Alp Altınörs: Barış olmadan ekmek olmuyor

Türkiye’de derinleşen ekonomik krizin en önemli nedeninin iktidarın savaş politikaları olduğunu söyleyen HDP MYK üyesi Alp Altınörs, "Barış, en az ekmek kadar yakıcıdır. Barış olmadan ekmek de olmuyor" dedi.

Türk lirasının Dolar ve Euro karşısında değer kaybetmesini ANF’ye değerlendiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu üyesi (MYK) Alp Altınörs, Türkiye’de yapısal sorunların patlak verdiğini söyleyerek, iktidar blokunun savaş politikalarına dikkat çekti. Salgın sürecinde kapitalist modernitenin iflasına tanık olduklarını belirten Altınörs, ekonomik tüm sorunların aslında kapitalist sistem sorunu olduğunu kaydetti.

Dolar ve Eurodaki yükselişin bir neden değil, sonuç olduğuna işaret eden Altınörs, "Ekonominin bugünkü hali yapısal sorunların patlak verdiğinin göstergesidir. Halk da ekonomide bir şeylerin yolunda gitmediğini dolar kurları ile daha net görebiliyor. Bu soruna yol açan AKP-MHP savaşının, ülkeyi ve ekonomiyi getirdiği durumdur. Savaş bloku tarafından savunma sanayi adı altında, askeri yatırımları alabildiğine artırılarak ekonominin gelişme yolu olarak belirlendi. Bölgede askeri maceralarla çok ciddi kaynaklar çar çur edildi. Tüm bu savaş politikalarını topladığımızda TL’de çok ciddi bir erozyon oluşuyor" diye konuştu.

İŞSİZLİK PATLAMASI

Altınörs, üretimin olmadığı bir yerde paranın değer kaybetmesinin kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, devamla şunları belirtti: "Pandemi döneminde işsizlik alıp başını gitti. TÜİK verilerine göre Nisan 2020 itibariyle işsizlik oranı düşmüş. İstihdama baktığımızda ise %52 oranında bir kayıp var. Çok daha gerçekçi olan Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi'nin (DİSK-AR) verileridir. Zira hizmet sektöründe İçişleri Bakanlığı’nın bir kararnamesi ile 5 milyon kişi işsiz kaldı. Türkiye tarihinde görülmedik bir işsizlik patlamasıyla karşı karşıyayız."

KAPİTALİZMİN PANDEMİSİ

Dolar endeksinin düştüğü, dünyada değer kaybettiği bir dönemde olduğumuzu hatırlatan Altınörs, "Böyle bir durumda bile TL, Dolar karşısında değer kaybediyor. ‘Oyunu bozacağız’ diyorlar ne yapacaklarını merak ediyoruz. Tabi AKP iktidarının, yanlış politikaları bir nedendir. Ama sorunun kendisi bu değil. Sorun, kapitalist modernitedir. Pandemi, kapitalizmin pandemisidir. Tüm dünyada kapitalizmin bir hastalık olduğu görüldü. Kapitalist moderniteyi radikal biçimde sorgulayan yeni toplumsal hareketlerin gelişmesi kaçınılmaz.

Türkiye dünyanın çok daha ilerisinde bir bunalımda. Ekonomik anlamda bağımlı, neredeyse sömürge statüsünde bir ülkedir. Bununda ötesinde iktidarın, bölgedeki askeri yayılmacılık hamleleri ile sınırlı kaynakları tüketmesi de buna yol açıyor. Türkiye’de yeniden üretken bir ekonomiyi bu hükümet asla başaramayacak. Çünkü çıkarları sermayeye bağlı. Sermayenin de asalaklaşma durumu ortadadır" şeklinde konuştu.

KÜRT SORUNU BELİRLEYİCİ

7 Haziran 2015 sonrası diyalog sürecinin bitmesi ile, Türkiye'nin karanlık bir sürece girdiğinin altını çizen Altınörs, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Kürt sorunu şu an yaşadığımız kriz açısından çok belirleyici bir konumdadır. 2013-2014 yıllarındaki ekonomiyle, 2015 sonrasındaki ekonomiye baktığımızda çok net bir ayrım olduğunu görüyoruz. Siyasi yöntemlerle birçok şeyi çözebilecek iken bu masayı deviren, müzakerelere son veren Erdoğan'ın ta kendisidir. Ekonomide bir olumsuz etki varsa, onun payına yazılmalıdır.

‘Terör’ adı altında başlatılan savaş politikaları zinciri var. Tek yanlı bir askeri güç kullanımı ile meseleyi çözeriz anlayışları var. ‘Kürt sorununu ben askeri yöntemlerle çözerim’ noktasında bir çökertme planı çıkarttılar. Oradan Ortadoğu'ya bu ateş yayıldı ve tipik bir Ortadoğu ülkesi olarak hem iç çatışmaların yaşandığı hem de bölgesel çatışmaların yaşandığı bir ülke olduk. 2013-14 dönemindeki çatışmasızlık ve diyalogların olduğu ortamda, açılan perspektif bambaşkaydı.

Bütün bunların kırılma noktası 7 Haziran’dır. Siyaseten ‘bu iş bana kazandırmıyor, öyleyse ben masayı deviririm’ yaklaşımı, Türkiye'yi 5 yıldır bir karanlık sürecin içerisine sokmuştur. Savaş sanayi ile ordu her şey haline geldi. Halklar, orduya asker sağlayan ve orduyu vergileriyle finanse eden bir nesne konumuna geldi. Militarizmin bu kadar pompalandığı bir dönemde, ekonomide başka bir gelişme sağlayamazsınız. Barış, bugün en az ekmek kadar yakıcıdır. Barış olmadan ekmek de olmuyor bu çok net olarak ifade edebiliriz."