Almanya'daki MİT skandalları...
Almanya'daki MİT skandalları...
Almanya'daki MİT skandalları...
Almanya’da 3 Türk ajanının tutuklanmasının ardındaki sis perdesi hala aralanmış değil. Şimdiye kadar MİT elamanı Türk ajanlarının Almanya'da gerçekleştirmek istedikleri çok sayıdaki provokasyon ve suikast girişimleri deşifre edildi. MİT'in Almanya'daki skandalları iki ülke arasında birçok kez krize dönüştü.
Federal Savcılık 19 Aralık günü Türkiye vatandaşı 3 kişinin Almanya’da ajanlık faaliyetleri yürüttükleri gerekçesiyle gözaltına alındığını bildirmişti. Başsavcılığın 11 Kasım 2014 tarihli tutuklama kararı gereği Muhammed Taha Gergerlioğlu (58) ve Göksel G. (38) Frankfurt Havaalanı'ndan Almanya'ya giriş yaparken, Ahmet Duran Y. (58) ise Wuppertal kentindeki evinde gözaltına alınmıştı.
Türk istihbaratı ajanı olduğu belirtilen kişilerden ikisinin Almanya’daki Türkiyeliler ile muhalif kurumlar hakkında topladıkları bilgileri üçüncü kişiye aktardıkları belirtiliyor. 3 kişinin hangi muhalif kurum ve örgütler ile kişileri takip ettiğine ilişkin bilgi verilmezken, olay Berlin ve Ankara arasında krize dönüştü.
Aslında tutuklamadan birkaç gün önce 15 ve 17 Aralık'ta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'ya yönelik sert sözleri kapalı kapılar ardındaki gerginliği ayyuka çıkarmıştı. Ne gariptir ki Erdoğan yine Almanya'yı hedef alan sözler sarf ediyordu. Erdoğan Nazi örgütü NSU'nun öldürdüğü Türkler, Solingen yangını ve Sabancı suikastı sanıklarının Türkiye'ye iade edilmemesinden dolayı Almanya'ya ateş püskürüyordu.
Erdoğan'ın Almanya'ya karşı yine 'klasik' kozlarına sarılması Türk hükümetinin Berlin'e karşı ne kadar zorda olduğunu ve ajanlardan dolayı köşe sıkıştığını ele veriyordu. Şüphesiz bu son olay Türkiye ile Almanya arasındaki ilk ajanlık krizi değildi.
Şimdiye kadar MİT elamanı Türk ajanlarının Almanya'da gerçekleştirmek istedikleri çok sayıdaki provokasyon ve suikast girişimleri deşifre edildi. İşte son yıllarda öne çıkan ajanlık skandallarından bazıları:
12 EYLÜL'DE KAÇANLARI BND GAMMAZLADI
Almanya dış politikada Türkiye için birçok açıdan kritik bir yerde oldu. Hem yüzbinlerce Kürdistanlı, Türkiyeli ‘misafir işçiyi’ ağırlıyordu, hem de 12 Eylül mağdurlarının sığındığı ülkelerin başında geliyordu. Göçmen-emek-mülteci sarmalı ise Kürt özgürlük hareketi için fevkalade bir büyüme olanağı sunuyordu.
Üstelik Almanya’nın Türkiye ile tarihi dostluğu da vardı. Bu yüzden olacak ki insan haklarını, evrensel değerleri yok sayan ve birçok ülkenin ilişkisini askıya aldığı 12 Eylül rejimiyle en fazla içli dışlı olan Almanya’ydı. Dönemin Alman dışişleri bakanı Genscher 1980 darbesinden sonra Türkiye’yi ilk ziyaret eden batılı dışişleri bakanı olarak tarihe geçti.
Cuntacı generallerle dostluk, Almanya’nın imzaladığı siyasi mültecileri koruma anlaşmalarını ihlal edecek düzeydeydi. 1983 yılında Berlin Eyalet Mahkemesi’nin “VG 19A 329.82” numaralı dosya numarasıyla verdiği bir karar, Alman Haber Alma Servisi’nin (BND) siyasi mülteciler hakkındaki bilgileri düzenli şekilde Ankara’ya ilettiğini gösteriyordu. Skandal, 12 Eylül rejiminden kaçıp Aralık 1982’de Berlin’e gelip, siyasi sığınma talebinde bulunan bir mültecinin başvurusu sırasında ortaya çıkmıştı.
HAMBURG'DA MİT'İN PROVAKASYONU
1986 yılının Ağustos ayında, "15 Ağustos Atılımı"nın ikinci yıldönümünde ise “PKK’nin Hamburg’daki Türk konsolosluğuna karşı bombalı saldırı eylemi son anda önlendi” haberi manşetlerde yer aldı. Daha sonra yıllarda MİT’in tezgahladığı ortaya çıkacak senaryoda; sözüm ona bir PKK’li Hamburg’ta patlayıcı maddelerin ve silahın bulunduğu tren istasyonundaki emanet dolabını açmaya çalışırken yakalanmıştı.
Ancak olayın hemen ertesinde PKK Avrupa Temsilciği yayınladığı bildiriyle yakalanan kişinin örgütleriyle uzaktan-yakından herhangi bir ilişkilerinin olmadığını açıkladı. Alman polisi ise olayın ardından Hamburg-Altona’daki Kürt derneğine yaptığı baskında “çok önemli belgeler” ele geçirmişti.
21 Ağustos 1986 günkü Milliyet gazetesi “PKK’nin yeni eylem planları ele geçirildi” başlıklı haberinde şöyle diyordu; “Polis, yakalanan belgeler içinde PKK’nın Hamburg Konsolosluğu dışında, Almanya’daki Türk diplomat ve temsilciliklerine karşı düzenlemek istediği eylem planlarının bulunduğunu dile getirdi.”
TÜRK AJANI: ALMANYA'DA EĞİTİLDİM
MİT’in Almanya’daki faaliyetlerinin hedefinde ise şüphesiz PKK ve Türkiyeli sol örgütler vardı.1989 yılında suikast amaçlı Bekaa Vadisi’ndeki Mahsum Korkmaz Akademisi’ne giden Dursun Çınar isimli Türk ordusunda görevli bir binbaşı PKK'li gerillalar tarafında yakalandı. Almanca ve İngilizceyi iyi derecede bilen Çınar şu itiraflarda bulundu:
“1985 yılında tecrübelerimden dolayı Milli İstihbarat Dairesi Anti Terör ve Uluslararası Terörizmle Mücadele Bölümü’ne alındım. İstanbul’da Balmumcu denen bir eğitim merkezinde insanlarla ilişki kurma, geliştirme, bilgi alma konularında bir süre eğitildim. Bizim ekip özel bir büroya bağlıydı. Bu büro direkt Ankara Milli İstihbarat Dairesi’ne bağlı.
Milli istihbarat elamanıyım. Bu görevi binbaşı rütbesiyle sürdürüyorum. Almanya’nın Köln ve Stuttgart konsolosluklarına bağlı olarak kurulan Türk derneklerinde MİT ajanları yetiştiriyorduk. 100’ye yakın ajan buradan yetiştirilerek değişik yerlere yollandı. Binbaşı rütbesine terfi ettikten sonra Ermeni terörüne karşı mücadele amacıyla Avusturya, Fransa ve Hollanda’ya görevli gittim. Ermeni terörü durunca, PKK’ye karşı mücadele faaliyeti yürütüyoruz.”
30 MİT AJANI DEŞİFRE OLDU
Türk istihbaratının PKK içine göndermek için özel yetiştirdiği Dursun Çınar'ın yakalandığında verdiği ifadeler çok değil, bir yıl sonra 1990'da doğrulanmış olacaktı.
Alman Devlet televizyonu ARD’de 3 Nisan 1990 günü yayınlanan “Panaroma” isimli haber programında Türkiye’nin Almanya’daki 13 konsolosluk ve Bonn büyükelçiliği bünyesinde diplomat statüsüyle 30 MİT ajanını çalıştırdığını belgeledi.
Haber iki ülke arasındaki ilişkileri gererken, Alman makamları MİT ajanı olduğu kanıtlanan 15 Türk görevlinin ülkelerine geri dönmeleri için baskı yaptı. Fakat Türkiye sadece 4 istihbarat elemanını geri çekti.
Türk istihbaratının 80’lerin sonunda kurduğu ağ sadece MİT görevlilerinden oluşmuyordu, ayrıca bunlara bağlı Federal Almanya çapında 200 ajanın aktif çalıştığı belirtiliyordu. Stuttgart ve Hamburg’daki eyalet başsavcıları kimlikleri tespit edilen 15 kişi hakkında Alman makamları soruşturma açtı, davalar yıllarca sürdü.
ALMANYA’DAKİ SUSURLUK ÇETESİ
Türkiye’nin Susurluk çetesiyle çalkalandığı günlerde ise Özgür Politika gazetesi 13 Kasım 1996’da “Çiller çetesi” başlıklı manşetle çıktı. Gazete Özer Uçaran Çiller, Aydın Doğan, emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Orhan Karabulut, eroin-silah kaçakçılığından aranan Hüseyin Duman ve Alaattin Çakıcı’nın yer aldığı fotoğraflar yayınladı. Fotoğraf, 26 Mayıs 1996 günü Almanya’nın Baden-Baden kentindeki “Brenner” isimli otele çekilmişti.
Görüşmede nükleer madde kaçaklığında ortaklığa gidilmesinin kararlaştırıldığı belirtiliyordu. Buna göre Rusya ve Ukrayna’dan nükleer silah üretiminde kullanılan ve piyasa değeri çok yüksek olan osmiyum uluslararası pazarda satılacaktı. Şebekenin faaliyetlerine ilişkin gazete Interpol ve Alman istihbaratı arasındaki resmi yazışmaları da yayınladı.
Interpol’ün ağına katılan şebeke için BND uyarılıyordu. Ancak Alman istihbaratı BND çetenin faaliyetlerine göz yummuştu. Baden-Baden’deki buluşmanın ayrıntıları 27 Kasım 1996 günü devlet televizyon kanalı ZDF’nin “Kennzeichen D” isimli programında da ekranlara geldi.
KARAYILAN'A SUİKAST TİMİ!
2000 yılının ilk günlerinde ise o dönem bir süreliğine Avrupa'ya gelen PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan'a suikast gerçekleştirmek için MİT'in Almanya'ya bir ekip gönderdiği ortaya çıktı. Der Spiegel dergisi 6 Mart 2000 günü çıkan sayısında ekibin deşifre olduğunu ve olayın iki ülke arasında krize dönüştüğünü, Özgür Politika gazetesi ise Hollanda-Almanya sınırında bir Türk suikast timinin yakalandığını yazdı.
Almanya suikast girişimiyle bağlantılı olarak Berlin Büyükelçiliği'nde görevli 4 Türk diplomat hakkında "casusluk" suçlamasında bulunuyordu. Ankara'ya giden Alman İstihbarat Örgütü'nün Başkanı Ernst Uhrlau MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'a diplomat pasaportlu bu ajanların Almanya'dan çıkartılması sözünü almıştı.
Ancak Türk konsolosluk çalışanları Alman güvenlik birimlerinin yakın markajındaydı. Aynı yıl Alman polisi Türkiye'nin Stuttgart konsolosluğunda görevli bir MİT ajanın makam aracına bidonlarla 20 litre benzin satın aldığını tespit etmişti. Üstelik söz konusu araç benzin ile değil, dizel ile çalışan bir araçtı.
9 OCAK KATLİAMI VE ALMANYA...
9 Ocak 2013 günü Paris'te üç Kürt kadın devrimci Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'in katledilmesi olayında ise Fransa'nın yanında Almanya da sıkça gündeme geldi. Çünkü katliamın bir numaralı zanlısı Ömer Güney 2003-2011 yılları arasında Almanya'da yaşamıştı. Bayern Eyaleti'nde kalan Güney buradan Paris'e gittiği ve Kürt derneğine üye olmuştu. 9 Ocak katliamının önemli ayaklarından birisi Almanya'ydı.
Zaten dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin katliamın hemen ardından "Önümüzdeki günlerde Almanya’da buna benzer olaylarla karşılaşabilir" demişti. O günlerde ANF'ye konuşan Alman İçişleri Bakanlığı sözcüsü ise "Güvenlik birimlerimiz Paris'teki olayın ardından süreci yakından izliyor" diye konuşmuştu.
Şubat 2014'te ise Der Spiegel dergisi, 12 Ocak 2014 günü internet üzerinden yayımlanan Ömer Güney’e ait ses kaydını ayrıntılı bir şekilde inceleyen Almanya’da iç istihbarattan sorumlu Federal Anayasayı Koruma Örgütü, ses kaydının ve Türkiye’de cinayetle ilgili yayımlanan belgelerin doğru olduğuna kanaat getirdi.
Alman istihbarat görevlilerinin belgelerde adı geçen MİT Daire Başkanı Uğur Kaan A.’yı yakından tanıdığını yazan Der Spiegel, MİT ile Almanya güvenlik kurumlarının istihbarat iş birliğinin dondurulduğu iddia ediyordu.
KAYNAKLAR
- ANF, Özgür Politika, Yeni Özgür Politika, Berxwedan gazetesi ve Der Spigel'in arşivi.
- Anayasayı Koruma Örgütü’nün 1990-2013 yılı arasındaki raporları.
- “PKK”, Nikolaus Brauns ve BrigetteKiechle, Schmitterling Yayınları, 2010
- "1982-1998’e Helmut Kohl hükümetinin Türkiye politikası", Alexender Refflinghaus, Köster Yayınları, 2002