Amed ve İzmir'de adalet eylemleri

İzmir ve Amed'de kayıp yakınları ile İHD yöneticilerinin adalet eylemleri devam etti.

İnsan Hakları Derneği (İHD), İzmir Şubesi “Kayıplar bulunsun failleri yargılansın” ve “Hasta mahpuslar serbest bırakılsın” eylemlerinin 437’nci haftasında Konak’ta bulunan Başbakanlık Binası önünde oturma eylemi yaptı.

Açıklamayı İHD İzmir Yönetim Kurulu Üyesi Ali Aydın yaptı. 

Kayıp olgusunun Türkiye’de sistematik hale geldiğini belirten Aydın, zaman aşımının sorumluları cezasız bıraktığını söyledi.

Gazi Eğitim Enstitüsü İngilizce Bölümü Mezunu Ali Uygur’un 1 Temmuz 1980’de Adana’nın Pozantı ilçesinde trenle yolculuk yaparken Mithat Nisan, Mahir Keçeci ve Özcan Fedakar ile birlikte gözaltına alındığını anlatan Aydın, şöyle devam etti: “Adana Emniyet Müdürlüğü’ne teslim edildi. Ali Uygur Mersin Emniyet Müdürlüğü’nün talebi üzerine Mersin’e getirildi. Uygur’dan 9 gün boyunca haber alınamadı. 10 Temmuz günü diğer oğlunu kansere kurban veren anne Hatice Uygur, iki kızı ve Demokrat Gazetesi Muhabiri Vahap Şehitoğlu, 1’inci Şube Müdürü Ömer Güneş ve Yardımcısı Hanefi Avcı ile görüştü. Anne, oğlunun hayatından endişe ettiğini belirtti. Yanıt çok sertti: ‘Ali Uygur, Demirtaş mahallesinde bir operasyon sırasında 9 Temmuz’da kaçtı. Bak dosya ve tutanaklar burada mevcut. Ama inşallah ölmüştür. Oğlunu bana değil yanındaki gazeteciye sor.’ Bunun üzerine ailesi, ilgili devlet makamlarını dilekçe bombardımanına tuttu.

Aynı tarihlerde Mersin Birinci Şube'de başka bir suç iddiasıyla gözaltında bulunan Haşim Aslan sorgu hâkimliğinde Ali Uygur adında bir devrimcinin başına sopa ile vurularak yanı başında öldürüldüğünü ve bu konuda tanıklık yapmak istediğini beyan etti. Bu beyan üzerine onu Sinop Cezaevi'ne naklettiler. Ali Uygur’dan bir daha haber alınamadı. Demokrat gazetesi muhabiri ve Uygur ailesinin yaptığı araştırmalar sonucunda, mezar kazıcıların fotoğrafından teşhis ettiği Ali Uygur'un cesedinin polisler tarafından getirildiğini ve defnedildiğini, ancak; gösterdikleri mezarın denizde boğulan Ali Bütün adına kayıtlı olduğunu tespit ettiler. 22 Ağustos günü Ali Bütün adına kayıtlı kimsesiz mezar, hâkim huzurunda açılır, mezarda yatan kişinin 53 gün önce gözaltına alınan Ali Uygur'un işkenceyle parçalanmış bedeni olduğu annesi tarafından teşhis edilir. Ama ne yazık ki kısa bir süre sonra 12 Eylül askeri darbesi yapılır ve olayla ilgilenilmez. Biz insan hakları savunucuları, kayıpların bulunması ve faillerinin yargılanması için alanlarda olmaya ve hukuki zeminde taleplerimizi söylemeye ve davaları takip etmeye devam edeceğiz.”

AMED

İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 490’ıncısı dernek binasında düzenlendi. Eyleme kayıp yakınlarının yanı sıra İHD yöneticileri, üyeleri, insan hakları aktivistleri katıldı. Bu hafta Amed'in Lice ilçesinde 1994 yılında gözaltında kaybettirilen aynı aileden Ali İhsan Çiçek, Tahsin Çiçek ve Çayan Çiçek’in akıbeti soruldu. 

İHD Kayıp Komisyonu üyesi Hasan Yalçın, 1994 yılında Jandarma Komutanlığı’na bağlı askerlerce yapılan baskında Ali İhsan ve Tahsin’in köylülerle birlikte gözaltına alındığını belirterek, birkaç gün sonra alınanlar bırakılırken Ali İhsan ve Tahsin’in bırakılmadığını aktardı. Yalçın, şunları anlattı:

“Olaydan 17 gün sonra güvenlik güçleri tarafından Tahsin’in oğlu olan Çayan da bahçede oturduğu esnada gözaltına alınır. Çayan doğuştan görme engeliydi. Babaannesi Hamsa Çiçek torununun kimlik nedeniyle gözaltına alınmış olduğunu düşünerek Çayan’ın kimliğini yanına alıp Lice İlçe Jandarma Komutanlığı’na tekrar başvurur. Ancak askerler kimliğe baktıktan sonra böyle bir kişinin gözaltında olmadığını belirtir ve kimliği babaannesine geri vermez. Çayan’dan o günden sonra bir daha haber alınamaz.

Oğulları ve torunu Çayan’dan haber alamayan Hamsa, yetkili tüm kurumlara başvurur fakat herhangi bir sonuç alamaz. İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubemize başvurularak hukuki yardım talebinde bulunmaları üzerine Kasım 1994 yılında Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’na başvuruda bulunulur.  Dosyadaki birçok tanık beyanına rağmen Türkiye hükümeti vermiş olduğu cevapta bölgede herhangi bir operasyonun olmadığını, söz konusu kişilerin gözaltına alınmadığını ifade eder. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görülen dava 27 Şubat 2001’de sonuçlanır. Kararda başvurucu Hamsa’nın oğulları Tahsin ve Ali İhsan’ın gözaltında zorla kaybedildiği belirtilir. Kararın devamında başvurucunun torunu olan Çayan hakkında ise kendisinin gözaltına alındığına dair bir kanıtın olmadığını belirtip dosyayı kapatır. Çayan’dan kaybedildiği günden bu yana bir daha haber alınamaz.”