Beştaş: DGM'leri arar hale geldik!
Siyasi soykırım operasyonunun birinci yıldönümünde konuşan tutuklu HDPli milletvekillerinin avukatı Mesut Beştaş, AKP rejimi altında artık DGM'leri arar hale geldiklerini belirtti.
Siyasi soykırım operasyonunun birinci yıldönümünde konuşan tutuklu HDPli milletvekillerinin avukatı Mesut Beştaş, AKP rejimi altında artık DGM'leri arar hale geldiklerini belirtti.
Meclis'in 3. büyük partisi HDP’nin eşbaşkanları ve milletvekillerine dönük 4 Kasım’da başlatılan siyasi soykırım operasyonu birinci yılında.
AKP’nin iktidarını yerinden sarsan ve halkların umudu olan Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik 4 Kasım 2016’da gerçekleştirilen siyasi darbenin birinci yılı geride kaldı. Bugüne kadar 44 HDP milletvekili gözaltına alındı, 15 milletvekili tutuklandı. Besime Konca, Meral Danış Beştaş, Nihat Akdoğan, Ayhan Bilgen ve Leyla Birlik bir dönem tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilirken, cezaevlerinde aralarında HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve eski Eşbaşkan Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu 9 milletvekili rehin tutuluyor. HDP’li vekillere, siyasi faaliyetlerinden dolayı açılan soruşturmalarda yargılamalar ağır aksak sürerken, bugüne kadar Figen Yüksekdağ, Nursel Aydoğan, Tuğba Hezer, Faysal Sarıyıldız ve Besime Konca’nın milletvekilliği düşürüldü. Milletvekillerinin bir kısmının avukatlığını üstlenen ve dosyalarla yakından ilgilenen avukat Mesut Beştaş, hukuki süreci değerlendirdi.
7 HAZİRAN’IN BEDELİ
Öncelikle HDP’lilerin neden tutuklandığıyla başlamak gerektiğini söyleyen Beştaş, tutuklananların sadece vekil olmadığını, bu süreçte DBP ve HDP’li olan herkesin tutuklandığına dikkat çekti. Memlekette neredeyse tutuklanmayan HDP yöneticisi ve başkanının kalmadığına işaret eden Beştaş, “6 bin üzerinde oy almış ve Kürt sorunu konusunda politika üreten, gerçekten memlekette demokrasiden yana bir siyasi parti olan HDP’ye, 7 Haziran seçimlerinde kazandığı başarının bedeli ödetilmeye çalışıyor” dedi.
YARGILANAN HDP DÜŞÜNCESİDİR
Milletvekillerin tutuklanma sebeplerine değinen Beştaş, vekillerin tutuklanmasına neden olan bir fiilin olmadığına dikkat çekti. Vekillerin, siyaset yaptıkları ve konuştukları için yargılandığını dile getiren Beştaş, “HDP milletvekilleri şahsında sözler, konuşmalar yargılanıyor. İlk yazılı kutsal kitaptan başlayarak ‘önce söz’ deniliyordu. Tanrısal bir özelliği olan sözün bugün Türk mahkemelerinde yargılanma konusu edilmesiyle karşı karşıyayız. Yargılanan sözlerle birlikte düşüncelerdir. En önceliklisi de yargılanan HDP düşüncesinin başarısıdır” diye konuştu.
HUKUK AYAKLAR ALTINDA
Hukuk tanımayan AKP Genel Başkanı Erdoğan tarafından HDP’li vekillerin hedef haline getirilerek cezalandırıldığının altını çizen Beştaş, evrensel hukuk ilkelerine bakıldığında yapılanların hukuki olmadığını, Türk Ceza Kanunu’nun 77. maddesine bakıldığında sistematik bir şekilde HDP’lilerin siyasal görüşünün tasfiye edilmek istendiğini vurguladı. 77. madde kapsamında insanlığa karşı suç konusu olduğunu ve bu suçun örgütlü bir şekilde işlendiğini dile getiren Beştaş, iktidar-yargı etkileşimini şöyle özetledi: “Genel olarak mahkemelerdeki hakim ve savcıların tutumları hep karşıtlık üzerinden oluyor. İktidar partisi hakim ve savcıları etkilemek açısından kesintisiz açıklamalarda bulunuyor. Bu açıklamalarla yetinmiyor ne zaman karar verileceği konusunda dahi kimi mesajlar verilebiliyor. İktidar partisi gayet açık ve net bir şekilde bir tasfiye anlayışı içinde hareket ediyor. Böyle olunca sistematik olarak siyasal görüşlerinden dolayı insanlar özgürlüklerinden mahrum bırakılıyor.”
VEKİLLİKLER DÜŞÜRÜLSÜN DİYE
Beştaş, HDP’li vekillerin bağımsız ve evrensel bir hukukta yargılanması durumunda onları yargılayan hakim ve savcıların “insanlık suçu” işlemiş olacağının ortaya çıkacağının altını çizdi. Mahkemelerin, vekillere ve HDP’li yöneticilere yaklaşımına işaret eden Beştaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mahkemelerin vekillere olağan bir yaklaşımını göremiyoruz. Normalde asliye ve ağır ceza mahkemelerinde yürütülen yargılamalarda eğer tutuklu yoksa çok uzun süreli duruşmalar arası süre uzun oluyor, ayları alıyor. Fakat HDP’lilere gelince bu süre çok kısaltılıyor. Olağandan çok kısa bir süre tutuluyor. Bir an önce ceza verilsin, aynı zamanda ceza bir an önce kesinleşsin ve milletvekilliği düşsün, bu amaca hizmet ediliyor. Tutuklularda ise tam tersi bir yaklaşım sergileniyor. Normalde kanuna göre tutuklu olan bir şahsın duruşmasını bir aydan fazla atamazsınız. Fakat bir aydan az duruşması atılan HDP vekili yok. Dolasıyla bu davalardaki hakim ve savcılara baktığımda ayrımcı bir yargılama tabii tutulduklarını söylemek güç olmayacaktır.”
DEMİRTAŞ İÇİN VERİ YOK
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın rehin tutulduğu davada bilinçli bir şekilde mahkemeye çıkarılmadığına dikkat çeken Beştaş, Demirtaş’ın şimdiye kadar mahkeme çıkarılmaması ve duruşma gününün belli olmamasının temel nedeninin siyaseten tasfiye etme girişimi olduğu değerlendirmesi yaptı. Demirtaş’ı tasfiye etme girişiminde mahkemenin elinde yeteri kadar veri olmadığını, bu verilerin yerini tutacak bir algı oluşturulmak istendiğinin altını çizen Beştaş, mahkemenin yargılamayı sürece yayarak bu durumu meşrulaştırmaya çalıştığını ifade etti. Demirtaş’ın yargısız bir şekilde bir yıldır tutuklu olmasına işaret eden Beştaş, “Bu korkunç bir şey. Bu durum 1980’li yıllarda istisnai bir husus iken şimdi genel bir uygulama haline gelmiş olması aslında içinde bulunduğumuz sürecin yargılamalar itibari ile sıkıyönetim mahkemelerini aşan noktada insan hakları ihlal ettiklerini gösteriyor” diye konuştu.
AYM KARARINI UYGULAYAMIYOR
HDP’li vekillerin tutukluluk durumuna ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan başvuruları değerlendiren Beştaş, şunları söyledi: “Anayasa Mahkemesi, çok kısa bir süre içerisinde tarafların savunmalarını alıp hemen karar vermeliydi. Mahkemeler gibi Anayasa Mahkemesi de kişiye göre muamele gösteriyor. Mesela Balbay davası bir yıl kadar sürdü. Balbay ve diğer vekillerle ilgili verilen kararlarda milletvekillerinin tutuklu yargılanamayacağına karar verildi. Böyle bir karar verildikten sonra azami 15 gün içerisinde tutuklu olan vekiller tahliye edildi. Bu ne demekti, birincisi için bir yıl beklediler karar vermek için. Diğer vekiller için içtihat oluştu. Örnek oluştuğu için ayrıca sıfırdan bir yargılamaya ihtiyaç yoktur. Hepsine karar verdiler. Normalde HDP milletvekilleri için de aynı çerçevede çok kısa sürede tarafların savunmaları alınıp hemen karar vermeleri gerekiyordu. Çünkü ortada hazır Anayasa Mahkemesi’nin sahiplenmiş olduğu hukuk ilkeleri var. Ama yapmadılar. Çünkü Anayasa Mahkemesi’nin iki üyesi örgüt üyeliğiyle yargılanıyor şuan hali hazırda. Şuan itibari ile Türkiye’de hiçbir Anayasa Mahkemesi üyesinin iktidarın istemediği bir karar vermesi durumunda yargılanmayacağına dair güvencesi yok. Tek başına bir problem. Anayasa Mahkemesi bütün ilkelerini ortaya koymasına rağmen böyle bir dosyada karar vermemesi ayrıca bir problemdir.”
DGM’LERİ ARAR HALE GELDİK
Avukatlık mesleğinde 20 yılını geride bıraktığını anımsatan Beştaş, şunları ifade etti: “90’lı yıllarda avukatlık yapmaya başladım. Çok sıkıntılı süreçler yaşandı hukuk açısından. Şu an Türk hukuk sistemi içerisinde bulunduğu, özellikle uygulayıcıların tutum ve davranışları itibari ile ben bu süreçteki olumsuzluk kadar olumsuz bir süreç görmedim. Devlet Güvenlik Mahkemelerini arıyoruz. Belki kaldırılmasında emeğimiz geçmiştir. Ama o mahkemeleri kaldırılmasında mücadele vererek yanlış mı yaptık diye kendimize soracak hale geldik. Böyle bir hukuk sistemi ile karşı karşıyız” diye konuştu.