Türk cezaevlerinde PKK ve PAJKlı tutsakların 49 gündür sürdürdüðü ve kritik evrede olan açlık grevlerine dikkat çeken Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi öðrencileri, AKP hükümetinin çözüm için bir an önce adım atmasını istedi.
Türk cezaevlerinde PKK ve PAJKlı tutsakların 12 Eylülde başlattıðı süresiz-dönüşümsüz açlık grevinin 49uncu günü geride kalırken Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi öðrencileri Cumhuriyet Meydanında yaptıðı açıklama ile kritik evrede olan açlık grevlerine dikkat çekti.
Ölümün yanında zalim gibi sessiz durmayı reddediyoruz, Açlık grevlerini selamlıyoruz, Zımanê Kurdi rumeta meye yazılı dövizler açılan eylemde yapılan açıklamada, Türk cezaevlerinde her türlü insan hak ve hukukuna aykırı yürütülen muamelelere raðmen tutsakların 49 gündür açlık grevinde oldukları ifade edildi.
PKK ve PAJKlı tutsakların bedenlerini ölüme yatırarak 12 Eylülde başlattıkları açlık grevine ilişkin saðlık örgütlerinin eylemin devam ettirilmesi halinde tutsaklarda kalıcı saðlık problemleri ve ölümlerin yaşanacaðı yönündeki açıklamalarının hatırlatıldıðı açıklamada, Gelinen noktada kritik evre çoktan aşılmış ve bu saatten itibaren zaten vücutta kalıcı hasar meydana getirecek süreç, açlık grevleri son bulsa dahi başlamıştır. Önceki yıllarda benzer hukuki ve tıbbi itaatsizliklerin ölümle neticelenmesi dikkate alındıðında, hem 700 kişilik açlık grevini sürdüren tutsaklar, hem tutsak yakınları hem de kamuoyu süreci kaygıyla izlemekte ve sorunun çözümü için aktif irade beyanını dillendirip aynı zamanda yetkili mercilerden adım atmalarını beklemektedirler denildi.
Türk cezaevlerinde bulunan tutsakların saðlık imkânlarından yararlandırılması ve yaşam haklarının korunmasının devletin sorumluluðu altında olduðu vurgulanan açıklamada, Hem Evrensel Ýnsan Hakları Beyannamesi gereði hem hukuk devleti olma gereði hem de vicdani sorumluluk gereði bu koşullar derhal yerine getirilmelidir. Bu süreçte Adalet Bakanı Sadullah Erginin acilen bir adım atmasını ve ölüm orucuna katılanların taleplerinin yerine getirilmesini bekliyoruz. Her dilin Allahın kullarına birer nimeti olduðu ve başta Avrupa Ýnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Ýnsan Hakları Mahkemesinin yerleşik içtihatları, Havana Protokolü, Birleşmiş Milletler Çocuk hakları Sözleşmesi de bu hakkın yasal dayanaðıdır. Tevhid-i Tedrisat Kanunu başta olmak üzere birçok kanunun bu toplumsal çeşitlilikte bölücülükten başka işlevi olmadıðına inanan bizler, meşru insani talepler olarak gördüðümüz anadilde savunma ve anadilde eðitim taleplerinin yerine getirilmesi gerektiðini önemle vurguluyoruz diye kaydedildi.
Hiçbir sosyal ve siyasal yapının insan yaşamı ve temel haklar üzerinde pazarlık yaparak siyaset yaparak, çatışma alanlarından, cezaevlerinden çıkacak tabutlar üzerinden zafer ya da maðlubiyet yapması ahlaki olmadıðı gibi insanlık onuru ile de baðdaşmaz ifadesinin kullanıldıðı açıklamada, AKP Hükümetinin muhtemel ölümlerin, geri dönülmez ve telafi edilemez gerçeðini idrak ederek tutsakların meşru taleplerini karşılamasını ve siyasal çözümün önünü açması istendi.