‘CPT nokta koymamalı ve adım atmalıdır’
Avukat Reyhan Yalçındağ, İşkenceyi Önleme Komitesi’nin Kürt Halk Önderi Öcalan’ın tecrit koşulları konusundaki baskıyı sürdürmesi ve adanın daha fazla ziyaret edilmesi gerektiğini duyurdu.
Avukat Reyhan Yalçındağ, İşkenceyi Önleme Komitesi’nin Kürt Halk Önderi Öcalan’ın tecrit koşulları konusundaki baskıyı sürdürmesi ve adanın daha fazla ziyaret edilmesi gerektiğini duyurdu.
Kürt sorunun çözüm adresi olan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a karşı AKP/Saray rejimi tarafından müzakere süreci sonlandırılarak hayata geçirilen tecrit, ağırlaştırılmış koşullarda devam ediyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın tutukluluk koşullarının incelenmesi için 28-29 Nisan'da Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) tarafından İmralı Adası'na bir ziyaret gerçekleştirildi.
Ancak CPT tarafından gerçekleştirilen ziyarete ilişkin Kürt halkı tarafından merakla beklenen başta Öcalan'ın sağlık durumu olmak üzere, tecrit ve cezaevi koşullarına dair kapsamlı bir açıklama yapılmadığı gibi avukatlarına herhangi bir bilgi verilmedi. Avukat Reyhan Yalçındağ, CPT’nin İmralı’ya gitmesine ilişkin ANF’ye açıklamada bulundu.
Yalçındağ, İmralı cezaevi ile geliştirilen hukuk dışı sürecin Türkiye’de son 1 yıl içerisinde yaşanılan hukuk katliamının bir örneği olduğunu belirtti. Basın yayın organlarına AKP iktidarı tarafından el konulduğu için İmralı’da yaşanan hukuk dışı süreci de başka yakalara duyuramadıklarını söyleyen Yalçındağ, “Sanki çok normalmiş bir insanın tek başına bir cezaevinde tutulması ve tek başına tutulmasının kendisi bir işkenceyken buna rağmen aile ve avukatlarıyla görüştürülmemesi hukuk gaspıdır. Bütün bunlar son 1 yıldır yaşanan savaştan ve AKP tarafının çözüm masasını devirmesinden bağımsız olmadığı gibi bir başka açıdan da hem yakınlarıyla görüşme hem de savunma hakkının ihlali anlamına gelen hukuki ve siyasi boyutları iç içe geçen bir süreçtir” diye konuştu.
CPT İMRALI’DA AĞIRLAŞTIRILMIŞ TECRİDİ İŞKENCE OLARAK GÖRÜYOR
Müzakere sürecinin Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın üzerinden yürüdüğünü ve HDP heyetinin resmi bir şekilde İmralı Cezaevine gitmesi Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözümü için emek verilen bir süreç olduğunu söyleyen Yalçındağ, şunları söyledi: “5 Nisan 2015 tarihinden bu yana hiçbir şekilde kendisinden haber alınmaması ve yine Temmuz 2011 yılından avukatlarıyla görüştürülmemesi ki bu 5 yıllık bir süreç ediyor. Bunlar Türkiye’nin anlaşmalı olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı bir durum. Geçtiğimiz günlerde adaya giden CPT heyeti önümüzdeki günlerde bir rapor yayınlanayacaktır. Şuana kadar ifşa edilmedi ama CPT’nin çalışma yöntemi budur.
CPT’nin açılımına bakarsak zaten Avrupa’ya bağlı işkencenin önlenmesi ve bu tür cezaevlerini bağımsız bir biçimde izlenmesini sağlayan tek komitedir. CPT’ye Avrupa konseyine üye ülkeler cezaevlerini açmak zorundadır. Ki CPT’nin kendi başkanı da vardı bu İmralı Cezaevine giden heyetin için kendisi bizzat gördü ne yaşanıyorsa. Bu şuna varıyor ki işkenceyi önleme komitesi İmralı’da bu ağırlaştırılmış tecrit durumunu zaten işkence olarak görüyor demektir. İddaaları işkenceyle ele alıyor ve bunu üzerine Türkiye’ye gelmiştir.”
‘AKP HUKUKSUZLUĞU EN FECİ UYGULAYAN HÜKÜMETTİR’
Yalçındağ, Türkiye imzacısı olduğu uluslarüstü sözleşmeleri ihlal etme bakımından ödüllü bir ülke olduğunun altını çizerek, “Türkiye bu kadar sözleşmeyi imzalayıp sistematik bir biçimde bu sözleşmeleri ihlal eden, hiçe sayan bir mentaliteye sahip. Fakat AKP iktidarı bu en feci şekilde uygulayan hükümetlerden oldu. Hukuksuzluğu uygularken aynı zamanda sorunu siyasi olarak çözmeyle ilgili bütün kapıları kapattı. Şu anda bilmiyoruz ki İmralı’ya gidilse ya da Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan ile görüşme gerçekleşse ortaya nasıl bir şey çıkacak. Çözüm sürecinin kim tarafından bitirildiğine dair detay verecek ve Türkiye halklarını bu konuda aydınlatacak” ifadelerini kullandı.
‘DEVLET SAVAŞIN AĞIRLAŞTIRILMASINI İSTİYOR’
AKP iktidarının şu anda yaşanılan kaosun daha feci bir sürece evrilmesi için çaba gösterdiğini vurgulayan Yalçındağ, İmralı cezaevine bu savaş sürecinden dolayı daha ağır bir yönelim olduğunu söyledi. Yalçındağ, “İnsanlar başta sağlık olmak üzere diğer insani ve temel hak alanlarıyla alakalı Sayın Öcalan’ın durumunu bilmiyor. En başta ailesinin görüşme ve yakınlarının onunla temas edip sağlığı ile bir bire bilgi alma hakkı var. Daha fazla kan dökülmesini ve savaşın ağırlaştırılmasını isteyen bir devlet mentalitesiyle karşı karşıyayız. Ve bu mantık hiçbir biçimde barışçıl, demokratik araçlar devreye girmesin diye bütün hücreleriyle atağa geçmiş durumda. 90’lı yıllarda ne kadar savaş suçuna bulaşmış karanlık yapılar varsa bugün sahada onlar var” diye belirtti.
‘AVRUPA ÜLKELERİ SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMELİ’
Son olarak Türkiye sadece CPT’nin değil birçok başka anlaşmalarında imzacısı olduğunu ve Birleşmiş Milletler Cizre’de oynayamadığı rolü İmralı cezaevinin üzerinden bir adım atması gerektiğini ifade eden Yalçındağ, “Avrupa ülkeleri ve tüm dünya departmanlarını harekete geçirmeli ve sorumluluğunu yerine getirmeli çünkü Türkiye Avrupa birliğine aday bir ülke yok sayamazsın. Bu mülteci pazarlığı Avrupa birliğinin de altında kalacak bir süreçtir. Mültecileri araba, uçak, otobüslere bindirir size yüzler halinde geri gönderirim diyen bir Cumhurbaşkanın şantajından kaynaklı binlerce insan yaşamını yitirdi. Dolayısıyla bu pazarlığa kurban edilmemesi gerek temel hak alanlarından birisidir İmralı cezaevi. CPT orada nokta koymamalı ve adım atmalı. CPT dünyada eşi benzeri olmayan insanlık suçunu bizzat kendi gözleriyle görüp gözlemlemesine rağmen orada bitirmemelidir. Defalarca gidip gelecek; ta ki Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecrit son bulana kadar” diye konuştu.”