‘İşçiler de AKP-MHP rejiminden bıktı’

AKP-MHP iktidarı döneminde binlerce iş cinayeti yaşandığına dikkat çeken Devrimci Yapı, İnşaat ve Yol İşçileri Sendikası yöneticisi Osman Üney, “Toplumun her kesimi gibi inşaat işçileri de AKP-MHP rejiminden bıkmış” dedi.

Türkiye ve Kürdistan’da Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimine iki aydan az bir zaman kaldı. Seçimler yaklaşırken, AKP-MHP iktidarının 20 yılı aşkın süredir halka yönelik baskıları da yeniden tartışılmaya, yaşanan yıkım yeniden insanların gündemine girmeye başladı. 20 yılı aşkın süredir iktidarda olan ve bir buçuk ay sonra yapılacak seçimler öncesi Türkiye tarihinin en gerici ittifakını toplayan AKP’ye toplumun her kesiminde büyük bir öfke birikmiş durumda. AKP iktidarında baskılarla, hak gasplarıyla en çok karşı karşıya kalanlardan biri de inşaat işçileri oldu. AKP’nin inşaat sektörünü ranta dönüştürmesinden kaynaklı Türkiye ve Kürdistan’da inşaat işçilerinin sayısı giderek arttı. Sayıları artan inşaat işçilerine yönelik baskılar da arttı.

Devrimci Yapı, İnşaat ve Yol İşçileri Sendikası yöneticisi Osman Üney ile AKP döneminde inşaat işçilerinin yaşadıklarını ve inşaat işçilerinin seçimlere yönelik tavrını konuştuk.

Dev-Yapı-İş yöneticisi Osman Üney, inşaat işçilerinin AKP-MHP iktidarı döneminde çok fazla baskı gördüğünü, yaşadıkları hak gasplarına ise devlet tarafından göz yumulduğunu belirtti. Üney, İSİG Meclisinin açıklamasına göre yılda 2000 işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini, bunlardan ise en çoğunun inşaat işçisi olduğunu söyleyerek, 20 yıllık süreçte yaşanılanları şöyle anlattı: “Önemli bir kulvara girildi artık, 20 yıllık gerici bir iktidar bloğu var karşımızda, inşaat işçileri için de bu 20 yıllık süre kolay geçmedi.

Sadece inşaat işçileri için değil, Türkiye ve Kurdistan işçi sınıfları için de kolay değildi bu 20 yıl. Bu 20 yılda İSİG meclisinin belirlediği en az 2000 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. Bunun da en az yüzde 35’ini inşaat işçileri oluşturuyor, bu da günde en az iki inşaat işçisinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini gösteriyor bize. Bu iş cinayetleri boyutu bu şekil, mesela taşeron çalışma sisteminde çift bordro uygulamasıyla asgarisi ayrı, geri kalanı ayrı ödeniyor. Geleceği çalınıyor. Bu devlet, gerici iktidar bloğunun kendi sermaye gücü olan işveren elliyle yapılıyor. 2 defa genelge çıkarılmasına rağmen buna hiçbir şekilde uymuyorlar, riayet etmiyorlar, hatta suç işliyorsunuz dediğiniz zaman taşeronlar, bunu bakanlık biliyor, işlemekten geri durmayız diyorlar.”

Taşeron çalıştırmanın inşaat işçilerinin geleceğini çalmak üzerine kurulu bir sistem olduğunu söyleyen Üney, AKP-MHP iktidarının yaptığı betonlarla, inşaatlarla övündüğünü ancak o inşaatlarda çalışan işçilere ise kölelik düzenini reva gördüğünü sözlerine ekledi.

İNŞAAT İŞÇİLERİ AKP DÜZENİNDEN BIKMIŞ DURUMDA

AKP-MHP iktidarına yönelik tepkilerin inşaat işçilerinde de yoğun olarak yaşandığını belirten Üney, özellikle AKP’li inşaat işçilerinin AKP’ye oy verdikleri için kendilerine beddua ettiklerini gördüklerini söyledi. Üney, inşaat işçilerinin yoğunluğunun Kürdistan'dan gelen işçiler olduğunu söyleyerek şunları dile getirdi: “Hareketli seçmenin en yoğun olduğu iş kolu inşaattır. Kürdistan'da yaşam hakkı tanınmayan, ya 10-12 saat 100 lira gibi açlığa mahkum edilen ücretlere çalışacaklar, ya korucu olacak, ya da onuruyla yaşamak isteyenler de başka yerlerde inşaatlarda çalışmaya geliyorlar. İnşaat işçilerinin büyük çoğunluğunu Kurdistanlı inşaat işçileri oluşturuyor. Önceki seçim dönemlerinde HDP’nin ayarladığı otobüslerle oylarını kullanıyorlardı, bu süreçte de aynı şekilde olacaktır.

Toplumun her kesimi gibi inşaat işçileri de AKP-MHP rejiminden bıkmış durumdalar. Bizim görüştüğümüz, temas etiğimiz işçilerde bu tutumu görüyoruz. Onların tutumu da bu şekilde olacaktır. Konuştuklarımız hep iktidarın tavırlarından rahatsızlar. AKP’li inşaat işçilerinde de bir rahatsızlık, bir kopuş yaşanıyor. Kendine beddua eden işçi bile gördüm. Onlarda da bir kopuş yaşanıyor. İnşaat işçileri AKP’nin gitmesini ancak yerine de kendilerine benzer bir partinin değil, emekten, barıştan, demokrasi ve özgürlüklerden yana olanların gelmesini istiyor ve getirecekler.”