Ankara Katliamı duruşması: Polis saklıyor, koruyor

Ankara Katliamı Davası'nın duruşması ikinci gününde devam ediyor.

10 Ekim Ankara Gar Katliamı’na ilişkin görülen davanın 6’ncı duruşmasının ikinci günü, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor. Duruşmaya 19 tutuklu sanık, mağdur aileleri, mağdur avukatları ve şehir dışından gelen çok sayıda izleyici katıldı. Duruşma salonunda sanıkların güvenliğini sağlamak gerekçesiyle çok sayıda jandarma ve çevik kuvvet konumlandırıldı. Duruşmanın öğleden önceki bölümünde müşteki avukatları konuştu.

'SOMUT TESPİTE RAĞMEN KAMU GÖREVLİLERİ YARGILANMIYOR'

Mağdur avukatlarından Tonguç Cankurt, davayla bağlantılı dosyaların sürüncemede bırakılması ve bir şekilde sürüncemede bırakılmamasının katliamın meydana gelmesinde etken olduğunu belirterek, “Ancak buna dair somut tespitimize rağmen kamu görevlilerinin yargılanmasında dirençle karşılaşıyoruz” diye konuştu.

'DAİŞ'LİYİ KORUYAN SAVCI HÂLÂ GÖREVDE'

Cankurt, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı olan Ramazan Dinç hakkında şunları söyledi: “Savcı Ramazan Dinç, dosyamızın firari sanığı Edremit Türe hakkında tespitlerde bulunuyor. Yine kendini patlattığı iddia edilen Yunus Durmaz ile birlikte 150 kişilik bir ekibi Antep’te yönettiğini söylüyor. Bu fezlekeyi 4 Haziran 2014 yılında teslim etmiş. Fakat aynı Ramazan Dinç, yaklaşık bir yıl sonra attığı imzaya göre Edremit Türe’nin oğlu Hasan Tayyip Türe’nin gözaltı ve evinde arama yapılması için talimat yazmış. Bu dosyada Edremit Türe hakkında yüzlerce delil olmasına rağmen Edremit Türe hakkında fezleke hazırlamamış. Edremit Türe varken oğlu hakkında gözaltı kararı verilmiş. Edremit Türe de Kırıkkale ve oğlunu bu şekilde örgütlemiş. Bu soruşturma dosyasının savcısı Ramazan Dinç ciddi ihmallere sahip ve hala Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nda görev yapıyor.”

Cankurt, Suruç Katliamı'nın faili Yunus Emre Alagöz hakkındaki bir belgenin dosyaya geldiği bilgisini vererek, “Yunus Emre Alagöz ve onunla beraber pek çok kişi 2 ay boyunca dinlemeye alınmış. Daha sonra Alagöz’ün Suruç katliamından 11 gün önce 10 Ekim katliamından da 3 ay önce ‘Konuşmalarında suç unsuruna rastlanmadığı’ gerekçesiyle dinlemekten vazgeçilmiş. Bunu sorumluluğu hiçbir şekilde kapatılamaz” diye konuştu.

'DAİŞ'LİLER TÜRKİYE'DEN UMUTLU!'

Cankurt, DAİŞ’lilerin aileleri Dışişleri Bakanlığı önünde eylem yaptılar. Çocuklarının Türkiye’ye gelerek Türkiye’de yargılanmak istediklerini söylediler. Yargı bu durumdayken DAİŞ’lilerin Türkiye’ye gelmek istemesi gayet normaldir. Çünkü burada bırakılacaklarına soruşturmaların kapatılacağına dair ciddi umutları var" diye belirtti.

'EMNİYETİ NEDEN ARADIN?'

Sanıklardan Yakup Şahin'in dünkü duruşmada hazır edilmemesinden dolayı sorulamayan soruları mağdur avukatı Erkan Ünüvar bugün yöneltti. Ünüvar, Şahin’e HTS kayıtlarına göre 26 Eylül 2015 tarihinde Antep Emniyeti’ni aradığının görüldüğünü, Antep Emniyeti’ni neden aradığını sordu. Şahin, “Cevap vermek istemiyorum” diye karşılık verdi. Şahin, Ünivar'ın diğer sorularını da yanıtsız bıraktı.

'POLİS NEYİ SAKLIYOR, KORUYOR?'

Avukat Ahmet Özdel, Beyazıt Bestami Duman ve Tahir Sarıışık’ı dinlediklerini hatırlatarak, “Dün tanık polisleri dinledik, Tahir Sarıışık önemsiz bir tanık gibi geldi, ancak birkaç soru sonra dökülmeye başladı ve birbirlerinden haberdar olduklarını anladık” şeklinde konuştu. Tanık Beyazıt Bestami Duman’ın ifadelerine dikkat çeken Özdel, “Suphi’nin ifadelerine rağmen Duman, Suphi’yi tanımadığını iddia etti. Bir TEM Şube Müdür Yardımcısı neden bir DAİŞ’linin ifadesini gizler? Neyi koruyor? Bizden neyi saklıyor?” diye sordu.

Reqa ve Musul’un DAİŞ’in hakim olduğu yerlerin bir bir düştüğünü söyleyen Özdel, “DAİŞ bulunduğu yerlerden kaçıyor. Bunların bir kısmı bizim ülkemize geliyorlar. Bu geliş gidişlerde Antep örgütlenmesi önem arz ediyor” diye konuştu. Özdel, sanıkların katliamda aldıkları görevlerden bahsederek, tutukluluk hallerinin devamı yönünde talepte bulundu.

Katliamın insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu söyleyen Özdel, “Bu katliam insanlığa karşı işlenen bir suçtur, mahkemeniz bunu da tartışmalıdır. Katliam yapanlara en üst sınırdan ceza verilmelidir. Biz sizden ekstra bir şey istemiyoruz. Hukuku uygulayarak kamu vicdanı ve adalet için bunu talep ediyoruz” diye konuştu.