BDP: Dokunulmazlıðın kaldırılması mücadelemizi engellemez

BDP: Dokunulmazlıðın kaldırılması mücadelemizi engellemez

BDP MYK toplantısı sonrasında yapılan açıklamada dokunulmazlıkların kaldırılması tartışmalarına ilişkin olarak, “Milletvekillerini Meclis’ten alıp cezaevine göndermek nasıl Kürt halkının demokratik siyaset mücadelesini durduramamışsa, bugün ‘dokunulmazlıkları kaldıracaðız’ tehdidi de, daha ötesi de mücadelemizi ve doðru bildiðimizi söylememizi, doðru bulduðumuzu yapmamızı engelleyemeyecektir. Örgütlü bir halkın karşısında hiçbir güç duramaz” denildi.

BDP, 3 Eylül günü yapılan MYK toplantısının sonuç bildirgesini yayınladı. Bildirgede, yapılan toplantıda savaşın giderek derinleştiðinin altının çizildiði belirtilerek, “Savaşın ve Kürt sorununun adını doðru koymayan ve ‘terör’ sorununu en kısa zamanda bitireceðini söyleyen Hükümet, bugün savaşın giderek derinleştiðini gizlemek için baskı ve tehditlerini sürdürüyor. Özellikle Şemdinli’de yaşanan gerçekliðin üstünü örtmek için, Eşbaşkanımız Sayın Gültan Kışanak ve beraberindeki heyetin PKK’lilerle karşılaşmasının gerçekçi bir analizini ‘dokunulmazlık’ tehdidiyle örtmeye çalışıyor” denildi. Bildirgede, bölgede belli bir bölgenin PKK’nin denetiminde olduðunun net olduðu vurgulanarak, Şemdinli’ye giden heyetin basın mensupları ile bu gerçekliðe tanık olduðu kaydedildi.

Yaşananların hükümetin güvenlikçi politikalarının iflas ettiðinin kanıtı olduðunun vurgulandıðı bildirgede, “Hükümetin ‘güvenlikçi’ politikaları işe yaramadıðı gibi savaş ve çatışmayı daha da derinleştirmiştir. BDP’nin 8 bin siyasetçisini cezaevine göndermek nasıl BDP’yi bitirememişse, bugüne kadar parti kapatmak, milletvekillerini Meclis’ten alıp cezaevine göndermek nasıl Kürt halkının demokratik siyaset mücadelesini durduramamışsa, bugün ‘dokunulmazlıkları kaldıracaðız’ tehdidi de, daha ötesi de mücadelemizi ve doðru bildiðimizi söylememizi, doðru bulduðumuzu yapmamızı engelleyemeyecektir. Örgütlü bir halkın karşısında hiçbir güç duramaz. Bu tartışmalar vesilesiyle Meclis’te bulunan tüm vekillerin kürsü dokunulmazlıðı ve ifade özgürlüðü dışında dokunulmazlıðının kaldırılması konusundaki ısrarımızı bir kez daha paylaşıyoruz. Kimse hırsızlıðın, yolsuzluðun, ihaleye fesat karıştırmanın siyasetin bir parçası olduðunu ve dokunulmazlık kapsamında kalması gerektiðini iddia edemez” denildi.

‘HÜKÜMET TETÝKÇÝLÝÐE SOYUNDU’

Bildirgede, BDP’lilere özel çıkarılacak bir dokunulmazlık yasasının “bölücülük” olduðu hatırlatılarak, bunun yapılması durumunda Türkiye’nin demokrasiden daha da uzaklaşacaðı kaydedildi. Bildirgede, “Tüm kayıtlar, bilgiler elinde olmasına raðmen aylardır Roboski’yi aydınlatamayan, sorumlularını yargı önüne çıkarmayan hükümet, Antep katliamı sonrasında hayali failler yaratıp, ardından da ırkçı saldırıları kışkırttı. Ýç savaş tetikçiliðine soyundu. Bugün iç savaşı önleyen biricik şey, partimizin ve partililerimizin halkların kardeşliðindeki ısrarı ve kendisini savunacak güçte olmasıdır” denildi.

‘TÜRKÝYE’NÝN SURÝYE POLÝTÝKASI ÝFLAS ETMÝŞTÝR’

Hükümetin sadece Kürtlere karşı deðil Alevilere karşı da kışkırtıcı bir tutum içinde olduðunun işaret edildiði bildirgede, AKP’nin Suriye’de de savaşın tarafı olduðuna işaret edildi. Türkiye’nin Suriye politikasının tamamen iflas ettiðinin vurgulandıðı bildirgede şu tespitlere yer verildi: “Dışişleri Bakanı Davutoðlu’nun çok umut baðladıðı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Suriye hakkındaki toplantısına diðer ülkelerin ilgisizliði ve Türkiye’nin önerilerinin reddedilmesi bu tespitin en önemli kanıtlarındandır. Türkiye, Ortadoðu halklarının Esad da dahil, tüm diktatörlere karşı mücadelesinin, eşit ve özgür bir gelecek seçeneðinin yanında olmak yerine, Sünni ve “bölücü” bir cephenin yanında yer almıştır. Suriye’de Kürtlerin diðer halklarla birlikte hayata geçirmeye çalıştıðı model, hem Suriye tüm Ortadoðu halkları için yol gösterici olmalıdır. Barış içinde, bir arada, eşit ve özgür bir yaşam mümkündür.”

‘ÖCALAN’A TECRÝDÝ KALDIRMAK BAŞLANGIÇ OLABÝLÝR’

Bildirgede, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride son verip çözüm sürecine katılımını saðlamanın bir başlangıç olabileceði vurgulanarak, aksi taktirde savaşın ve çatışmaların şiddetleneceðinin ortada olduðu kaydedildi. Bildirgede, “4+4+4” eðitim sistemine de vurgu yapılarak, “66 aylık çocuðunu okula göndermek istemeyen velileri ‘ihanetle’ suçlayan, çocukların ‘gerizekalılıkla’ tescilleneceðini söyleyen Başbakan’ın ardından, Milli Eðitim Bakanı Dinçer de bu sistemin çocuklara erken yaşta Türkçe öðretmeyle baðını kurdu. Bilimsel olmayan, ırkçı, cinsiyetçi ve ‘dindar nesil yetiştirmeyi amaçlayan’ bu eðitim sistemi bütün çocukların geleceðini etkiliyor. Öte yandan Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin en temel maddelerinden olan anadilde eðitim, başta Kürt çocuklar olmak üzere pek çok çocuða çok görülüyor. Bu eðitim sistemini teşhir etmeye ve karşı durmaya devam edeceðiz” denildi.

BDP’LÝ MÝLLETVEKÝLLERÝ TUTUKLU GAZETECÝLERÝN DURUŞMASINA KATILACAK

Bildirgede, ayrıca MYK toplantısında alınan kararlar sıralandı. BDP MYK toplantısı sonrası alınan kararlar ise şöyle: “Gelişmeler, ‘Öcalan’sız savaşın yürütüldüðünü fakat Öcalan’sız barışa yürünemediðini’ göstermiştir” denilerek başlatılan “Öcalan’a Özgürlük” kampanyası partimiz tarafından desteklenecek, .http://imza.la/ocalan-a-ozgurluk adresinden imzaların toplanmasına destek saðlanacaktır. Özgür Gündem gazetesinin düzenlediði, Özgür basın çalışanlarının ilk duruşmasından önce 8 Eylül’de gerçekleşecek yürüyüşe ve 10 Eylül’deki duruşmaya Eşbaşkanımız Gültan Kışanak ve milletvekilleri katılacaktır. Bir grup milletvekilimiz Antep’te ırkçı saldırılara maruz kalan il ve ilçe örgütlerimizi ziyaret edecektir. 15 Eylül’de Eðitim Sen’in düzenlediði, eðitimdeki 4+4+4 sistemine karşı ve anadilde eðitimi içeren taleplerini dile getireceði mitinge destek verilecek ve katılınacaktır. Üç büyük Alevi Federasyonu’nun 30 Eylül’de Ankara’da gerçekleştireceði Laik Demokratik Türkiye Ýçin Eşit Yurttaşlık Mitingi’ne katılım saðlanacaktır. 17 Eylül’de Eşbaşkanımız dış basınla buluşacaktır. Ýllerde ve Bölgelerde oluşan kongre komisyonları; partimizin ezilenlerin, sömürülenlerin, dışlananların sesi olarak hem gerçek bir muhalefet olan ve hem de eşit, özgür bir yaşamın inşasında önemli bir role sahip olduðu bilinciyle 14 Ekim de gerçekleştireceðimiz , Ýkinci Olaðanüstü Büyük Kongre’ye hazırlanacaktır.”