Antep'te saf tutan devlet Roboski'de neredeydi -Mehdi Atay

Antep'te saf tutan devlet Roboski'de neredeydi -Mehdi Atay

Antep'te yaşanan acıyı hissetmemek mümkün deðil. Ancak bu acı karşısında ortaya konan devlet “refleksinin” bir başka acı karşısında kendini göstermemesi ya Antep'te ortaya çıkan tablo sahte ya da devlet acılar arasında tercih yapıyor dedirtecek cinsten.

Sivil vatandaşların hayatını kaybettiði böylesi bir olay karşısında bir bütün olarak toplumun bu acıyı paylaşması olması gereken bir ortak ruhtur. Burada bir beis yok. Ancak bu ortak acıların coðrafyalar arası farklılık göstermesi, devlet erkanının kendini gösterdiði acı ayinlerinin samimiyetten uzak olduðunu düşündürüyor.

AKP Hükümeti ve topyekûn egemen Türk basınının Antep patlamasını, aksi açıklandıðı halde ilk andan itibaren PKK'nin eylemi gibi gösterme çabası, kin ve intikam duygusunun aklı tamamen ortadan kaldırdıðının ilanı olarak okunabilir.

Elbette acılar kıyaslanmamalı. Ancak Roboski'de 34 Kürt köylüsünün Türk savaş uçakları tarafından katledilmesi karşısında “metanetini” yitirmeyen Türk Başbakan Erdoðan'ın Kürt köylüleri için kılmadıðı cenaze namazını Antep'te hem de veliaht oðlunu da devlet protokolüne alarak kılması bariz bir çifte standart deðil mi? Bırakın cenaze namazını, Erdoðan'ın kendi personeli tarafından katledilen Roboski Köylüleri'nin ailelerine bir taziye ziyareti dahi yapmamasını nasıl yorumlamak gerekir?

Hani her fırsatta, “tek devlet, tek din, tek dil” gibi zırvalarla yaşamı tekleştiren Türk Başbakan Erdoðan'ın, “tek acı” konusunda hiç ısrarcı olmaması da düşündürücü deðil mi?

Devletin ırkçı politikalarını “acı” ile kamufle etmek de artık yetmiyor. Antep'de daha atılan bombanın başlattıðı yangın sönmeden failleri ilan eden devlet, sekiz aydır hala Roboski'nin faillerini bulamadı.

Hatta Roboski'de sivil Kürtler'in katliam emrini verenler de bombaları yaðdıran pilotlar da devletin maaşlı personeli olduðu halde. Devlet kendi içinde maaşını ödediði katillerini bulamıyor. Oysa Roboski'de hala süren, “soruşturmaların” Antep'te yaşanan olayın ikinci gününde sona ulaştıðı AKP'li bakanlar tarafından açıklandı.

Antep'te yaşanan olayı fırsat bilen AKP Milletvekilleri aralarında geçmişe dayalı sürtüşme olan bürokratları “yeme” fırsatı bulurken, Hükümet de dokuz sivilin ölümünü içinde debelendiði savaş politikalarını “haklı” gösterme fırsatına dönüştürme çabasında.

Türk Devleti'nin çözümsüzlüðü ortada olduðu halde savaş politikalarında bu denli ısrarcı olmasının tuzu kuruluðu nereden geliyor.

PKK'nin silahlı mücadeleyi başlattıðı 1984'te 45. Türk hükümeti görevdeydi. Bugün 61. Türk hükümeti icra-i siyaset ediyor. Toplam 17 Türk hükümetinin uyguladıðı savaş politikaları ülkeyi bir iç savaşın eşiðine sürüklüyor. Yaşanan ölümleri bir iç siyaset malzemesi olarak kullanmanın dışında, bu ölümlerin yaşanmaması için hiç bir barışçıl çözüm üretmeyen Türk siyasi kadrolarının bu savaşta birinci derece bir asker yakınlarını kaybetmemiş olmaları da bu duyarsızlıkta etkili olsa gerek.

Bu kalabalık kadronun içinde sadece ANAP ve AKP'den Hakkari milletvekilliði yapan Mustafa Zeydan'ın oðlu Yücel Zeydan savaşta yaşamanı yitirdi. Yücel Zeydan da PKK saflarında Ankara egemenliðine karşı mücadele ettiði sırada hayatını kaybetti.

Bunun dışında 1984'ten bu yana hangi partiden olursa olsun tek bir milletvekili çocuðunun bu savaşta “şehit” olmaması sıradan bir tesadüfle izah edilebilir mi?

Ayrıca, Ankara egemenliðinin zora dayalı iktidarı uðruna ırkçı pohpohlamalarla savaşa sürülen yoksul halk çocukları “şehitlik mertebesine yükselirken” TSK kurmay heyetinden hiç bir komutanın çocuðunun bu savaşta “o mertebeye yükselmemesi” izaha muhtaç deðil mi?

Yine sistem partilerinden irili ufaklı hiç bir belediye başkanının da çocuðu, “şehit” olmadı. Listeyi uzatmak mümkün; TÜSÝAD, MÜSÝAD gibi sermaye örgütlenmelerinin üye ve yönetim kurulu üyelerinin, devlet bürokrasisinin üst düzey kadrolarının (Büyükelçi, müsteşar gibi), magazin dünyasının “ünlülerinin”, diyanet işleri başkanlarının, YÖK başkanlarının, üst düzey emniyet müdürlerinin çocuklarının bu savaşta “şehit” olmamasını kim, nasıl izah edebilir?