Türkiye’de insan haklarının durumu, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi (İHK) Evrensel Periyodik İnceleme (UPR) Çalışma Grubu tarafından gözden geçirildi. BM Cenevre Ofisi’nde 28 Nisan’da başlayan ve 9 Mayıs’a kadar sürecek olan 49. BM Evrensel Periyodik İnceleme Çalışma Grubu oturumlarında, bugün Türkiye’deki insan hakları durumu ele alındı ve tartışıldı.
BM’ye üye 193 ülkenin temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen oturumlarda, 2020 yılında yapılan önceki UPR sürecinde Türkiye’ye sunulan tavsiyelerin ne ölçüde uygulandığı incelendi. Oturumlarda, Türkiye tarafından oturumlara sunulan resmi ulusal raporun yanı sıra, BM İnsan Hakları Konseyi’nin ülkeye dönük raporu ve sivil toplum kuruluşları tarafından hazırlanan alternatif raporlar da dikkate alındı.
DEVLETLERDEN HAK İHLALLERİ ELEŞTİRİSİ
Oturumlarda söz alan birçok ülkenin temsilcisi, Türkiye’de son yıllarda insan hakları alanında ciddi bir gerileme yaşandığını belirtti. Yapılan konuşmalarda özellikle yargı bağımsızlığına yönelik endişeler öne çıktı. Temsilciler, yargı sisteminin siyasi müdahalelere açık hale geldiğine ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine dikkat çekti. İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve toplanma hakkı konularında da yoğun eleştiriler dile getirildi. Oturumda, gazetecilere yönelik baskılar, barışçıl gösterilere müdahaleler ve muhalif siyasetçilere karşı açılan davalar insan hakları ihlallerinin sistematik bir parçası olarak değerlendirildi.
Ayrıca, birçok ülke temsilcisi, daha önce yapılan tavsiyelere rağmen Türkiye’nin terörle mücadele yasalarında herhangi bir iyileştirmeye gitmediğini ve bu yasaların muhalif görüşleri bastırmak amacıyla kullanıldığı yönünde eleştirilerde bulundu. Bu yasaların uluslararası insan hakları standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi çağrısında bulundu.
TÜRK HEYETİ ‘İHLAL YOK’ DEMEKLE YETİNDİ
Yapılan eleştirilere dönük oturumlarda savunma yapmak amacıyla söz alan Türk Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay başkanlığındaki Türk heyeti ise, eleştirilerin aksine ülkede yargı başta olmak üzere birçok alanda ciddi reformların yapıldığını iddia etti. Tutuklulara dönük işkence, kötü muamele ve tecrit başta olmak üzere birçok alanda yapılan eleştirilere cevap vermekte zorlanan Türk heyet üyeleri, hak ihlallerinin yaşanmadığını ve birçok uygulamanın evrensel hukuk kriterlerine uygun olduğunu savundu.
BM RAPORU: BİRÇOK ALANDA İHLALLER DEVAM EDİYOR
BM İnsan Hakları Konseyi uzmanları tarafından oturumlara sunulmak için hazırlanan raporda ise Türkiye’de yaşanan hak ihlallerine ayrıntılı olarak yer verildi. Raporda yer alan değerlendirmeler, Türkiye’nin insan hakları alanındaki taahhütlerini yerine getirme konusunda ciddi eksiklikler yaşandığını gösteriyor.
Raporda, yargı bağımsızlığı, ifade özgürlüğü, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü, cezaevi koşulları, ayrımcılıkla mücadele gibi benzeri birçok alanda hak ihlallerinin devam ettiğine dikkat çekildi.
GÖZALTI MERKEZLERİ: DARP, CİNSEL SALDIRI, İŞKENCE
Güvenlik güçleri ve istihbarat görevlileri tarafından, darp, cinsel saldırı ve taciz gibi işkence ve kötü muamele fiillerinin yanı sıra, bazı durumlar elektroşok ve sahte boğma gibi uygulamaların gözaltı merkezlerinde yaşandığına dikkat çekilen raporda, özellikle terörle mücadele operasyonları bağlamında bu tür vakaların yaygın bir şekilde yaşandığı ifade edildi. Tutukluların kendi seçtikleri doktorlar tarafından muayene edilme imkanlarının olmadığının belirtildiği raporda, tıbbi muayenelerin yüzeysel kaldığı ve işkence ile kötü muamelenin izlerinin yeterli bir şekilde belgelenmediği ifade edildi.
Terör yasalarının toplumsal muhalefeti bastırmak için kullanılmaya devam edildiğine dikkat çekilen raporda, “Siyasi muhalifler, gazeteciler, insan hakları savunucuları, siyasetçiler ve terör suçlamaları yöneltilen insanlar uzun süre iddianame olmaksızın tutuklu kalıyor” denildi.
TECRİT KABUL EDİLEMEZ
Önder Apo’nun içinde bulunduğu tecrit koşullarına da isim verilmeden değinilen raporda, uzun süreli tecrit uygulamalarının kabul edilemeyeceğine vurgu yapıldı. Cezaevi koşullarına dönük raporda şunlar ifade edildi: “Cezaevlerinin aşırı kalabalık olma sorunu devam ediyor. Tutuklular, yeterli sağlık hizmetine, içme suyuna, gıdaya, ısıtma ve havalandırma ve aydınlatma hizmetine erişemiyor. Siyasi mahkumlara yönelik uzun süreli tecrit uygulamaları ve cezaevi koşullarının ağırlaştırılması büyük bir endişe konusudur”.
AZINLIK HAKLARI TANINMALI
Türkiye’de azınlıklar dönük etnik, dini ve dilsel ayrımcılığın yaşanmaya devam ettiğine de vurgu yapılan raporda, Kürtler, Aleviler ve Romanlar gibi toplulukların kamu hizmetlerine, eğitime ve istihdam erişime dönük engellerin yaşandığı kaydedildi. Ülkedeki azınlıklara dönük ayrımcılığın ortada kaldırılması gerektiğinin ifade edildiği raporda, Türk devletine ayrımcılıkla mücadele eden etkili yasaları kabul etmesi ve azınlık toplulukların haklarının korunması ve kültürel haklarının kabul edilmesi önerildi.
KADINLAR TEHDİT ALTINDA
Türkiye’de kadınların cinsiyetlerinden kaynaklı ayrımcılığa ve hak ihlallerine uğramaya devam ettiğine de dikkat çekilen raporda, kadınlara dönük şiddet olaylarının yeterince soruşturulmadığı belirtildi. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin de eleştirildiği raporda, kadınları koruyan yasaların eksiklikleri işaret edildi.
Raporda ayrıca, çocukların, mültecilerin, yerinden edilmiş insanların karşı karşıya kaldığı insan hakları ihlallerinin yanı sıra, ülkede sosyal, kültürel ve eğitim alanındaki haksız ve eşitsiz uygulamalara dikkat çekildi.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Evrensel Periyodik İnceleme (UPR) Çalışma Grubu’nun 2025 Türkiye raporu önümüzdeki günlerde yayınlanacak.
2020’DE YAPILAN ÖNERİLER DİKKATE ALINMADI
Türkiye son olarak Ocak 2020’de Evrensel Periyodik İnceleme prosedüründen geçmişti. İtalya İnsan Hakları Federasyonu (FİDU), yayınladığı bir raporda Türkiye’nin 2020 incelemesinden sonraki 216 tavsiyeden sadece 6’sını tam olarak yerine getirdiğine dikkat çekmişti.