Cenevre’den Astana’ya uzanan çözümsüzlük
Kürt realitesinden uzak durularak Cenevre’de 3 defa denenen ama başarıya ulaşmayan Suriye’de ‘siyasi çözüm’ isteği, şimdi de Cenevre’den Astana’ya taşınmak isteniyor.
Kürt realitesinden uzak durularak Cenevre’de 3 defa denenen ama başarıya ulaşmayan Suriye’de ‘siyasi çözüm’ isteği, şimdi de Cenevre’den Astana’ya taşınmak isteniyor.
Sahada yaşanan değişikliklerden kaynaklı görüşmeleri Cenevre’den Astana’ya taşımak istemelerinin sebebi, tam açık olmasa da Suriye’de değişmeyen tek gerçeklik Kürtlerin göz ardı edilemeyecek kadar büyük olan askeri ve siyasi varlığının realitesidir.
2011’de Suriye’de iç savaşın başlamasıyla birlikte, Esad rejiminin kısa bir sürede devrileceği hesapları tutmadı. Buna paralel olarak bölgede gitgide farklı grupların söz hakkı elde etmesi için yürütülen savaşın boyutu büyüdü. Savaşın iki büyük dış aktörü ABD ve Rusya, bölgesel güçleri de yanlarına alarak Suriye’nin geleceği için siyasi bir çözüm arayışına girdiler.
ABD’nin Esad rejimi olmadan şekillendirmek istediği yeni bir Suriye politikası ve diğer taraftan Rusya’nın Esad rejiminin varlığını koruyarak uygulamak istediği farklı bir politika ve bu iki farklı güç merkezine kendi çıkarları doğrultusunda tabi olan ülkelerin, ‘çözüm isteği’ Suriye halklarının değimi ile 'çözümsüzlük isteği', 2012 yılında BM’nin masasına konuldu.
2012 yılından 2016 yılına kadar Cenevre 1, Cenevre-2 ve Cenevre- 3 adı altında görüşmeler yapıldı. Bu görüşmelerde hiçbir sonuca varılmadığı gibi Suriye halklarının gerçek talepleri de dikkate alınmayarak adeta görüşmeler boyunca devletlerin ve grupların çıkarları yarıştırıldı.
Suriye’nin geleceğinin nasıl şekilleneceği ve yaşanan çatışmaları son vermek amacıyla yapılan görüşmelere Suriye halklarının gerçek temsilcileri ve bölgede DAİŞ terörüne karşı vazgeçilmez bir güç olarak görülüp işbirliği yapılan Kürtlerin siyasi temsilcileri davet edilmedi. Yapılan bütün görüşmeler öncesinde ‘Kürtler olmadan siyasi bir çözüm olmaz’ diyen ABD ve özellikle Rusya, görüşmelere Kürtlerin davet edilmemesini ise, bölgesel güçlerin yani DAİŞ destekçisi olarak isimleri sık sık anılan Sünni cephenin (Türkiye, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Katar) tepkisine bağlıyordu.
Sahadaki gücün realitesinden uzak, Suriye halklarının taleplerinin dikkate alınmadığı ve çıkarların yarıştırıldığı görüşmeler boyunca nelerin yaşandığını hatırlamak ve bu görüşmelerin neden Astana’ya taşınmak istendiğine daha yakın bakalım.
CENEVRE-1
BM Özel Suriye Temsilcisi Kofi Annan öncülüğünde 30 Haziran 2012 tarihinde başlayan Cenevre-1 görüşmelerine, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) 5 daimi üyesi devletlerin temsilcileri, AB temsilcileri, Arap Birliği Temsilcileri, Türkiye, Katar, Kuveyt ve Irak katıldı.
Bu görüşmeye Suriye Rejimi ve muhalefetten kimse katılmadı.
GÖRÜŞMELERDEN ÇIKAN KARAR
Yapılan Cenevre-1 görüşmelerinin ardından, muhalefet ve rejimin ortak rızasıyla geçiş hükümetinin kurulmasının yanı sıra, öncesinde ateşkesin sağlanması için BM denetiminde bir mekanizmanın kurulması kararlaştırıldı.
SONUÇ YERİNE
Kendi çıkarları doğrultusunda masada olan güçlerin görüşmelerde alınan kararların dışında ortaya koydukları siyaset, Cenevre-1 görüşmelerinin başarısızlığa uğramasına neden oldu. ABD geçiş hükümetinde Esad’ın olmaması gerektiğini savunurken, Rusya ise geçiş sürecinin Esad ile sağlanması gerektiğini savunuyordu. Görüşmelerde Suriye rejiminin yanı sıra, sahada güçlü olan ve Suriye’nin geleceğine yönelik demokratik projeler sunanların olmamasıyla birlikte ortaya net bir yol haritasının konulmaması başarısızlığın etkenleri arasındaydı.
Cenevre-1 görüşmelerinden hareketle, ortaya konan çabalara rağmen ateşkes sağlanamadı ve dönemin BM Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan istifa etti.
Görüşmeler sürerken Suriye iç savaşından kaynaklı ölen insanların sayısı 10 bin, sığınmacıların ise 120 bin civarındaydı.
CENEVRE-2
Cenevre-1’de denenen ama başarısızlığa uğrayan siyasi çözüm arayışı, BM Suriye Özel Temsilcisi Lakhdar İbrahimi, ABD ve Rusya öncülüğünde 22 Ocak 2014’de Cenevre-2 görüşmeleri ile tekrardan başlatılmak istendi.
Bu görüşmelere Suriyeli muhalifler, Suriye rejimi, Türkiye, bölgesel güçler ve AB dahil olmak üzere 40'a yakın ülke bakanlık düzeyinde katılım gerçekleştirdi.
Cenevre-2 ile üç yıldan beridir devam eden savaşın durdurulması, sivillere yönelik insani yardım koridorlarının açılması ve Cenevre-1 görüşmelerinin sonucunda alınan Suriye’de bir geçiş hükümetinin kurulması kararı hayata geçirilerek siyasi bir çözüm bulmak amaçlandı.
Fakat iki tur yapılan görüşmelerde herhangi bir sonuç çıkmadı.
İKİNCİ BAŞARISIZLIK
Görüşmelere davet edilen Suriye rejiminin muhalefet tarafından yapılanları ‘terör’ olarak görmesi ve görüşmeye davet edilen muhaliflerin kendi içerisindeki anlaşmazlıkları görüşmelerden bir sonuç çıkmasını engelledi.
BM TEMSİLCİSİ İBRAHİMİ DE İSTİFA ETTİ
Durum böyle olunca BM öncülüğünde ilk etap olarak yapılmak istenen ‘ateşkes ve geçiş hükümeti’ isteği bir kez daha başarısızlığa uğradı. Görüşmelerin sonuçsuz kalması ile BM Suriye Özel Temsilcisi Lakhdar İbrahimi de tıpkı Kofi Annan gibi istifa etti.
Cenevre-2 görüşmeleri başladığında ülkede ölenlerin sayısı 135 bin, ülkeyi terk edenlerin sayısı ise 3 milyonu bulmuştu.
KÜRTLER DAVET EDİLMEDİ AMA!
Türkiye başta olmak üzere bölgesel güçlerin baskısı ve Kürtlerin Suriye’de ortaya koymak istediği demokratik sistemin varlığını kendilerine tehlike olarak gören güçler, bölgenin en büyük askeri ve siyasi gücü olan Kürtleri bu görüşmelere davet etmedi. Bu görüşmelerin öncesi ve devam ettiği sürede Kürtler, özerkliklerini ilan ederek, bir anlamda Cenevre-2 görüşmelerine mesaj göndermiş oldu.
CENEVRE-3
Cenevre-1 ve 2’nin başarısızlığa uğramasıyla birlikte, Suriye’deki savaş artarak devam etmeye başladı. Çözüm üretecek güçlerin değil, çözümsüzlükte ısrar eden güçlerin masaya davet edilerek, siyasi çıkarların yarıştırıldığı Cenevre’de, yıl 2016'yı gösterdiğinde bu defa Cenevre-3 görüşmelerinin hazırlığının yapıldığı duyuruldu.
Kasım 2015’te Viyana’da toplanan, aralarında Türkiye ve İran’ın da bulunduğu 17 ülkeden oluşan Uluslararası Suriye Destek Grubu, çete gruplarına desteğiyle bilinen Suudi Arabistan’a muhalefeti birleştirme görevi verildi. 8-10 Aralık 2015’de Riyad’da yapılan toplantının ardından Cenevre-3 görüşmelerine katılacak muhalefetin heyeti belirlendi.
KÜRTLER YİNE DAVET EDİLMEDİ
Cenevre-3 görüşmelerine katılacak olan kesimlere davetiyelerin gönderileceği son güne kadar PYD’nin de görüşmelere davet edileceği söylense de gerçekte öyle olmadı. Kürtler Cenevre-3 görüşmelerine bireysel olarak katılma daveti aldılar ama görüşmelere katılmayacaklarını açıkladılar.
Son güne kadar Kürtler olmadan Suriye’de siyasi çözüm olmaz diyen uluslararası güçler, Kürtlerin görüşmelere davet edilmemesini yine Türkiye ve bölgesel güçlerin tutumuna bağladılar.
GÖRÜŞMELERE KİMLER KATILDI
29 Ocak’ta BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura liderliğinde başlayan Cenevre-3 görüşmelerine, rejim adına Suriye BM Büyükelçisi Beşar Caferi, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Koalisyonu (SMDK) temsilcileri, Ulusal Konsey Heyeti (UKH) temsilcileri, Silahlı gruplardan Ceyş-ul İslam, Ahrar’uş Şam, ÖSO gibi cihatçı grupların temsilcileri katıldı. Cenevre-3 görüşmelerine bağımsız gruplar adına katılımcılar da oldu.
CENEVRE-3‘ÜN TEMEL AMACI
BM Suriye Özel Temsilcisi Mistura, görüşmelerin temel amacının taraflarla görüşmelerin başlatılması, 6 ay içerisinde geçiş hükümeti kurulması ve 18 ay içerisinde seçimlerin yapılması olduğunu duyurmuştu.
Mistura, 1 Şubat günü Cenevre’deki Birleşmiş Milletlerin ofisinde, Suriyeli muhalifler ve Yüksek Müzakere Konseyi'nin buluşmasıyla Cenevre-3 görüşmelerinin resmen başladığını duyurdu.
DEĞİŞMEYEN AKIBET
1 Şubat 2016’da başlayan görüşmeler çok kısa sürdü. Staffan De Mistura, 3 Şubat’ta yaptığı basın açıklaması ile görüşmelerin 25 Şubat 2016 tarihine kadar geçici olarak durdurulduğunu açıkladı. Mistura yaptığı basın açıklamasında küresel ve bölgesel güçlerin üzerine düşeni yapmadığını dile getirerek, “Yaptığım görüşmelerden anladım ki, tarafların yapması gereken çok şey var. Sırf görüşme yapmak için görüşmeye hazır değiliz” dedi. Suriye Birleşmiş Milletler Temsilcisi Beşar Caferi ise, görüşmelerin başarısızlığa uğramasının sebebinin Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ın tutumu olduğunu söyledi.
25 Şubat’a ertelendiği duyurulan görüşmeler bir daha başlamadı. Suriye Özel Temsilcisi Mistura o günden sonra Suriye’deki çalışmasını çatışma bölgesindeki sivillere yardım götürmek olarak sınırlı hale getirdi.
Cenevre-3 görüşmeleri başladığında Suriye’deki savaştan kaynaklı ölenlerin sayısı yaklaşık 300 bine ulaşırken, 6 milyon insanın ise ülkeyi terk ettiği uluslararası kuruluşların raporlarına yansıyordu.
CENEVRE’DEN ASTANA’YA TAŞINMAK İSTENEN ÇÖZÜMSÜZLÜK
Cenevre'de yapılmak istenen görüşmelerden bir sonuç çıkmaması ve Suriye’deki savaşın gittikçe seyrinin değişmesinden dolayı Rusya, Suriye’deki siyasi süreci yeni bir aşamaya taşımak amacıyla muhalefet ve rejimi bu defa Cenevre’de değil Kazakistan’ın başkenti Astana’da bir araya getirmek istiyor.
Rusya, Türkiye ve İran öncülüğünde Astana’da yapılması planlanan görüşmelere, rejimin yanı sıra hangi muhalif kesimlerin katılacağı şimdiden merak edilmeye başlansa da asıl üzerinde durulması gereken konunun bu görüşmeler neden Cenevre’den Astana'ya taşınmak isteniyor ve BM’nin bu görüşmelerdeki rolünün ne olacağıdır.
Rusya cephesinde bunlar yaşanırken BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura geçtiğimiz hafta BM Cenevre Ofisinde yaptığı basın toplantısında Cenevre-3 görüşmelerinin 8 Şubat 2017’de tekrardan başlayacağını duyurdu.
Cenevre’den Astana’ya taşınmak istenen Suriye’de siyasi bir çözüm arama isteği ile ülkelerin çıkarları yarıştırılsa da Suriye özelinde değişmeyen bir gücün yani Kürtlerin askeri ve siyasi varlığı masadaki bütün oyunları boşa çıkarıyor.
Cenevre’de masada yok sayılan Kürtlerin sahadaki varlığı, Cenevre görüşmelerinden çözümsüzlüğün çıkmasında en büyük etkendi, şimdi ise Astana'da aynı hata tekrarlanırsa aynı sonuçla karşılaşılacağı çok aşikar. Cenevre veya Astana'da tek çözüm, göz ardı edilemeyecek kadar büyük olan Kürtlerin realitesinin masaya yansımasıdır.