Çobanı katledip bölge sorumlusu ilan ettiler!

Çobanı katledip bölge sorumlusu ilan ettiler!

Karakoçan Cevizlidere kırsalında 26 Ekim 1992 günü hayvanlarını otlatmaya giden Mahmut Çelik ve Ali Kaya adlı çobanlar, kendilerini asker ve gerillalar arasındaki çatışma ortasında bulurlar. Karakoçan ve Kovancılar Jandarma bölükleri tarafından etrafları sarılan Çelik ve Kaya, ellerini kaldırıp çoban olduklarını söyleseler d’askerlerce vahşice katledilirler. Katledilen Mahmut Çelik’e gerilla kıyafeti giydirilerek ve ‘gerilla komutanı’ ilan edilerek çatışmada ölü süsü verilmek istenir.

Cezasız bırakılmak istenen bir katliamı daha yeniden gündeme getiren Mahmut Çelik’in oğlu Mustafa Çelik, kahrından ölen annesinin adalet arayışını devraldı. Babasını katleden sorumluların cezalandırılması için tekrar dava açmaya hazırlanan Çelik, babasının hazin hikayesini ANF’ye anlattı.

Kürdistan’da yürütülen savaşta devlet baskısının en yoğun yaşandığı yerlerden biri de Karakoçan. 1990’lı yıllarda Karakoçan’da özellikle yurtsever ailelerin yaşadığı köyler askerin hedefiydi, devlet terörünün yaşanmadığı tek bir gün yoktu. O günlerde yaşanan birçok devlet suçu gizlenmek, unutturulmak istendi. Tıpkı 1992 yılında çobanlar Mahmut Çelik ve Ali Kaya’nın askerler tarafından katledilmesi gibi.

Çelik katledildiğinde henüz 6 aylık olan oğlu Mustafa Çelik bugün 22 yaşında. Küçük yaşta kendisinden kopartılan babasının katillerinin yargılanması için tekrar dava açmaya hazırlanıyor.

'ÇOBANIZ' DEDİLER İNFAZ EDİLDİLER

Herkesin babasına yapılan insanlık suçunu öğrenmesini isteyen Mustafa Çelik, babası Mahmut Çelik ve arkadaşı Ali Kaya’nın başından geçenleri şöyle anlattı: “Babam askerlikten döneli 1 yıl olmuştu. 1992 yılıydı. Babam kendini bildi bileli hep çobanlık yapmıştır. Yaşamımızı hayvancılıkla idame ettiriyorduk. Her gün olduğu gibi 26’sı sabahı da hayvanları otlatmak için çoban olan diğer arkadaşı Ali Kaya ile Cevizlidere kırsalına gitti. Onu son görüşümüzdü. Ölüm haberi geldi. Bize yaşananları anlatan görgü tanığı köylüler o gün saat 13.00 civarında Karakoçan ve Kovancılar jandarma bölüğünden askerler ile PKK‘li gerillalar arasında tam o bölgede çatışma çıktığını anlattı. Diğer çobanlar ve köylüler kaçarken, babam ve arkadaşı Ali orada uyuyakalmış. Ancak köylülerin jandarmayı iki çobanın çatışma bölgesinde kaldığı, onlara zarar vermemeleri konusunda uyarması da fayda etmemiş. Etrafları askerlerce sarılan babam ve arkadaşı Ali Kaya çoban olduklarını söylemelerine ve ellerini havaya kaldırmalarına rağmen oracıkta infaz edilmişler.

SİVİL KIYAFETLERİ ÇIKARIP GERİLLA KIYAFETİ GİYDİRDİLER

Akşam üstü babamın vurulduğu haberi geldiğinde tüm aile Cevizlidere kırsalına akın etmiş. Orada askerler bir türlü babamın cenazesini göstermemişler. Karakoçan Jandarma Merkez Komutanlığına götürdüklerini söylemişler. Dedem bazı kişileri devreye koyarak Karakoçan merkezde babamın cenazesine ulaşmış. Askerler babamın sivil kıyafetlerini çıkartmış yerine gerilla kıyafeti giydirmişler. Bununla da yetinmeyip babamı Karakoçan-Elazığ Bölge Sorumlusu ilan etmişler. Dedem büyük bir çabayla babamın cenazesini teslim almış. Askerlere oğlunun çoban olduğunu, yüzlerce tanık olduğunu, oğlunun hakkını arayacağını söyleyerek cenazeyi alıp köye geri dönmüş.

KULAKLAR KESİLMİŞ, BAĞIRSAKLAR DIŞARIYA ÇIKMIŞ

Defin öncesi babamın cenazesini yıkayan dedem ve köyün imamı burada ikinci bir vahşetle karşı karşıya kalmışlar. Babamı infaz eden askerler kulaklarını kesip, işkence yapmışlar. El avuçları kurşunlanmış, vücudunu kesici bir aletle öyle deşmişler ki bağırsakları dışarıya çıkmış. Rahmetli dedem ölünceye kadar bu manzarayı unutmadı. Düşündükçe hep ağlıyordu. Annem de babamın ölümünden sonra kederden kalp hastası oldu.”

SORUŞTURMAYA YER YOK DENİLEREK DOSYA KAPATILDI

Annesi ve amcasının katliamın sorumlularının yargılanması için girişimlerde bulunduklarını anlatan Çelik, “Annem ve amcam babamı infaz eden jandarmalar hakkında önce Karakoçan Cumhuriyet Savcılığına sonra da Malatya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunsa da her iki taraftan soruşturmaya yer yok denilerek reddedildi. Annem, babamın hakkını ararken kahrından öldü. 1992 yılında savcılık tarafından anneme verilen görgü ve tespit tutanağında babam ve arkadaşı infaz edildiği sırada Kovancılar jandarma bölüğünün başındaki kişiler olarak Astsubay Erdoğan İkizoğlu, Çavuş Ali Yıldız ve Onbaşı Yusuf İlhan’ın isimleri yazılıydı. Ama hiç biri bu yaptıkları için cezalandırılmadı. Dosya öylece kapatıldı” diye konuştu.

DEVLET HEPİMİZDEN BİR PARÇA KOPARDI !

Necmettin Erbakan’ın da 1993 yılında babasının ve arkadaşı Ali Kaya’nın infazına dair Meclis’te bir açıklama yaptığını belirten Mustafa Çelik, Erbakan’ın o dönem yaşanan vahşetin altını çizerek, “Çobanları öldürüp halkın sevgisini nasıl kazanacağız” diye konuştuğunu hatırlattı.  

Babasızlığın ne olduğunu çok iyi bildiğini ifade eden Çelik, yıllarca baba hasreti çektiğini söyledi. Tekrar dava açmaya hazırlanan Çelik, “Yıllarca acı çeke çeke bu hale geldik. Senelerce insanlarımız öldürüldü. Devlet tarafından yaratılan bu kirli savaşta hepimizden bir parça kopartıldı. Daha önce yaşım küçük olduğu için elimden bir şey gelmiyordu. Ancak bugün 22 yaşındayım ve babamın failleri cezalandırılana kadar mücadele edeceğim. Bu işin peşini bırakmayacağım” dedi.