Özgürlük Hareketi’nin Berlin’deki ilk Newroz kutlaması

Muharrem Aral, Berlin’deki ilk Newroz coşkusunu “Herkes adeta sahneyle bütünleşmişti. Kitleye ‘gecemiz burada sona erdi, Newroz kutlaması bitti, gidebilirsiniz’ dememize rağmen kimse gitmek istemiyordu” sözleriyle anlattı.

2. Dünya Savaşı sonrası iki kutuplu dünyanın ve soğuk savaş yıllarının sembolü haline gelen Berlin duvarının içinde kalan Batı Berlin’in kenar semtlerinin sakinleri genelde ülkeye “misafir” olarak kabul edilen işçiler ve göçmenlerdi. Bu semtlerden birisi olan Neukölln’ün Karl Marx Caddesi üzerinde bulunan tarihi pasajı, 1979 yılının Mart ayında Kürt Özgürlük Hareketi’nin Avrupa’daki ilk Newroz kutlamasına ev sahipliği yapacaktı.

27 Kasım 1978’de Lice’nin Fis Köyü’nde ilk kongresini gerçekleştiren, ancak kuruluşu ilan edilmeyen Kurdistan İşçi Partisi (PKK)’nin kadro ve sempatizanları o zaman aralığında; “Kurdistan Devrimcileri” veya Apocular olarak tanınıyordu. İşte bu grubun, Kurdistan dışındaki ilk kitlesel buluşmalarından biri olarak kayıtlara geçen Batı Berlin’deki ilk Newroz kutlaması, Berlin’in ‘işçi mahallesi’ Neukölln’de 1910’da inşa edilen ve hala ayakta olan tarihi pasajın ikinci katında bulunan salonda gerçekleşti.


O Newroz bulaşmasını organize edenlerden Muharrem Aral, Newroz kutlamalarına giden süreci yıllar sonra ANF’ye şöyle aktardı: “Birkaç arkadaştan oluşan dar bir grup vardı. Batı Almanya’da da birkaç arkadaş vardı. Haberleşerek Newroz’u kutlama planlamasına gittik. Bir de ülkede gelişen direnişler vardı. Bu direnişlerin yarattığı etkiler buraya da yansımıştı. Böylesi bir atmosferde Newroz kutlamasının hazırlıklarını yaptık. Burada en temel amaç; insanlarımızı kendi gerçekliği ile yeniden buluşturmaktı. Tanıdığımız insanlar vardı, onlara söyledik. Mesela o dönem ben Siemens’te çalışıyordum. Siemens’te çalışan Kürt emekçiler, işçiler vardı. O arkadaşların arasında hazırladığımız gecenin propagandasını yaptık.”


         


        

5 MARK’A SATILAN BİLETLER TÜKENDİ


Ancak Kürt Özgürlük Hareketi’nin Newroz gecesi için hazırlıkları kıt-kanat imkanlarla yürütülüyordu. Üstelik diğer hareketlerden bazıları gecenin biletleri ile afişlerinin dağıtılmasını engellemeye çalışıyordu. Newroz gecesinin organize eden birkaç kişiden biri olan İsmail Parmaksız ise o zorlu günleri şöyle aktardı: “Gecenin afişi ile biletlerini üniversitede bir tekstil makinası vardı, orada bastık. Afişlerde bir dağın arkasında doğan güneş çizilmişti. Ardından da galiba fiyatı 5 Mark olan biletleri dağıtmaya başladık. Vartolu bir arkadaşımız diğer hareketlerin gittiği bir dernekte bilet dağıtmaya çalıştı, fakat engellediler. Sonra onlardan birine telefon açtım, o da ‘biz örgütüz kimseye müsaade etmeyiz’ dedi. Biz de onlara ‘biletleri dağıttırmazsanız gerisini siz düşünün’ diye çıkıştık.”


İki elin parmak sayısını geçmeyen o küçük bir grup Newroz gecesi için hummalı bir çalışmanın içindeydi. Newroz’un adını bile ilk kez duymasına rağmen bir anda kendisini büyük heyecanla yapılan hazırlığın içinde bulan Dayika Şemsê de onlardan biriydi: “Biz öncesinde Newroz’u bilmiyorduk. Geceye ‘Şivan’ın gecesi’ adını takmışlardı. Sonrasında dediler Newroz’dur. O zaman üç arkadaş organize ediyordu. Başka da kimse yoktu. Biz de yardımcı olmak için yemek yaptık. O zaman teknik araç-gereçler azdı, şu anki gibi çok şey yoktu. Gidip komşudan büyük bir tencere aldım. O tencerede mayaladığım yoğurttan yapıp geceye götürdüm.”

Batı Berlin’in birçok merkezine afişleri asılan ve biletleri satılan kutlama başladığında, 1961’de Batı Almanya’nın Ankara ile imzaladığı “misafir işçi” anlaşmasının ardından Batı Berlin’e gelen Türkiye ve Kurdistanlı işçiler, siyasi mülteciler ve göçmenlerin doldurduğu salonda heyecan doruktaydı. 400 kişilik salon deyim yerindeyse tıka basa doluydu, oturacak yer bulamayanlar ayakta konuşmaları dinliyor, Newroz ve direniş şarkılarına kulak kabartıyordu.

GECENİN ARDINDAN KİTLE SALONDAN ÇIKMAK İSTEMEDİ


Sanatçılar; Şivan Perwer, Hozan Serdar, Hozan Zozan, Hozan Çiya ve Azad’ın sahne aldığı kutlamadaki coşkuyu İsmail Parmaksız dün gibi hatırlıyor: “Kitle sanatçıları ayakta alkışlıyordu. Kutlamanın sonunda ‘gece bitti’ ancak kimse gitmedi. Herkes ayakta duruyordu, sonunda gittiler. Daha sonra TKP’nin merkezi yayın organı Atılım’da “Apocular Berlin’de insanları dağa çıkarıyor. Apocular ulusal Maocular’dır” gibi benzeri ifadelerle anti-propagandamızı yaptı. Onlar o zaman güçlüydü, ama biz kendimize de güveniyorduk, toplam üç kişiydik. Bir iki kişi de çevremizde vardı. İşte gelip Newroz’umuzu basacaklar vb. bir durum yoktu. Cesaretimizi nerden alıyorduk desem, cesaretimizi işte ülkedeki mücadeleden alıyorduk. O zaman Apo efsanesi vardı, gizemli, çok gizemli bir şeydi.”

O gecenin ayrıntıları ve coşkusu Muharrem Aral’ın hafızasında da hala tazeliğini koruyor: “Sanatçı arkadaşların söylediği türküler kitleyi çok etkiliyordu. Örneğin Şivan Perwer ‘Kine Em’i söylerken kendisini coşkuya kaptırmış, en arkadan sandalyesiyle sahnenin ortasına kadar gelmişti. Yine çok kısa olmasına rağmen sınırdan geçerken katledilen insanlarımızı konu alan bir skeç herkesi etkiledi. Gecemiz herhalde üç-dört saate yakın sürdü. Ardından bir şeyler olsun diye adeta herkes sahneyle bütünleşmişti. Kitle bir türlü salonu terk etmeyip ayakta bekliyordu. Uyarılarımıza rağmen, ‘gecemiz burada sona erdi, Newroz kutlaması bitti, gidebilirsiniz’ dememize rağmen kimse gitmek istemiyordu.”

1981’DE 5 BİN KİŞİYLE KUTLANAN NEWROZ…

Önce PKK’nin tarihi yürüyüşünde “ilk ayak sesleri” sayılacak Hilvan ve Siverek direnişleri, ardında da PKK’nin öncü kadro ile sempatizanlarının Amed zindandaki direnişi; Avrupa’nın diğer merkezlerinde olduğu gibi Berlin’de de göçmenlerin Kürt Özgürlük Hareketi etrafında toplanmasına yol açtı. Artık 1980 sonrasındaki Newroz kutlamaları için çok daha büyük salonlar tutuluyordu. Bu kutlamalardan biri 21 Mart 1981 günü Hermanplatz meydanına yakınındaki “Hasenheide” cadde üzerinde bulunan “Neuw-Welt” isimli gösteri salonunda gerçekleşti.

Bir Cumartesi gününe denk gelen kutlama için basılan afişlerde şöyle yazıyordu: “Halkımızın işgalci, istilacı ve sömürgeci güçlere karşı baskı, sömürü ve kölelikten kurtulmak için milli direnme bayramı, Newroz isyan geleneğini, bağımsızlık ve özgürlük savaşımızla taçlandırmak, bugünün Türk sömürgeci Dehaklarına karşı, isyanın başlatıldığı dağlarımızda Newroz’u coşkuyla kutlamak için düzenlediğimiz geceye tüm devrimci, demokrat, yurtsever ve ilericileri çağırıyoruz.”

Aynı yıl Batı Almanya’nın diğer büyük kentleri, Stuttgart, Köln, Hamburg ve Frankfurt’ta da kitlesel Newroz kutlamaları organize eden Kürt Özgürlük Hareketi’nin en kalabalık Newroz buluşmasına yine Batı Berlin ev sahipliği yaptı. Zozan, Gulistan ve Şivan Perwer gibi sanatçıların sahne aldığı o kutlamayı ise İsmail Parmaksız şu sözlerle aktardı: “4800 tane bilet sattık, ancak salon tıka basa doluydu. O salonu şu ana kadar Mahsuni Şerif, Zulfi Livaneli ve biz doldurduk. Gerçekten coşkunun doruğa çıktığı bir Newroz kutlamasıydı.”

44 YIL SONRA GECENİN EMEKÇİLERİ BİRARADA

Kürt Özgürlük Hareketi’nin Berlin’deki ilk Newroz gecesinin üç emekçisi; Muharrem Aral, İsmail Parmaksız ve Dayika Şemsê geçtiğimiz hafta Berlin’deki coşkulu Newroz sonrası Kürt sanatçı Şivan Perwer ile biraraya geldi. Berlin’deki Newrozlara ilişkin anıları paylaşan dörtlü arasında duygular yaşandı. Buluşmada söz alan Şivan Perwer ilk Newrozların coşkusunu şu sözlerle yad ederek tarihe not düştü: “Her şey çok heyecanlıydı. Dostlar, arkadaşlar öyle severek işin içindeydiler. Bugüne kadar da devam ettiler, hepsinin ellerine sağlık. Zaman içerisinde ister istemez çok şey değişebiliyor, bu zaman içerisinde çok değerli dostlarımızı da kaybettik, çoğu şehit düştü. Fakat bazıları da yaşıyor ve hala mücadelelerine devam ediyorlar. Bugün burada olmamız şunu gösteriyor; demek ki davaya sıkı sıkıya bağlıymışız, inançlıymışız, bu işi bırakmadık. Çünkü gerçek, doğru bir davadır bu, haklı bir davadır.”