Berlin'de 'tecrit ve İmralı direnişi' paneli

Berlin'deki panelde, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecrit ve İmralı direnişi konuşuldu. 

Almanya'nın başkenti Berlin'de 'Özgürlüğe adanmış bir yaşam ve İmralı direnişi ’ başlıklı bir panel düzenlendi.

Açlık grevi eylemcileri de panele katıldı.

Eylemciler adına Meryem Daye, panelistleri ve misafirleri selamlayan bir konuşma yaptı. Meryem Daye, "Önder Öcalan için sadece tecridin kaldırılması değil; onun özgürlüğü için sonuna kadar direneceğiz" dedi.

Panele Afrika Ulusal Meclisi Sözcüsü Solomon Lecesa Tsenoli, Öcalan'ın avukatlarından ve HDP Milletvekili Ebru Günay ve Avrupa Kadın Hareketi Temsilcisi Fidan Yıldırım katıldı.

Afrika Ulusal Meclisi Sözcüsü Solomon Lecesa Tsenoli, "Öcalan’ın özgürlüğü Kürdistan ve Ortadoğu için önemli, Öcalan ve Kürt halkı özgür olmadan bizim özgürlüğümüzün de anlamı olamaz" diye konuştu.

Ortalama 150 kişinin dinleyici olduğu panelde şu değerlendirmeler yapıldı:

TSENOLİ: 

Solomon Lecesa Tsenoli: 

"Mandela'nın tecrübelerini sizinle paylaşmak için ve sizinle dayanışmak için buradayım. Afrika’nın yanı sıra Kolombiya, İrlanda, Galler, İskoçya gibi örneklerden de çıkarılabilecek deneyimler vardır. Kürt halkının ve Öcalan’ın özgürlüğü olmadan demokrat ve ilerici insanların özgürlüğünün de anlamı olamaz.

Aparteid rejimi Mandela ile müzakere yapmak istediğinde Mandela bunu reddetti, 'bir esir barış görüşmesi yapamaz, arkadaşlarımın da bu sürece katılması gerekir' dedi.

Türkiye ve Öcalan arasındaki süreçte de benzer durumların yaşandı. Önder ile hareketi ve halkı birbirinden koparmak istediler. Ama bunu boşa çıkarmanın yolu toplumdan kaynaklanan güçlü direniştir. Kitlesel direniş, zamanında ve etkili reflekslerin gösterilmesi sonuç alıcı olur.

Mandela da yazı ve fikirlerini farklı yollardan dışarıya çıkarabildi ama bu fikirler kitlelerde hayat buldu ve desteklendi.

Öcalan’ın özgürlüğü ve Kürt halkının barış mücadelesine daha fazla katkı yapmak isteyecek çok insanımız olacaktır. Kürtlerin de bulundukları her yerde başta elçiliklerimiz olmak üzere kurumlarımızla ilişkilenmeleri aramızdaki diyaloğu ve ortak mücadeleyi geliştirecektir."

GÜNAY: ÖCALAN KADIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ, ONLAR TECAVÜZÜ SAVUNUYOR

Ebru Günay:

"Açlık grevinde direnen insanlarımızı içtenlikle selamlıyorum.

Özgürlük mücadelelerinde direnen insanların tarihi, hele zindan tarihleri birbirlerine benziyor. Karşılaştıkları zorluklar ve haksızlıklar da birbirine çok benziyor. Bu açıdan baktığımızda 1999'dan bu yana İmralı adasında muazzam bir tarih yaşanıyor ve bunu anlatmak kolay değildir. Neyi söylersek söyleyelim, neyi anlatırsak anlatalım, bir tarafı eksik kalıyor.

Şunu bir kere daha hatırlatmakta yarar görüyorum ki Sayın Öcalan yakalandığında uluslararası güçler içindeydi. ABD'den İsrail'e, Rusya’ya ve Avrupa ülkelerine kadar. Sayın Öcalan da 'beni Türkiye’ye verenler Türkiye’ye sadece gardiyanlık görevini verdiler' dedi.

AİHM’ in, CPT’nin, AP’nin vb. tavrını bundan soyut değerlendirmemek gerekir. Onlar hâlâ '98'deki konsensus ile hareket ediyor. CPT birkaç kez İmralı’ya geldi ama daha sonra gerek görmedi. Hukukla falan izah edilecek yanı yok, tamamen siyasi kararlar alınıyor. İmralı adasının kendisi bile komplonun devamıdır, dedi Sayın Öcalan.

Kendi felsefesini kadın özgürlüğü üzerine inşa eden bir lider ve onun karşısında tecavüzlerle dolu bir sistem var. Ortadoğu’nun ortasında DAİŞ Êzidî kadınlara saldırıyor ve köle pazarlarında satıyor, bu Sayın Öcalan’ın felsefesine karşı geliştirilmiş bir hamleydi. 

Mandela ile Sayın Öcalan arasındaki benzerlik ve farklara gelince; Mandela da kaldığı adada uzun süre yalnız kaldı ama gündüzleri arkadaşlarıyla birlikte olabiliyordu. Bir farklılık da, Mandela taş ocaklarında çalıştırılıyordu. Mandela avukat görüşü konusunda herhangi bir engelle karşılaşmadı.

Ama Öcalan 2009 yılına kadar İmralı adasının tek mahpusuydu. Avukatlarıyla 2010 yılından beri görüştürülmüyor.

Farklılıklar ve benzerlikler var. Aparteid rejimi ile Türkiye rejiminin benzerlikleri çok fazladır."

YILDIRIM: ÖCALAN EMPERYALİZMİN HEDEFİNDE

Fidan Yıldırım:

"Neden bu kadar Öcalan’a saldırıyorlar? Neden ondan korkuyorlar? Kapitalist, emperyalist dünya sistemi neden Öcalan’ı bu kadar hedef alıyor? Çünkü Öcalan bakışlarımızı 5 bin yıl öncesine çevirmeyi başardı. Dedi ki 'kadınlar bu 5 yıldan daha uzun bir süre insanlığa öncülük ettiler ve bu dönem en büyük buluşların ve keşiflerin yapıldığı dönemdi.' 

Kadın öncülüklü yaşam insanca ve de doğayla içiçe olan bir yaşamdı. Eşitlikti ve uyumlu bir yaşamdı. Kadın ve erkeğin de uyum içinde anlaştığı bir yaşamdı. Erkek egemenlikli sisteme karşı mücadele etmedikçe, kadın özgürleşmedikçe hiçbir sorun çözüme kavuşmayacaktır."