Cerablus-Azaz-Halep üçgenindeki Kürtlere koruculuk dayatılıyor!

Cerablus-Azaz-Halep üçgenindeki Kürtlere koruculuk dayatılıyor!

Halep-Cerablus-Azaz üçgeninde bulunan ve bir süredir çete gruplarının, bazı Kürt işbirlikçi gruplarının öncülüğünde saldırılara uğrayan köylere zorla silahlı gruplar kurma dayatması yapılıyor. Konuya ilişkin bilgi veren Bölge Halk Meclisi Başkanı Recep Xelfan tutuklanma,  zorla silahlandırma ve katliam korkusundan 10 bine yakın insanın göç ettiğini, yüzlercesinin tutuklandığını, tutuklananların yaşamlarından endişe duyduklarını belirtti.

TÜRKİYE KORUCULUĞU TAŞIRMAK İSTİYOR

Cerasblus-Halep-Azaz arasında kalan ve 117 köyden oluşan Bölgenin Halk Meclisi başkanı Recep Xelfan Tel Aran ve Tel Hasıl’daki katliamlarla başlayıp halen devam eden bölgeye yönelik çete saldırılarına ilişkin önemli bilgiler verdi. Katliamla başlayıp yüzlerce insanın tutuklanması ve bir o kadarının da aranması ile 10 binin üzerinde insanın göçertilmesiyle sürdürülen saldırılarla bölgenin Kürtsüzleştirilmek istendiğini belirten Xelfan, saldırıların adeta Türkiyedeki koruculaştırma tarzında zorla silahlandırma aşamasına geçtiğini söyledi.

Saldırıya uğramayan neredeyse hiç bir köyün kalmadığını belirten Xelfan son dönemlerde ise köylere baskınlar yapılarak insanların zorla silahlandırılmak istendiğini söyledi. Ancak bütün bunlara Kürtlerin, Kürt olduğunu söyleyen bazı küçük grupların adeta ispiyoncu gibi öncülük etmesinin kendilerini incittiğini belirten Xelfan şunları anlattı: “Tel Aran ve Tel Hasıl’da yaptıkları katliamdan dolayı silahlı gücümüz, koruma gücümüz ve gerçek devrimcilerden oluşan Cephet El Ekrad halk daha fazla zarar görmesin diye taktik amaçlı çekildi. Çeteler ise bunu fırsat bilerek saldırılarında sınır tanımaz hale geldiler. En son nüfusu 5 bin kişi civarında olan Ehraz adındaki köyümüze saldırdılar. İlk saldırdıkları yer de benim evim oldu. Tabii onları köyün dışında bir yerden izliyordum. O yüzden ellerine geçmedim. Evi ve içindekileri talan ettiler ve şimdi de kendilerine merkez yapmışlar.”

Çete gruplarının hiçbir değer tanımadıklarını ve insanların kutsal gördükleri değerlere saldırılarda bulunduklarının altını çizen Xelfan şunları söyledi: “Bölgede birçoğumuzun evinin duvarında şehit düşen bir yakımızın, kardeşimizin, oğlumuz yada kızımın resmi asılıydı. Bu dinden, imandan ve ahlaktan uzak insanlar talan etmek ve hırsızlık yapmak için girdikleri evlerimize ilk önce duvardaki kutsallarımız olan o resimlere saldırdılar. Çerçeveli resimleri kırıp ayaklarının altında ezdiler. Çerçevesiz olanları da yırttılar. Böyle yapan insanlar hiçbir zaman müslüman olamazlar. Çünkü müslümanlıkta insanların kutsallarına saygı vardır.”

Çete gruplarının son günlerde Bab’a bağlı Kahar Qelbin, Tel Battal, Naman, Hedes, Sosınbak, Tel Circê, Birc, Kaibe, Xırêbe, Bilixa ve Sıbiran köylerine baskınlar düzenleyerek köylüleri zorla silahlandırmaya çalıştıklarını söyleyen Xelfan, “Bu köylerde toplam 20 ile 25 bin arasında Kürt yaşıyor. Bu köylere Azadi, Selahattin, Komala, Suxur Afrin, İslami Kürt Cephesi gibi grupların öncülüğünde girerek baskınlar yapıyorlar. Bu gruplar adeta onları ispiyonculuk yapıyor. Ve bu PYD’lidir, şu yurtseverdir, bu PKK’lidir diyerek Cephet El Nusra ile Irak Şam İslam Devleti çete gruplarına tutuklattırıyorlar. Köylülere zorla 'katliam yapmadıkları, insanlarını katletmedikleri, onları tutuklamadıkları'nı söyletmek istiyorlar. Adeta Türkiye’nin Kuzey Kürdistan’da Kürt Özgürlük Hareketine karşı kullandığı koruculaştırma sistemi gibi bu köylerde de YPG’ye karşı savaştırmak için insanlara zorla silah vermek istiyorlar.  “Savaşan birlikler kurmalısınız” diye halkı zorluyorlar. Bunun farkına varan insanlar aralarında bir heyet oluşturarak Bölge Şeriat Mahkesine gitti. Çete gruplarının kendilerine yaptıkları zülmü anlatarak kendilerine zorla silah vermek istediğini şikayet ettiler. Ve eğer bize zorla silah verirlerse onlara karşı ayaklanırız diye tavır koydular. Köylülerin Bölge Şeriat Mahkemesinden sonra ÖSO Askeri Meclisine giderek Cephet El Nusra’yı şikayet ettiğini ve askeri meclisten onlara karşı tavır almasını istediklerini belirten Xelfan, ancak askeri meclisin de onların ortağı olduğu için köylülere evet demesine rağmen çetelere karşı herhangi bir tavır almadığını söyledi.

KÖYLERDE İNSAN AVI VAR

Çete gruplarının Kürt köylerinde adeta onlara ajanlık ve muhbirlik yapan Kürt olduklarını söyleyen grupların öncülüğünde insan avına çıktıklarının altını çizen Xelfan şöyle konuştu: “Suriye’deki devrim süreci ile birlikte devrimi baltalamak için yüzlerce soygun, talan, hırsızlık yapan, insan kaçıran ve katleden gruplar ortaya çıktı. İnsanlar bunlara ve devlet güçlerinin olası saldırılarına karşı kendilerini, evlerini ve köylerini korumak için silahlandılar. Ayrıca iç güvenilklerini oluşturmak için asayiş gibi kurumlarını oluşturdular. Onlara muhbirlik yapan Kürt olduklarını söyleyen grupların üyeleri çete gruplarının önüne düşerek bu insanları tek tek onlara göstererek tutuklattırıyorlar. Bazılarını 'kontrol noktalarında nöbet tuttunuz, bazılarına meclis üyesi, yöneticisi ya da PYD’lisiniz' diye tutukluyorlar. Tutukladıkları insanlardan silah götürüp teslim etmelerini istiyorlar. Silah teslim etmeyenleri birer, ikişer milyon para alarak serbest bırakıyorlar. Silahı ve parası olmayanları bırakmıyorlar. İnsan avına dönüşen bu vahşi uygulamalar yüzünden binlerce insanımız köylerini terk etmek zorunda kaldı. Bazıları bölgede kaldı ama aranıyorlar. Köylerimiz dağıldı. İnsanlarımız paramparça oldu. Bazıları Güney'den bazıları Türkiye'den çıktı. O yüzden saldırıların başladığı günden bu yana katledilen insanlarımızın sayısını netleştiremiyoruz. Ama onlarcasının katledildiğini biliyoruz.”

YÜZLERCE İNSANIMIZ ELLERİNDE ESİR

Xelfan, çete gruplarının hedefi olan ve saldırıların yoğun olduğu köyler hakkında da bilgi verdi. Tel Aran, Tel Hasıl, Kefer Ziğir, Ehraz, Nêrebiyê, Sed Şehab’a mıntıkasına bağlı Kul Suruç, Tel Madik, Kısar, Tuveys, Cıbıl As, Cıb, Kubeysin, Naman, Kahar Qalbin, Hedes gibi köylerde yüzlerce insanın çete grupları tarafından esir alındığını belirten Xelfan şu bilgileri verdi: “Tel Aran ve Tel Hasıl’da yaklaşık 400 kişi esir aldılar. Kefer Ziğir, Nêrebiyê köylerinde yaklaşık 300 kişi rehin aldılar. Erhaz’dan bildiğimiz kadarıyla 2 kişi rehin aldılar. Sed Şehab’a köylerinde yaklaşık 30 kişi rehin aldılar. Diğer köylerden kaç kişi esir aldıklarını bilmiyoruz ama onlarca insamızdan hala haber alamadığımıza göre ya katletmişler yada esir almışlar. Hala esir almak için onlarca insanımızın peşinde olduklarını biliyoruz. Çünkü yaptıkları listelerde esir alacakları insanların isimleri var. O listelerle köylere girip çıkıyorlar. Esir aldıkları insanlarımıza ne olduğunu ve nerede tuttuklarını bilmiyoruz. Bıraktıkları insanlarımızın olup olmadığını da bilmiyoruz. Çünkü bölge ile hala bağlantı sorunlarını yaşıyoruz. Birkaç günde bir kişiyle ancak bağlantı kurabiliyoruz ki onlarda olup bitenlerden çok fazla haber alamadıkları için bize sağlıklı bilgilerde veremiyorlar. Böyle trajedik bir durumu yaşıyoruz. Ama hala yaşadığmız bu trajedi, katliam ve zülme inanmayanlar var. Bizi yaralayan, çetelerin saldırılarından çok bu tür yaklaşımlardır.”

5 MİLYON FİDYE İSTİYORLAR

Saldırılar başlamadan önce çete grupları tarafından bazı insanların esir alındığını söyleyen Xelfan, esir aldıkları bu insanları bırakmak için ailelerinden yüklü miktarda fidye istediklerini belirtti. Bu insanlardan birinin Rojava Daimi Meclis Üyesi Kefer Ziğir köyünden Muhammed Osman Cumo olduğunu belirten Xelfan şöyle konuştu, “Bu arkadaşımızı iki ay önce bir gece yarısı evinden alıp götürdüler. O günden bu yana bu insandan haber alamadık. Esir almalarının üzerinden bir hafta geçtikten sonra gelip ailesinden 5 milyon istediklerini ailesi söyledi. Ailesine, istedikleri 5 milyonu verirlerse Cumo’yu bırakacaklarını söylemişler. Yani  5 milyon fide istemişler. Ailesi o kadar paraya nereden bulsun. Bulamadığı için Cumo hala ellerinde. Ancak yaşayıp yaşamadığını da bilmiyoruz.”

Bölgenin demografik ve Kürt nüfusuna ilişkin bilgiler de veren Xelfan, Cerablus-Azaz-Halep üçgeninde kalan 117 köyde yaklaşık 220 bin Kürdün yaşadığını söyledi. Bazı köylerde tamamen Kürtlerin yaşadığını, bazı köylerde ise Kürtler ile Arapların bir arada, bazı köylerde Kürtlerle Araplar, Türkmenler ve Avşarların bir arada yaşadıklarını söyleyen Xelfan, bölgede yaşayan başta Kürtler olmak üzere diğer halkların da ölüm tehdidi altında yaşadığını belirtti.