Cehennem yolcuları kalmasın - Cahit Mervan
Cehennem yolcuları kalmasın - Cahit Mervan
Cehennem yolcuları kalmasın - Cahit Mervan
Türk başbakan Yardımcısı Bülent Arınç konuşmuş!
Daha doğrusu konuştuğunu sanıyor.
Konuştuğunu sanıyor diyoruz. Çünkü konuşmamış. Küfretmiş. Hakaret etmiş. Beddua etmiş. Allah’ın ‘azap yurduna’ gidecek kadar günah işlemiş.
Taktir edersiniz ki konuşma ile küfür arasında ince bir çizgi değil, bayağı kalın bir çizgi var: Hem de Sırat Köprüsü cinsinden.
Küfür sizi cehennemin kapısına götürür. Ancak kin, öfke, beddua ve küfürden arınmış bir yürek taşıyorsanız yolunuz cennetin kapısına düşer.
Bütün kutsal kitaplarda böyle yazar. Bizde böyle biliyoruz.
Kürt Özgürlük Savaşçıları için ne diyor Arınç?
“Cehennemin dibine gitsinler.”
Bundan daha ağır küfür, hakaret ve beddua olabilir mi?
Olmaz.
Peki Arınç’ın bu küfrü ve bedduası kaç yazar?
Hiç.
Kaç kuruş eder?
Hiç.
Fakat bu ’beyefendi’ daha düne kadar kardeşlikten bahsediyordu. İki gözü, iki çeşme yaş döküyordu. Kürtlerden bahsederken sesine garip bir titreme geliyordu.
Ne riyakarlık ama! Hakkını vermek gerekir ki on numara.
Yani güya dini bütün, bu dünyanın malında mülkünde gözü olmayan, bu nedenle de siyaseti dahi bırakacağını ilan eden ‘mülayimlerden’ birisi idi!
Ama hepsi yalan ve hurafeymiş meğerse.
Meğer dini de, imanı da, dünyası da, ahreti de Kürtlere kadarmış. Meğer sınır Kürtlerde bitiyormuş.
Şimdi Kürtlerin ve PKK’nin büyüklüğü anlaşıldı mı?
Kürtler tarihin vicdan terazisi gibi nasıl tartı veriyor bunları ve ‘işte alın size kilosu’ diyor. Nasıl maskeleri çekip alıyor, indiriyor. Nasıl da riyakarlara ‘Hey arkadaş! Bu dünyada ne iyilik yaptın ki başkasını cehenneme gönderiyor, kendine ise cennette yer ayırtıyorsun’ diyor.
Sözde Arınç en sakin ve mülayim olanıydı.
Demek ki değilmiş.
Demek ki, Kürtler ve PKK söz konusu olduğunda en sakin olanları bile garip bir taransa giriyormuş.
Aklını yitiriyor, kendini kaptırıyormuş. Bilinç altında biriktirdiği öfke, kin ve nefreti ortaya çıkıyormuş. İlk trans anında ise kusuyormuş.
Demek k, oy için o güzel söz ve kelimelerle doldurdukları bir çuvalı berbat edebiliyorlarmış.
Ne yapacaksın?
Çapları bu. İnsanlıkları bu. Terbiyeleri bu. Müslümanlıkları da buraya kadarmış meğer.
Kürtlere “cehennemin dibine gitsinler” diyen ‘beyefendiler’!
Ağır olun. Hale bir durun bakalım:
Siz bu ülkede hükümet, başbakan, başbakan yardımcısı veya bakan olabilirsiniz. Paranız- pulunuz, şirketleriniz, polisiniz, ordunuz da olabilir!
Ama kimse sizi Allah’ın vekili olarak atamadı ki. Kimin cennete, kimin cehenneme gideceğine kara vermek sizin ne haddinize.
Bırakın Kürtlerin nereye gideceğini, siz işlediğiniz bunca günahtan sonra kendinizi düşünün.
Unutmayın ki küfür, beddua ve hala hala riyakarlık cehenneme tek yönlü bilet kesmek gibidir.
Biz size “Cehennemin dibine kadar gidin” demiyoruz, gidebilirsiniz diyoruz. Çünkü bu kadar küfür, beddua ve riyakarlıktan sonra neresi sizi kabul edebilir ki, Allah’ın ‘azap yurdu’ cehennemden başka.
O zaman önden buyurun Arınç bey. Cehennem yolcuları kalmasın lütfen!