ABDEM ve Demokratik Güç Birliği: AKP faşizmine geçit vermeyeceğiz

ABDEM ve Demokratik Güç Birliği, 19 Aralık, Maraş, Roboski katliamlarına ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada, Kuzey Kürdistan'daki AKP terörü ile öz yönetim direnişi ve yine AKP'nin DAİŞ ile işbirliğine de değinildi.

ABDEM ve Demokratik Güç Birliği bileşenleri tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Tarihi soykırımlar ve katliamlarla dolu olan faşist Türk Devleti katliamlarına devam ediyor. Ermeni ve Dersim soykırımlarından 19 Aralık, Maraş, Sivas, Çorum, Roboski katliamlarına uzanan kirli tarihini Amed, Suruç, Ankara, Varto, Cizre, Silopi, Silvan, Yüksekova, Nusaybin, Dargeçit, Sur ve daha birçok katliamla sürdürmeye çalışmaktadır. Her gün onlarca insanımız katledilmekte, yaralanmakta veya tutuklanmaktadır" denildi.

'AKP DE TUTSAKLARI ÖLÜME TERK EDİYOR'

Açıklamada, Türk devletinin 19 Aralık 2000’de binlerce asker, özel tim ve polisle 20 hapishanede siyasi tutsaklara saldırdığına dikkat çekilen açıklamada, "Türk Devleti, 28 devrimci tutsağı katletti, yüzlercesini yaraladı. Kimyasal silahlarla tutsaklar diri diri yakıldı, kepçelerle kolları koparıldı, işkenceler eşliğinde F-Tipi zindanlara götürüldü. Ancak devrimci tutsaklar faşizme boyun eğmediler, teslim olmadılar. Direnerek, devrimci iradenin teslim alınamayacağını gösterdiler. 19 Aralık Katliamı'nın hesabı er geç, ama mutlaka sorulacaktır" denildi.
AKP'nin de siyasi tutsakları tecritte tutarak, hasta tutsakları ölüme terk ederek katlettiğine vurgu yapılan açıklamada, şöyle devam edildi:

'ÖCALAN VE TÜM POLİTİK TUTSAKLAR SERBEST BIRAKILMALI'

"Başta HDP ve DBP olmak üzere, ilerici, devrimci ve muhalif olan binlerce insanı tutuklayarak, mücadeleden alıkoymaya çalışıyor. 16 yıldır ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, 4 yıldır avukatlarıyla ve 14 aydır ailesi ile görüştürülmüyor. Öcalan’a uygulanan tecrit, Türk Devleti’nin Kürt halkına karşı yürüttüğü topyekûn savaşın bir parçasıdır. Öcalan ve tüm politik tutsaklar serbest bırakılmalı, hapishane katliamlarının sorumluları yargılanmalıdır.
Başta Kürt ulusu ve Alevi inancından halklarımız olmak üzere, devletin ırkçı ve asimilasyoncu uygulamalarına karşı kendi kimliği, kültürü, inancı ve demokratik hakları için mücadele eden herkes, devletin değişmeyen 'ekçi, ırkçı ve ayrımcı politikasının hedefinde olmuştur. İnanç özgürlüğü ve eşit haklar isteyen Alevi halkımız Maraş'ta, Çorum'da, Sivas'ta olduğu gibi büyük katliamlardan geçirildi. Özgürlük isteyen Kürt halkımız, 30 yıldır devletin kirli savaş saldırılarında on binlerce şehit verdi. Roboski'de olduğu gibi, Türk ordusunun savaş uçaklarıyla bedenleri parçalandı. Katliamların sorumlusu olan devlet, hesap vermek yerine gizlilik kararlarıyla suçlarının üzerini örtmeye çalışmıştır."

'ERDOĞAN VE AKP HESAP VERMEKTEN KAÇAMAYACAK'

HDP'ye, Kürtlere, devrimcilere yönelik saldırılar ve yine Suruç Katliamı'nın hatırlatıldığı açıklamada, "AKP ve Erdoğan hesap vermekten kaçamayacaktır" uyarısı yapıldı.
"Erdoğan ve AKP, Rojava Devrimi'ni ve Kürt ulusunun özgürlük mücadelesini boğmak istemektedir" diye belirtilen açıklamada, şunlar da kaydedildi:
"AKP, Suriye ve Irak'ta halklara karşı barbarca saldırılar ve katliamlarda bulunan DAİŞ'e sarılarak başarı elde edeceğini ummaktadır. Kobane'nin DAİŞ'in eline geçmesi için elinden gelen her şeyi yapan Erdoğan, Kobane'nin kahramanca savunulması ve Rojava'nın büyük oranda özgürleştirilmesinin ardından, DAİŞ'le işbirliğiyle Suruç ve Ankara'da olduğu gibi kitle katliamlarına girişti.
Şengal, Suruç ve Ankara katliamlarından özyönetim ilan edilen kentlerdeki katliamlara, kadına yönelik kırımdan ve şiddetten çocuk katliamlarına, katledilen ve çıplak bedeni sokağa atılan Ekin Wan'dan cesedi panzer arkasında sürüklenen Hacı Birlik örneğinde görüldüğü gibi, AKP ile DAİŞ'in zihniyeti ve uygulamaları arasında hiçbir fark yoktur. AKP şahsında TC devleti DAİŞ'leşmiştir. AKP=DAİŞ birlikte, faşizme karşı olan herkese saldırmaktadırlar.
DAİŞ'e Türk devletinin silah sevkiyatını haber yapan Can Dündar ve Erdem Gül örneğinde olduğu gibi, devleti eleştiren gazeteciler, hukukçular, insan hakları savunucuları devletin zulmüne uğramaktadır. Kürt avukat, insan hakları savunucusu ve Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi örneğinde olduğu gibi, barış talep edenler katledilmektedir. Barış ve demokrasi savunucusu Tahir Elçi'nin katledilmesini ve devletin tüm katliamlarını kınıyoruz."

ÖZ YÖNETİMLERE DESTEK

Açıklamada, Kürt halkının öz yönetim ilanlarına da destek verilerek, "Sokağa çıkma yasakları eşliğinde kuşatılan ve katliamlara rağmen kendilerini savunan haklı ve meşru öz yönetim ilanlarını selamlıyor ve direnen Kürt halkımızın yanında olduğumuzu belirtiyoruz" denildi.

AB'YE ÇAĞRI

ABDEM ve Demokratik Güç Birliği bileşenleri, AB devletlerini AKP ve DAİŞ faşizmine destek vermekten vazgeçmeye çağırarak, şunları belirtti: "DAİŞ çetelerine verdiği destekle, Suruç ve Ankara katliamlarından sonra Paris'nde kana bulanmasında önemli rol oynayan TC faşizmi, Rojava ve Suriye'yi işgal etme planları suya düşünce, Suriye hava sahasında Rus savaş uçağını düşürerek, Rojava'ya taciz saldırılarında bulunarak ve Musul yakınlarına askeri yığınak yaparak DAİŞ'e desteğini sürdürmektedir. DAİŞ'i doğrudan destekleyen Türk devletine ekonomik, askeri ve siyasi destek sunan AB, bununla dolaylı da olsa DAİŞ'i desteklemiş olmaktadırlar. Türk devletine verdikleri silahlar, ekonomik ve siyasi destek, mülteciler üzerinden yapılan pazarlıklar son kertede DAİŞ'e yaramaktadır. AKP=DAİŞ faşizmine desteğini sürdüren AB devletleri, faşizme karşı siyasal faaliyet yürüten Kürt Özgürlük Hareketi aktivistlerini ve ATİK aktivistlerini tutuklamaktadırlar. Avrupa devletlerini AKP=DAİŞ faşizmine verdikleri bu destekten vazgeçmeye ve ilişkilerini kesmeye, ATİK ve Kürt aktivistlerini serbest bırakmaya çağırıyoruz."
ABDEM ve Demokratik Güç Birliği bileşenleri, Türk devletinin topyekûn savaşına karşı topyekûn direnişi büyüteceğini açıkladı.