BDP Kadın Meclisi, AKP hükümetinin son dönemde giderek arttırdıðı militarist, ırkçı ve şoven söylemleri ile BDP ve BDPye oy veren milyonları hedef haline getirdiðini belirterek, . Savaşı tek yöntem olarak kullanan AKP Hükümeti yaşanan tüm bu saldırıların tek sorumlusudur dedi.
BDP Kadın Meclisi, son günlerde BDP binaları ile kurumlara yönelik artan saldırılarla ilgili yazılı bir açıklamada bulunarak, saldırıları sert bir dille kınadı.
Geçtiðimiz yılın ikinci yarısından itibaren başta partileri olmak üzere bütün kurumlarına ve son olarak da parti binalarına yönelik saldırıların had safhaya ulaştıðını kaydedilen açıklamada, Güvenlikçi politikalarını arttırarak savaş konseptini devam ettiren AKP, Hükümeti gelinen aşamada çözümsüzlüðü dayatmaya devam etmektedir. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalana yönelik tecridin devam etmesi de yaşanan tüm bu çözümsüzlük sürecinin bir devamıdır dendi.
Artan savaş ortamı toplumda endişe yaratmaktadır denilen açıklamanın devamında şunlar ifade edildi:
Hak ihlallerinin 1990ları aratmadıðı bu günlerde siyasal eylem veya etkinlik yaptıkları gerekçesi ile çocuklar dahi işkenceye maruz kalmakta, öldürülmektedir. Aðustos ayı içerisinde Van'ın Çaldıran ilçesinde mazot kaçakçılıðı yaptıðı gerekçesiyle 13 yaşındaki Veysi Demir askerlerin açtıðı ateş sonucu hayatını kaybetti. En son 11 yaşındaki Mazlum Akay, Adanada polisin kullandıðı gaz bombasının kafasına isabet etmesinden dolayı yaşamını yitirdi. Türkiye'de son 20 yılda polis ya da askerin açtıðı ateş sonucu yaşamını yitiren çocuk sayısı ise 350'den fazla.
AKP Hükümetinin son dönemde giderek arttırdıðı militarist, ırkçı ve şoven söylemleri ile partimizi ve partimize oy veren milyonları hedef haline getirmesi halkların barış umudunu giderek zayıflatmaktadır. Savaşı tek yöntem olarak kullanan AKP Hükümeti yaşanan tüm bu saldırıların tek sorumlusudur. Çatışmalı süreci durdurmak, barış ve müzakere yolunu açmak yerine sorunu giderek derinleştirmektedir.
Ýktidarın kin ve nefret söylemlerinden beslenen yandaş medya kuruluşları ise gerek haberleri sunma biçimi gerekse köşe yazarları ve yazılarıyla linç ve karalama kampanyasına ortak olmuşlardır.
BDP Kadın Meclisi açıklamasının devamında, Türk medyasında özellikle de kimi kadın yazarlar eli ile BDPli kadın milletvekilleri ile aktivistlerine yönelik küfür ve hakaret dolu saldırılara da dikkat çekti:
Son olarak kimi kadın yazarlarda partimizin kadın milletvekili ve aktivistlerini hedef göstererek küfre varan ve tamamı hakaretlerle dolu yazıları ile erkek egemenlikli savaş politikalarına alet olmuştur. Bu söylemler ırkçı ideolojilerin söylemleridir. Bu söylemler eril iktidar söylemleridir. Bizi vicdansızlıkla suçlayan bu ırkçı ve cinsiyetçi yazınlar partimizin kadın milletvekilleri barış derken, halkla birlikte halkın önünde gaz bombalarına maruz kalırken, yaralanırken vicdanları neredeydi?
Roboskide trafik kazası sonucu ölen askerlerin yardımına koşan annelerden birinin yani öldürülen 34 çocuðun annelerinden birinin, yaralı bir askerin başını kendi dizine koyduðunda öldürülen çocuðunun yüzünü gözlerinin önüne getirdiðini söylemesi, bu yazarların vicdanını ne kadar etkiledi acaba? O annenin vicdanı bizim vicdanımızdır. O görüntü BDPli tüm annelerin vicdanıdır.
Kadınlar iktidarın bu politikalarına itiraz etmelidir, hiçbir koşulda bu savaşa alet olmamalıdır.
BDP Kadın Meclisi, açıklamanın sonunda bir kez daha vicdan, barış, diyalog ve müzakere çaðrısında bulundu: 1 Eylül Dünya Barış Günü yaklaşırken biz BDPli kadınlar olarak bir kez daha vicdan diyoruz. Barış diyoruz. Diyalog ve müzakere diyoruz. Bir tek insanın bile ölmediði barışın hakim olduðu toplumsal bir düzen için mücadele etmeye devam ediyoruz, devam edeceðiz.