Cumartesi Anneleri, gözaltında katledilen Karakoç için buluştu

Cumartesi Anneleri , 20 Şubat 1995 tarihinde gözaltında devlet tarafından katledilen Rıdvan Karakoç için buluştu.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve belli olan faillerin cezalandırılması için yıllardır mücadele eden Cumartesi Anneleri, 725’inci kez polis ablukasına rağmen bir araya geldi. Eyleme, DTK Eşbaşkanı ve HDP Milletvekili Leyla Güven’in açlık grevini izlemek için Avrupa’dan gelen barış heyeti üyeleri Öğmundur Jonasson, Beverly Ann Keene katıldı. Gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde, bu haftaki açıklamayı gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun okudu. Açıklama öncesi gözaltında kaybedilen Mecit Baskın’ın annesi Meryem Baskın’ın bu sabah yaşamını yitirdiğinin bilgisini paylaşan Tosun, bugün Hakkari Gever’de defnedilecek olan Cumartesi Annesi Meryem’in adalet mücadelesini bıraktığı yerden yükseltme sözü verdi. 

“Gözaltında kaybedilen yakınlarımızın akıbetlerini sormaya, onların kaybedildiği koşulları sorgulamaya, devletin sorularımızı cevaplamasını talep etmeye hakkımız var” vurgusunda bulunan Tosun, eylem yasağına da tepki gösterdi.

KARAKOÇ'UN HİKÂYESİ

Bu hafta, 24 yıl önce gözaltında katledilen Rıdvan Karakoç için adalet isteyen Tosun, Karakoç’un kaybetme hikâyesini anlattı. 34 yaşındaki Karakoç’un Kürt siyasi partilerinde çalışmalar yürüttüğünü, Mezopotamya Kültür Merkezi'nin kuruluş çalışmalarında yer aldığını belirten Tosun, Karakoç’un bu faaliyetlerinden ötürü polisin hedefinde olduğunu aktardı. Hakkında arama kararı olduğu için polis tarafından ablukaya alınan evine gidemediğini söyleyen Tosun, yaşananları şöyle anlattı: “Polis tarafından defalarca Karakoç Ailesinin evine baskın düzenlendi. Eve gelen polisler her seferinde aileyi, ağır küfür ve hakaretler eşliğinde ‘Rıdvan’ı bize getirin, eğer getirmezseniz gördüğümüz yerde öldürürüz’ diye tehdit etti. Ailesi ile düzenli bir biçimde haberleşen Rıdvan, İHD avukatlarından Eren Keskin'e de posta ile vekâlet gönderdi. Rıdvan'ın ailesi ve avukatı Keskin ile haberleşmesi 15 Şubat 1995 tarihine kadar sürdü. 15 Şubat'tan sonra Rıdvan'la bağlantı kesildi. Evdeki polis ablukası kalktı, polis baskınları son buldu.”

Karakoç Ailesi’nin, tüm mercilere başvuru yaptığını ancak sonuç alamadığını belirten Tosun, gözaltına alındığı inkâr edilen Karakoç için devletin tüm kurumlarının ‘Bizde yok’ cevabı verdiğini aktardı. Tosun, şunları kaydetti: “3 ay sonra oğulları Hasan'ı arayan Ocak ailesi Beykoz Savcılığı’ndaki dosyalar arasında tesadüfen, Rıdvan'ın işkence görmüş cansız bedeninin fotoğrafını gördü. Böylece Rıdvan Karakoç'un işkence ile öldürülmüş bedeninin savcılık dâhil tüm resmi kurumlardan geçtiği, Adli Tıp Kurumu’nda bekletildikten sonra gizlice Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'na defnedildiği gerçeği açığa çıktı. Rıdvan Karakoç'u gözaltına alanlar ve sorgulayanlar bilinmesine rağmen hukuk işletilmedi ve failler korundu. 24 yıldır süren soruşturma davaya dönüşmedi. 24 yıldır Beykoz Savcılığı’nda bulunan soruşturma dosyasında, rutin yazışmalar dışında anlamlı bir gelişme olmadı. Asiye Karakoç'un oğlu Rıdvan için yürüttüğü mücadelenin takipçileri olarak; Rıdvan için, kayıplarımız için adalet arayışımızı sürdüreceğiz.”

'VAZGEÇMEYECEĞİZ'

Açıklamanın ardından söz alan Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç, 24 yıldır insanların kaybedilmesine karşı, kayıpların akıbetinin bulunması için mücadele ettiklerini kaydetti. Dava dosyalarında tek bir ilerleme olmadığına dikkat çeken Karakoç, “Her savcılığa gittiğimizde oyalanıyoruz, yıllardır böyle sürüyor. 24 yıldır devletin raflarında bekletilen dosyanın zaman aşımı ile karşı karşıyayız. Benim ağabeyim için yapabileceğim şey akıbetini bulmak, bunun için mücadele etmek. İnsanların gözü önünde, sokak ortasında sistematik işkencelerle insanlar katledildi. 24 yıl önce bu durumu protesto etmek için bu mücadeleyi devraldık. Kaybedilenler bu ülkenin evlatlarıydı, 11 yaşından 80 yaşına kadar insanlar kaybedildi. Devlet yetkilileri hiçbir şey yapmıyor. 24 yıl daha geçse kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” dedi. 

Gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın Ağabeyi Hüseyin Ocak ise şunları kaydetti: “24 yıl önce Hasan’ı ararken Rıdvan’ın dosyasını gördük. Beykoz cumhuriyet başsavcılığına durumu bildirdim. Bu sorun devletin sorunu, devlet o dönem de biliyordu Rıdvan’ın kaybedildiğini. Rıdvan da Hasan gibi Beykoz’a bırakılmıştı, daha sonra Hasan ile beraber adli tıpa götürüldü. Tüm gerçekler ortaya çıkacak, sorumlular yargılanacak bunun mücadelesini veriyoruz. Rıdvan, Hasan ve tüm kayıplarımız için mücadele etmeye devam edeceğiz.”