Başaran: Herkes Leyla Güven için sesini yükseltmeli!

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, Milletvekili Leyla Güven'e sessiz kalan Meclis'in yok hükmünde olduğunu belirtti. Başaran, "Durum çok kritik" diyerek, herkesi sesini yükseltmeye çağırdı.

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, tercidin kaldırılması amacıyla 70 gündür açlık grevi eylemi yapan Leyla Güven’in durumuna ilişkin Meclis'te basın toplantısı düzenledi. Başaran'a HDP'li vekiller Serpil Kemalbay ve Ebru Günay da eşlik etti.

'ÇIKMAZIN YÖNTEMİNİ GÖSTERİYOR'

Başaran, şu açıklamaları yaptı:

"Leyla Güven 8 Kasım tarihinden beri tamı tamına 70 gündür açlık grevinde. Leyla Güven DTK Eşbaşkanı, Hakkari Milletvekili, yani bu Parlamento’nun bir üyesi, Hakkari’nin iradesi. Hakkari’de binlerce kişinin oyu ile seçilmiş, kendi politik duruşunu, taleplerini ifade etmek için bu Meclis’te seslerini yükseltmesi için seçilen bir arkadaşımız. 70 gündür bedeninden başka ellerinden başka bir argüman olmadığı için, çok haklı çok meşru bir talebi duyurmaya çalışıyor. Leyla Güven ve onlarca cezaevinde yüzlerce kişi - şu an itibarıyla 240’ı aştı- çok önemli bir şeyi talep ediyorlar. Türkiye toplumun önünü açacak, şu anda içinde bulunduğumuz bu çıkmazdan çıkmanın yol ve yöntemini gösteriyorlar. 

'TECRİT TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNİ ETKİLİYOR'

Sayın Öcalan, Türkiye’ye teslim edildikten sonra 20 yıldır mutlak tecrit altında. Ama bu tecrit AKP-MHP ittifakı ile savaş konseptinden sonra derinleşerek kendisini göstermektedir. Sayın Öcalan 2011 yılından beri avukat, 2015 yılında beri heyet görüşü, bu son görüşme sayılmazsa aile görüşü de yaptırılmamaktadır. Bu tecrit sadece İmralı’da sayın Öcalan şahsında değil, onun şahsında bütün topluma, bütün gençlere, Türkiye’nin ortak geleceğine yönelik konulmuş bir tecrittir. Sayın Leyla Güven, dört duvar arasında, rehin tutulduğu Diyarbakır Cezaevi’nde bu hukuksuzluğa karşı ses yükseltmeye çalışıyor ve buna müdahale edilmesini bekliyor. 70 gündür dünyanın birçok yerinden, Filistin’den, dünyanın başka yerlerine kadar Leyla Güven’in bu sesine destek gelirken, üyesi olduğu bu Parlamento’dan hiçbir tepki yok. Ne iktidar blokundan ne de yasamadan bununla ilgili bir cümle kuruldu.  

'MECLİS YOK HÜKMÜNDE!'

Bırakın olumlu bir karşılığı; gündeme alma, olumlu olumsuz bir tepki bile geliştirilmedi. Böyle bir eylem hiç yokmuş gibi, Leyla Güven 70 gündür açlık grevi yapmıyormuş gibi, onlarca cezaevinde aralarında Sebahat Tuncel ve Selma Irmak’ın da aralarında bulunduğu yüzlerce tutsak açlık grevinde değilmiş gibi günlük çözümlerle bu meclis yürütülmeye çalışılıyor. Bu Meclis’in varlık gerekçesi toplumun geleceğini, Türkiye halkının taleplerini gerçekleştirmektedir. Kendi üyesinin talebine karşı bu kadar duyarsız, sorumsuz yaklaşan bu Meclis yok hükmündedir. Kapısına kilit vurulmuş demektir."

'DURUMU KRİTİK!'

Başaran, Leyla Güven'in durumunun artık kritik aşamaya geldiğine dikkat çekerek, şunları söyledi: "Leyla dünden beri mide krampları, tansiyon düşüklüğü, ışığa ve kokuya aşırı hassasiyet, bulantı hissi, uyumama durumu ile karşı karşıyadır. Bununla birlikte sıvı alımında zorluk yaşamaktadır. Kritik aşama sıvı alımının yapılmaması ile başlar. Bu kritik noktada herkesin kendi cephesinde bir müdahale etme yükümlülüğü ve sorumluluğu vardır. Aksine kendi üyesinin talebine bu kadar sessiz kalan Parlamento bunun altında kalacak demektir. Bu kritik evrede Leyla Güven’in bu kritik aşamasında herkesi sorumluluğa ve bu talebi karşılamaya davet ediyoruz. Leyla Güven hukuksuz ya da olmayacak bir şey talep etmiyor. Leyla Güven, haklı-meşru ve Türkiye toplumunun geleceğine katkı sunacak bir talebi dillendirmektedir."

'HERKES SESİNİ YÜKSELTMELİ'

"Artık gözünüzü kapatmaktan, duymuyor numarası yapmaktan vazgeçmenin zamanı gelmiştir" uyarısında bulunan Başaran, açıklamasının devamında şunları kaydetti:

"Leyla Güven’in başına geleceklerden, bu talebi yok kabul eden iktidar, Parlamento ve hepimiz sorumluluk altında kalacağız. Leyla Güven’in tek bir talebi vardır, son açıklaması ile bunu ifade etmiştir. Sadece bir kez aile ferdinin Sayın Öcalan ile görüşmesi tecridin kırıldığı anlamına gelmemektedir. Tecrit bir sistem olarak toplum üzerinde yürütülmektedir. Bir sistem, bir yönetme biçimi olarak iktidar tarafından kabul edilmiş ve gün be gün hepimiz üzerinde derinleştirilmektedir. Bu mutlak tecridin derhal kaldırılması için bir kez daha çağrı yapıyoruz. Bunu sadece Leyla Güven’in talebi gibi değil, milyonların talebi olarak, milyonların sözcüsü olan bizlerin, bu ülkenin 3’üncü büyük partisinin meclisin ikinci büyük muhalefet partisinin talebi olarak söylüyoruz. Bizler milyonların talebini burada ifade ediyoruz. Bu talebe ses vermek, karşılık vermek, iktidarın sorumluluğundadır. Leyla Güven’in durumu anbean, saniye saniye kritikliğini koruyor. Onu korumak Türkiye toplumunu korumak demektedir, onu ölümün sınırından almak, Türkiyeyi ölüm sınırından almak demektir. Herkesi bu konuda sorumlu ve duyarlı olmaya sesini yükseltmeye davet ediyoruz."