Şu an Rojava'da kod adı; Serêkaniyê olan 'Rimêlan' savaşı yürütülüyor.
Rimêlan, Batı Kürdistan'ın 'en zengin' bölgesi...
Yer altı zenginliðiyle tüm Kürdistan bölgesi ve Suriye'ye yetebilecek potansiyelde olan stratejik bir bölge..
Dêrik'e 30 km, Qamişlo'ya ise 60-70 km mesafede, Girkê Legê'nin hemen yanı başında.
Kasabaya girdiðinizde, Ortadoðu deðil bir Avrupa ülkesindeki yapılarla karşılaşıyorsunuz.
Bu özel yapılarda yaşayan 4-5 bin görevli, Suriye rejimi tarafından deðişik yerlerden getirilmiş memur ve mühendislerden oluşuyor.
Etrafı duvarlarla örülü yapılar, Suriye Ýstihbaratı tarafından sıkı bir şekilde korunuyor.
Zenginliðin büyük kısmının yer altında olduðu Rimêlan'da, kimi araştırmalara göre tüm petrolün dörtte biri çıkartılıyor ve Suriye'nin Humus ile Baniyas kentlerinde rafine edilerek daðıtılıyor.
Baas rejimi 1970'lerde Reqa bölgesinden Sünni Arapları getirerek bu bölgeye yerleştirdi.
Dêrik'ten Qamişlo'ya kadar uzayan hattın ve oradan Serêkaniyê'ye kadar devam eden her iki Kürt köyünün arasına bir Arap köyü oluşturuldu ve Kürtlerin toprakları ellerinden alınıp onlara verildi.
Rimêlan bölgesin yerleştirilen Shemer ve Sherabi aşiretleri rejimle hiç bir zaman bozuşmadılar ve bu ilişkileri halen de devam ediyor.
Mevcut durumda Serêkaniyê'deki savaşın esas hedefi işte bu bölgedir.
Türkiye devleti, Suriye rejimi, Özgür Suriye Ordusu hiç biri bölgenin Kürtlerin eline geçmesini istemiyor.
Kürtlerin de bu bölgeden vazgeçmesi 'kendi kendini yönetme' stratejisinin doðasına aykırı olur. Başka bir deyişle, kendi bölgesindeki zengin bölgelerin başka güçlerce işgal edilmesine 'eyvallah' diyecek durumda deðiller.
Bu sebeple bölge hayati bir önem teşkil ediyor.
Bölgeden askerlerini çeken Suriye rejimi de, petrol kuyuları ve gaz rezervlerinin bulunduðu kilometrelerce alanda yaklaşık 200 askerini özellikle bıraktı.
Ve 8 Kasım 2012 tarihinde Türkiye'de hazırlanan gruplar, bu bölgeyi ele geçirmek için Serêkaniyê'den giriş yapmaya çalıştılar. Kasım ve Aralıkta iki deneme oldu ve YPG güçlerinin direnişi karşısında geri çekilmek durumunda kaldılar.
Hedef şuydu;
Eðer Serêkaniyê bu grupların eline geçseydi, Kızıltepe'den Amûde'ye, Nusaybin bölgesinden Qamişlo'ya ve Cizre bölgesinden Dêrik'e benzer saldırılar düzenlenerek Batı Kurdistan'ın her tarafı savaş alanına dönüşecekti.
Böylesi bir durumda Türk devletinin de sınırdaki hakimiyeti güçlenecek ve esas hedef ya ele geçirilecek yada Kürtlerin eline geçmesi engellenecekti.
Ancak bu plan tutmadı;
Bu silahlı gruplar biraz daha eðitilmek ve aðır silahlarla donatılmak için Ceylanpınar ve Urfa'nın deðişik yerlerinde konumlandırıldı.
Liderleri Nevaf el-Beşir periyodik aralıklarla Urfa valisiyle bir araya geliyordu. Bu görüşmeler halen devam ediyor.
Kürt yönetimi de Serêkaniyê'ye yönelik olası yeni bir saldırı dalgasına karşı hazırlık yaparken diðer yandan da Rimêlan'ın rejim güçlerinden temizlenmesi için yeni bir süreç başlattı ve 10 gün önce Rimêlan'daki 200 Suriye askerine bölgeyi terk etmeleri için ültimatom verildi.
134 civarında asker YPG'ye teslim olurken, diðerleri oradan çıkarıldı ve bölge şu an YPG denetiminde.
Kürtlerin bu hamlesi Türkiye destekli muhalifleri ve bazi ülkeleri rahatsız etti ve bu sebeple tekrar Serêkaniyê'ye karşı saldırıya giriştiler.
Suriye'nin Tilebyed bölgesinde rejim güçlerinden alınan 7 tank, Akçakale ve Ceylanpınar üzerinden Serêkaniyê'ye getirildi.
Hedef basit;
1-Eðer Serêkaniyê'yi aşabilirlerse, güneyden Heseke üzerinden Girkê Legê bölgesine gelip oradan Rimêlan'a geçmeye çalışacaklar. Bu kestirme bir yol. Ama Kendileri için savaşın arka cephesi Heseke'den Ceylanpınar'a kadar genişlemiş olacak.
2-Serêkaniyê'yi geçemezlerse bile orada YPG'nin 'oyalanacaðını' ve Rimêlan'da rejim güçleri karşısında istediði hamleyi yapamayacaðını düşünüyorlar.
Şu an Serêkaniyê'de Kürtlere karşı çatışanlar arasında bir süre önce Suriye ordusundan ayrılan bazı subaylar da var ve halen rejime baðlı çalıştıkları söyleniyor.
Rimêlan'in Kürtlerin eline geçmesi bunları son derece rahatsız ediyor.
Asıl oyun şimdi başladı. Demokrasi ve insan yaşamından önce gözlerini zenginlik kaynaklarına dikmiş uluslararası güçler ne yapacak?
Kürtlerle çatışacaklar mı? Uzlaşacaklar mı?
Mevcut durumda; Batı Kürdistan'ın en zengin bölgesinin Kürtlere kalmaması için Türk Devleti, Suriye Rejimi, Özgür Suriye Ordusu, El-Kaide, Fransa, uluslararası bazı güçlerin desteklediði bazı 'muhalif gruplar' birleşerek aynı amaçla deðişik yerlerde Kürtlere saldırıyorlar.
Peki dünya üzerindeki tüm Kürtlerin buna karşılık ne yapması gerekiyor?
Sırf Kürtlerin topraklarını ve kazanımlarını gasp etmek için bu düzeyde bir birliktelik kurulmuşken, Kürdistan'ın dðer parçalarındaki Kürtler ne yapmayı düşünüyor?
Bu saldırı Kuzey Kurdistan'a yapılmış olsaydı, Batı Kürdistanlılar en azından sınırda çeteci silahlı grupların geçtiði sınıra canlı kalkan olurlardı. Ama Kuzey Kürdistanlı Kürtler deðil sınıra dizilmek, Rojava'daki Kürtlere moral bile veremiyor.
Ya Güney Kürdistan halkı? "Biz devletiz, gözetmemiz gereken dengelerimiz var" diyen ve tel örgülerle uðraşan Güney Kurdistan hükumetini deðil, Güney Kurdista halkını kast ediyorum.
Rojava Kürtleri saldırı altındayken nasıl bir hissiyat içerisindeler..?