Özleri bir, kökleri bir; AKP-MHP

Yeşil faşizm ile kara faşizm birdir. Ve buluşacakları kulvar ise faşizmdir. Şimdi olduğu gibi!

1990’ların başlarında Necmettin Erbakan’ın Refah Partisi ile Türkeş’in MÇP’si -daha sonra MHP olacak olan parti ile -seçimlere aynı blok içerisinde girmişlerdi. İslami hassasiyetleri güçlü olan Erbakan’a bu çelişkili durum, doğal olarak sorulmuştu. MHP’nin bir milliyetçi hatta şoven ve ırkçı parti olduğu ortadayken, nasıl olur da ümmeti esas alan Erbakan’ın partisi bunlarla aynı çatı altında seçime girebilirdi...

“MÇP (MHP) faşist bir parti olarak biliniyor. RP ise, dinci bir yapı. Bu ittifak partinize zarar verip, özellikle de Doğu ve Güneydoğu’da oylarınızı etkilemez mi” sorusuna rahmetli Erbakan’ın verdiği cevap hem ilginç hem de kafaları karıştıracak tarzdan olmuştu:

"Çocuklar, MÇP'yi (MHP) yanlış tanıyor, yanlış̧ biliyorsunuz. Bizim özümüz bir, kökümüz bir, kardeş partileriz. Sadece argümanlarımız farklı."

Şimdilerde ise aynı gelenekten ancak Erbakan’a ihanet ederek iktidara gelen Erdoğan, MHP ile flört ediyor. MHP’yi hiç şüphe yok ki Kürdistan başta olmak üzere esasta tüm demokrat, sol-sosyalist çevrelerle, yeniliğe açık olan tüm çevreler bilir. Ancak yine de MHP’yi tanımak açısından bir hatırlatmada bulunmak iyi olabilir.

5 Haziran 1977 seçimlerinde MHP’nin hem kendilerini tanıtmaları hem de savunduklarını ifade etmeleri bakımından, sarf ettikleri sözler çok çarpıcıdır:

“Türkün Türkten başka dostu yoktur, olamaz da. Ey Türk! Kendine dön, hem de titreyerek. Sözümüz Türkoğlu Türk olanlaradır. Gayrısı yalandır...

Çünkü MHP Türklerin ve Türk milliyetçiliğinin yok olmamasının mücadelesini veren tek partidir...Bu devleti yıkanlar (Osmanlı İmp.) Rum-Ermeni-Yahudi dönmeler- Kürtler, Çerkezler, Boşnak ve Arnavutlardır....Sen bir Türk olarak daha ne kadar tahammül edeceksin bu pis azınlıklara. At içinden Çerkezi, gitsin Kafkasına. At içinden Ermeniyi, at öldür Kürdü içinden, yok et tüm Türkün düşmanını ve 5 Haziran’da Türkün ve Türklüğün tek temsilcisi olan MHP’ye ver oyunu...”

Bu sözler MHP’nin iddianamesinin 81. sayfasından. Yani resmi yazılanlardır ve acaba yazılmayanlarda neler vardır?

MHP’nin özünün halklara düşmanlık olduğunu herkes biliyor. Bilmeyenler için yukarıda sarf edilenler çarpıcıdır.

Dahası, “Ya tam susturacağız ya kan kusturacağız” desturu MHP’nin tüm renklere biçtiği kanundur. Çünkü zihniyet Türk İslam sentezidir, o da, 'Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslüman olmak'tır.

Sözü uzatmayacağız, Sayın Erbakan’ın; “Bizim özümüz bir, kökümüz bir, kardeş partileriz. Sadece argümanlarımız farklı” dediği MHP ile bugün Erdoğan birlikte. Hem de tam ruh ikizi olarak hareket ediyor.

Nedeni elbette biliniyor. Ne de olsa, 'Renkleri bir, düşünceleri aynı, özlemleri ortak olanlarIN, aynı kulvarda buluşarak aynı amaçlara ve hedeflere bürünmeleri eşyanın tabiatına uygundur.'

Erdoğan, yıllar önce Alparslan Türkeş’in, “Ana siyaset uzun vadeli bir plandır ve açığa vurulmaz... Ana siyasetin gizli tutulması, açığa vurulmaması ve nesillere devredilerek yürütülmesi gerekir” sözlerini öyle görülüyor ki kulağına küpe ederek gelmiş. Yıllarca, Kürtlerin, Alevilerin, Kadınların, Ermenilerin, Süryanilerin, Romanların, Rumların, Arapların, aydınların, sendikacıların, sanatçıların, akademisyenlerin, dindarların ve nice böyle çevrelerin yakınında durarak, kulaklarına üfleyerek, güzel sözler sarf ederek, açılımlar üzerine açılımlar yaptığını söyleyerek geldi.

Çok bilinen tekerleme ile; az gitti uz gitti, dere tepe düz gitti ve bir arpa yol gitti misali, Alparslan Türkeş’in Gönül Seferberliğine adlı belgeselde söylediği “Türk milleti hiçbir millete benzemeyen vasıftadır. Türk milleti Allah tarafından yüksek vasıflarla yaratılmış̧ bir millettir”e gelmiştir.

Yani, özcesi; yeşil faşizm ile kara faşizm birdir. Ve buluşacakları kulvar ise faşizmdir.

Şimdi olduğu gibi!

Peki; seni, beni, bizi katletmek üzere kurulan bir zihniyete, yani faşizme oy verilir mi?