Buldan: Seçimde Kürt tokadı yemeye hazır olun!

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, erken seçim çağrısına ilişkin, “Hodri meydan, seçime de varız! Efrîn'e giderken ‘Osmanlı tokadı atacağız’ diyenler, Kürt tokadı yemeye hazır olsun" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin haftalık grup toplantısında konuştu.

GÜNEY KÜRDİSTAN ZİYARETİ

Buldan, konuşmasında HDP heyeti olarak Federal Kürdistan Bölgesi’ne yaptıkları ziyarete değinerek, "Kürt halkının tasfiye edilmek istendiği, siyasetin dışına atılmak istendiği bir dönemde bu ziyaretin çok önemli olduğunu ifade etmek isterim. Yaptığımız her ziyarette, bizimle görüşenler, karşılayanlar Kürt halkının birlik ve beraberliğinin bu dönemde tarihsel anlam ve önemine dikkat çektiler. Bu dönemde birlik ve beraberliğe ne kadar ihtiyaç olduğunu ve Kürtlerin her türlü katliam karşısında sözünü dile getirmesi gerektiğini ifade ettik. Ben umut ediyor ve diliyorum ki bundan sonra Kürt halkına yapılacak olan en ufak bir müdahalede, Kürt halkına yönelik zulümler karşısında Kürtler birlik ve beraberliğini ortaya koyacaklardır” dedi.

Kürt halkının bugün Ortadoğu’da tarihi mücadelesiyle önemli bir stratejik güç olduğunu ifade eden Buldan, şöyle devam etti: “Kürtlerin iradesini tanımadan bu iradeyi anlamadan, bir araya gelen Kürtler, bu dönem açısından güç birliği içinde olmalıdır. Çünkü Kerkük ile başlayan Efrîn ile devam eden tehlikeler karşısında bu risk ve tehlikelerin devam edeceğini hepimizin bilmesi ve anlaması gerekiyor. Dolayısıyla Kürt halkının kendi arasındaki ulusal birliği de tarihsel bir sorumluluk olarak önümüzde durmaktadır. Bugün Efrîn ve Suriye konusunda savaş ve işgal politikalarının çözüm olmamasını ifade etmemize rağmen savaş ve işgal ile çözüm aranmaya çalışılıyor."

SURİYE VE EFRÎN İŞGALİ

Buldan, Suriye’de son yaşanan gelişmelere değinerek, şunları söyledi: 

“Savaşa karşı çıkanları vatan hainliği ile suçlarken kendileri ne hikmetse savaş karşıtlığına soyundu. Oysa uluslararası güçlerin Suriye’ye yönelik savaş politikası başta Ortadoğu olmak üzere Türkiye açısından da istikrarsızlığın göstergesi olacaktır. Biz, elbette ki Suriye’ye yapılan tüm müdahaleler karşısında, sorunların savaşla değil barışla çözüleceğine olan inanımızı ifade ettik, bugün de aynı noktayız. En son ABD; Fransa ve İngiltere’nin Suriye’ye füze atmasından etkilenen, zarar gören Suriye halklarıdır. Bugün yine bu noktada olduğumuzu belirtiyoruz. Çünkü oraya atılan her bir bombanın atılan her bir füzenin Suriye halklarının iradesine atılmış bir bomba olarak görüyoruz. Dolayısıyla, bu çıkmazdan bir an önce çıkılması gerektiğini, bir masa etrafında toplanarak siyasi çözümleri ortaya koymak ve çözüm aramak gerekmektedir. 

2011 yılından bu yana Suriye’de dış müdahaleler devam ederken orada yaşanan iç savaş bugün devletler arası çıkar savaşına dönüşmüştür. Türkiye’de atılan her bir bombanın her bir füzenin arkasında durmuştur. Biz kimyasal silahların elbette ki kullanılmasından yana değiliz. Ve bunun bir insanlık suçu olduğunu her zaman ifade ediyoruz. Ancak bağımsız heyetlerle ortaya çıkarmak ve bu silahları kullananları yargı önüne çıkarmak, onları cezalandırmaktır çözüm. Yoksa atılan bomba ve füzeler Suriye halklarının topraklarına, halklara, insanların yüreğine atıldığını ifade etmek isteriz. Suriye savaşının derinleşmesinde son derece olumsuz bir rol oynayan ve çözümsüzlüğü derinleştirerek büyüten AKP-MHP koalisyonu izlediği yayılmacı politikayı derhal sonlandırmalıdır.”

Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ÖSO’yu kast ederek sarf ettiği “Onlar teröristlere karşı, Allahsızlara karşı, inancı olmayanlara karşı savaşıyor” sözlerine tepki gösteren Buldan, şunları kaydetti:

“Müslüman olan bir ülkenin kendisine ‘Müslümanım’ diyen bir Cumhurbaşkanı’nın Efrîn halkına Allahsız, inançsız demesini şiddetle kınıyoruz. Müslüman olan bir ülkenin Cumhurbaşkanı eğer Allah’a inanıyorsa savaştan yana olmaz. Allah’a inanan hiç kimse insanların ölümünden yana olmaz. Her gün ‘şu kadar insan öldü bu kadar insan öldü’ derken, sayılar vererek ‘inşallah 400 olacak 500 olacak’ derken insan ölümleri üzerinden siyaset yapan bir ülkenin Cumhurbaşkanı’nın Allah’a olan inancını sorgularız. Ve onları Türkiye halklarının ve Kürt halkını vicdanına havale ediyoruz. Hiç kimse Kürt halkının inancından şüphe duymasın. En çok Allah’a güvenen ve inanan bir halktır Kürt halkı. Bunun üzerinden siyaset yapmak, bir halkı inançsız olarak göstermek, bir halkın Allah’a olan inancını sorgulayarak siyaset yapmak Müslüman bir ülkenin cumhurbaşkanına yakışmaz. Buradan bir kez daha, Cumhurbaşkanı’nı bu sözlerinden dolayı kınadığımızı ve şiddetle eleştirdiğimizi belirtmek isteriz."

DİKTATÖRLÜK REFERANDUMU

Buldan, 16 Nisan Anayasa değişikliği referandumunun yıl dönümüne de değinerek, şunları dile getirdi:

“Eş genel başkanlarımızın, milletvekillerimizin rehin olduğu bir dönemde referandum gerçekleşti. Belediye eş başkanlarımızın cezaevlerinde rehin olarak tutulduğu bir dönemde yapıldı. Referandum, il ve ilçe örgütlerimize yoğun baskıların ve gözaltı operasyonlarının olduğu bir dönemde gerçekleşti. Buna rağmen çıkan oylar hayır yönündeydi. Ancak YSK darbesi ile sonuçları değiştirenler 1 buçuk milyon geçersiz oyu geçerli sayanlar, 4 Kasım yargı darbesini gerçekleştirenler, 16 Nisan’da da YSK darbesini gerçekleştirdiler. Referandumun sonuçları meşru olmadığı gibi, AKP’nin aslında o gün kaybettiğinin  de göstergesiydi. AKP’nin aslında o gün kaybettiğini gösteren iki önemli göstergeyi paylaşmak isterim: AKP MHP koalisyonu bunun bir göstergesi. Çünkü AKP o gün gerçekten kazansaydı bugün MHP ile koalisyona ihtiyaç duymayacaktı. Ayrıca Meclis’ten bir gecede geçirilen ittifak yasası da ikinci göstergedir. Bu yasa, sandığı ele geçirme operasyonu olarak da bilinmelidir. Mühürsüz oyları yasal hale getirdiler. AKP Genel Başkanı o gece ‘atı alan Üsküdar’ı geçti’ demişti, meğer atı da çalmışlar. İttifak yasası, atı çalma yasasıdır. Referandumda AKP hükümetinin verdiği sözleri hatırlatmak isteriz. Kalıcı siyasi istikrardan bahsettiler. Bugün Türkiye’nin istikrarsızlığı dipte. İstikrar değil MHP ile koalisyon gerçekleştirdiler.”

Türkiye’de güven ve huzurun kalmadığını belirten Buldan, “Huzurlu tek bir insanın olmadığı bir Türkiye yarattılar. Tacizciler, tecavüzcüler, hırsızlar çeteler ‘oluk oluk kan akıtacağız’ diyenler yargılanmazken, HDP milletvekilleri, DBP belediye başkanları yargılanıyor. İşte bu, özellikle AKP’nin Türkiye’deki yargı sistemine müdahale etiğinin de bir göstergesidir. Bunlar üniversitelere kadar müdahale etme yoluna gittiler. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin demokratik gösterisine bir ‘terör faaliyeti’ olarak bakmaları bunların müdahalelerinin üniversitelere kadar yayıldığının göstergesidir. Bunlar her yerde silah ve mermi dağıtmaya başladılar. Eskiden makarna, kömür dağıtıyorlardı. Iğdır’da bütün köylere makarna kömür giderdi. Iğdır halkı kabul etmezdi. Hiçbir Kürt iradesini Kürt halkı kendi iradesi makarna ve kömüre satmazdı, ama şimdi silah dağıtıyorlar, mermi dağıtıyorlar. Bu da, AKP-MHP koalisyonunu Türkiye’yi getirdiği nokta olarak görülmelidir” değerlendirmesini yaptı.

'SAVAŞ ÇAĞRISI YAPIYORLAR'

Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tek bir sözlerini tuttular; OHAL’i  uzatacağız dediler, uzatmaya devam ediyorlar. Yarın Genel Kurul’a gelecek olan OHAL 7’nci kez uzatılacak. AKP’nin Meclis’te yeterli sayısı var. Burada istedikleri yasaları oylarıyla çıkarıyorlar. Yarın OHAL de genel kuruldan geçecek. Ancak HDP, olarak  yarın Genel Kurul’da OHAL’in uzatılmaması için arkadaşlarımız her türlü muhalefeti yapacak. AKP’li bir bakan ‘seçim savaşına hazırlanın’ diye bir çağrı yaptı. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Bay Damat. Bay Damat, olası bir seçimde halkın sandık başında kullanacağı oylara müdahale edileceğinin sinyalini verdi” ifadelerini kullandı.

'HODRİ MEYDAN!'

Ben iki hafta önce burada ne demiştim. AKP-MHP koalisyonu 2019’u bekleyemez demiştim. Bugün Bahçeli’nin açıklamasını da kendi açıklaması olarak kimse görmesin. Devlet Bahçeli bağımsız olarak söylemedi bu sözü. Devlet Bahçeli Erdoğan’dan habersiz böyle bir kararı açıklamaz, açıklayamaz. Erdoğan seçimler zamanında yapılacak diyordu, tükürdüğünü yalamak istemiyor ve kendisinin yapmak istemediği şeyleri kankası Devlet Bahçeli’ye söyletiyor, yaptırıyor. Bugün yine buna tanıklık ettik. Devlet Bahçeli bir erken seçimden bahsetti. Peki OHAL devam ederken bir seçim sürecini bu ülke nasıl kaldıracak? Çıkardığınız antidemokratik yasalar, seçim yasaları varken bu ülke demokratik bir şekilde nasıl seçime gidecek. Ancak bir karar aldıysanız HDP olarak size hodri meydan diyoruz! Biz seçime de varız. İşte il eşbaşkanlarımız burada, hepsine çağrı yapıyoruz. Biz seçime de varız. İşte il eşbaşkanlarımız burada. Bütün il eş başkanlarımıza çağrı yapıyorum . Erken seçime herkes hazırlıklı olsun. Demokrasi güçlerine kadınlara sol ve sosyalist kesimlere çağrı yapıyorum. Bu ülkede AKP’yi def etmenin, AKP’yi iktidardan devirmenin zamanı gelmiştir. O da yapılacak olan erken seçimlerdir.

Buradan Sevgili Demirtaş ve diğer milletvekili arkadaşlarımıza sesleniyoruz. Siz oraya girerken başınız dik girdiniz, AKP’ye boyun eğmediniz. Oradan çıkarken de başı dik çıkacaksınız. Bizler sizi halaylarla karşılayacağız. Esas içeriye girmesi gerekenler sizin yerinize o cezaevlerine girecek. Dünya devrandır. Bu böyle gitmeyecek AKP-MHP koalisyonu, bugün işlediği suçların hesabını verecek, cezasını çekecek. Dün AKP sözcüsü Mahir Ünal, Figen Yüksekdağ’ı CHP’nin çıkardığı bir aday olarak ifşa etti. CHP ile ne alakası var! Figen Yüksekdağ bizim onurumuzdur, onurumuz! Figen Yüksekdağ bizim vekilimizdir, Van halkının iradesidir, kadınların irademdir dediği siyasetçidir. Hiç kimsenin bu konu üzerinde söz söylemeye hakkı yoktur, haddi de olmamalıdır. Hiçbir milletvekili arkadaşımızın şiddete bulaştığını kimse iddia edemez. Dosyaları bomboş. Dosyalarda yüz kızartıcı ya da onları suçlu gösterecek herhangi bir şey yok. 

Usulen planlanmış, siyasi bir karar verilmiş. HDP’li milletvekilleri tutuklanacak denmiş. Belediye eşbaşkanlarımız Gültan Kışanak, Bekir Kaya, Tuncer Bakırhan hangi suçu işlediler? Ama yerel seçimler geliyor. Sizin onların yerine atadığınız kayyumlara karşı halkımız bunu bir namus meselesi olarak görüyor. Gültan Kışanak, Bekir Kaya, Tuncer Bakırhan belediye başkanlığı koltuğuna oturacak. Seçimle alamadığınız yerlerde oraları kayyumlarla elimizden almaya çalıştığınız yerlerde halkımız sizlere dersinizi verecek. Sizi o seçimlerde sandığın dibine gömecek.

'DEMOKRASİYE MÜDAHALE EDERSENİZ EKONOMİ BÖYLE OLUR'

Özellikle doların 4 liranın üzerinde olması ve Erdoğan’ın ‘dövizle bize operasyon yapılıyor’ demesini esefle karşılıyoruz. Doların 4 liranın üzerine çıkmasının tek sebebi sizin MHP ile kurduğunuz koalisyon ve Suriye’ye dönük savaş politikasıdır. Afrin öncesinde dolar kuru 3,50. Bugün 4’ün üzerinde ve gittikçe de artan, biraz önce Bahçeli’nin seçim tarihini açıklamasının ardından doların fırladığını hepimiz gördük. Daha önce ne diyorlardı? Gezi lobisi, döviz lobisi. Şimdi doları bu hale getiren AKP-MHP ve OHAL lobisidir. Bu üç lobi üzerinden ekonominin geldiği nokta ortadadır. Demokrasi dibe vurdukça ekonomik kriz ülkenin gündeminde olmaya devam edecektir. Siz demokrasiye, insan haklarına, hukuka adalete, yargıya bu kadar müdahale ederseniz ekonomi hep böyle olacaktır."

Buldan, Aydın’da atanamadığı için intihar eden Merve Çavdar’ın ailesine de başsağlığı dileyerek, “Elbette ki bu öğretmen arkadaşımızı intihara götüren hükümetin politikalarıdır. Örtülü ödenekten 3 milyar harcayacaksınız ama bir kardeşimizin atamasını yapmayacaksınız ve ölümüne sebep olacaksınız” şeklinde konuştu.

'KÜRTLER HAZIRLANIYOR!'

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan son olarak şöyle dedi: “Onlar Efrîn türküleri söylemeye devam etsinler. Efrîn'e giderken ‘Osmanlı tokadı atacağız’ dediler ya şimdi onlara buradan cevap veriyoruz: Seçimlerde Kürt tokadı yemeye hazır olun. Öyle bir tokat yiyeceksiniz, Efrîn'e giderken söylediğiniz türküler boğazınıza takılacak. Kürtler size seçimlerde tokat atmaya hazırlanıyor. Kürtlerin tokadı feleğinizi şaşırtacak. Bunun için halkımızı, il ilçe yöneticilerimizi, tüm halkımızı demokrasinin etrafında kilitlenmeye ve özgürlük mücadelesi vermeye çağırıyoruz."