümeti, şu ana kadar çok 16 Belediye Eş Başkanını tutuklarken, birçoğunu da İçişleri Bakanlığı emri ile görevinden uzaklaştırdı. Tutuklanan Belediye Eş Başkanları hukuksuz bir şekilde Ankara ve Kırıkkale cezaevlerine sürgün edildi. 

Demokratik Bölgeler Partisi DBP, PM üyesi ve yerel yönetimler sorumlusu Ercan Sezgin, DBP Eş Başkanlarına yönelik yürütülen tutuklama ve görevden alma operasyonlarına ilişkin ANF’nin sorularını yanıtladı. 

‘’AKP, ÖZ YÖNETİM SOYKIRIMI YAPIYOR’’

-AKP hükümeti, neredeyse Kürdistan’ın tamamında Belediye Eş Başkanları ve meclis üyelerinize yönelik saldırı ve tutuklama dalgası başlatmış bulunuyor. Bununla amaçlanan nedir?

AKP Hükümeti, Türkiye’de barış ve demokrasi isteyen her kesime yönelik bir saldırı konsepti belirlemiştir. Örneğin Ankara’da barış isteyenlere yönelik yapılan katliam, Kürdistan’da ise dağların ve şehirlerin bombalanması bu konseptin bir parçasıdır. Tabi AKP Hükümetinin saldırı konsepti bununla sınırlı kalmıyor. Belediyeler ve yerel yönetimler de bu konseptten payına düşeni her geçen gün fazlasıyla alıyor. AKP Hükümeti belediyelere ve yerel yönetimlere karşı geliştirdiği bu saldırı konseptini meşrulaştırmak için, öz yönetim ilanlarını bahane göstermektedir. Fakat hepimizin bildiği bir gerçeklik de şudur ki; öz yönetim istemi yeni bir istem değildir. Zaman içinde farklı isimlerle adlandırılsa da, Kürdistan ve Türkiye halklarının hayata geçirmek istediği bir alternatiftir. 

Demokratik ülkelerde halklar öz yönetimlerini ilan etmeye hazırsa, devletin buna saygı duymak dışında bir tavır ortaya koyması söz konusu bile olamaz. Fakat son süreçte öz yönetim ilanlarıyla birlikte AKP Hükümeti’nin takındığı tavır Türkiye’nin bu haliyle demokrasiden ne kadar uzak olduğunu en çıplak haliyle ortaya koymakla kalmayıp, devletin de asıl kimliğini ifşa etmektedir. Geçmişten bu güne devletlerin kendilerini var etme şekli şiddet ve saldırı olmuştur. Buna karşı halkların cevabı ise öz yönetimlerini ilan etmek olmuştur. 

Ülkemizde var olan temel yanılgılardan biri de tüm yerel yönetimlerin belediyelerden ya da belediyelerin yerel yönetimlerden ibaret olduğunu düşünmektir. Bu düşünce tarzı, şu haliyle yanlış olmakla birlikte, kurumsal olarak ele aldığımızda belediyeler birer öz yönetim aracı hatta bazen öz yönetimin kendisidir. İşte bu nedenle belediyelerin öz yönetimlere destek olması kadar doğal bir durum olamaz. Fakat belediyeler öz yönetimlere sadece destek olmayıp siyasi, sosyal, kültürel alt yapısını örmek durumunda olduğu için devletin ve AKP Hükümetinin hedef tahtasına oturtulmuştur.  

Son iki ayı göz önüne getirdiğimizde öz yönetim ilan eden eş başkanlarımız hakkında en ağır suçlamalarda bulunulmuş. Sonuç, 28’e Belediye Eş başkanımız ya tutuklamış veya görevden alınmıştı. AKP Hükümeti, 7 Haziran seçimlerinden sonra, 2009 yılında başlattığı KCK Operasyonlarını aşan bir saldırı mantığı ile seçilmişlere yönelmiş durumdadır. Gündemin ve savaşın yoğunluğu sebebiyle hissedilmese de, yaşananlar her hali ile siyasi bir soykırımdır. AKP Hükümeti, yaşama geçirdiği bu politikalarla öz yönetimlerin meşruluğunu örtbas edip toplumsal desteğini kesmek derdindedir. Fakat unutulan şey şudur ki, Kürt Halkı korkutularak sindirilecek ve isteklerinden vazgeçecek bir halk olmadı ve olmayacaktır.

‘’AMAÇLARI İRADE KIRMAKTIR, AMA BAŞARAMAYACAKLAR‘’

Tutuklanan Eş Başkanların Ankara ve Kırıkkale cezaevlerine sürgün edilmelerinin sebebi nedir?

Kadın Eş Başkanlarımız Ankara’da, erkekler ise Kırıkkale’de tutulmaktalar. Bununla yapılmak istenen, bu insanları arkadaşlarından, ailelerinden, şehirlerinden ve mücadelelerinden uzak tutup iradelerini kırmaktır. Şimdi KCK operasyonlarında iradesi kırılan var mıdır? Yoktur. Bu işlemler irade kırmak bir yana, devletin içine düştüğü kısır döngüyü açığa çıkarmaktadır. AKP Hükümeti, Eş Başkanları tutuklayarak halka mesaj vermektedir. Bu mesajda en açık haliyle şudur; senin iradeni yok sayıyorum.

‘’AKP, SERHAT BÖLGESİNDE ÇÖKÜŞÜNÜ ENGELLEMEYE ÇALIŞIYOR’’

-Serhat bölgesinde özel bir yönelimin olduğu görülüyor, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Son nokta dergisinde yayınlanan, AKP’lilerin  toplantılarından sızan görüşmelerinde ‘’Doğu Anadolu’yu kaybettik’’  şeklinde söylemleri var. Şimdi eskiden ’’Biz Kürtlerin bulunduğu bölgelerde birinci partiyiz, dolayısıyla biz Kürtlerin temsilcisiyiz’’ diye değerlendirmeler yapıyorlardı. Son iki seçimde ise, Serhat bölgesi AKP’yi sandığa gömüyor. Hem yerel seçimlerde hem de genel seçimlerde böyle oldu. 

Ağrı, Iğdır, Erzurum ve ilçeleri, yani Serhat’ın tamamında AKP artık büyük bir güç kaybetti. Özgürlük hareketi zirve yapmıştır, silme bir şekilde oyları almıştır. 

Böyle devam ederse Ağrı ve Erzurum’un kalan kısımları da ellerinden gidecek. Son olarak ellerine geçen verilerde, bu seçimlerde daha büyük bir hezimet yaşayacaklarını gösteriyor. Bu nedenle üç gün içerisinde, o bölgelerde öz yönetim ilanları da olmamasına rağmen, birçok Belediye Eş Başkanımız tutuklandı. Tabi bu Serhat bölgesine özel bir yönelim içerisinde olduklarını gösteriyor. Batman Belediye Eş Başkanlarımız da benzer bir operasyon kapsamında görevlerinden alındı. Tabi esasen tüm Kürtleri hedefleyen bir özel saldırı konsepti var. Savaşın yoğunluğundan dolayı çok fazla görülmüyor, ama aslında yaşanan KCK operasyonlarını da aşan tam bir ‘’Öz yönetim Soykırımıdır.’’ 

‘’CEVABIMIZ DAHA FAZLA ÖZ YÖNETİM‘’

Bu tutuklama ve saldırılara cevabınız ne olacaktır?

Belediyelerimize yönelik özel savaş politikası biçiminde şu ana kadar devreye sokulan itibarsızlaştırma, halk arasında Belediyelerimiz tartıştırma yöntemi, şu anda yerini tutuklama ve irade kırmaya dönük operasyonlara bırakmıştır. Tabi ki Belediyelerimizin eksiklikleri vardır, bunlar eleştirilir, eleştiriyoruz da, belki de tarihin en kapsamlı eleştirilerini de geliştiriyoruz. Ancak diğer türlü itibarsızlaştırma ve değersizleştirme politikaları da devreye konulmuştu. Dediğimiz gibi, şuan da tutuklama ve iradesizleştirme politikası devreye sokulmuştur. Buna karşı da direneceğiz. 

Bu saldırı ve tutuklamalara ilk cevabımız, tutuklanan Eş Başkanlarımızın yerlerini hemen doldurmak oluyor. Diğeri  ve esas olan da halkımızla birlikte yönetmeyi daha fazla öne çıkarıyoruz.  Daha fazla hizmet yaparak cevap oluyoruz. Bu süreçte yapılması gereken demokratik öz yönetimin en önemli ayağı olan Belediyelerimizin yanında olmak ve sahiplenmektir.