Amed'de 'tecrit' paneli: Acilen yapmamız gerekenler var!

Amed'de tecride ilişkin düzenlenen panelde konuşan Akın Birdal, sessizliği eleştirdi. Birdal, "Acilen yapılması gerekenler var. Neler yapılabileceğinin Amed ve Kürdistan cevabını vermiştir" dedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi tarafından "Tecrit ve Açlık Grevleri, Hakikatler-Sorumluluklar" konulu panel düzenlendi. İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, eski İHD eki Genel Başkanı Akın Birdal’ın konuşma yaptığı moderatörlüğünü İHD Amed Şube Başkanı Abdullah Zeytun üslendi.

KESKİN: DEVLET KENDİNİ SOYKIRIMA ADAMIŞ!

Keskin, açlık grevini 132 gündür süren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'i ziyaret ettiklerini ifade etti. Keskin, "Daha önce cezaevindeyken onu gördüm. Leyla Güven'i ve diğer mahpusları yaşatmanın yollarını arıyoruz. İki gün önce bir arkadaşımız yaşamına son verdi. Leyla Hanım'la konuşurken yaşadığımız süreçle, '90'ların ne kadar aynı olduğunu gördük" dedi. 

Keskin, şöyle konuştu: "Bu mesele AKP’nin meselesi değil. Derin devlet yapısı söz konusudur. Karşımızda soykırıma adanmış bir devlet var. Abdullah Öcalan'a yönelik tecrit başladığında tecrit üzerine, tecridin nereden çıktığına dair araştırmalar yaptık. Yaptığımız araştırmalarda, tecridin 'bir insanı nasıl kendisi olmaktan çıkarırsın' diye ABD'nin istihbarat örgüt CIA tarafından ortaya atılmış ve bir tutuklu üzerinde uygulandığını öğrendik. Bunu bir kitap haline getirdik. Tecrit kişinin kendinden vazgeçmesi için yapılan uygulamadır.

Leyla Güven'in başlattığı açlık grevi son derece doğal bir eylemdir. Her hükümlünün hafta sonu hariç görüşme hakkı vardır. Abdullah Öcalan da aynı haklara sahiptir. Fakat Öcalan'a tecrit uygulanıyor." 

Keskin ayrıca, "Leyla Güven'i ziyaret edince bir daha HDP’nin Meclis'te yeri olmadığına kanaat getirdim. HDP Meclis'ten çekilmelidir. Bu benim kişisel fikrimdir" ifadesini kullandı.

BİRDAL: ANKARA'DA MUHATAP YOK

Akın Birdal ise şunları aktardı:

"Ankara'da dört beş gün kaldık. Birçok yetkiliyle görüşmek istedik, ama bir muhatap yok. Geçmişte açlık grevlerine tanıklık ettik. Bir muhatap bulunmuş ve çözülmüştü. Şimdi ise oluşturduğumuz heyette yer alan Ziya Halis arkadaşımız Adalet Bakanlığı'nı yokluyor, bize akşam dönüleceği söyleniyor, seçim bahaneleri üretip görüşülmüyor. Tecrit hepimizi kuşatıyor. Bir mahpusa bir halk, 'Önderim' diyorsa bunun hukukiden çok siyasi bir boyutu var. Leyla Hanım, bu haksızlığın teşhirini istiyor, Kürt sorununun çözümsüzlüğüne dikkat çekiyor. Güven, cezaevi koşullarının ağırlığını bize gösteriyor. 261 bin tutuklu, 480 bin de denetimli serbest.

MUHALEFET PARTİLERİNE TEPKİ

Tecrit şahsa uygulandığında onun şahsında bütün halkına hukuksuzluk yapılıyor; dil, kimlik ve birçok sorunu beraberinde getiriyor. Leyla'yı yeniden hayata döndürmek için yapabileceğimiz her şeyi yapıyor muyuz? Bugün yerel seçimlerdeyiz. Aslında 31 Mart Türkiye rejimi için milat olacak. İnsanlar hak aramak için bedenlerini ölüme yatırıyor. Ama muhalefet ve ana muhalefet partileri başkanı durumu dile getirmiyor. Leyla'nın dikkat çektiği başka bir şey ise uluslararası topluluklarının kirli yüzünü de teşhir ediyor. Selçuk Kozağaçlı ve diğer açlık grevinde olan avukatlardan kimin haberi var? Barolarının haberi var mı? Uluslararası topluluklar sadece endişe ya da büyük endişe duyduklarını söylüyor.

'ACELE EDİLMELİ!' 

Vekillerin acilen yapılması gerekilen şeyler var. Meclis'le sokağı buluşturmak gerekiyor ve sivil itaatsizlikler. Neler yapılabileceğinin Amed ve Kürdistan cevabını vermiştir."