Buldan: Muhalefet İmralı tecridi ve savaşa karşı tutum almalı

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Muhalefet tecrit ve savaş politikalarına karşı tutum almalı. Savaş politikalarına karşı çıkmayan bir anlayış iktidarın payandası olmaktan kurtulamaz" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin haftalık Meclis grup toplantısında konuştu.

 Buldan'ın konuşmasının satır başları şöyle:

"Türkiye’nin her yerinde halklarımızla bir araya geliyoruz, buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Hafta sonu da Demokratik Cumhuriyet Konferansımızda buluşacağız ve Cumhuriyeti demokrasiyle buluşturacak olan süreci konuklarımızla ve misafirlerimizle tartışacağız.
Milyonların gözü HDP’dedir, HDP bu toprakların bereketi ve huzurudur.
Rotamız demokrasidir, bu gemiyi mutlaka demokrasiye ulaştıracağız.

'AYM ELİYLE SEÇİM SÜRECİNE MÜDAHALE EDİLİYOR'

Bizim siyasetimizin karşısına kumpaslarla çıkanlar kendi komplolarıyla baş başa kalacaklardır. Geçen hafta biliyorsunuz AYM, kapatma davasının seçim sonrasına bırakılması yönündeki başvurumuzu reddetti. Ret gerekçesi elbette ki ret ve inkâr politikasıdır. AYM’nin bu kararı, Saray’ın baskısı altında aldığını de çok iyi biliyoruz. AKP-MHP kumpas ittifakı, AYM eliyle seçim sürecine siyasi müdahalede bulunma hazırlığı içerisindedir. O yüzden kapatma davasına hazine bulmuş gibi dört elle sarıldıklarını hep birlikte gördük.
Tezgahla ve organize işlerle bir günde gizli tanık icat ettiler.
AYM’nin kayyumu olan iktidarın küçük ortağına sesleniyorum; siyasetiniz çökecek.

'HDP'NİN HAMLELERİYLE BİTECEKSİNİZ'

HDP’siz bir seçim süreci tasarlayanlar bilsin ki, tasarıları çöp olacaktır. Evet, biteceksiniz, tükeneceksiniz, siyasetten silinip gideceksiniz. Zaten oylarınız anketlerde de halkın nabzını yokladığımızda da günden güne eriyor. Sandıklarda mum gibi eriyecektir. Bundan hiç kimse şüphe duymasın. Alınlarına yapışan bir gerçek daha var ki onlar Kürt düşmanlığıyla hep anılacaklar. Hileli zarlarla oynamaya devam edebilirsiniz. Ama bu satrançta HDP’nin yapacağı büyük hamleler karşısında da kesinlikle şah-mat olacaksınız. Bizden söylemesi. Milyonların demokrasi çıkışı karşısında tarihin en büyük bozgununa uğrayacaksınız!

'SAVAŞ HAZIRLIĞI YAPIYORLAR'

AKP-MHP ittifakının seçim kampanyasının birinci ayağı, ifade ettiğim gibi siyasi kumpaslardır. Kampanyalarının diğer ayağı ise savaş politikasıdır. Mart başlarında seçim kararı kesinleştikten sonra Suriye’ye yönelik yeni bir operasyon başlatma hazırlığını yaptıkları artık sır değildir. Çünkü seçim meydanlarında halka verebilecekleri bir vaatleri yoktur, kalmamıştır. Halkın sorunlarına yönelik bir çözümleri hiç yoktur. Topluma yaşattıkları açlığın ve yoksulluğun üzerini savaş siyasetiyle örtmek istiyorlar. Tüm kamuoyu ve muhalefet özellikle bu gerçeğin farkına varmalıdır. Türkiye’de kurulacak seçim sandıklarının kampanyasını Suriye üzerinden yürütmeye hazırlanan bir iktidar ve ortağı ile karşı karşıyayız.

İMRALI TECRİDİ VE SAVAŞ POLİTİKALARI

İşte bizim sürekli tecrit politikasına dikkat çekmemizin önemli bir nedeni de budur. İmralı’da Sayın Öcalan'a yönelik geliştirilen ve dalga dalga bütün ülkeye yayılan bir hukuksuzluk sistemini yarattıklarını hep birlikte görüyoruz. Mesele sadece İmralı değildir, bütün ülkedir, bütün ülke halklarıdır. Tüm siyaseti ve toplumu kuşatan karanlık sistemi İmralı tecridi üzerinden yürütüyorlar. Hukuk ve Anayasa Ankara’da askıdadır, askıya alınmıştır. Asıl İmralı sistemiyle devreye sokulan özel bir hukukla ve özel bir anayasayla, tecrit anayasasıyla ülkeyi yönetiyorlar. İmralı hukukun sıfır noktasıdır.

Bakın geçtiğimiz hafta 7 ülkeden 35 avukat, aktivist ve siyasetçi Türkiye’ye geldi. Bunlar Tecride Karşı Uluslararası Delegasyonu üyeleriydi. Diyarbakır, Ankara ve İstanbul’da onlarca kurum, aile, parti ve yapılarla görüşmeler yaptıktan sonra 28 Ocak’ta İstanbul’da bir basın açıklaması yaparak İmralı tecrit sistemine son verilmesini istediler. Dünyanın gördüğü gerçeği, Türkiye’de siyaset yürütenlerin de görmesi ve bir karşı tutum alması gerekir.
Devleti çürümeden kurtaracağız diyen siyasal muhalefete düşen sorumluluk, öncelikli olarak bu çürümenin başlangıcı olan tecrit ve savaş politikalarını görmesidir, buna karşı tutum almasıdır. Sorunların kaynağını görmeyen bir yaklaşım doğru çözümler üretemez. İşte seçim sürecine tam da bu tecrit ve çürüme ortamında giriyoruz ve bunun farkında olmamız gerekiyor.
AKP-MHP’nin kendi koltuklarını sağlama almak için devreye sokmaktan kaçınmayacağı savaş politikalarını boşa çıkarmanın yolu, en büyük savaş karşıtlığı koalisyonunu oluşturmaktan geçer. Savaş politikalarına karşı çıkmayan bir anlayış iktidarın payandası olmaktan da kurtulamaz. Ret ve inkâr sisteminin yarıklarını alçıyla kapatarak, üzerine boya atarak bu ülkeyi demokratik bir geleceğe kavuşturamazsınız. Özellikle bizim dışımızdaki muhalefetin bunu çok iyi görmesi ve anlaması gerekir. Suriye’den Beştepe’deki Saray’a iktidar tüneli inşa etmek isteyen bu savaş lobisinin oyunları karşısında herkes duyarlı ve uyanık olmak durumundadır.

Bu seçimleri demokrasi güçlerinin yönettiği bir zemine evriltmek gerekir.
Buradan tüm demokratik kamuoyuna ve yurttaşlarımıza sesleniyorum. Her gün yeni paketlerle, vergi aflarıyla, hayal tüccarlığı ile halkın karşısına çıkan iktidarın bu ülkeye sunabileceği hiçbir çözüm yoktur, kalmamıştır. Seçimler yaklaşınca halkın kaynaklarıyla kendilerine seçim yatırımı yaptıklarını biliyoruz. Halkın oylarını da satılık olarak gördüklerinin farkındayız. Çünkü onların zihniyetleri budur, anlayışları bu kadardır.

Bakın Saray’ın koruma giderlerine aylık harcanan para tam 43 milyon TL’dir. Bu her ay 5 binin üzerinde asgari ücretlinin maaşı demektir. Halkın sofrasından çalınan ekmek işte buralara harcanmaktadır. Örnekler elbette daha da çoğaltılabilir. Bütün harcamalar, yaptıkları bütçe hesaplamaları tamamen kendi hanedanlarının sefası içidir. Halkın sofrası yine her zamanki gibi boştur. Böyle giderse boş kalmaya da devam edecektir. Bu hanedanlığı ayakta tutmak için tecride, savaşa, kumpaslara sarıldıklarının farkındayız.

ERDOĞAN'IN ADAYLIĞI

Cumhur İttifakı’nın gündemine bakıyoruz, AKP Genel Başkanını yeniden cumhurbaşkanı adayı yapma telaşı içinde olduklarını görüyoruz. Yurttaşın geçimi ve sofrası bunların gündeminde yoktur. Anayasaya göre 3’üncü kez aday olamazsın Erdoğan. 3’üncü kez aday olamazsın. Çok açık ve nettir. Adaylığı meşru değildir. Buradan tarihe not geçmek istiyoruz. Aday olduğu takdirde meşruluğu olmayan bir adayla karşı karşıya kalacağımızı Türkiye halkları görmeli ve bilmelidir. Anayasayı takmayacakları da ortadadır. AKP Genel Başkanı, yeniden aday olabilmek için “Kronometre 2018’de sıfırlandı” dedi biliyorsunuz. 2018 öncesi yaptığı cumhurbaşkanlığı görevini kendisi yok saydı. Yani kendi kendisini sıfırlıyor. Sıfırlamada usta olduklarını biliyoruz.

'MEYDANLARDAKİ GÜCÜ SANDIĞA TAŞIYALIM'

Ekmeği çalınan, geleceği çalınan, umudu çalınan her yurttaşımızla bir olursak, ortak bir seste ve yolda buluşursak bu gidişatı kesinlikle tersine çevirmek mümkündür. “Yeter artık!” seslerini öyle bir yankılandıralım ki Saray’ın koltukları sallansın. Tecrit politikasını da savaşını da iktidarını da talanını da yalanını da istemiyoruz diye haykıralım. Çünkü bizler çoğuz. Biz onlardan daha büyüğüz. Yeter ki yan yana gelelim. Meydanlarda büyüteceğimiz gücü sandıklara taşıyalım ve bu devranı hep birlikte sona erdirelim.  
Bu seçim ülkenin geleceğinin nasıl olacağına karar verme seçimidir.
HDP, seçimlerde sonucu belirleyen olacaktır. Açık ve net söylüyoruz; ülkeyi yıkımdan kurtararak eşit ve ortak geleceğe taşıyacak temel güç HDP ve birlikte mücadele ortaklığı kurduğu Emek ve Özgürlük İttifakı’dır.
Bizler ülkenin iki kutuplu siyasete mahkum olmadığını biliyoruz. Başka bir ülke mümkün diyen milyonlar var.
Demokratik Cumhuriyeti 14 Mayıs’ın zafer yolu yapalım!
Dayanışma büyütür ve karanlığı dağıtır.

BAĞIŞ KAMPANYASI

Bakın birkaç örnek vermek istiyorum. Biliyorsunuz, ilk bağışçımız 20 TL ile 'Öğrenciden bu kadar' diyen Özgür arkadaşımız oldu. Van’da bir anne partimize ulaşarak HDP’yle dayanışmak için iki koyununu sattığını ifade etti. Kocaeli’den bir ailenin çocukları, karne harçlıklarını yollamışlar. Arkadaşlarımız arayıp görüştüler. Geleceğe umut olan bu çocuklara hepimiz adına başarı sözü verdiler. Başarı sözünü bu kürsüden de vermek istiyorum. O kadar çok mesaj ve destek geliyor ki burada sayılamaz. Hakkâri’de bir anne tüm il binası için Keledoş yapmış. Annemizin eline sağlık, emeği var olsun. Kumbarasını bağışlama kararı alan küçük Rojava'nın gözlerinden öpüyorum.
Kafede çalışan öğrenci yevmiyesinin yarısını göndermiş. Bir başka öğrenci ‘Bu akşamki çay paramız partimize’ deyip yatırmış. ‘Yemin ederim son paramdı’ diyen arkadaşa sesleniyorum buradan; vallahi onların da son seçimidir! ‘Öğrenciyim, idare edin’ dedikten sonra ‘en güzel ve en iyi yarınlara’ diyen kardeşimiz iyi bilsin ki, tüm mücadelemiz tam olarak işte bunun içindir. Sizlere iyi bir yarın için çabaladığımızı bilin istiyoruz. Sadece HDP’liler değil destek verenler, özellikle dayanışma içinde olan çok farklı kesimler de var. Bizlerle dayanışma içinde olan ve olmak isteyen dostlarımız çok fazladır, bunun farkındayız. Dayanışmalarını ‘safımız demokrasiden yana’ diyerek yürüttüklerini biliyoruz. Safı demokrasiden yana olanlara ne mutlu! İşte hep birlikte kazanmanın yolu budur ve kazanacağız da.
Okul harçlığını partisine bağışlayanların iradesiyle baş edemeyeceksiniz."