Botan: Çözüm süreci iddiaları algı operasyonudur
HDP Van milletvekili Lezgin Botan, çözüm süreci iddialarının tamamen bir algı operasyonu olduğunu söyledi.
HDP Van milletvekili Lezgin Botan, çözüm süreci iddialarının tamamen bir algı operasyonu olduğunu söyledi.
HDP Van milletvekili Lezgin Botan, yeni çözüm süreci iddialarını ANF’ye değerlendirdi. Çözüm süreci iddialarının tamamen bir algı operasyonu olduğunu kaydeden Botan, halkı böylesi spekülasyonlarına karşı duyarlı olmaya çağırdı.
HDP Van Milletvekili Lezgin Botan içinden geçtiğimiz süreci, çözüm süreci iddialarını, kayyımları ve Van halkının referandum mesajını değerlendirdi.
REFERANDUMDA KIRSAL BÖLGELERDE TECRİT EDİLDİK
Referandumda Van’da çıkan sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Van halkı AKP’nin savaş konseptine ve devlet olanaklarıyla, 2 yıl yapılan zulmü, baskıyı mahkum etmiştir. Bunun altını çizelim, şimdi AKP il yönetiminin beyanatları vesaire onlarda çok iyi biliyorlar ki mevcut sonuçlar AKP’nin başarısı olmadığı gibi HDP’nin bir yenilgisini de ifade etmiyor. Eğer bir yenilgi var ise AKP-MHP-Ergenekon ittifakının çöküşüdür. Adil bir seçim olmadı, kayyumların atandığı, milletvekillerinin tutuklandığı, il ve ilçe yöneticilerinin tamamen tutuklandığı, belediye başkanlarımızın ve çalışanlarımızın dahi tutuklandığı şartlarda seçime gittik. AKP ve benzerleri zerre kadar vicdanları var ise biraz düşünsünler. Vali, Kaymakam, Emniyet Amirleri, Müftüler seferber olmuş ve böyle bir başarıdan söz edilebilir mi? Burada onlar lehine bir başarı yok. Aksine devletin tüm olanaklarıyla yerelde bir takım unsurlarıyla hile ile yüzde 20 mühürsüz zarfların kullandığı bir seçim eğer bir başarıysa alsınlar bu başarıyı başlarına taç etsinler ama böyle bir başarı söz konusu değildir.
Bahçesaray ve Gürpınar ilçelerinde bir oy düşüşünden söz edebiliriz ama bu reel bir oy düşüşü değil. Referandumu yerel ve genel seçimlerle karıştırmamak gerekiyor. Burada partilere oy verilmiyor. 2 seçenekli bir şey var. Biz kırsalda tecrit edildik, kayyum, kaymakam, korucular, muhtarlar herkesi tehdit ettiler. 2 aylık süre içinde görevden alınan muhtarlar var. Kayyum atanan muhtarlar var. Bununla diğer muhtarlara baskı yaptılar. Köylülere çok net söylediler, ‘Evet çıkmaz sizi ya FETÖ ya da bölücü örgüt suçlamasıyla içeri atacağız’ Böylesi bir ortamda bizde siyasi bir partiyiz. Politikamızı beğenmeyen bir kitle olabilir ancak zorbalıkla, şiddetle, tehditle ve haydutvari bir kampanya ile partimizi hedef aldılar. Burada toplumun iradesi tecelli etmemiştir. Bahçesaray ve Gürpınar da halkın iradesinin sandığa yansımasını engellediler. Van halkı AKP’nin savaş politikalarını yüzde 57 ile gömdü. Sosyal Yardımlaşma Fonu desteği ile, iş adamlarıyla, kayyumların desteğiyle verilen paralarla belli yerlere paralar dağıtıldı. Havuç ve sopa politikası uyguladılar. ‘Ya hainsin, ya bizden’ ikilemi arasında toplumu sıkıştırdılar. Mühürsüz zarfların içine ‘Evet’ pusulası verdiler.
TUTUKLAMALAR, BASKILAR REFERADUM HAZIRLIĞIYDI
Daha aktif bir kampanyanın yürütülmediğine dair eleştiriler oldu. HDP’nin bu süreçte yürüttüğü kampanyayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizler demokrasiyi savunan bir hareket olarak eldeki imkan ve olanaklarla halka her şeyi anlatmaya çalıştık. Şimdi muhalif medya ortadan kaldırılmış, yandaş medya da bize ambargo uygulanıyor. Kendimizi ifade etme olanağımız tamamen yok edildi. Özgürlükçü medyanın susturulması, dokunulmazlıkların kaldırılması ile Eş Genel Başkanlarımızın tutuklanması bu sürece hazırlıktı. Bizim sesimi duyurabileceğimiz bir medya bile yokken 400 yayın organı ile kara propagandaya, algı operasyonlarına maruz kaldık. Bu açıdan HDP’yi bu yönde suçlamak ahlaksızlıktır, vicdansızlıktır. Memurlara FETÖ’cü şantajı yaptılar. “İşten atarız” tehdidinde bulundular. Yapılanlar birer darbedir.
KÜRDİSTAN’DA SAVAŞ HAYIR; ASİMİLASYONA, SOYKIRIMA HAYIR DENİLDİ
AKP içinde yaşanan ve kamuoyuna yansıyan bir takım tartışmalar oldu. Kürtlerden beklenen oyu alamadıklarını söylemişler. Süleyman Soylu “politikamız tuttu” açıklamasında bulundu. Bu tartışmalara ilişkin yorumunuz nedir?
Soylu’nun açıklamaları itiraf ve çarpıtmadır. Zorla, hile ve tehdit ile devlet bir fiil taraf oldu. Bu oyların demokratik bir ortamda alındığını söylemek bir çarpıtmadır. Aslında bir itiraftır. Cizre’yi yakıp yıkmışsınız ama bütün bunlara yüzde 82 Hayır çıktı… Nusaybin, Gever, Şırnak’ta göç ettirilmiş on binlerce insan oyunu kullanamamıştır.AKP’nin oyları asker, memur, korucu oylarıdır. Bunun dışında oyları yoktur. Tuşba’nın köylerine gittim, köylerinde açıkça söylediler. Fevzi Özgökçe ‘Evet çıkmazsa sizin köyünüze hizmet yok’ demiştir. Yani bölgede Devlet ve HDP seçime girdi ve HDP devleti yenilgiye uğrattı. Sen Türkiye’de rejimi hile yüzde 2 ile değiştirdiğini söylüyorsun ama Van’da yüzde 15 fark yemişsin ama gerçekleri yüz göz ediyorsun. Bu oylar sanki normal şartlarda AKP’ye verilmiş gibi bir algı operasyonu yürütülüyor. Van’da ve bölgede, Kürdistan’da savaşa, hayıra, asimilasyona, soykırıma hayır demiştir Kürt halkı. Kürt halkı hiçbir şartta kimseye boyun eğmeyeceğini beyan etmiştir. Demokratik bir ülkede, demokratik bir anayasa ile yaşama iradesini ortaya çıkarmıştır, gerisi lafı güzaftır.
METROPOLLERDE KÜRT SEÇMEN AKP’NİN KALELERİNİ YERLE BİR ETTİ
Sınır kentleri, liman kentleri,ekonomi ticari merkezleri ile metropollerde kaybeden ve gittikçe iç Anadolu’ya hapsolmuş bir AKP görüyoruz. Bu tabloya baktığımızda AKP’yi nasıl bir son bekliyor?
Bir kere AKP’nin maskesi düşmüştür. AKP’nin zirveden aşağı indiği bir seçim yaşadık. AKP’nin savaş politikalarının rağbet görmediği ortaya çıktı. Milliyetçi –ırkçı politikalarını Türkiye halkları mahkum etmiştir. Türkiye’de eğitimi seviyesinin yükseldiği, demokrasi talebinin yükseldiği, sınıf bilincinin yükseldiği yerlerde AKP’nin politikaları iflas etti. Beşir Atalay, AKP’nin oy oranları ile övünüyor fakat şunu da görmelerini isteriz. Bizde AKP’nin 30 yıllık kalelerini yıktık, bu da CHP’nin veya diğer kesimlerin oylarıyla değil bizim oylarımızla oldu. Buralarda da kaleleri yerle bir edilmiştir. Sen buralarda hile ile baskı ile namluyla 3-5 oy arttırdın ama metropollerde Kürt seçmeni AKP’yi kendi kalelerinden alaşağı etmiştir.
HALK ARTIK BİRLİKTE YAŞAMA UMUDUNU YİTİRİYOR
7 Haziran’la kıyasladığımızda halkın siyasete olan güvenini ve inancını nasıl görüyorsunuz? Bu yaklaşım karşısındaki duruşu nasıl değerlendiriyorsunuz?
7 Haziran’da birçok kesimden ciddi rağbet ve destek gördük. Bu referandumun motivasyon ve şartlarını 7 Haziran ile kıyaslamamak lazım. Çözüm sürecinin şartları çok farklıydı. Halkımız 7 Haziran’dan sonra cendere altına alındı. 1 Kasım’a doğru gittiğimizde halkımızın tamamen siyasete olan inancını kaybettiğini görüyoruz. 16 Nisan’da halkımızın siyasete ve çözüme inancını yitirmiş. Şöyle de değerlendirebiliriz. Halkımızın bize yönelik eleştirilerini de dinledik, halk giderek birlikte yaşama umudunu yitiriyor. Bize neden mecliste çekilmediğimize yönelik ciddi bir baskı var ve bize yönelik çok sert eleştiriler var. Şu tespiti yapalım, siyaset kurumu sürekli umudu beslemek zorundadır. Evet, duygusal bir kopuş var ve bu sandıklara yansıdı. Bizim de hala demokratik siyasette ısrar etmemiz bize yönelik tepkileri de arttırıyor. HDP’nin ortaya çıkış felsefesi, şartlar ne kadar ağır olursa olsun, demokratik yöntemlerle sorunları çözme iradesini koyması gerekiyor. Birileri zaten bizi şeytanlaştırarak ısrarla siyaset zeminin uzaklaştırmak istedi. Biz de ısrarla buna karşı durduk, demokratik temelde sorunlarımızı çözebileceğimiz inancını ısrarla yaşatmaya çalıştık. Şu anda meclisin hiçbir yetkisi yok… Bütün bunlara rağmen umudun ve mücadelenin bitmediğini, bu işin o kadar kolay olmadığını göstermek istiyoruz.
ERDOĞAN’IN AÇIKLAMALARI ZORBALIKLA SEÇİM KAZANILDIĞININ İTİRAFIDIR
Erdoğan bu yüzdelik ile ne kadar bu sistemi sürdürür. Siz bu sistemin sürdürülebilir olduğunu düşünebiliyor musunuz?
Şu an ki mevcut yasa ile “Atı alan Üsküdar’da düştü” ki Üsküdar’da Hayır kazandı. Bu söylem demokratik bir tavır değil. Bu zorbalıkla nasıl seçim alındığının itirafıdır. Bu sistem düşük yapmış ve ölü doğmuştur, bu sistemin 2019’a göreceğine inanmıyorum. Bu yasalar geri çekilmelidir.. Bu yasalar en azından yüzde 70 mutabakatla geçmesi lazım. Bu ülke sadece AKP’lilerden oluşmuyor … Siz bu toplumun kabul etmediği bir sistemle yönetemezsiniz. Bu sistem uluslar arası anlamda da meşru görülmedi. Sistem tıkanmış ve çözülmeye mahkum… Gelinen noktada, mevcut durumda AKP-MHP koalisyonu yenilgiye uğradı. AKP kendi oyunu bile kurtaramadı, MHP ve BBP’nin oyu nerede? Mevcut durumun düzeltilmesi için iki yol. Birincisi Kopenhang kriterlerine geri dönülmesi, ikincisi ise Sayın Öcalan ile tekrar müzakere masasına oturulması. Bu şekilde mevcut sistemi demokratikleştirmek için adımlar atılmaz 2019 onlar için hayal olur.
YENİ ÇÖZÜM SÜRECİ İDDİALARI ALGI OPERASYONUDUR
Son günlerde ortaya atılan yeni çözüm süreci iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bir yandan Şengal’ı bombalayacaksınız, insanlık düşmanı IŞİD’e karşı savaşan Kürtlere savaş ilan edeceksiniz sonra çözüm diyeceksiniz. Sayın Barzani 5 milyon Kürdün temsilcisi buna saygı duyuyoruz ama Sayın Barzani’nin Kuzey Kürdistan’da saygınlıktan öte karşılığı nedir? Kuzeyli Kürtlerin sorunlarına ne kadar vakıftır. Arabulucu, kolaylaştırıcı olabilir ama gerçekçi olmak lazım. Sorunun tek muhatabı Sayın Öcalan oradayken, 6 milyon oy HDP mecliste iken başka muhatap aramak ham hayaldir. Silah PKK’nin elindeyken Sayın Barzani neyi nasıl durduracak? Bizde merak ediyoruz. Sayın Barzani arabulucu olabilir. Biz zaten parlamentodayız. AKP gerçekten samimiyse 6 milyon ay almış bir irade olarak biz oradayız. Biz el uzatma mesafesindeyiz. Şu koşullarda MHP ve Ergenekon ile ittifak yapmış bir AKP, Rojava’da Kürtleri arkadan vuruyor. Bunlardan çözüm beklemek, Kürt halkına haksızlık yapmak, halkımızı boş vaatlerle çözme politikasıdır. Sorunlar muhataplarıyla çözülür. AKP’nin bölge milletvekilleri ile yeniden bir umut yaratmaya çalışıyorlar. Bu bir algı operasyonudur.
Hal böyleyken çözümden söz edilmesi aptallıktır. Sayın Öcalan ve PKK faktörü görmezlikten gelinerek, 6 milyon oy almış HDP var iken HÜDA-PAR ile görüşmek boş ve kafa karıştırmaktan başka bir şey değil. Barış ve çözüm umudu Sayın Öcalan’dır, Dolmabahçe ve AB’ne geri dönsünler.
KAYYIMLAR MEHTER MARŞI TAKIMI KURUYOR
Van başta olmak üzere belediyelere atanan kayyumları ve uygulamalarına ilişkin neler söyleyeceksiniz?
Kayyum uygulamaları tamamen halkın kazanımlarını yok etmeye yöneliktir. Gürpınar ve Muradiye’de ücretsiz sağlık hizmeti veren sağlık ocaklarını dahi kapattılar. Kayyum Vali, bu uygulamaları devlet bütçesine katkı olarak değerlendirdi. Genel Sekreter 600 milyarlık cipe nasıl biniyor? Vali kayyım önce bunu bir incelesin. Halkımızın belediyeleri şu anda kayyum yönetiminde amaç dışı kullanıyor ve tamamen Kürt karşıtı politikalar üretiliyor, mehter marşı takımı kuruluyor, halk fırınları kapatılıyor. Kayyumlar kendinize güveniyorsanız bu ördüğünüz duvarlar neyin nesidir? 2 trilyona bu duvarları örmesi için ihaleleri kime verdiniz? Trilyonlarca para harcanıyor ama nereye gittiğini bilmiyoruz. Bu halk hakkını size helal etmiyor, etmeyecek. Kayyımlar önce çıkıp aldıkları maaşlarını açıklasınlar. Bir kayyımın aldığı maaş kaç tane asgari ücretlinin maaşına tekabül ediyor. Gelir gelmez AKP’nin yöneticilerinin çocukları belediyelerde nasıl işe yerleştirildi? Kayyımlar mı yönetiyor belediyeleri yoksa karanlık eller mi? Bizler kimin yönettiğini çok iyi biliyoruz. AKP bunların hesabını verecek.