Aydoğdu: Krizden Kürt sorunu çözülerek çıkılır

Ekonomik çöküşü değerlendiren DTK Eş Başkanlık Divanı Üyesi Hilmi Aydoğdu, krizin asıl sebebinin savaş politikaları olduğunu söyleyerek, hükûmetin derhal Kürt merkezli demokratik bir siyaseti hayata geçirmesi gerektiğini söyledi.

ABD-Trump iktidarı ile Türkiye-Erdoğan arasında yaşanan Rahip Brunson olayı Amerika ve Türkiye arasında yankısı epey süreceği tahmin edilen bir krize yol açtı. Rahip Brunson tartışmalarının yol açtığı söylenen ekonomik kriz Brunson olayını siyasi bir olay olmaktan çıkarıp ekonomik bir olay halene getirmiş durumda. 

Yaşanan ekonomik krizi ANF’ye değerlendiren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanlık Divanı Üyesi Hilmi Aydoğdu, yaşanan ekonomik krizin asıl sebebinin yürütülen savaş politikalarından kaynaklandığının altını çizerek, hükûmeti bir an önce Kürt merkezli barışçıl ve demokratik bir siyaseti hayata geçirmeye çağırdı.

‘AKP YENİ BİR SAVAŞ POLİTİKASI GELİŞTİRDİ'

Yaşanan ekonomik krizin asıl sebebinin iktidarın savaş politikalarından kaynaklandığını belirten Aydoğdu, “Türkiye’de demokratik çözüme dair bir süreç yaşandı. 2015 yılından itibaren de AKP hükûmeti bu süreci bitirdi. Yeni bir savaş politikası geliştirildi. Buna bağlı olarak askeri alanda büyük bir harcama yapıldı. Bunlarla birlikte Türkiye'deki siyasal ortam çok farklı bir yöne çevrildi. Farklı bir rejim oluşturuldu. Türkiye demokrasiden giderek uzaklaştı. Demokrasiden uzaklaştıkça dünya ülkelerinden de uzaklaştı” diye konuştu.

‘SİSTEM KARMAŞASI EKONOMİK KRİZİ KAÇINILMAZ HALE GETİRDİ’

İktidarın tüm sistemleri tek elde tutarak kendi anlayışını dayatmaya çalıştığının altını çizen Aydoğdu, buna bağlı olarak hukuk sisteminin de iktidar eliyle değiştirildiğini  ifade etti. İktidar tarafından değiştirilen ve hukuk sisteminin ise sermaye tarafından büyük bir güvensizlik yarattığını belirten Aydoğdu, tüm bu yaşanan sistem karmaşasının ise ekonomik krizi kaçınılmaz hale getirdiğini ifade etti.

‘24 HAZİRAN KRİZİN HABERCİSİYDİ’

24 Haziran seçimlerinin erkene alınmasının ekonomik krizin habercisi olduğunu belirten Aydoğdu, iktidarın ekonomik krizi önceden tahmin ettiğini ve bu sebepten seçimi erkene aldığını ifade etti. Yaşanan ekonomik krize karşı ülke yönetiminin sessiz kaldığını ve çözüm politikaları üretmediğini aktaran Aydoğdu, "İktidar var olanı da sürekli tüketti maalesef. Devlet bürokrasinin şatafatlı yaşamı devlet bütçesinin bürokrasinin üzerinden harcaması Türkiye’nin ekonomiye karşı tutumunun açık göstergesidir. İktidarın tüm bu gereksiz ve şatafatsız yaşamı Türkiye’yi hem toplumsal hem de siyasal  hem ekonomik krize yol açmasına ön ayak oldu” dedi.

‘KRİZİN SONUÇLARI AĞIR OLACAK'

Yaşanan ekonomik krizin kendi içinde ağır sonuçlar barındırdığını aktaran Aydoğdu, bu ağır sonuçların faturasının ise emekçi ve yoksul kesimlerden çıkarılacağını kaydetti. Yaşanan ekonomik krizin ülkeyi içinden çıkılmaz bir hale sürükleyeceğini belirten Aydoğdu, “Bu kriz ile zaten yoksul olan halk daha fazla yoksullaşacak ve halk üzerinde ağır yaralara neden olabilecek. Türkiye bu krizin önüne geçebilecek projeler üretemez ise ekonomik kriz siyasal ve toplumsal alanda da yayılacak ve derinleşecektir” ifadelerini kullandı. 

‘SAVAŞ HER ZAMAN EKONOMİK KRİZLERE GEBEDİR’

Ekonomik krizden çıkmanın, israftan kaçınmanın tek yolunun, ülke yönetiminin ülkenin öz kaynaklarından yararlanacak yeni bir ekonomik politika geliştirmekten geçtiğini vurgulayan Aydoğdu, buna bağlı olarak hayvancılık, sanayi ve tarımın desteklenmesi gerektiğini ve yeni ekonomik politikaların derhal hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti. Krizin en büyük nedeninin ülkede yaşanan demokrasi sorunu olduğunu vurgulayan Aydoğdu, şunları dile getirdi:

“Ekonomik krizin sonlandırılması için öncelikle iktidarın Kürt sorununu merkezine alan bir demokratik sürecin hayata geçirilmesi gerekir. Eğer bunu AKP hükûmeti yapabilirse dünya ve kendisiyle barışık bir sürece girebilir. Bugünkü tek rejimli sistemde yüzde 50'ye ötekileştiren bir sistem var. AKP hükûmetinin yapması gereken ilk adım yüzde 50'yi de içine alarak bir barış ve demokratik hamlenin açık olarak hayata geçirilmesidir. Savaş her zaman ekonomik krizlere gebedir. Bugün Türkiye'de Kürtlerle yürütülen savaş bunun bir sonucu. Ekonomik krizin en büyük nedeni budur. Çünkü Türkiye bu savaşla bütün gücünü bütün potansiyelini ve bütçesini harcamıştır. Savaş harcamaları, Türkiye'nin istihdam ve üretim yapmasına ve yeni sermaye çıkarmasına izin vermiyor. Dolayısıyla iktidarın bu sorununun kaynağına yönelik tedbirler geliştirmesi gerekiyor. Amerika’nın son haftalarda yaptığı yaptırımları Türkiye’nin 2 yıldır yaşadığı krizi gün yüzüne çıkardı. Bu 15 gündür başlayan bir kriz değil. Bu yüzden Meclis'i de devreye sokarak bazı yollara gidilmeli. Bir denetim mekanizması oluşturulmalıdır. Denetim mekanizmasının olması Türkiye'de ciddi anlamda bir mali disiplinin geliştirilmesine de yönelik olacaktır."

‘SORUNLARI ÇÖZEBİLECEK BİR HÜKÛMET YOK’

“İktidar ekonomik krize karşı çözümsüz kalmayı sürdürmesi halinde ülkeyi içinden çıkılamaz bir hale girecektir” diyen Aydoğdu, şöyle devam etti:

“Türkiye bu krizi bir an önce çözüme kavuşmak için harekete geçmelidir. Aksi taktirde bu krizin faturasının halktan çıkarılacaktır.  Bu kötü süreci bir an önce ortadan kaldırmak için  ekonomi ve siyasal alanda uzmanlar ile görüşülmesi gerekli. Ama maalesef ekonomi ve siyasal anlamda uzmanlardan görüş alan bir iktidar yok ortada. Hâlâ kendi bildiğini okuyan dar görüşlü bir hükûmet ile karşı karşıyayız. Maalesef bu da Türkiye’yi daha çıkmaz hale getirecek. 

Bu krize bir an önce ses çıkarılmalı. Yoksa yarın çok geç olabilir. Çünkü bu kriz bilinenden çok daha derin ve kapsamlı. Başta hükûmetin sonra tüm kamuoyunun ciddi önlemler alması lazım. Acil gereken uyarı yapılmalı."