AKP hükümeti Meclis'e sunduğu Torba Yasa Tasarısı ile Belediye Kanunu'nda da değişiklik yapma amacında. Söz konusu tasarının yasalaşması durumunda hükümetin ve havuz medyasının uzun süredir gündeminde olan DBP'li belediyelere AKP/Saray iktidarı tarafından el konulması planı hayata geçmiş olacak.
Meclis Başkanlığı'na gönderilen Torba Yasa Tasarısı'nı değerlendiren yerel yönetimler uzmanı Atilla Fırat, Torba Yasa Tasarısı'nda yer alan değişiklik maddeleri ile AKP'nin yerel yönetimlerdeki seçilmişleri tamamen etkisiz hale getirmeyi amaçladığını belirtti.
Fırat şöyle konuştu: "Bir takım yasal oyunlarla amaçladıkları planı yasa tasarısı haline getirmişler. Belediye Kanunu'nun 45. maddesinde ölüm vs. ile belediye başkanlarının görevlerinin sona ermesi durumunda, belediye başkanlarının nasıl seçileceğini düzenliyor. Ancak iktidar buraya bir fıkra ekleyip koltuğu boşalan belediye başkanlığı ve belediye meclis üyeliklerinin yerine atama yapmanın yolunu açtı. Şu anda uygulamada olan 45. maddesinin daha önce örneklerini yaşadık. Mevcut Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, bu şekilde Kayseri Belediye Başkanı oldu. Sayın Cumhurbaşkanı'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan alınmasından sonra Ali Müfit Gürtuna bu şekilde seçildi. Onlar belediyelerinden ayrıldı ama belediyeleri farklı partilere geçmedi. Ancak bugün mevcut uygulamadaki bu hükmü yok sayan bir düzenleme getirdiler. İl belediye başkanlıklarına İçişleri Bakanlığınca, diğer belediyelere valilikçe atamalar yapılacak."
'BELEDİYE MECLİSİ DE DEVRE DIŞI KALACAK'
Tasarının yasalaşması durumunda atanmış belediye başkanının çağrısı olmadan belediye meclisinin de toplanamayacağına dikkat çeken Fırat, "Hükümetin atayacağı bir belediye başkanı meclisi de toplamayacaktır. Bu durumda belediye meclisi de devre dışı kalacak" dedi. Mevcut yasaya göre belediye meclislerinde seçilmişlerin yanı sıra memur üyelerin de bulunduğunu hatırlatan Fırat, tasarıyla belediye encümeninin görevinin de memur üyelere aktarıldığını belirtti.
Fırat, "AKP'nin atayacağı belediye başkanı memur üyelerini de kendisi seçeceği için, haliyle memur üyeler de hükümete bağlı hale gelmiş olacak. Belediye başkanı devre dışı, belediye meclisi, belediye encümeni tamamen devre dışı olacak" dedi. Amaçlananın DBP'li belediyeleri devre dışı bırakmak olduğunun altını çizen Atilla Fırat, "Bir kentte yüzde 90 oy almış olsa bile, DBP, yönetim erkini kullanamayacak" diye konuştu.
Belediyelerin tüm taşınmazlarına valilik tarafından el konulmasının yolunun da açılacağını belirten Fırat, "Belediye personeli de valilik ve kaymakamlık tarafından görevinden alınabiliyor. Göreve yeniden dönüşü ise mahkeme kararı olsa bile, kim görevinden almışsa onun onayıyla olabiliyor" dedi.
'YASAYI GERİYE İŞLETMEK İSTİYORLAR'
Yasaların geriye işletilemeyeceği yönündeki uluslararası hukuk ilkesinin de tasarıda ihlal edildiğine dikkat çekerek şunları ekledi: "Mevcutta 30 civarında DBP'li belediye başkanı görevinden alınmış durumda. Tasarıyla birlikte yapacakları değişikliği o belediyelere uygulamak gibi bir amaç var. Kanunun geriye doğru yürütülmesi söz konusu. Bu da Türkiye hukuk sisteminde de karşılığı olan bir durum değil. Buna rağmen yapmaya çalışıyorlar. Başarabilseler, mevcut görevden alınmış belediye başkanlarının yerine seçilmiş olanları da görevden alıp yerine hükümete yakın herhangi bir kişiyi atayabilecekler. Yasanın geriye doğru işletilemeyeceği konusunda Yargıtay ve Danıştay kararı olmasına rağmen bu düzenleme pakete konuldu."
'OYLA GİREMEDİĞİ YERLERE YASAYLA GİRMEK İSTİYOR'
İçişleri Bakanlığı'nın herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın istediği kişiyi görevinden alacağını belirten Atilla Fırat, şunları söyledi: "İktidar AKP'nin elinde değil de CHP'nin elinde olsaydı, Melih Gökçek, Turgut Özal Üniversitesi'ne arazi verdiği, üniversitenin bugün terör örgütü ilan edilen Fetulah Gülen'e ait olduğu gerekçesiyle, CHP'li İçişleri Bakanı Melih Gökçek'i görevinden alabilirdi. Ankara Büyükşehir Belediyesi'ni bypass edebilirdi. Bir bütün olarak Ankara'ya yönetebilirdi. Aynı şey İstanbul için de geçerli. AK Parti kendisini uzun soluklu bir iktidar sahibi olarak görüyor. Oyla giremediği yerler bir takım yasal değişiklikler ile girip ele geçirmek gibi bir güdüyle hareket ediyor."
Düzenlemenin Türkiye Anayasası, Yargıtay içtihatları ve Danıştay kararları ile uluslararası hukuk kurallarına aykırı olduğunu belirten Atilla Fırat "Ancak uygulamayı biz de çok merak ediyoruz. Böyle bir yasa nasıl uygulanır, hukuk sistemi buna ne der? Biz de merak ediyoruz" dedi.