Amed’de konuşan Temelli: Kürtler bu coğrafyaya barışı getirecek

Amed’deki barış mitinginde konuşan HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli: Bu coğrafyanın kadim halkı Kürtler, bu coğrafyaya barışı getirecektir. Kürtlerle barışmadan ne Ortadoğu’ya ne de dünyaya barış gelir.

1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla “Onurlu barış için demokratik çözüm” şiarıyla Amed’deki İstasyon Meydanı’nda düzenlenen mitinge katılan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı Sezai Temelli, sahneye çıkarak binleri selamladı. “Diren ha Diyarbekir” şarkısıyla karşılanan ve uzun süre alkışlanan Temelli’nin açıklamaları şöyle: “Diren Van, diren Mardin, Diren Diyarbakır. Hep beraber onurlu mücadeleyi, demokratik cumhuriyeti var edene kadar hep birlikte sürdüreceğiz. Kayyum duy bizi, korkak kayyum. Polis bariyerlerinin arkasına saklanarak, bu kenti yöneteceklerini sanıyorlar. Buna izin verecek miyiz? Vermeyeceğiz. Bu kent bizim, bu sokaklar bizim. Asla geri adım atmayacağız. Selam olsun, bu onurlu barış mücadelesini dünden bugüne taşıyanlara selam olsun. Onurlu barış mücadelesini on yıllarca asla vazgeçmeden, bu yoldan dönmeden, bugüne kadar taşıya geldik. Bugünden sonra da kararlı bir şekilde bu topraklara barış gelene kadar mücadele edeceğiz.

 

Bugün 1 Eylül, 1939’da Naziler Polonya’yı işgal etti. Faşizm her yeri kapladı. Bir daha böyle bir şey yaşanmasın diye, dünya savaşı yaşanmasın diye, o günden bugüne dünya savaşı yaşanmadı. Fakat dünyanın her yerinde savaş yaşandı. Kapitalizm zulmünü her yere taşıdı. Şimdi bu vahşet, bu savaş burada, Ortadoğu’da, Başur’da, Rojava’da. Bu savaşı var edenler, beslenenler, Kürt düşmanlığıyla bu savaşı bize dayatmaya devam ediyorlar. Biz de onlara inat barış mücadelesini yükseltmeye devam edeceğiz. Tarih, barışı çağırıyor. Ya bu sese kulak vereceksiniz ya da tarihin çöplüğünde yerinizi alacaksınız. Bu iktidar savaş tamtamlarıyla, barışa sırtını dönerek, çoktan tarihin çöplüğünde yerini aldı.

TARİH, GANDİ’Yİ YAZDIĞI GİBİ, BUGÜN DE ÖCALAN’I YAZACAK

Tarih barış isteyenleri de yazacak. Gandi’yi yazdığı gibi bugün de Öcalan’ı yazacak. Tarih, barış isteyen, barış mücadelesi veren Kürt halkını ve onurlu evlatlarını yazacak. Biz bu mücadelede hiç kimseyi unutmayacağız, unutursak kalbimiz kurusun. Bu mücadeleyi dünden yarına taşıyacağız. Savaşa inat barış, demokrasi ve toplumsal barış diyeceğiz.

Bunlar çaresiz, acze düşmüş, siyaset yapamaz hale gelmişler. Bunların elinde iki şey kalmış, savaş ve kayyum. Bundan başka bir şey bilemezler. Ortadoğu halklarına, Kürt halkına savaşı dayatıyorlar. Bir gün Katar’da, bir gün Rusya’da silah alıp, silah satıyorlar. Halkın aşını satıyorlar, savaşı dayatıyorlar. Emperyalist güçler arasında oyuncak olmuşlar. Onunla bununla pazarlık yapıyorlar. Bunların akıllarına bir tek Kürtlerle barış gelmiyor. Bu coğrafyanın kadim halkı Kürtler, bu coğrafyaya barışı getirecektir. Kürtlerle barışmadan ne Ortadoğu’ya ne de dünyaya barış gelir.

SAVAŞTAN BESLENENLER, HALKLARA ZULMÜ, KAYYUMU DAYATTI

Sayın Öcalan net bir şey söyledi; ‘Kürtler Türksüz, Türkler Kürtsüz olmaz’ dedi. Bu sosyolojiyi ifade etti, barışın yolunu açmak için çok önemli bir çaba ortaya koydu. Ben ‘Bir haftada bu işi bitiririm’ dedi, ‘Savaşı sonlandırırım’ dedi. Savaştan beslenenler, savaştan başka çözüm aklına gelmeyenler, halklara savaşı, zulmü, kayyumu dayattılar.

Kayyum zülümdür, savaştır yolsuzluktur, işsizliktir. 2016 yılında OHAL darbesiyle kayyumları atadılar. Kayyum döneminde yaşananlar tüm çıplaklıklarıyla ortada. Bunlar halı hırsızlıları, leblebici. Bunlar bir kenti yönetebilir mi? Dün olduğu gibi süpürüp atacağız. Her türlü suç bunlarda var. Ben bakana hediye verdim diyor, bakan ben almadım diyor. Soruyoruz bakanlara, Cumhurbaşkanına, nerede bu hediyeler diye. Hepiniz oradaydınız, hepiniz bu suça ortak oldunuz. Bunun hesabını vermemek için her gün düşmanlık, savaş politikalarını devreye koyuyorlar. Bundan kaçamazlar. Eninde sonunda iki elimiz yakalarındadır.

OHAL düzeniyle, kayyum düzeniyle, savaş politikalarıyla, ayakta duracaklarını sananlar, barış ve demokrasi isteyenleri tehdit etmeye devam ediyorlar. Sabah gözünü açıp HDP’yi tehdit ediyorlar, akşam HDP’yi tehdit ediyorlar. Bizden o kadar çok korkuyor ki, bunu gizleyemiyor. Kayyum atayacakmış, yok fezlekeleri getirecekmiş. Hadi oradan, elinden geleni ardına koyma. Tehditle, ayakta durmaya çalışıyor. Halkın iradesini yok sayarak, ayakta duracağını sanıyor. Demokrasilerde, başlangıç adımı sandıktır. Sandığı yok saydığınız yerde artık demokrasiden bahsedemezsiniz. Demokrasinin eksiği fazlası vardı, ama sandıksız yoktur. Bu sandıksız demokrasi, uydurma peşinde. Ona demokrasi denmez, diktatörlük denir. Biz bu diktatörlüğe izin vermeyeceğiz. Diktatörlük hayali ile bu halkın iradesini yok sayanlar, sandığı yok etmeye çalışıyorlar.

31 MART’TA HALK GÜÇLÜ İRADESİNİ SANDIĞA YANSITTI

31 Mart’a giderken her türlü hileyi yaptılar. Tüm bunlara rağmen halk güçlü iradesini sandığa yansıttı. Türkiye’de yeni bir siyaseti var etti. Tüm Türkiye halklarına umudu taşıdı. Yeni bir yol açtı. Üçüncü yolu açtı. Bunu sindiremeyen iktidar, birçok belediye başkanımızın mazbatasına el koydu. YSK eliyle bunu yaptı. Yetinmedi, İstanbul’a kayyum atadı. Seçimi tekrarlattı. Cevabı 23 Haziran’da verdik. İktidar tüm bunlardan ders çıkarmak yerine, halkın iradesine saygı göstermek yerine, bildiğinden vazgeçmedi. Halkın iradesini yok sayarak, kayyum atadı. Bu halk bunu kabul etmez. Kabul eden de bizden değildir. Bu halk onlarca yıldır, bunca bedel ödeyerek, bu mücadeleyi vererek bu günlere gelmiştir.

Şimdi tüm bunları yok sayarak, kayyum atamak, aczin en büyüğüdür. İçine süründükleri durumun en çıplak fotoğrafıdır. Bu fotoğrafı tüm dünya görüyor. Bu coğrafyada gereken cevabı herkes veriyor. Siyaset yok, kayyum var, savaş var, şiddet var. Şiddeti de savaşı da kayyumu da kabul etmiyoruz. Siyaset var diyoruz, siyaset sokakta diyoruz, Amed’de, Van’da, Mardin’de diyoruz. Sokağımıza, sahip çıkacağız. Hakkımızı savunacağız. Gelin, yan yana duralım, omuz omuza verelim, faşizmi hep birlikte yıkalım, Türkiye’yi demokratikleştirelim.

Kayyumcu zihniyet, ekonomiyi de yönetemiyor. Aslında her yere kayyuma atıyor. Merkez bankasına, kendi partisine bile kayyum atıyor. Siyaseti tüketti, ekonomiyi tüketti. Kayyumcu zihniyet toplumu bölmeye çalışıyor. Kadın ve emekçi düşmanlığıyla toplumu bölüp, ceberut iktidarını var etmeye çalışıyor. Kadınlar, emekçiler, Kürt halkı, Türkiye halkları yan yanayız diyoruz. Demokratik Cumhuriyeti, sana inat, küçük ortağına inat bu topraklarda inşa edeceğiz. Bu ülkeye de Ortadoğu’ya da barışı getireceğiz. Demokrasi ittifakı zamanıdır. Şimdi yan yana gelme zamanıdır. Türkiye’ye sesleniyorum; Amed’e, gelin, Mardin’e gelin, Van’a gelin. Gelemiyorsanız, neredeyseniz orada sesinizi yükseltin. Demokrasi ve barış deyin. Tüm Türkiye’ye sesleniyorum; bu iktidardan kurtulmak için emekçiler, kadınlar, gençler, 72 millet yan yana gelin. Gelin demokrasi ittifakını sokak sokak, mahalle mahalle örelim. Bu iktidardan kurtulmanın yolu, demokrasi ittifakıdır. Kürt halkına saygı duymak, onunla yan yana gelmektir. Hep birlikte yan yana geleceğiz. Demokrasi ittifakını iktidara taşıyacağız.

ÜLKE ANAYASASININ YAZILMASI LAZIM

Önce yol temizliği lazım, yargıda yapmamız gerekenler var. Meclisi göreve çağırıyoruz. Meclis bir an önce toplanmalı, yargıda yapılması gerekenler noktasında meclis inisiyatif almalı, gerekli yasaları çıkarmalı. Binlerce tutsak yoldaşlarımız, Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, özgür kalmalı. Yerinden yurdundan uzak yaşayan, sürgünde yaşayan yoldaşlarımız yurduna dönmeli. Bağımsızlık ve tarafsızlığını yitiren yargı uygulamalarına son verilmeli. Ülke Anayasası’nı yazmalı. Bir Anayasa taahhüdünü bu ülkeye vermeliyiz. Herkesin kendini içinde bulacağı bir anayasa için yan yana gelmeliyiz. Sivil, siyasal ve sosyal hakları içeren bir anayasa yapacağız. Bu ülke o zaman demokratikleşecek. Bu ülkeye barış ve huzur gelecek. Bu ülkeden tecrit kalkacak. Tecridi sonlandırmak için, kayyumlardan kurtulmak için bu mücadeleyi vereceğiz.

2023’e kadar seçim yok diyor, sandık bize geliyor, hazır olun yoldaşlarım. Nasıl ki 31 Mart’ta kayyumları süpürüp attık, şimdi de bunların tümünden ülkeyi kurtaracağız. Sokaktayız, alanlardayız, meydanlardayız, kayyumlar gidene kadar, arkadaşlarımız görevlerine dönene kadar mücadele edeceğiz. Amed, Van, Mardin ya me ye.”

Temelli’nin konuşmasının ardından sanatçı Mem Ararat sahne aldı. Ararat’ın şarkılarıyla coşan binler, halaylar çekti. Miting, daha sonra kayyumlara karşı atılan sloganlar eşliğinde sona erdi.