Aldar Xelil: Türkiye Suriye’de savaş istiyor

Aldar Xelil: Türkiye Suriye’de savaş istiyor

Suriye krizine ilişkin yaşanan gelişmeleri ANF için deðerlendiren Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Meclis Üyesi Aldar Xelil, Türkiye’nin Suriye politikalarında kaybettiði etkisini yeniden kazanmak istediðine dikkat çekerek, “Ýzlediði politik taktikleri tutmayınca, tehlikeli provakasyonlara başvurma dönemine girmiştir” dedi.

Türkiye’nin Suriye’de savaş istediðini belirten Aldar Xelil, gelişmeleri şöyle deðerlendirdi:

“Türkiye devleti son günlerde Suriye politikalarında kaybettiði etkisini yeniden kazanma peşine düşmüştür. Suriye politikasını Batı Kürdistan halkının kazanımlarını engelleme konseptine oturtmuş Türkiye devletinin izlediði politik taktikleri tutmayınca, tehlikeli provokasyonlara başvurma dönemine girmiştir.

SURÝYE’NÝN HAZIRLIKSIZ YAKALANMASINA TÜRKÝYE YOL AÇTI

2012’den bir buçuk yıl öncesine kadar Suriye rejimini markaja alarak oyalamış, her koşulda yanında olacaðı vaatlerinde bulunarak Ortadoðu'da yaşanan gelişmelere hazırlıksız yakalanmasına yol açmıştır. Suriye rejimini Kürt Özgürlük Mücadelesine karşıt bir konsepte dahil etmiştir. Suriye rejimi Kürtlere yönelik politikasında Türk devletinden daha fazla Türk devlet konseptini uygulamıştır: Kürt katliamı yapmış, işkencelerde Kürtleri katletmiş, binlercesini tutuklamış, onlarca Kürt'ü Türkiye'ye teslim etmiştir. Bu Türkiye'ye güven vermiş, iki devlet ortak bakanlar kurulu toplantısı yapacak kadar siyasi, diplomatik ilişkiler geliştirmiştir. Türkiye dürüst olmadıðı için, 15 Mart 2011’de başlayan Suriye içi muhalefet süreci ile bu defa muhalif güçlere silahlı mücadele vermeleri halinde her türlü desteði saðlayacaðını açık-gizli ifadelerle, sözler vererek muhalefetin demokratik siyaset yamasını engellemiştir. Dolayısıyla Suriye'deki ölümlerden rejim ve muhalifler kadar Türkiye de sorumludur. Bu konularda bilgi ve belge sahibiyiz.

DEÐÝŞÝMÝ TÜMDEN ÇIKMAZA SÜRÜKLEME TAKTÝÐÝ YÜRÜTTÜ

Türkiye son bir buçuk yıldır Suriye’yi içi kargaşaya, savaşa sürükleyerek demokratik deðişimini tümden çıkmaza sürükleme taktiðini yürütmektedir. Türkiye devleti, Suriye deki muhalefetin demokratik siyaset yöntemleri ile mücadele etmesini engelleyen temel güçtür. Bir kaç gün önce basın yoluyla deşifre olan Türk dış işleri bakanlıðı belgesinin bu konsepti nasıl planladıðı ana hatları ile kamuoyuna da yansımış bulunmaktadır. Bu plan ve stratejisi Suriye'nin sosyal, siyasal, jeopolitik nedenlerden kaynaklı tutmamıştır.

Türk devletinin Suriye'deki deðişimi engellemesinin başlıca sebebi Kürtlerin kazanımlarını engellemektir. Ýzlediði bu politika tutmamış, Suriye politikasında yalnızlaşmış ve giderek devre dışı kalmıştır.

SURÝYE’DE DEÐÝŞÝM KAÇINILMAZDIR

Suriye'de deðişim kaçınılmazdır. Bu deðişimde Batı Kürdistan Kürtleri demokratik özerklik sistemsilerini kuracaktır. Bu adım TC'nin Kuzey Kürdistan'da yürüttüðü inkar ve imha siyasetini ve Kürt düşmanlıðının endeksli politikasını önemli oranda boşa çıkaracaktır. Bunu iyi bildiði için yeni taktiklere dayalı bir hamle sürecini ile bu süreci baltalamak istemektedir. Bu hamle sürecinin provokasyonlar üzerinden gelişeceðine dair güçlü işaretler vardır. Ýlk somut işaret Suriye hava sahasında uçurduðu için düşürülen keşif uçaðıdır. Bu uçak düşmemiş olsaydı da "uçaðımıza ateş edildi" diyecekti.

UÇAK PROVOKASYONU, OSMANLI OYUNU

Bu tam bir "Osmanlı Oyunu”dur. Bu olayda Türk devleti "bir taşla bir kaç kuş vurma"yı hedeflemiştir. Birincisi; Suriye'ye dışarıdan askeri müdahaleyi bir NATO kararı olarak yaptırmak, buna öncülük etmek ve her kesi kendi politikasına çekmek istemesidir. Burada Kürt düşmanlıðı ve neo-osmanlıcı politikası kendisini yöneten NATO'yu kandırır mıyım fikrine götürmüştür. Ýkincisi; Suriye'nin Rusya politikasından çok ciddi rahatsız olduðu için NATO'yu Rusya'nın karşısına dikebilir miyim hesabı yapmıştır. Bu tutmayınca Erdoðan, Putin’i arayarak bir anlamda özeleştiri yapmıştır. Üçüncüsü; bu uçak hadisesini tam da HPG gerillalarından darbe yediði günlere denk getirtmiş ve iç gündemini saptırarak nefes almıştır.

TÜRKÝYE YENÝ PROVOKASYONLAR PEŞÝNDE

Bu "Osmanlı oyunu" tutmamış ancak yeni provokasyonlar için "sınıra" yakınlaşmıştır. Suriye politikasında askeri angajmanlarını deðiştirme vesilesi yapmıştır. Ve böylece Suriye sınırına askeri yıðınak yapma gerekçelerine yalandan haklı gerekçeler yaratmıştır.

Bundan sonraki ikinci provokasyon adımına gerekçeleri Kürt Özgürlük Mücadelesinin Batı Kürdistan'daki faaliyetleri olacaðını belirtmek mümkündür. Bir süre önce basına düşen Dış Ýşler Bakanlıðı gizli belgesinde de belirtmiş olduðu gibi. Buna dönük ilk işaret iki gün önce propaganda etmeye başladıðı "sınırın sıfır noktasında PKK bayraðı" haberleridir. Türk devletinin Suriye politikası "kendin pişir kendin ye" derekesine düşmüştür. Elindeki argümanlar demokratik haklılıða dayanmadıðı için herkesi kendi oyunlarına dahil etmede zorlamış ve provokasyonlara başvurma noktasına gelmiştir. Yeni provokatif adımlarında argüman olarak Kürt halkının demokratik mücadelesini daha çok kullanmaya karar vermiş olduðu görülüyor. Dolayısıyla Batı Kürdistan Kürtlerinin mücadelesini yeni provokasyonlara her zamandan daha çok gerekçe yapmak isteyecektir.

SUÝKASTLER PLANLANIYOR

Suriye’deki gelişmeler barışçıl siyaset ile çözüme doðru gittikçe Türkiye’den "hır gür" sesleri daha fazla yükselmektedir. Suriye’deki deðişim Suriye halklarının demokratik talepleri doðrultusunda gerçekleştikçe Türkiye merkezli tehlikelerde artmaktadır. Bu tehlikeler; Türk devletinin kendine yakın kimi muhalif guruplarla çatışmaları derinleştirmesi, kendine baðlı Kürtlerle Batı Kürdistan’ı karıştırması, istihbaratıyla Batı Kürdistan'da patlamalar ve suikastler yapması olacaðını belirtmek mümkündür.

SURÝYE’YE SADECE TBMM’DEN BAKMAYIN

Türkiye Kürt inkar ve imha siyasetinden vazgeçmedikçe Suriye’de iç savaş yandaşı ve savaşın tarafı olmaya devam edecektir. Suriye ile savaşın eşiðine gelmiş olmasının nedeni bu siyasetidir. Barış için, demokratik komşu bir ülke için Türkiye demokratik kamuoyunun yaşanan gelişmeleri AKP ve Erdoðan'ın söylemlerinden deðil, bölgenin siyasal realitelerden okuması, mevcut politikaların Türkiye'yi savaş çıkartan ve bu yetmezse direkt savaşa giren devlet olmaktan çıkarması tarihi görevidir. Ortadoðu sadece Türkiye deðildir. Türk halkına propaganda edildiði gibi Türkiye’nin ve AKP'nin bölgede etkisi yoktur. Etkili olmaya çalışan politik merkezler bellidir. AKP bu merkezlere yakın durma mesafesine paralel bir örtü olarak kullanılmaktadır. Mısır'daki gelişmeler bununda sonunu getirmiştir. Dolayısıyla Suriye'ye ve Türkiye'ye sadece AKP Merkezinden ve TBMM'den deðil, tüm bölgesel gelişmeler kapsamında Batı Kürdistan'dan ve Suriye'den bakmak gerekir. Çünkü buralarda esen rüzgarın yönü başkadır. Bu halkların demokratik birliði için olması gereken doðru yaklaşımdır.