Soruşturma, dava ve tutuklama tehditleri altında yayınını sürdüren Özgür Gündem gazetesinin editörlerinden Ahmet Birsin, Gündem gazetesinin vazgeçmeyen geleneğini hatırlattı, "Bu gelenek durmaz" dedi. Türkiye'de artık gazeteciliğin yapılamaz hale geldiğinin altını çizen Birsin, tüm gazetecilere bir araya gelme ve basın özgürlüğüne sahip çıkma çağrısı yaptı.
Özgür Gündem gazetesi üzerindeki baskılar artmış durumda.
Sahada çalışan muhabirlere yönelik gözaltı uygulamaları, sorumlu yazı işleri müdürü ve eş genel yayın yönetmenleri hakkında açılan soruşturma ve davalar ile tutuklama tehditleri, dağıtımcılara yönelik tehditler, tazminat davaları birbirini takip ediyor. Bunlara ek olarak da Başbakanlık, Gündem gazetesinin çalışanlarına verdiği sarı basın kartlarını iptal etti.
Gazetenin çalışanları, bu kuşatma ile nasıl baş edecek? Bu konuda meslektaşlarından, meslek örgütlerinden neler bekliyor?
Bu sorulara Özgür Gündem gazetesinin editörlerinden Ahmet Birsin yanıt verdi.
Birsin'in verdiği bilgiye göre, takipsizlikle sona eren soruşturmaların dışında gazete hakkında açılan soruşturmaların sayısı 100'ü geçmiş durumda.
HER HABERE SORUŞTURMA
Birsin, yaşadıkları soruşturma bombardımanını "Son günlerde hemen hemen her habere soruşturma açıldı" şeklinde anlatıyor.
Açılan bazı davalarda da cezalar gelmeye başlamış. Örneğin sorumlu yazı işleri müdürü hakkında verilen 1.5'ar yıllık iki hapis cezası Yargıtay'da.
Birsin, "Muhtemelen o iki ceza da onaylanır. Eş genel yayın yönetmenleri hakkında açılan bazı davalarda verilen cezalar ise ertelendi" diyor.
Soruşturmaların dışında Turkuaz grubuna “havuz medya" denildiği için açılan tazminat davası gibi davalar da var.
Daha çok Kürt kentlerinde yaşananlarla ilgili haberler soruşturma konusu.
Birsin, karşılaştıkları suçlamalara ilişkin şunları söylüyor: "Sadece örgüt propagandası yapmak suçlaması ile karşılaşmıyoruz. Cumhurbaşkanlığı'na hakaret, orduya, güvenlik güçlerine hakaret, yalan bilgi vermek, olayları ön plana çıkarmak gibi suçlamalar karşımıza çıkartılıyor."
Yalan bilgi vermek suçlaması ilginç. Bu suçlama devletin silahlı güçlerinin işlediği suçları açığa çıkaran haberlerle ilgili olarak getiriliyor.
Gazeteci Birsin, şu örneği veriyor: "Örneğin, bir kişi öldürüldüğünde, valilik çatışma çıktığını açıklıyor. Ancak olayın görgü tanıkları ve ailesi başka bir şey söylüyor ve infaza işaret ediyor. Bunu belgeleri ile haberleştirdiğimizde ise karşımıza yine soruşturma çıkıyor."
301. MADDEYİ İHLAL SUÇLAMASI
Gazete en çok Terörle Mücadele Yasası'nın yanı sıra sıkça karşılaşılan TCK'nın 301. maddesini ihlal etmekle suçlanıyor.
Yazı işlerinin müdürünün bir günde 10'dan fazla soruşturmadan dolayı ifade verdiği günlerin sayısı giderek artıyor. Yazıişleri müdürünün yanı sıra eş genel yayın yönetmenleri de ifade için sıkça adliyeye çağrılıyor.
Ahmet Birsin, tazminat davalarının da sıkça açıldığını belirterek ekliyor: "Örneğin ekoloji haberinde Cengiz Holding'in ismi geçiyorsa, hemen tazminat davası açılıyor. Çevre Bakanlığı devreye giriyor, o da dava açıyor."
DAĞITIMCILAR DA HEDEFTE
Dağıtımcılar da hem polisin hem de AKP ve MHP'lilerin hedefinde. Dağıtımcıların en çok duyduğu şey; "Bir daha bu gazeteci dağıtırsan ölürsün" oluyor. Adana'da 2 yıl önce katledilen Kadri Bağdu'yu anımsatan Birsin, "Milliyetçi linç baskısını sahada dağıtımcılara hissettiriyorlar" diyor.
Özgür Gündem gazetesinin editörlerinden Ahmet Birsin'in tüm bu baskılar için yorumu şöyle: “Gazeteciliği yapabilmenin koşullarını ortadan kaldırıyor. İşiniz gücünüz artık adliyenin önünde durmak olacak. Artık ülkede eleştiri, hakaret olarak kabul ediliyor. Gazeteciliğin koşulları kaldırılıyor, biat isteniyor."
90'larla karşılaştırıldığında Özgür Gündem bakımından durum ne?
Birsin, öldürülen ve hala cenazesi bile bulunmayan gazetenin çalışanlarını hatırlatıyor, mezarsız bırakılan Nazım Babaoğlu'nun ismini anıyor ve ekliyor: "O dönemde, habere giderken öldürülüyorduk. Cenazesini bulamadığımız arkadaşlarımız var. Dağıtımcılardan yayın yönetmenlerimize kadar birçok çalışanımız katledildi."
Bugün yaşanan baskı için ise "görünmeyen bir baskı mekanizması" tanımlamasını yapıyor, "Şimdi diyecekler ki, kimseyi içeriye attık mı? Ama öyle değil. En ufak bir habere ikinci gün dava açılıyor. Sahadaki muhabirlerimiz sık sık gözaltına alınıyor" diyor.
'GAZETECİLİĞİMİZİ DEVAM ETTİRECEĞİZ'
Bu baskılara karşı ne yapacaklar?
Birsin, Özgür Gündem gazetesinin daha önce karşılaştığı baskıları hatırlatıyor ve ekliyor: "Özgür Gündem'in bir geleneği var. Önümüzdeki günlerde daha farklı yönelimleri de olabilir. KCK soykırım operasyonlarında yaptıkları gibi gelip tüm çalışanları gözaltına alabilirler. Bunlara da hazırız. Kayyum da atayabilirler. Ama biz gazeteciliğimizi de her şekilde devam edeceğiz. Bu gelenek durmaz."
Birsin, gazeteciler bugün daha çok bir araya geldikleri için umutlu. Haber Nöbeti örneğini veren Birsin, şunları söylüyor: "Gündem'e yönelik baskıları Türkiye'nin gazetecileri olarak karşılamak bakımından gazeteci dostlarımızın da önerileri oldu. Örneğin eş genel yayın yönetmenliğini yapabiliriz dediler. Böyle bir konu gazetenin gündeminde. Bizler gazeteciler olarak haberlerimizi savunmak zorundayız. Bir toplumun özgürleşmesinin basının özgürleşmesi ile doğrudan bağı var. Türkiye'de gazetecilik yapılmıyor. Bu durumu tüm gazeteciler görüyor. Dolayısıyla Gündem gazetesinin etrafında büyük bir dayanışma ve birlik oluşturulacağını düşünüyoruz. Biz gazeteciler susarsak bütün toplum susacak."