BDP'den köy yakmalara ilişkin meclis araştırması önerisi

BDP'den köy yakmalara ilişkin meclis araştırması önerisi

BDP, 1990’lı yıllarda Kürdistan’da yaşanan köy yakmave katliamların ortaya çıkarılması, geçmişle yüzleşme ve hakikatın açığa çıkarılması amacıyla bir meclis araştırması önerdi.

BDP, Türkiye tarihi açısından bir utanç tarihi olan ve 1990’lı yıllarda Kürdistan’da yaşanan katliam ve köy yakmaların ortaya çıkarılması, geçmişle yüzleşme ve hakikatin açığa çıkarılması amacıyla meclis araştırması açılmasını önerdi.

BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken’in yaptığı öneride, 1990’lı yılların Türkiye siyasi ve sosyal tarihi açısından karanlık dönem olarak geçtiğini belirten Baluken, “Büyük bir çoğunluğu Fırat’ın Doğusunda olmak üzere birçok cinayet yaşanmış, köyler yakılıp boşaltılmış, milyonlarca insan yerinden edilmiştir. Büyük bir siyasal ve insani acı, sosyal problem ise topluma kalmıştır.

Kürt Sorununun çözümü ile ilgili ordu, asker, silah üçgenine devredilen çözüm aklı, çözümsüzlüğü derinleştirmiştir. Ortaya çıkan tablo dünyadaki benzer örneklerini bile aratacak bir düzeye ulaşmıştır. Kürt şehirlerinden büyük metropol kentlere göç etmek zorunda kalan altı milyon insan, sağlıksız koşullarda barınmış ve ciddi bir kentleşme problemi ile karşı karşıya kalmıştırlar. Yapılan birçok bilimsel, akademik çalışmanın da gösterdiği üzere, yerinden edilen yurttaşlarımız gittikleri yerlerde etnik, dinsel, kültürel ayrımcılıklara tabi tutulmuşturlar” dedi.

Tüm bu kara tabloya giden yolun taşlarının da köy yakmalar ve faili meçhuller üzerinden döşendiğine dikkat çeken Baluken, 17 bin faili meçhul, bölge halkı nezdinde istatistik hücresi olmadığı, canı yanan insanların isyanının rakamı haline geldiğini vurguladı. 1990’lı yıllarda ortaya çıkan bu vahim tablonun ardından köy yakmaları ve yerinden edilmeleri geldiğini de hatırlatan Baluken şunlara dikkat çekti: “Türkiye siyasi ve adli tarihi bu acı tablo ile hiçbir zaman yüzleşmemiştir. Asrın davaları olarak adlandırılan Ergenekon Davalarında söz konusu dönemde faili meçhullerin ve köy yakmalarının yaşandığı yerlerde yetkili olan askeri yetkililer bulunmasına rağmen mağdurların müdahillik talepleri ret edilmiştir. Bunun yanı sıra söz konusu davalarda, bölgede işlenen faili meçhuller ve köy yakmalarla ilgili tek bir suç isnatı söz konusu bile olmamıştır. Bu durum da bölge halkında büyük bir vicdani kırılmaya, adalete olan güvensizliği derinleştirmeye sebep olmuştur.”

Tüm bu siyasi ve toplumsal süreç ilerlerken, ilk defa 1990’lı yıllarda köy yakmalara yönelik bir itiraf olduğunu da vurgulayan Baluken, “Bu itiraflar savcılığa intikal etmiştir. 1994 yılında bölgede görev yapan bir askerin ifadesi ile ordu kurumuna bağlı köy yakma taburlarının olduğu açığa çıkmıştır. İnsanı dehşete düşüren asker açıklamaları ise şunlardır:

‘Bizim taburumuza verilen görev köyleri yakmaktı, orada kaldığımız süre içerisinde Hazro, Lice, Hani ve Kulp ilçelerine bağlı yaklaşık 30 köyü yaktık. Köylere girince komutanlarımız askerleri ikişer-üçer kişi olarak evleri yakmakla görevlendiriyordu, evlere girip ‘Dışarı çıkın, yakacağız’ diyorduk.

‘...Köylere girince komutanlarımız askerleri ikişer-üçer kişi olarak evleri yakmakla görevlendiriyordu, evlere girip ‘Dışarı çıkın, yakacağız’ diyorduk, eşyalarını boşaltmak için fırsat vermiyorduk.’

Söz konusu bu itiraflar bölgede 1990’lı yıllarda yaşanan insanlık dışı fotoğrafı gözler önüne sermektedir” dedi.

Baluken, bu dönemde devlet kurumlarına bağlı ve eklemlenmiş grupların, hiyerarşik örgütlenmelerin yaptıklarının açığa çıkarılması, hakikate ulaşma ve toplumsal barışa şans verilmesi için bir meclis araştırması önerdiklerine de dikkat çekti.