Bir Nörologun gözünden açlık grevleri

Bir Nörologun gözünden açlık grevleri

1996 ve 2000 yıllarındaki açlık grevleri ve ölüm oruçlarındaki tutsakları tedavi eden Nöroloji Uzmanı Dr. Emel Gökmen, açlık grevlerinde 40’lı günlerden itibaren sinir sisteminde zayıflamayla birlikte vücutta da ardı ardına kayıpların başladıðına dikkat çekti. Yaşamsal fonksiyonlar için B1 vitamininin alınmasının şart olduðunu söyleyen Gökmen, “bunun grevcilere kasıtlı olarak verilmemesi suçtur” dedi.

Açlık grevleri kritik eşiði aştı. Kritik eşiðin aşılması demek, açlık grevcilerin saðlıðında geri dönülmeyecek arızalar ortaya çıkmasının kaçınılmaz hale gelmesi demek. Açlık grevi sürdürülürken nelere dikkat edilmeli, açlık grevi sonrası kalıcı saðlık sorunları olmaması için neler yapılmalı. IMC TV’den Hüseyin Kalkan bütün bunları konunun uzmanı ve bu konuda tez çalışması olan Nöroloji uzmanı Dr. Emel Gökmen ile konuştu.

1996 ve 2000 yılında gerçekleşen açlık grevinin ardından tutsakları tedavi eden Dr. Emel Gökmen, B1 vitaminin kullanılmasının önemine ve Wernicke - Korsakoff hastalıðına ilişkin ayrıntılara dikkat çekti.

Açlık grevinde kritik aşama kaçıncı günde başlar?

Bu durum açlık grevlerinin nasıl yapıldıðıyla ilişkili. 2000’li yıllara kadar 96 yılında ülkemizde kitlesel açlık grevi olmuştu. Açlık grevinde grevciler su, tuz ve şeker alıyorlar. Bu genelde dünyadaki standart açlık grevi tarzı. Özellikle politik tutukluların yaptıðı açlık grevi bu şekilde. 96’da böyle oldu. 2000’de farklı oldu. O dönem 96’daki benim bilimsel çalışmalarım, 96 ölüm oruççuları Bayrampaşa’da çok yakın takip ettim. O insanları tedavi etmeye çalışırken, çünkü bilinen literatürde tıbbi dokümantasyon yeterliliði yoktu. Bütün o verileri tez çalışması olarak dokümantasyonda bulundum. Bu çalışmalarla B1’in önemi ortaya çıktı. 2000 yılında gerçekleşen kitlesel açlık grevinde B1 vitamini kullanıldı. B1’in kullanıldıðında ve kullanılmadıðındaki tablo farklı.

B1 vitamini kullanılmazsa ortaya çıkacak saðlık sorunları nelerdir?

Şu anki veriler B1 kullanılmadıðı, kimi cezaevlerinde kısmen kullanıldıðı hatta bu vitaminin verilmediði de söyleniyor. TTB de cezaevlerindeki hekimlerle iletişime geçmeye çalışıyor, birçok kanaldan bu konuda bilgi edinilmeye çalışılıyor, çok net bilgi yok ama genel bilgi, B1 sıkıntısı var. Bir anlamda 96’ya benzer bir açlık grevi yaşıyoruz. Bu noktadan B1’in önemini vurgulamak istiyorum. B1 vitamini kullanılmadıðı zaman açlık grevci şu, şeker, tuz aldıðında grev devam ediyor. Ýnsan kolay ölmüyor, açlıktan da ölmüyor. Öyle bir şey ki, metabolizma kendini küçülterek, dayanıyor. 300’lü günleri gördük 2000’li yıllarda. Açlıktan insan ölmüyor, neden ölüyor? Araya giren problemlerden ölüyor. Çünkü bizim atalarımız, ilkel toplumlarda aylarca açlık, kıtlık yaşadıðı için bizim genlerimizde o bilgi var. Biz açlıkla karşılaştıðımızda metabolizma kendini küçülterek dayanıyor. Peki araya girenler ne oluyor? 84’ün ve 96’lı yıllarında açlık grevinde yaşamını yitirenlerin otopsi raporları var. Ölüm nedenlerinin en büyük etkeni “akciðer enfeksiyonu”. Neden oluyor? Bu açlık grevlerinde B1 vitamini kullanılmamıştı. 40’lı günlerle birlikte sinir sistemi zayıflıyor. Nasıl etler inceliyor, kas, kemik azalıyor, deri buruşuyor, zayıflık başlarsa sinir sisteminde de zafiyet başlıyor. Sinir sisteminde zayıflık başladıðı anda ise özellikle duyularımız, algılarımız olan ışık, ses, koku hassasiyeti başlıyor. Bunlarla birlikte önüne geçilemeyen bulantılar görülüyor. Bununla birlikte art arda önüne geçilemeyen kusmalar yaşanıyor. Zaten baðışıklık sistemi zayıfladıðı, vücutta protein kaybı yaşandıðı için ardından akciðer enfeksiyonu oluyor ve ölümler böyle gerçekleşiyor. Bu 60’lı günler, 70’li günlere de gider. Diyarbakır’da Metris’te oldu, 96’da böyle oldu.

Elimizde net bir bilgi olmadıðı için cezaevlerinin şu anki durumunu da 96’da yaşandıðı gibi varsayıyoruz. 96 açlık grevine katılanların hepsini kaçıncı gün hangi durumu yaşadılar tek tek kaydettiðim için bu etkileri söyleyebiliyorum. Ancak kişiye göre deðişiyor. Mesela 60. günde olup hala ayakta olup hiçbir sıkıntısı olmayan da olabiliyor.

B1 vitamini alındıðı takdirde açlık grevlerinin seyri nasıl oluyor?

B1 metabolizmayı beslemiyor, açlıða dayanıklılık da geliştirmiyor, besleyici bir özelliði yok ama sinir sisteminin ilacı. Sinir sistemini koruyor. Sinir sistemi için B1, B6 ve B12 gerekli. Bunlar koruyor. Sinir sistemini koruduðu için duyu hassasiyetleri gelişmiyor. Bu durumda metabolizma var olan deposunu az az kullanarak idare ediyor, 100., 200. günlere kadar gidiyor. Açlıða dayanmayı arttırıyor ama besleyerek deðil, araya giren problemleri engelliyor. Grev süreci böyle. Bu çok tartışılır bir süreç. 2000’li yıllarda ben B1 kullanılmasında ısrar ettim. Bana söylediler, B1 kullandık, ölümler olmuyor, ölümler olmadıðı için de ses getirmiyor. Bu politik bir şey, benim asıl önemsediðim açlık sonlandırmak.

B1 ilerleyen aşamalarda kullanılsa da faydalı olur mu?

Açlık grevinde olanlar hangi aşamada olursa olsun B1 vitamini alabilir. Bunun faydası olacaktır. Risk almaz, birçok şeyi de düzeltir. Sinir sistemi kendi toplayıp etkisini gösterebilir. Yine bir deneyim yok, bu bir varsayım. Ancak bu kadar uzun süre açlık greviyle çalışıp, bu kadar çok hastayı izledikten sonraki düşüncem bu. Kullanılırsa sorun olmaz. B1 vitamini alınca sinir sistemi kendini toplayacak, toplayınca da bu problemler olmayacak, ölümler de azalacak. Ýkincisi; asıl önemli olan açlık grevinin sonlandırılması. Açlık grevi bütün dünya siyasi literatüründe farklı şekillerde sonlandırıldı. En güzeli karşılıklı anlaşma ve taleplerin kabulü. Türkiye siyasi geleneðine baktıðımızda, taleplerin kabulü ve böyle sonlanmalar pek olmamaya başladı. Anlaşma olabilir, zorla besleme olabilir, zorla müdahale olabilir ya da 2000’li yıllardaki gibi operasyon tarzı olabilir. Bu çok çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Hekim bilmiyor olabilir. Tıbbi olarak belki saðır sultan duydu, yayınlar çıktı ama tıp eðitiminde yok bu. 96 yılında cezaevi hekimine B1’in önemini söylemiştim, açlık grevi sonlandırıldı. Açlık grevcilerine B1’siz kesinlikle şekerli serum takılmaması gerektiðini söylemiştim. Bütün hepsinin kolunda yüzde 20 şekerli serumla geldiler cezaevinden hastaneye.

Açlık grevi sonlandırıldıðında, yapılan bu yanlış müdahale nasıl bir sonuç ortaya çıkıyor? Wernicke Korkasoff hastalıðı ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?

Açlık grevinin sonucunda o çok bilinen ama bilinmeyen Wernicke - Korsakoff hastalıðı ile ilgili yanlış bilgiler var. Açlık grevi yaparsan bu hastalık oluşur gibi bir kanı var. Doðru deðil, açlık grevi yaparken B1 alırsan, istedikleri kadar zorla beslesinler, müdahale etsinler bu hastalık olmaz. Çünkü bu hastalıðın nedeninde şu yatıyor. Açlık greviyle birlikte vücuttaki her şeyin deposu boşaldıðı gibi B1’in deposu da boşalıyor. B1 vitaminin çok tipik bir özelliði var. Beyin saf şeker kullanır, vücut gibi deðildir yaðı yakamaz. Şekerin dönüşümünde B1 çok önemli bir vitamin. Açlıkla birlikte vücut kendi yaðıyla kavruluyor. Açlıðı sonlandırdınız, taktınız şekerli serumu. Birden şeker yüklediniz. O şeker beyne direk zarar veriyor ve beynin belirli bölgelerine zarar veriyor. Özellikle Beyin sapı dediðimiz denge, konuşma, vücut dengesi dediðimiz bu Wernicke kısmı oluyor. Bu şekilde belki dengesiz yürürsün vs. ama idare edersin hayatını. Korsakoff kısmı olduðunda bu çok tehlikeli bir durum işte o zaman hayatı bitiriyor bence. Korsakoff olduðunda zihinin bütünü etkilenmese bile kaydedemiyorsunuz. Hafıza bölümü etkileniyor. Bu durumda yaşayamıyorsunuz, üretemiyorsunuz. Bir konuşmaya başladıðınızda cümlenin sonunu getiremez, gazete okuyamaz, telefonla konuşamaz, bir film seyredemez, anlatamazsın, bir şey planlayamaz. 1996 yılından bu durumda olan insanlar var ve halen ailelerinin bakımlarına muhtaçlar. Kendi başına yaşamlarını idame edemiyor.

Ancak B1 vitaminiyle ilgili cezaevlerinde ciddi sıkıntılar var. Kimi yerlerde verilmiyor...

Şu anda tekrar 1996’yı yaşıyoruz. Bu dönemi tekrar yaşadıðımıza çok saşkınım. Bütün dünya tıp ve siyasi literatürüne göre B1 kullanımının şart olduðu görülüyor. Bu kadar net bilimsel veriler varken, tekrar aynı süreç yaşatılıyor. Ben adım kadar eminim. B1 kullanırsanız Wernicke - Korsakoff olmazsınız, kullanmazsanız Wernicke - Korsakoff olma potansiyelini taşıyorsunuz. Olursanız da kendini yok ediyorsunuz. Devletin yapmadıðını kendinize yapıyorsunuz, düşüncenizi, kendinizi yok ediyorsunuz. Bir grev direnişse ben bunun yolunu söylüyorum. Kendinizi yok etmemek için yapacaðınız tek şey var B1 almak. B1 tıp literatürüne geçti, toplumsal kabul oldu. Kimse B1 ile besleniyorlar diyemez.

B1 vitaminin açlık grevcilerine kasıtlı olarak verilmemesi ise suçtur. B1 vitamini Türkiye’de satılmıyor. Bunun yerine B6 ya da B 12 vitaminleri kullanılabilir. Grevci kendisi B1 kullanmama kararı verebilir. Ama bilinçli olarak karar vermelidir. Bilinçli olarak kullanmadıðı zaman başına gelecekler konusunda bilgilendirilmelidir. Bu bilgilere ulaşan aileler açlık grevine katılanlara aktarsınlar. Bu bilgi paylaşılsın. B1 kullanmazsanız ölümünüzü hızlandırıyorsunuz, direnişi kısaltıyorsunuz. Ölmediðiniz takdirde ise sonlandırıldıðında risk alıyorsunuz. Bir şekilde size şekerli su takıldıðı anda Korsakoff olmanız kaçınılmaz gibi.

Adalet Bakanlıðı vermeyebilir, doktor bilerek bilmeyerek buna ortak olabilir. Bu alanlarda aksama olabilir o nedenle benim mesajım daha çok açlık grevi eylemcilerine. Kendinizi her olasılıða karşı garantiye alın. Günde bir vitamin almak sizin yaşamınızın garantisidir. Almayaların bilinçlenmesi gerekiyor. Ailelerin, açlık grevcilerle görüşenlerin bu durumu anlatması gerekiyor. Bedende bir şey yok ama çocuk gibi. Yaşıyor ama birkaç saat bile onlarla aynı ortamı paylaşmak çok acı verici. Bunu anne yürekleri kaldırmaz. Bu nedenle açlık grevine katılanların mutlaka çok iyi bilgilendirilmesi gerekiyor.

Basına da büyük rol düşüyor. B1 kullanılması için bir toplumsal baskıya ihtiyaç var.

Cezaevi koşullarında tutsaklar B1 vitamininin dışında nelere dikkat etmeli bu süreçte?

‘96 açlık grevcilerinin hepsini dinledim, gözlemlemeye çalıştım. Ellerinden geleni yapıyorlar, açlık grevindekileri temiz tutmaya, temiz suyla beslemeye, sessiz ortamda tutmaya çalışıyorlar. Ama şu andaki cezaevi koşulları 96’ların gerisinde. Mümkün olduðu kadar temiz su vermek, bilinci kapanırsa yataðını yere alma, daha düz, tek çarşaf üzerinde yatırmak gibi cezaevi koşullarında ne yapılabilirse bunlar şartlar el verdiðince yapılmalı. Ancak bazı cezaevlerinde şeker, su falan bile verilmiyor maalesef. Tek ya da birleşik bir cezaevi yok, açlık grevleri çok yaygın. Daha önceki açlık grevlerinde merkezi açlık grevleri vardı. Şimdi çok yaygın olduðu için net verilere ulaşmak da zor. Söyleyebileceðim şu andan itibaren B1 kullanmak yeterli olur. Kötüleşmiş, sona doðru gitmeye başlamışlarda geri döndürür mü bilemem, ama halsiz ayakta olanlarda koruyucu olur diye düşünüyorum.