ABD-Türkiye krizi: Neler oluyor?

ABD ile Türkiye arasındaki kriz derinleşiyor. AKP rejiminin “sihirli ekonomi formülleri” işe yaramıyor. Saray, herhangi bir tasarrufa gitmezken, halkı “yastık altındaki dolarları” bozdurmaya çağırıyor. Türkiye’nin NATO ilişkileri de gündemde.

ABD Başkanı Donald Trump, Cuma günü bir tweetle Türk lirasına ağır bir darbe vurdu. Dolar 6 TL’yi, Euro 7 TL’yi geçti. Trump’ın tweetinden önce Türk bir heyet krizi yatıştırmak için ABD’de görüşmelerde bulundu, ancak bir sonuç alamadı.

TÜRKİYE EKONOMİSİNİ SARSAN TWEET

Görüşmelerden hemen sonra Beyaz Saray’dan yaptırım açıklaması geldi. Trump şu mesajı paylaştı: "Türk lirası, çok güçlü dolarımız karşısında hızla değer kaybederken, Türkiye'den çelik ve aluminyum ithalatında gümrük vergilerinin iki katına çıkarılmasına onay verdim! Alüminyumda oran yüzde 20, çelikte de yüzde 50. Türkiye ile ilişkilerimiz bu dönemde iyi değil!"

Washington hükümeti bu uygulamanın 13 Ağustos’ta hayata geçeceğini açıkladı.

ABD Ticaret Bakanlığından yapılan ve Bakan Wilbur Ross "Başkan Trump, Türkiye Cumhuriyeti'nden ithal edilen çelik üzerindeki gümrük tarifesi oranını yüzde 25'ten yüzde 50'ye yükseltti” dedi.

YAPTIRIM TÜRKİYE’Yİ AĞIR ETKİLEYECEK

Ek gümrük uygulamasının Türk ekonomisini ağır etkilemesi bekleniyor. Türkiye, 2017 yılındaki 9,5 milyar dolarlık toplam demir çelik ihracatının 1 milyar doları ABD'ye yönelik gerçekleştirdi. Alüminyum cevherleri ve alüminyum oksit ihracatının toplam değer ise 2017'de 18 milyon dolar şeklinde gerçekleşti. Bunun 3 milyon doları ABD'ye yapıldı. ABD, Türkiye'nin en çok ihracat yaptığı dördüncü ülke olarak dikkat çekiyor. ABD'ye 2017 yılında gerçekleşen ihracatın toplam değeri 8,6 milyar dolar. ABD'nin ithalat yaptığı ülkeler sıralamasında ise Türkiye 34'üncü sırada yer alıyor.

DÖVİZLER YASTIK ALTINDA NASIL BİRİKTİ?

Aynı gün Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı bir konuşmada, "Dolar molar bizim yolumuzu kesemez, endişe etmeyin" iddiasında bulundu. Erdoğan, yastık altındaki dövizin bozulması çağrısında bulunurken, dövizlerin nasıl yastık altında biriktiğine açıklık getirmedi. Erdoğan’ın bu açıklaması, ayakkabı kutularında saklanan para skandalını da hatırlattı.

YA SARAY’IN HARCAMALARI?

Erdoğan bir yandan vatandaştan “döviz bozdurmasını” isterken, diğer yandan Saray’ın harcamaları, askeri teknolojiye, savaşa ve yeni rejimin ideolojik kurumlarına sürekli para aktarılıyor.

Erdoğan, ayrıca “Onların doları varsa, bizim de halkımız var, Allahımız var” dedi. Fransız Le Figaro gazetesi Erdoğan’ın bu sözlerine sosyal medyada gösterilen tepkiye dikkat çekti.

İŞÇİLER İŞVERENE “ALLAHIMIZ VAR” MI DİYECEK?

Gazete bir Türk işçinin Twitter hesabındaki şu paylaşımını aktardı: “İşverene Allahımız mı var diyeceğiz?”

Bir başkası, “Bugün, maaşımı alacağım gün. Umarım ki patronum bana ‘Allahın var’ demez” diye ironi yapıyor.

İKİ HAFTADA İKİ YAPTIRIM

ABD, Türkiye’ye yönelik son iki hafta içerisinde iki yaptırım kararı aldı. Ek gümrük vergilerinden önce, Türk İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün "insan hakları ihlallerinden sorumlu oldukları" gerekçesiyle malvarlıkları donduruldu. Ayrıca bu kararla birlikte ABD Kongresi, Türkiye’ye F-35 savaş uçaklarının satışını da durdurma kararı aldı.

ABD ile Türkiye arasındaki bu son kriz, Türk devletinin Amerikalı papaz Andrew Brunson’ı serbest bırakmamasıyla patlak verdi. Ancak krizin daha derin olduğu belirtiliyor. Görünen yüzünde papaz Brunson ve Türkiye’nin Rusya ile yaptığı S-400 hava savunma sistemi anlaşması var. Arka planında neler olduğu, resmi açıklamalara yansımıyor. Ancak ABD’nin Türkiye ile ilişkilerinin özellikle Suriye’deki iç savaşla birlikte bozulmaya başladı. Türkiye’nin Suriye’de DAİŞ ve El Nusra başta olmak üzere çetelere desteği sır olmaktan çıktı.

KRİZDEN ÇIKMAK ARTIK KOLAY DEĞİL!

Amerika’nın Sesi radyosuna göre Amerikan Alman Marshall Fonu Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, Amerika’nın Türkiye’ye yönelik yaptırımlarının orta ve uzun vadede yapabileceği olası etkilere dikkat çekti. Ünlühisarcıklı, “Türkiye-ABD ilişkileri uzunca bir süredir aslında zaten bir kötüleşme süreci yaşıyordu. Artık Washington'da Türkiye toksik bir konu haline geldi. Türkiye'nin dostları bile artık sessiz kalmayı tercih ediyorlar” dedi.

Ünlühisarcıklı’ya göre, krizden çıkış yolu belki bir süre öncesinde vardı ama artık bu kolay değil. ““Buradan kolay bir çıkış var mı? Kolay bir çıkış kesinlikle yok belki bir hafta önce vardı, belki bir ay önce vardı, aylar önce daha kolay çıkışlar vardı ama Washington'dan gelen ve çok yüksek tondan gelen ültimatomlar öncelikle Amerikan liderliğinin elini bağladı. Yani Trump yönetimi bu kadar kesin bir dille yaptırım tehdidi yapmışken öne sürdüğü hedeflere ulaşmadan bu politikadan vazgeçemez, aksi takdirde zaten biliyorsunuz ara seçimler yaklaşıyor yönetim adına bu bir siyasal kayıp olur.”

NATO ÜYELİĞİ TARTIŞILIR HALE GELEBİLİR

Türkiye-ABD işbirliğinin temellerinden sarsıldığına dikkat çeken Ünlühisarcıklı, “Türkiye'nin güvenliğiyle ilgili sorunların ortaya çıktığını, Türkiye'nin güvenlik politikalarında köklü değişikliklerin yaşandığı ve Türkiye'nin müttefiklik ilişkilerinde de ciddi değişimlerin zamanla ortaya çıktığını ve bu sürecin sonucu olarak Türkiye'nin aslında NATO üyeliğinin gerek Ankara'da gerek diğer başkentlerde tartışılır hale geleceği bir sürecin başlangıcını yaşıyor olabiliriz. Dolayısıyla çok ciddi bir durumla karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.

İFLASLAR GELECEK

Doların yükselmesi, Türk lirasının çöküşü, enflasyon, dış borç derken, bu krizin bundan sonraki olası sonuçları konusunda, New Jersey Drew Üniversitesinden Doç. Dr. Yahya M.Madra, Yeni Özgür Politika gazetesine şu öngörülerde bulundu:

“OHAL süresince iflas ilan etmek yasaklanmıştı, bu süreç şimdi sona erdi, bu noktadan sonra iflasları görmeye başlayacağımızı tahmin ediyorum (...)Türkiye’de zaten yüzde 10’a yakın yapısal bir işsizlik hep olageldi. Kriz döneminde bu daha da artacak. Ancak burada dikkat edilmesi gereken kadın ve genç işsizlik oranları. Ekonomik krizi öncelikle bu demografik kesimleri etkiler. İşsizlik ve borçlanma süreçleri krizi sürecinde birbirini olumsuz şekilde etkileyecekler. Özel sektördeki borç yükünden ve durgunluktan kaynaklanan iflaslar işsizliğin artmasına, işsizliğin artması hanelerin faiz ödemelerini aksatmalarına, takibe düşmelerine neden olacak. Ve tabii ki bu iki süreç de bankacılık sektörünün krizin etkilerini doğrudan hissetmesine neden olacak. Ekonomi ilişkisel bir yapı, bir sektörün aksaması dalga dalga diğer sektörlerin, aktörlerin de aksamasına neden oluyor.”