AB: Kürt sorunu Türk demokrasisi için meydan okumadır!

AB: Kürt sorunu Türk demokrasisi için meydan okumadır!

Avrupa Komisyonu, Türkiye'nin son bir yılda AB yolunda attıðı adımları ve devam eden eksikliklerin deðerlendirdiði 2012 Ýlerleme Raporu'nu yayınladı. Raporda Kürt sorununa ilişkin yazan veya üzerinde çalışan yazarlar, akademiyseler ve gazeteciler haklarında çok sayıda dava açıldıðı, çoðu terörizm ile ilgili suçlamaların nedeniyle 2 bin 800'den fazla öðrencinin tutuklu olduðu belirtildi. Raporda Kürt sorunu da "Türk demokrasisi için hala kilit bir meydan okuma" olarak deðenlendirildi.

Avrupa Komisyonu, yayınladıðı 2012 Ýlerleme Raporu'nda Türkiye'de son bir yılda yaşanan ekonomik-politik gelişmeleri deðerlendirdi.

Raporda, Balyoz ve Ergenekon davaları hakkında savunma hakları, uzun tutukluluk süreleri ve aşırı derecede uzun ve geniş kapsamlı iddianamelerle ilgili kaygıların sürdüðü belirtilerek, "Tüm bunlar bu davaların meşruluðuyla ilgili kamuoyunun sorgulamasının önemli ölçüde artmasına neden oldu" ifadeleri kullanıldı.

Raporda, "Türkiye'deki demokratik kurumlarının uygun işleyişine ve hukukun üstünlüðüne güvenin güçlendirilmesi için bir şans sunmakla birlikte bu davalar, geniş kapsamları ve yargı sürecindeki eksiklikler hakkındaki gerçek kaygıların gölgesinde kalıyor. Artık, bu davalar Türk siyasetinin kutuplaşmasına katkıda bulunuyor" denildi.

AB Ýlerleme Raporu'nda, söz konusu davalara ilişkin şu tespitlerde bulunuldu:

"Yargısal süreçlerin, savunma hakkını garantiye almak ve bu davalarda şeffaflıðı desteklemek için hızlandırılması gerekiyor. Soruşturmalar, çabuk bir şekilde genişletiliyor, yargı genel olarak sadece polis tarafından toplanan ya da gizli tanıklar tarafından saðlanan asıl kanıtları kabul ediyor."

Komisyon bu çerçevede, devam eden davalarda sanık olarak 404 muvazzaf askeri personelin sanık olarak yer aldıðını ve bunlardan 207'sinin tutuklu olduðuna dikkat çekerek tutuklular arasında eski Genel Kurmay Başkanı'nın bulunduðuna da vurgu yaptı.

ÝFADE ÖZGÜRLÜÐÜ ÝHLALLERÝ KAYGI VERÝCÝ

Avrupa Komisyonu'nun, Türkiye'nin son bir yılda AB yolunda attıðı adımları ve eksikliklerini deðerlendirdiði 2012 Ýlerleme Raporu'nda artan ifade özgürlüðü ihlallerinin "ciddi kaygı" yarattıðı belirtilirken medya özgürlüðü pratikte daha da kısıtlandı" eleştirilerine yer verildi.

2012 Ýlerleme Raporu'nun Türkiye'de ifade özgürlüðü konusuna ilişkin bölümünde üçüncü yargı reform paketinin, medya üzerindeki kısıtlamaları gevşettiði belirtilerek "Ancak bu reformlar, ifade özgürlüðü konusunda önemli bir iyileşme saðlamadı" denildi. Raporda şöyle devam ediliyor:

“Artan ifade özgürlüðü ihlalleri, ciddi kaygıları yaratıyor ve medyanın ifade özgürlüðü üzerindeki kısıtlamalar pratikte devam ediyor. Giderek artan biçimde gazetecileri, medya çalışanlarını ve daðıtıcılarını tutuklama eðilimi, bu kaygıları körüklüyor."

95 GAZETECÝ, 2 BÝN 800 ÖÐRENCÝ HAPÝSTE

Avrupa Komisyonu, raporunda AGÝT verilerine dayanarak Nisan 2012 itibariyle Türkiye'de 95 gazetecinin cezaevinde bulunduðunu belirtirken bu sayın geçen yılın eş ayında 57 olduðuna dikkat çekiliyor.

Buna karşın Komisyon, Nisan'dan bu yana "2012 listesindeki gazetecilerin 20'sinin de, üçüncü yargı reformunun yürürlüðe girmesi sonucunda tahliye edildiðine" de işaret ediyor.

Ýlerleme Raporu'nda Kürt sorununa ilişkin yazan veya üzerinde çalışan yazarlar, akademiyseler ve gazeteciler haklarında çok sayıda dava açıldıðına, çoðu terörizm ile ilgili suçlamaların nedeniyle 2 bin 800'den fazla öðrencinin tutuklu olduðuna vurgu yapılıyor.

Raporda "Türkiye, şiddeti kışkırtma ile şiddet içermeyen fikirlerin ifadesi arasındaki net bir ayrım yapılabilmesi için ceza kanunu ve terörle mücadele kanununu deðiştirmeli" deniliyor.

OTOSANSÜR VE BASINA MÜDAHALE

Bu baðlamda Avrupa Komisyonu'nun, hükümet yetkililerine yönelik eleştirilerde bulunduðu Raporda "Yüksek düzeydeki hükümet ve devlet yetkilileri ile askerler, tekrar ve tekrar kamuoyu önünde basın aleyhinde konuşuyor ve dava açıyor. Bazı gazeteciler de, hükümeti açıkça eleştiren yazılara imza koyduktan sonra işten atıldı" ifadelerine yer verildi.

Bütün bunların ifade özgürlüðü üzerinde olumsuz bir etkisinin olduðu, otosansürü Türk medyasının yaygın bir olay haline getirdiði savunan Komisyon, YouTube ve diðer sitelere yönelik yasaklamalar ve davalar, internet filtreleri uygulaması, tv kanallarına yönelik uyarı ve cezalara da deðindi.

KÜRT SORUNU DEMOKRASÝ ÝÇÝN MEYDAN OKUMA

Avrupa Birliði Komisyonu, Türkiye'ye ilişkin 2012 Ýlerleme Raporu'nda Kürt sorunu, "Türk demokrasi için hala kilit bir meydan okuma" olarak niteleniyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroðlu'nun girişimi üzerine Kürt sorununda ilerleme saðlanması amacıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoðan ile CHP yönetimi arasında yapılan görüşmenin devamının gelmediðine dikkat çekilen raporda 2009 demokratik açılımının da sürdürülmediðine işaret ediliyor.

"Türkiye, AB'nin terörist örgütler listesinde yer alan PKK tarafından gerçekleştirilen terörist saldırılarda önemli bir artışla karşı karşıya kaldı. Saldırılar, AB tarafından kuvvetle kınandı" diyen Komisyon, KCK hakkındaki soruşturmanın ise önemli ölçüde genişletildiðini, artan sayıda BDP'li politikacılar, seçilmiş belediye başkanları ve belediye meclis üyelerinin tutuklanmasının da "bölgesel ve yerel demokrasiyi olumsuz etkilediði" görüşü dile getiriliyor.

ULUDERE'DE SÝYASÝ SORUMLULUK TARTIŞILMADI

2012 Ýlerleme Raporu, askeri uçaklarca gerçekleştirilen operasyon sonucunda 34 sivilin hayatını kaybettiði Uludere olayına deðinirken de "Olaylar ile ilgili şeffaf bir kamu soruşturmasının olmaması da güveni zedeledi. Siyasi sorumluluðu tartışılmadı" deðerlendirmesine yer veriyor.

KCK'ye karşı soruşturmalarda hukuk üstünlüðüne saygı gösterilmesi ve Uludere operasyonu konusunda "etkin ve şeffaf" bir soruşturmanın yürütülmesi için gerekenlerin yapılması istendiði raporda "Anayasa'yı gözden geçirme çalışmaları, başta Kürt sorunu olmak üzere, Türkiye'de uzun bir süreden beri devam eden bazı sorunları çözüme yönelik bir fırsat sunuyor" denildi.

Ýlerleme Raporu'nda, 2009 yılında yapılan Alevi açılımının somut bir devamının olmadıðına vurgu yaparak, Alevilerin ayrıcılıklarla karşı karşıya kaldıðına dikkat çekti. Raporda, din hakkında bilgilerinde yer aldıðı nüfuz cüzdanı gibi kişisel belgelerin bazı ayrımcı eylemlere ve Ýslam'dan başka bir dine geçen kişilerin yerel yetkililer tarafından "rahatsız edilmesine" neden olduðu ifade edilerek nüfuz cüzdanlarında dini üyeliklerin belirtilmesinin Avrupa Ýnsan Hakları Sözleşmesi'nin ihlali olduðu belirtildi.

Bazı Alevilerin kamu hizmetinde iş konusunda ayrımcılıkla karşı karşıya kaldıklarının da belirtildiði raporda, "2009 yılında yapılan Alevi açılımının somut bir devamının olmadı. Cem Evleri resmi olarak tanınmadı ve Aleviler ibadetlerini yapmak için yeni yerler kurmak konusunda zorluklarla karşı karşıya kaldı. Aleviler, bazı şehirlerde birçok Alevi vatandaşın evinin işaretlenmesiyle ve kendilerine yönelik olaylardan dolayı kaygılandı" deðerlendirmesi yapıldı.

Müslüman olmayan toplulukların durumuna da deðinen Komisyon, yerel yetkililer tarafından imar yasalarının uygulanmasında tutarsızlıkların olduðunu ve ibadet yerlerinin yapı ve yenileme izinlerinin keyfi olarak reddedildiðini kaydetti.

Raporda ayrıca, Müslüman olmayan toplulukların sorunlarla karşı karşıya kalmaya devam ettiklerine vurgu yapılarak mülk hakkı, adalete erişim, iş bulma kabiliyeti gibi konularda zorluklar yaşamayı sürdürdüðüne dikkat çekildi.

Avrupa Komisyonu 2012 Ýlerleme Raporu'nda kadınlara yönelik şiddet, kadınların iş gücüne katılımı, erken yaşta ve zorla yaptırılan evlilikler ve lezbiyen, gay, biseksüel ve transeksüellere yönelik ayrımcılık konusunda da eleştirilere yer verildi.

Komisyon, kadın nüfusun iş gücüne katılımının düşük olmasına raðmen kadınların işsizlik oranının erkeklerinkinden daha fazla olduðuna dikkat çekerek, kadınların üçte birinin tarım sektöründe ücretsiz aile işçisi olduðu ve bu oran çalışan kadınların oranından düşüldüðünde çalışan kadınların para kazanma oranının yüzde 15'in altında kaldıðı belirtti.

Bu arada raporda, kadınlara yönelik şiddet davalarının kaygıları arttıðı vurgulanarak, bazı davalarda polis memurlarının aile içi şiddet kurbanlarına yardım etmek yerine kendilerine kötü davranan kişilere dönmeleri için ikna etmeye çalıştıkları ifade edildi. Komisyon ayrıca, erken yaşta ve zorla yaptırılan evlilikler sorununda de kaygıların devam ettiðine vurgu yaptı.

Öte yandan raporda, homoseksüelliðin Türkiye'de suç olmadıðı ancak lezbiyen, gay, biseksüel ve taranseksüellere yönelik ayrımcılık ve tehditlerin devam ettiði ve bu kişilerin şiddet suçu kurbanı oldukları kaydedildi.