Son Dakika: PKK sonuç bildirisi açıklandı: PKK adıyla yürütülen çalışmalar sonlandırıldı

Cumartesi Anneleri devlete seslendi: Yenik düşmeyeceğiz!

Cumartesi Anneleri, 556. kez Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi. Eylemde, 35 yıl önce kaybedilen Hayrettin Eren'in akıbetini soruldu.

Cumartesi Anneleri, 556. kez Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi. Eylemde, 35 yıl önce kaybedilen Hayrettin Eren'in akıbetini soruldu.

Eylemde ilk sözü Cemil Kırbayır'ın ağabeyi Mikail Kırbayır aldı. '80 darbesinde yoğunlaşan kayıplar politikasını bu devletin bir geleneği haline geldiğini söyleyen Kırbayır, en büyük acılarının ise bu toplumun sessiz kalması olduğunu söyledi. Kırbayır, "Bugün bana, yarın sana. Susmayın artık" dedi.
Kırbayır, devlet güçlerine de seslenerek, "Aldığın nişan, doğru nişan değil. Çek elini tetikten. Doğru olan demokrasidir, sandıktır, insan haklarıdır. Bu insanlara neden acı çektiriyorsun. Bir gün hesap sorulacaktır" diye konuştu.

'HER YERİ MEZARLIK HALİNE GETİRİYORLAR'

Hayrettin Eren'in kardeşi Faruk Eren ise, devletin mezarlar ve insanlarla bir sorunu olduğunu söyledi. Eren, şöyle dedi: "Bize mezarlarımızı vermiyorlar, şimdi anneleri çocuklarını gömemiyor. Bize mezarlarımızı vermiyorlar, şimdi bir yerlerde insanların cenazeleri arabaların arkasına bağlanarak yerlerde sürükleniyor. Bize mezarlarımızı vermiyorlar, şimdi bir yerlerin etrafını sarmış oraları mezarlık haline getirmeye çalışıyorlar. Mezarlarımızı, kemiklerimizi istiyoruz, ama biz yaşamdan yanayız."

'BEYAZ TOROS'LARLA İNSAN KAÇIRANLARI BİLİYORSUNUZ'

İkbal Eren, sağlık sorunlarından dolayı eyleme gelemeyen Elmas Eren'in mesajını iletti.Elmas Eren, tüm annelerin kendi oğlu için de mücadele edeceğine inandığını belirtti.
"Annem 35 yıldır bir gün kapının çalacağının beklemiş" diyen İkbal Eren, annesini akşam dua ettiğini ve kendisine, "Oğlum sağsa başka birine, sağ değilse oğluma gitsin" dediğini söyledi.
Beyaz Toroslarla seçim meydanlarında halkı tehdit eden Türl Başbakan Davutoğlu'na seslenen Eren, şunları söyledi: "Devletin devamlılığı vardır. Sonuçlandırmadığınız sürece buna ortaksınız. O beyaz Toros'larla insanları kaçırıp öldürenleri biliyorsunuz. Mehmet Ağar bunlardan biri, yaşıyor. Yargılayın bunları, bizimle yüzleşmelerini sağlayın."

'MÜCADELEMİZ YILLARA YENİK DÜŞMEYECEK'

Haftanın açıklamasını ise Banu Güven okudu. Güven, 35 yıldır devleti yönetenlerin Hayrettin Eren'in akıbetini gizleyerek, onu kaybedenleri cezasız bırakarak 12 Eylül zihniyetini devam ettirdiğini belirtti. Güven, Eren kaybedildiğinde Şükrü Balcı'nın İstanbul Emniyet Müdürü, Tayyar Sever'in Siyasi Şube Müdürü, Mehmet Ağar'ın Siyasi Şube Müdür Yardımcısı olduğunu hatırlattı.
Güven, darbeci general Kenan Evren başta olmak üzere tüm sorumluların yargılanmasını istedi. Güven, devleti yönetenlere şöyle seslendi: "12 Eylül'ü yaşatan politikalarınıza son verin! 12 Eylül'ün işkence merkezi Gayrettepe Siyasi Şube'de kaybedilen, Hayrettin Eren'in akıbetini açıklayın! Onu kaybedenlerin üzerindeki koruma kalkanını kaldırın! Mücadelemiz yıllara yenik düşmeyecek. Hayrettin'i aramaktan asla vazgeçmeyeceğiz!"

HAYRETTİN EREN'İN HİKAYESİ

Hayrettin Eren, 12 Eylül askeri darbesinin hemen ardından 21 Kasım '80'de Saraçhane Haşim İşcan Geçidi'nde arkadaşı ile birlikte gözaltına alındı. Önce Karagümrük Karakolu'na oradan da aynı operasyonda gözaltına alınan 8 kişi ile birlikte Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube'ye götürüldü. Karagümrük Karakolu'na giden ailesi gözaltı kayıt defterinde Eren'in adını gördü. Karakoldakiler, Hayrettin Eren'i Gayrettepe'deki Siyasi Şube'ye gönderdiklerini söyledi. Anne Elmas Eren Gayrettepe'ye koştu.
Hayrettin'in gözaltına alınırken kullandığı babasına ait 34 F 6798 plakalı otomobil Siyasi Şube'nin bahçesindeydi. Ama annesine "Gözaltında böyle biri yok" denildi. Oysa Hayrettin Eren, Siyasi Şube'nin alt katındaki hücrede, başında Fikret Işınkaralar'ın olduğu işkence timine ifade vermeyi reddediyor, sorulan soruları cevaplamıyordu. Annesi şubenin kapısında beklerken o içeride yoğun işkence görüyordu. Hayrettin'in hücreden duyulan sesi 8 gün sonra aniden kesildi. Hücresi artık boştu.
Eren'le aynı operasyonda gözaltına alanın 8 kişi çıkarıldıkları mahkemede "Hayrettin Eren de bizimle birlikte gözaltındaydı" diyerek suç duyurusunda bulundu. Savcı aileye, "Size inanıyorum ama bu davayı açarsam meslek hayatım biter" dedi.
Eren ailesi başta Milli Güvenlik Konseyi başta olmak üzere tüm resmi makamlara başvurdu. "Hayrettin Eren isimli şahıs gözaltına alınmamıştır, hâlâ aranıyor" cevabı hiç değişmedi. Devlet defalarca yapılan başvuruya rağmen etkin soruşturma yükümlülüğünü yerine getirmedi. Dosya takipsizlik, zaman aşımı kararlarıyla hukuka aykırı bir şekilde kapatılmak istendi. Tüm hukuki yollar tükenince dosya 2014 yılında Anayasa Mahkemesi'ne taşındı.