Ayten Dêrsim: PKK, bir isimden ibaret değil
PKK’nin bir felsefe, ideoloji ve yaşam ölçüsü olduğunu belirten PAJK Koordinasyonu Üyesi Ayten Dêrsim, “PKK bir isimden ibaret değil. PKK’nin kendisi de canlı bir varlıktır” dedi.
PKK’nin bir felsefe, ideoloji ve yaşam ölçüsü olduğunu belirten PAJK Koordinasyonu Üyesi Ayten Dêrsim, “PKK bir isimden ibaret değil. PKK’nin kendisi de canlı bir varlıktır” dedi.
PAJK Koordinasyonu Üyesi Ayten Dêrsim, Önder Apo’nun hep yenileyerek büyümeyi hedef aldığını belirterek, şunların altını çizdi: “Önderliği anlamak, Önderliğe katılmaktır. Önderliğin söylediklerini uygulamak ve yaşamsallaştırmaktır. Bunun uğruna da doğru mücadele yürütmektir.”
PKK’nin 12. Olağanüstü Kongresi, 5-7 Mayıs tarihleri arasında Medya Savunma Alanları'nda iki farklı bölgede eşzamanlı ve paralel olarak gerçekleştirildi. Kongreye katılan delegeler arasında yer alan PAJK Koordinasyonu Üyesi Ayten Dêrsim, şunları söyledi:
ARTIK TOPLUMSALLAŞMASI GEREKTİĞİNİ ÖNÜMÜZE KOYDU
“Özgür insan Önderliğimizi, sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Özgürlük mücadelesinde şehit düşen tüm şehitleri anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Hakikat yolcularının yolcusu olma yolunda sözümü Heval Fuat ve Heval Rıza şahsında yeniliyorum. Arkadaşlar da dile getirdi. Ben de şöyle ele alıyorum. Önderlik ilk defa bunu bize belirtmedi. 6. Kongre’den ve ondan sonraki tüm süreçlerde tüm hazırlıkları, perspektifi, teorisi, ideolojisi hep yenileyerek, büyüterek PKK’yi yenilemek istedi. Ortadoğu’ya müdahale eden uluslararası güçler, yeniden kendi politikaları, ideolojileri, felsefeleriyle yapılandırmak istedi ve günümüze kadar da sürüyor. Önderlik, hep ‘Kendini yenilemeyeni başkaları yeniler ya da değişmeyeni değiştirirler’ dedi. Bu Irak şahsında gündeme geldi. Önderlik demokrasiyi tanımlarken ‘Demokrasi, öz dinamiğe, öz güce, öz bilince dayalı gelişir’ diyor. PKK’ye müdahale ederken PKK’nin rolünü tamamladığını, tarihe mal olduğunu ve kendisini yeniden bu tarih üzerinden ama yapılandırarak kendi öz dinamikleri, öz gücü, öz ideolojisi ile artık toplumsallaşması gerektiğini bir kez daha önümüze koydu.
ÖNDERLİK KADINA HEP BİR MİSYON BİÇTİ
Önderlik, PKK’nin özünü kadın olarak tanımladı ve biz de bu özle kendimizi yapılandırmaya çalıştık. Bir kez daha gördük ki; kadın olarak PKK, tam Önderliğin felsefesi, ideolojisi ve stratejisi ile yürüyemediyse, eksiklikleri, yetmezlikleriyle birlikte bunda kadın olarak benim de payım olduğunu görüyorum. Önderlik, hep kadına bir misyon biçti. Misyonun yanında daha ideolojik derinlik, felsefi gelişmişlik, özgürlüğe tutkuyla, aşkla bağlı olarak ama bunu bir mücadele aracına, örgütsel sisteme dönüştürerek mücadeleye sevk etti. Önderlik, ‘Karşı taraftan değişimi beklemek değil, onu değiştirebilme gücüne sahip olmanız lazım’ dedi. PKK’yi de tarihini tamamladı ya da sürecinin miladını tamamladı, derken ‘Tarih günümüzde biz tarihin derinliklerinde gizliyiz’ tanımını anlıyorum. Tarih, canlı bir varlıktır. PKK’nin kendisi de canlı bir varlıktır. Bir isimden ibaret değildir. PKK bir felsefedir, ideolojidir, bir yaşam ölçüsüdür. PKK kendisini var kıldı. O yüzden Önderlik, bir varlığı tamamladı derken bu şekilde anlıyorum. PKK’nin örgütsel yanı, tarzı, bunları ele alışı, bakışı, bunu büyütmesi gibi yetmeyen yanları var.
BİZLERİ BÜYÜK ROL VE GÖREV BEKLİYOR
Önderliği anlamak, Önderliğe katılmaktır. Önderliğin söylediklerini uygulamak ve yaşamsallaştırmaktır. Bunun uğruna da doğru mücadele yürütmektir. Önderlik bunu tamamlıyor. Birey olarak da öyle anlıyorum, ele alıyorum. Ortadoğu’nun yeniden yapılandırmasında PKK’nin daha büyük rol ve göreve sahip bir parti tüzüğü ile buna yetmeyeceğini, o zaman bu tüzüğü, programı topluma mal ederek, toplumun kendi öz gücü ve bilinciyle bunu alarak yaşamsallaştırması lazım. Bu anlamda PKK bir kültürdür. PKK, ahlakı, bilinci, varlığı oluşturdu. Şimdi ise bu varlığı inşa etmemiz lazım. 52 yıllık mücadele tarihimizi, şehitler gerçekliğimizi, yaratılan değerleri, ulaşılan düzeyi kalıcı kılmak, Önderliği anlamaktan geçer. Önderliğin, gerçekten koyduğu sosyalist kültür bir demokratik kültürdür. Önderliğin, koyduğu yönetim bir komünal yaşamdır, bir kolektif bütünlüktür, birbirinin iradesini tanımaktır, birbirini büyütmektir. Önderliğin politik raporunu okuduk. O anlamda bende birey olarak şunu belirtiyorum; tüm yaratılan değerleri, büyüterek yeni süreçte tarihin bizi beklediği görev ve sorumluluklar karşısında kendimizi yeniden yapılandırarak, büyüterek katılımdır. Bunun en temeli ise bilinç, zihniyet, düşüncedir.
GÖREV VE SORUMLULUKLAR BİZE DÜŞÜYOR
Önderlik bunu tüm savunmalarında çok kapsamlı koydu ve koyuyor. Yeniden okuduğumuzda şunu görüyoruz; sanki biz okumamışız. O zaman bundan sonrası açısından oluşan değerleri tek korumak değil, o dogmatik, kalıpçı, tek düzey değil, değerleri büyütmenin sosyalist, demokratik kültür ve özgürlükçü bakış açışıyla bunlara aşk düzeyiyle bağlı olmaktır. Aşkı gerçekten büyütmemiz lazım. Bunun görev ve sorumlulukları da bize düşüyor. Ben de bir birey olarak bu sürecin ciddi bir öz eleştirisini yaşıyorum. Tarih karşısında yapamadıklarımızın gerçekten öyle çok basit olmadığını bir kez daha görüyorum. Bundan sonra da kesinlikle bu tür yaklaşımların tarihin kabul görmeyeceğini, kabul etmeyeceğini, Kongre huzurunda bunun sözünü yinelemeyi şahsımda vermek istiyorum.”